Selam sevgili Şalom dostları, bu hafta hepimiz için önemli olan bir noktaya parmak basmak istiyorum. Özellikle son dönemlerin getirdiği zorluklar, yaptığımız işlerde istediğimiz sonuçları alamamak, çoğumuzda başarısızlık gibi algılanıyor. Bir pes etme; bir ben yapamıyorum durumu çıkartıyor ortaya, oysa bu çok yanlış bir düşünce. Hayat, çoğu zaman bizi sınar. Ekonomik krizler, artan hayat pahalılığı, işsizlik, borçlar, beklentiler ve hayal kırıklıkları... Her yeni gün, daha başlamadan omuzlarımıza bir yük gibi çöküyor. Hele bir de yaş ilerlemişse, birçoğu için “Artık çok geç! Benden birşey olmaz” duygusu, yeni hayata başlıyacak gençler için de mücadele etme isteği adeta körelir gibi savaşmanın önüne geçiyor.
Ama aslında esas kaybetmek, vazgeçmektir.
Bugün çevremizde, bir zamanlar umut dolu olan ama şimdi köşesine çekilmiş, hayata küsmüş birçok insan var. Ne yazık ki zorlukların büyüklüğü, içimizdeki gücün farkına varmamıza engel oluyor. Oysa hayat, yılmadan, yeniden denemeyi bilenlerin elinde şekilleniyor.
Yaş, mücadele etmek için bir engel değildir. 40’ında iş kuranlar, 50’sinde meslek değiştirenler, 60’ında yazmaya başlayanlar, 70’inde yeniden aşık olanlar var bu dünyada. Bizi biz yapan, kaç kez düştüğümüz değil; her düşüşten sonra kalkabilme irademizdir.
Elbette ki bu mücadele kolay değil. Bazen etrafımızda anlayan kimse olmaz, destek beklerken sessizlikle karşılaşırız. Ama unutma: Bir insanın kendine inancı varsa, en karanlık tünelin sonunda bile ışığı görebilir.
Bugün zor geçebilir. Yarın da kolay olmayabilir. Ama pes ettiğimiz anda, o ışığın bize ulaşma ihtimalini ortadan kaldırmış oluruz. Hayat sadece güçlü olanlara değil, dirençli olanlara da şans verir.
Unutma dostum, fırtına ne kadar şiddetli olursa olsun, denize tutunmayı bilen her gemi, bir gün muhakkak limana varır. Kaybetmek, düşmek değil; kalkmaktan vazgeçmektir.
Sevgi ile kalın.
"Ayağın taşa takıldı diye, yürümekten vazgeçme."