Avrupa´nın milli takımlar seviyesindeki en önemli turnuvası Eurobasket´in başlamasına bir aydan az bir süre kalmışken, katılan ekiplerin son kadroları yavaş yavaş şekil almaya başlıyor. Güney Kıbrıs, Letonya, Polonya ve Finlandiya´nın ortak ev sahipliğini yapacağı bu heyecanlı turnuvanın ön plana çıkan takımlarını gelin ele alalım.
Bütün otoritelerin eksiksiz favorisi Sırbistan ile başlayalım. Geçtiğimiz sene Olimpiyatlarda Amerika’ya yarı finalde kök söktürüp son anda kaybeden Balkan ekibi, bu turnuvaya eksiksiz geliyor. Başta şu anda dünyanın en iyi oyuncusu unvanı atfedilen Nikola Jokiç olmak üzere, kaptan Bogdan Bogdanoviç, Fenerbahçe’nin Avrupa şampiyonluğunda başrolü oynayan Marko Guduriç ve birçok tecrübeli ve genç oyuncunun bir araya geldiği bu takımı yenmek imkansıza yakın gözüküyor. Neredeyse her pozisyonda iki - üç alternatifleri olması turnuva boyunca yıldızların yıpranmasına da engel olacaktır.
Sırbistan’ın hemen arkasından Olimpiyat gümüş madalyalı Fransa’nın geldiğini ekleyelim. Emekli olan Nando de Colo ve Nicolas Batum’un yanında geçen seneki kadrodan üç NBA apoletli yıldızın (Wembanyama, Fournier ve Gobert) olmayacağını hatırlatmak gerekli. Yine de alttan gelen özellikle bu sene Euroleague’de parlayan Nadir Hifi ve Jaylen Hoard ile atletik oyununu sürdürecek Les Blues, finalin önemli adaylarından.
Son dünya şampiyonu Almanya’yı da unutmamak lazım. NBA’de Orlando ile maksimum kontrat imzalayan Franz Wagner’in liderliğini yaptığı ekip, birkaç turnuvadır oynadığı yüksek tempo ve topu paylaşmaya dayalı oyunla yine madalyanın en önemli adaylarından. Bu sene Monaco’yla tekrar çıkış yakalayan Daniel Theis ve ‘milli takım’ oyuncusu diyebileceğimiz Dennis Schröder, Wagner’in en büyük destekçileri olacak. Her ne kadar bahisçiler Almanya’yı Fransa’nın bir tık önüne koysa da ben Fransa’nın daha komple bir takım olduğuna inanıyorum.
Yunanistan-İspanya-Türkiye
Bu üç takımın ayağını kaydırmak için hazırda duran üç takım daha var: Yunanistan, İspanya ve Türkiye. Yunanistan bu sene de süper yıldızı Giannis Antetokounmpo için doğru parçaları bir araya getirmeye çalışıyor. Tecrübeli Sloukas ve ateş gücü yüksek olabilen Dorsey ile belli bir seviyenin üzerinde olacağı kesin ancak ben yine bir yerde takılacaklarını düşünüyorum. Yunanistan bana biraz futbolda Belçika’nın ünlü jenerasyonunu anımsatıyor. Her turnuvada favoriler arasında olup en tepeye çıkmakta zorlanıyorlar.
İspanya için ise Yunanistan için ne diyorsam tam tersini söylemek lazım. Sergio Llull, Sergio Rodriguez gibi efsaneleri, kariyerlerinin en sonlarındayken artık bittiler derken geçen son Eurobasket’i kazanmayı başarmışlardı. Şimdi o neslin son temsilcisi Sergio Llull bile geniş kadroda yokken onları tepeye yazmak doğru olmaz ama kazanma kültürünün bu kadar köklü olduğu İspanya’yı tamamen göz ardı etmek de imkansız. Kanımca bu turnuva onlar için bir geçiş görevi görecek ve 2028 Olimpiyatlarında gidecek kadronun temelini atmak için iyi bir prova olacak.
Ve gelelim turnuvanın kapalı kutusu olan ülkemize. Süper yıldızı Alperen Şengün’ün etrafına kurulacak takımımız yine başka bir NBA apoletli Adem Bona’nın eklenmesiyle ikiz kuleleri oluşturacak. Ancak uzun yıllardır çözemediğimiz kısa sorunu yine baş gösteriyor. Shane Larkin’in bu sene ligde çıkış yapan Berk Uğurlu’yla başını çekeceği ön kortun nasıl bir uyum göstereceği çok önemli olacak. Bosna’nın yüksek bir meblağ istemesiyle Türk pasaportunu alamayan Tarık Biberoviç’in de olmaması ateş gücümüze darbe vuracaktır. Turnuva ilerledikçe takımın büyüyeceğini ve madalya alamasa da zirveyi ciddi bir şekilde tehdit edeceğini umuyorum.
Daha detaylı bahsetmediğimiz Doncic’li Slovenya, ev sahibi Letonya ve komşusu Litvanya’nın da söz söylemek isteyeceği bu turnuva, bize sağlam bir basketbol şöleni sunmaya aday. Basketbolseverler olarak heyecanla ilk düdüğün çalmasını bekliyoruz.