Fransa'da yasadışı polis şiddeti

Dominik Moll´un ´Dossier 137´si Fransız polis teşkilatını eleştiriyor.

Viktor APALAÇİ Dünya
30 Temmuz 2025 Çarşamba

Film, Fransa’da 2018’deki ‘Sarı Yelekliler’ ayaklanması sırasında bir polis şiddeti vakasını soruşturmakla görevli bir kadın polisi izliyor. Polis teşkilatının iç yapısını ve bireysel vicdan muhasebesini inceleyen gerçekçi, özgün, cesur ve düşündürücü bir film. Bu politik filmde devlet ve birey ilişkisi, gerçeğe ulaşma arzusu otopsi masasına yatırılıyor.

‘DOSSİER 137’

Yön: Dominik Moll

Sen: D. Moll - Gilles Marchand

Gör: Patrick Ghiringhelli

Müz: Olivier Marguerit

Kur: Laurent Rouan

Oyn: Léa Drucker - Jonathan Turnbull - Mathilde Roehrich - Pascal Sangla - Claire Bodson - Julien Litli

Dominik Moll ‘La Nuit Du 12’un ardından yaptığı ‘137 Numaralı Dosya / Dossier 137’ adlı polisiye dramada, polis teşkilatının iç yapısını ve bireysel vicdan muhasebesini incelemeyi sürdürüyor. Film Fransa’da 2018’deki ‘Sarı Yelekliler’ ayaklanması sırasında yaşanan bir polis şiddeti vakasını soruşturmakla görevlendirilen, İçişleri Bakanlığının denetim birimi IGPN’in bir müfettişini izliyor. Stéphanie Bertrand (Léa Drucker), genç bir protestocunun kaçarken başından ağır yaralanması üzerine, olayın sorumluluğunu belirlemek için görevlendirilir. ‘Dossier 137’, polisiye bir öyküyü, tansiyonu sürekli ayakta tutan bir mizansenle işleyen, bireysel vicdanla kurumsal beklenti çatışmasının altını çizen, gerçekçi, özgün, cesur ve düşündürücü bir film.

Sarı Yelekliler lacivert üniformalılara karşı                         

Film Dominik Moll’un altı César Ödüllü, 500 bin kişi tarafından izlenen ‘La Nuit Du 12’ (2022) başyapıtı gibi bir polis soruşturması öyküsü. Fransız yönetmen önceki filminde, Grenoble şehrinde bir polis ekibinin, benzin yakılarak öldürülen bir kadının cinayet soruşturmasını anlatıyordu. Film, bu soruşturmanın polisleri profesyonel ve ruhsal olarak nasıl sarstığının öyküsüydü. ‘Dossier 137’de polisin kullandığı ‘flash-ball’ adlı plastik mermili silahtan ağır yaralanan bir genç beyin travması geçirir. Olayın sorumlularını belirlemek için işe koyulan Stéphanie, soruşturma sırasında kurbanın kendisiyle aynı kasabadan olduğunu öğrenir. Bu durum davasına duygusal yoğunluk katar. Sosyal medya videoları, tanık ifadeleri sonrası Stéphanie lüks bir otelin arkasında çekilmiş görüntülerin önemli ipuçları içerdiğini fark eder. Sıradan bir vaka gibi görünen ‘137 Numaralı Vaka’ kontrolden çıkınca, bir polis ekibinin kaçan iki gence karşılıksız şiddet uyguladığı ortaya çıkar.

Yasadışı polis şiddeti ve yolsuzluğuna dair başarılı bir film olan ‘Dossier 137’, ‘görev başındaki polislerin cezasız kalması’ gerektiği alışkanlığına güçlü bir örnek teşkil ediyor. Film, yerde hareketsiz yatan, ağır yaralı bir genci hınçla ve acımasızca tekmeleyen bir polisin yaptığı savunma üzerinden, suçu sabit polislerin acınası açıklamalarını alaya alıyor. Filmde, suç işledikleri açığa çıkan polisler için sahte bahaneler üreten üst düzey yetkililer de eleştiri oklarının hedefi oluyor. Son derece politik bir film olan ‘Dossier 137’, karar vericiler tarafından kurulan ve sessizliğin hüküm sürdüğü bir sistem tarafından korunan bir teşkilatı gözler önüne sürüyor. Dominik Moll’un filmde hakkını verdiği temalar arasında, kurumsal bağlılık, vicdan çatışması, polis şiddeti, etik ikilemler yer alıyor. Devlet ve birey ilişkisi, doğruya ulaşma arzusu, güçlü tarafından ezilme kaderi filmde otopsi masasına yatırılan, izleyiciye sorular sorduran güçlü temalar.

‘Dossier 137’ kentsel gerilla savaşı filmlerine mükemmel bir örnek teşkil ederek, 2018’de Fransa’da Sarı Yelekliler’in protestolarıyla ilgili sağlam bir uyarlama oldu. Akıllı telefon formatındaki görseller, filme gerçeklik, inandırıcılık katıyor. İçişleri Bakanlığı’na bağlı denetim birliği ve Paris yerel polis teşkilatının kulislerinde yaşananları dengeli bir kurguyla birleştiren mizansen öyküye nefes kesici bir gerilim tansiyonu katıyor. Sinema tahsillerini yaptıkları üniversitede tanışan Gilles Marchand ile Dominik Moll, Moll’un ilk filmi ‘Lemming’den (2005) itibaren senaryoları müştereken yazdılar. ‘Dossier 137’nin senaryosu, kurumların aşırılıklarının karşısında, kahramanının yaşadığı ahlaki ikilemi vurgulamakta çok başarılı.

Gösteri sırasında ağır yaralanan gençle ilgili yürüttüğü soruşturmada, Stéphanie kökleşmiş inançları sorgulatan hiyerarşik baskılarla karşı karşıya kalır. Dominik Moll filminde toplum tarafından büyük ölçüde dışlanan, ölçüsüz şiddet uygulayan bir kurumun kusurlarını gündeme getiriyor. Film hem titiz soruşturma sürecini, hem Stéphanie’nin iç çatışmalarını güçlü bir şekilde işliyor. Kurgu, gerçekçi polis iç denetimi süreçlerini öne çıkararak plastik mermi zedelenmeleri gibi somut olaylara odaklanıyor. Yargı mekanizmasının işleyişi ve polisin içine kapanmış dünyası başarıyla vurgulanıyