En üzücü gün: TİŞA BEAV

“Dördüncü, beşinci, yedinci ve onuncu ayların oruçları, Yahudi halkı için sevinç, coşku dolu bayramlar olacak. Bu nedenle gerçeği ve barışı sevin.” (Zeharya 8:19) Beşinci ayın orucu olan Tişa BeAv orucu bu yıl 2 Ağustos Cumartesi akşamı gün batımıyla başlar, ertesi gün 3 Ağustos Pazar akşamı yıldızlar çıkınca sona erer.

Nazlı DOENYAS Kavram
30 Temmuz 2025 Çarşamba

Av ayının 9’u anlamına gelen Tişa BeAv; Şiva Asar BeTamuz ile başlayan üç haftalık hüzünlü yas döneminin en yoğun noktasını oluşturur.

Yahudi takvimindeki en üzücü gün olan Tişa BeAv’da, farklı yıllarda Yahudi hayatının merkezi olan ve Tanrı’nın Varlığı; Şehina’yı barındıran birinci ve ikinci Bet Amikdaş yıkılır. Yine bu günde Kutsal Topraklara girmeden önce İsraeloğulları’nın kabile liderleri bu topraklar hakkında yanlış algı yaratan negatif rapor getirir ve halk umutsuzluk ve güvensizlik içinde bütün gece ağlar (Bamidbar 14:1). Bunun sonucunda bu nesilden hiç kimsenin Kutsal Topraklara giremeyeceği hükmü verilir. Toprakların Tanrı’nın söz verdiği şekilde fethedilebileceğini savunan Kalev ve Yeoşua bu hükmün dışında kalır (Bamidbar 14:23-38). Daha yakın tarihte ise Yahudilerin İspanya’dan sürülmeleri, II. Dünya Savaşı ve akabinde Holokost’a götüren I. Dünya savaşının başlama tarihi de yine bu döneme denk gelir.

Tarih boyunca meydana gelen acı olaylar bu dönemin dikkat edilmesi gereken bir dönem olduğunu gösterir. Bu yüzden, bu dönemde evlilik gibi yeni başlangıçlar yapılmaz.

Tişa BeAv orucu bu yıl 2 Ağustos Cumartesi akşamı gün batımıyla başlar, ertesi gün 3 Ağustos Pazar akşamı yıldızlar çıkınca sona erer.

Bet Amikdaş’ın yıkılışının üzüntüsü

Yenisini kurana kadar Bet Amikdaş’ın yıkılışının üzüntüsünü sadece Tişa BeAv’da değil, hayatımızın her günü içimizde taşırız. Yaşamının en mutlu günlerinden biri olan düğün gününde ‘hupa’nın altında damadın kırdığı bardak, Bet Amikdaş’ın yıkılışının acısının her an içimizde yaşadığını, evin girişinin karşı duvarında badanalanmadan veya duvar kâğıdı konulmadan bırakılmış kısım ise, Bet Amikdaş kurulana kadar evimizin tam olamayacağını simgeler. “İm eşkaheh Yeruşalayim, tişkah yemini.Tidbak leşoni lehiki, im lo ezkerehi; im lo aale et Yeruşalayim, al roş simhati/ Eğer seni unutursam ey Yeruşalayim, sağ elim hünerini unutsun. Dilim damağıma yapışsın, eğer seni hatırlamazsam, eğer Yeruşalayim’i yüceltmezsem, neşemin en tepesine” (Teillim 137:5).

Bet Amikdaş nedir, neden bu kadar önemli?

Hayatımızın her günü yıkılışının acısı ile birlikte her an yeniden kurulacağının umudunu taşıdığımız Kutsal Tapınak Bet Amikdaş neden bu kadar önemli?

Bet, bayit/ev anlamına gelir, Mikdaş da kutsal anlamına gelen Kadoş kelimesinden gelir. Bet Amikdaş, Kutsal Ev anlamına gelir. Rabi Julian Sinclair’e göre de Tanah'ta, Bet Amikdaş genellikle Tanrı'nın Varlığı’nın yaşadığı ‘Ev’ olarak anılır ve Tanrı ile Yahudi halkının kutsallıkta buluştuğu yeri simgeler.

Rabi Mendy Kaminker de Tanrı’nın Varlığı Şehina’yı barındıran Bet Amikdaş’ın başka bir açıdan önemini şöyle anlatıyor: “Basit anlamda bakıldığında Bet Amikdaş’ın önemli bir birleştirici işlevi vardı. Bunu, Yahudi halkı için bir tür buluşma yeri olarak düşünebiliriz. Bu şekilde yılda üç kez (Şaloş Regalim: Pesah-Şavuot ve Sukot’ta) dünyanın dört bir yanından Yahudiler bir araya gelir, Yeruşalayim’de tek bir yerde; Bet Amikdaş’ta toplanırlardı. Yeniden bağlantı kurabilir, sohbet edebilir, beraber olmanın tadını çıkarabilir ve güçlü bir topluluk, birlik, bütünlük hissi geliştirebilirlerdi.

Bu fikri biraz daha ileri götürmek gerekirse, Kutsal Tapınak'taki törensel hizmeti de hayal edebiliriz. Bu eşsiz yapı mermer, altın ve gümüşle inşa edilmişti; Bet Amikdaş’ta hizmet eden Koenler Tora’da belirtilen seçkin ve özel kıyafetler giymekteydi; orkestra eşliğinde koro anlamlı, güzel antik ezgiler seslendirmekteydi. Ve herkes bu özel anları hep beraber, birlik içinde deneyimleyebilmekteydi.”

Cennet ile dünyanın buluştuğu yer

“Daha derin düzeyde ise, Kutsal Tapınak bunun çok ötesindeydi. Cennet ile dünyanın buluştuğu bir yerdi - Tanrı'nın Varlığı’nın dünyada başka hiçbir yerde bu şekilde hissedilemeyeceği bir yer. Kutsal Tapınak'a geldiğinizde, İlahi olanla yüz yüze gelir, O'nun Sevgisini hisseder ve O'na en derin seviyelerde bağlanırsınız ve kendinizi güvende, evinizde hissedersiniz.”

R. Tziporah Heller’in dediği gibi, “Kutsal Tapınak, bize spiritüelliği doğrudan, direkt olarak deneyimleme olanağı veriyordu. Tanrı'nın Varlığı her taşta, her köşede hissediliyordu; dışsal başka bir etkene gerek yoktu. Heller’a göre, Bet Amikdaş’ta, spiritüel dünya fiziksel olan tarafından gizlenmemişti. İki dünya, Tanrı'nın Varlığı sayesinde mükemmel bir şekilde birlikte var olabiliyordu.

Tanrı da AMakom, ‘Yer’ olarak anılır. O, dünyanın var olduğu yerdir. Dünyanın sürükleyici doğası, Tanrı'yı bizden gizler ve biz, dünyanın bize veremeyeceği şeylerin peşinde koşup dururuz. Bunun istisnası, Tapınak'ta Tanrı'nın Varlığı’nın yoğun bir şekilde farkına varılmasıydı; burada fiziksel taşlar, gizlediklerinden daha fazla kutsallık ortaya koyuyordu. Burası yoğun bir sevinç yeriydi. Orada, gerçekten evimizdeydik. Kendimizin en iyi halindeydik.

Bet Amikdaş, bizi bir arada tutan yapıştırıcıydı. Orada sadece ‘evimizde’ değildik, aynı zamanda ortak hedefleri olan bir aile olarak kolektif bir kimlik geliştirmiştik; bireysel rollerimizi korumaya da devam ediyorduk. Böylesi bir sevgi ve güven ortamında, bireyler arasındaki dışsal farklılıklar kayboluyordu ve geriye sadece iyilik yapma hevesi kalıyordu.

Ancak iyilik bağını görme yeteneğimiz azaldığında, odak noktamız değişmeye başlar. Kaçınılmaz olarak bizi ayıran sınırlamalara odaklanmaya başlar. Adalet anlayışımız, sürekli olumsuzluk ve acımasız eleştiri haline gelir. Bu da nihayetinde sebepsiz nefrete yol açar.

Nefret, kişinin kendisi ile diğer bir kişi arasındaki ilişkiyi geliştirme isteği olmadığında sebepsiz nefret haline gelir. ‘Onların’ sen olmaması, başlangıçta onlardan korkmaya ve sonra da nefret etmeye götüren tehdit hissini getirir. Ne kadar farklılarsa, tehdit de o kadar büyük olarak hissedilir.

Bilgelerimize göre Tapınak'ın yıkımı, sebepsiz nefretten kaynaklanıyordu.”

Bet Amikdaş aslında neden yıkıldı?

R. David Aaron’un dediği gibi: “Bet Amikdaş’ın yıkılışıyla sadece büyük bir mimari eserin kaybının üzüntüsünü yaşamıyoruz. Tapınak, Tanrı’nın yeryüzündeki Varlığı’nın ikamet ettiği asıl mabedin ‘bizler’ olduğunun, Tanrı’nın, bizlerin ve dünyanın ‘içinde’ açığa çıkıp Kendi’ni gösterdiğinin simgesiydi. Kendimiz, birbirimiz ve Tanrı ile ilgili bu temel gerçekle olan bağlantımızı kaybettiğimizde, Kutsal Tapınağı da kaybettik. ‘Gerçek’le olan bağlantı kesildiğinde, Bet Amikdaş artık Tanrı’nın Varlığı’nı barındıran kutsal bir mabet değil, sadece boş bir bina haline geldi.

Tişa BeAv’da bir binanın yıkılışının değil, dünyadaki değerlerin yıkılışının, Tanrı bilincinin yok oluşunun, Tanrı’yı hayatımızın her anında hissedememenin üzüntüsünü ve daha çok, böyle bir eksikliğin farkına bile varamamanın acısını yaşıyoruz.

Hayatımızda Tanrı’ın Varlığı’nın eksikliğini hissetmedikçe, Tanrı’nın hayatımızın içinde olmasını arzulamadıkça ve bu arzuyu ifade etmek için Kutsal Tapınağa ihtiyaç hissetmedikçe, Tanrı, Üçüncü Bet Amikdaş’ı kuramaz.

Tişa BeAv’da tam olarak bunun yasını tutuyoruz.”

Bilgelerimize göre I.Bet Amikdaş’ın yıkılış sebebi puta tapma, adam öldürme, cinsel ahlaksızlık ve mitsvalara gereken önemin gösterilmemesi idi. I.Bet Amikdaş’ın yıkılışından 70 yıl sonra kurulan II. Bet Amikdaş’ın yıkılış sebebi ise kibir ve ‘sebepsiz nefret/sinat hinam’ idi.

Dünyayı iyi-leştirmek için ne yapabiliriz?

Rav Abraham Isaac Kook’un adıyla anılan bir alıntıda, sebepsiz nefret yüzünden yıkılan Tapınağın, sebepsiz sevgi ile yeniden inşa edilebileceğinden bahsedilir.

R. Tziporah Heller de dünyayı iyi-leştirmek, Tanrı’nın Varlığı’nın hissedilebileceği bir yer haline getirebilmek için neler yapabileceğimizi sorguluyor.

“Maymonides, ‘sebepsiz sevgi’ olarak adlandırılan bir formülden bahseder. Birbirimize, arkasında başka bir plan, başka bir gündem olmadan ulaşmaya çalışmalıyız. Bu süreç, odağımızı ve düşünce şeklimizi yapıcı bir şekilde değiştirir:

*Başka insanlar hakkında iyi konuşalım; onların iç güzelliğini, içlerindeki Tanrısallığı görmenin sevincini paylaşalım. Bu olumlu konuşma şekli, bizi birbirimize kenetler, aynı tarafta, aynı takımda olduğumuzun farkında olmamızı sağlar.

*Birbirimizin ihtiyaçlarını karşılamaya özen gösterelim. Vücutlarımızın (duygularımızın da) ne kadar kırılgan olduğunu fark ettiğimizde, daha affedici ve hoşgörülü hale geliriz.

*Başkalarını onurlandırabileceğimiz fırsatlar arayalım. Bunu yaparak, onlara çok değerli bir hediye olan özsaygı hediyesini verebilir ve aynı zamanda kendimizi egosantrik ve sahnenin merkezinde olma arzusu tuzaklarından uzaklaştırabiliriz.

Bu üç aşamalı süreç, bize şaşırtıcı şekilde basit görünse de, etrafımıza ve nihayetinde dünyaya çok iyi gelecek köklü değişimlerin dalga dalga yayılmasını sağlayabilir. Bu uygulamalı süreç sadece başkalarıyla ilişkilerimize değil, kendi kendimizle ilişkimize de yeni bir canlılık getirerek kendimizi yeniden keşfetmemizi de sağlayabilir.”

Kısa kısa Tişa BeAv

İsmi: Tişa=9, BeAv=Av ayının, Tişa BeAv=Av ayının 9’u anlamına gelir.

Çıkış yeri: Mişna Taanit 4:6, bu gün İsraeloğulları’nın başına gelmiş beş trajedi nedeniyle oruç tuttuğumuzu açıklar. Kutsal Toprakları keşfe giden 12 casustan 10’unun Vaat Edilen Topraklar hakkında verdikleri negatif rapor nedeniyle bu rapora inanan ve bu sebeple bütün gece ağlayan İsraeloğulları’nın Kutsal Topraklara girmeyecekleri hükmü verilir. I.Bet Amikdaş Babil Kralı Nevuhadnetsar tarafından ateşe verilip yıkılır. II.Bet Amikdaş Romalılar tarafından tahrip edilir. Yahudi direnişinin son kalesi olan Betar, Romalıların eline geçer. Bet Amikdaş ve Yeruşalayim Romalılar tarafından bir tarla gibi dümdüz edilir ve Aelia Capitolina adında putperest bir şehir haline getirilir.

Nerede belirtilir? Neviim- Peygamberler kitabında, Zeharya Peygamber şöyle der: “Dördüncü, beşinci, yedinci ve onuncu ayların oruçları, Yahudi halkı için sevinç, coşku dolu bayramlar olacak. Bu nedenle gerçeği ve barışı sevin” (Zeharya 8:19). Tora’da ayların başı olarak belirtilen Nisan ayından sonra beşinci ay Av ayı, beşinci ayın orucu da Tişa BeAv orucudur.

Ne yapılır? Tişa BeAv orucu (bu yıl) 2 Ağustos Cumartesi gün batımıyla başlar, ertesi gün, 3 Ağustos Pazar akşamı yıldızlar çıkınca sona erer.

Tişa BeAv’da Bet Amikdaş’ın yıkılması, Tişa BeAv ile ilgili bölümler, Musar (Yahudi ahlak kuralları), Kinot (Ağıtlar) okunabilir.

Geleneksel olarak Megilat Eha okunur.

Tefilin ve Tallit 3 Ağustos Pazar günü öğleden sonra Minha duasında takılır.

Ne yapılmaz? Oruç kurallarına ek olarak sabah tefilin ve tallit takılmaz. Tora öğrenilmez. Deri ayakkabı giyilmez. Duş alınmaz, ferahlatıcı krem sürülmez.

 

ŞABAT HAZON – 2 Ağustos Cumartesi

Tişa BeAv’dan önceki Şabat (bu yıl 2 Ağustos Cumartesi), Şabat Hazon-Vizyon Şabat’ı adıyla anılır. Bu isimle anılmasının sebebi hakkındaki yorumlardan biri, Tişa BeAv’dan önceki Şabat’ta okunan Devarim Peraşasının aftarasının ‘Hazon Yeşaya/Yeşayau’nun gördüğü vizyon’ kelimeleriyle başlamasıdır (Yeşayau 1:1-27).

Bu hafta okunacak Hazon Yeşayau aftarası, Şiva Asar BeTamuz ile Tişa BeAv arasında okunan ve Keder/Felaket Üçlüsü/Telata Depuranuta olarak adlandırılan aftaraların üçüncü ve sonuncusudur.

Aftara’nın giriş bölümünden itibaren Peygamber Yeşayau’nun Tanrı’nın sözlerini Yahudi halkına aktardığını görüyoruz. Tanrı, halkı akla gelebilecek en sert şekilde eleştirir ve O’nun Adına yapılan korbanların asıl amacının kişiyi teşuva yapmaya, hatalarını anlamaya ve bunlardan vazgeçmeye, Tanrı’ya dönmeye teşvik etmek olduğunu söyler. Tanrı, açık şekilde teşuva ile bağlantısı olmadan yapılan korbanların O’nun Gözünde iğrenç olduğunu belirtir (Yeşayau 1: 13-14).

Aftara’nın devamında Tanrı’nın asıl istediğinin kalpleri teşuvaya açmanın yanında, hayatımızın her alanında davranışlarımızı iyilik ve adaletle yönlendirmemiz, haksızlığa uğrayanların, dulların, yetimlerin haklarını için mücadele etmemiz olduğunu görürüz (Yeşayau 1:17, 27).

 *Tişa BeAv’da Neler Olmuştu, Tişa BeAv’da Yapılmaması Gerekenler:

http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&view=category&layout=blog&id=64&Itemid=238

Not: Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş bilgiler, okuyucuya bu konular hakkında fikir vermek amacıyla Kutsal Kitap, Gözlem Yayınevinden Vayikra, Bamidbar, Devarim, El Gid Para El Pratikante, Teilim kitapları ve sevivon.com, aish.com, www.chabad.org,  www.ou.org, https://www.torah-box.net, https://www.thejc.com, https://jewishstandard.timesofisrael.com, https://www.tbeutica.org, https://www.jewishideas.org, https://library.yctorah.org, https://www.tbieugene.org sitelerinden derlenerek hazırlanmıştır. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için, bayramlar ve özel günler hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.

Yazı, konu hakkında sayısız yorumlardan sadece bazılarını kapsamaktadır.

*Katkıları için Rav İzak Peres’e teşekkür ederiz.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün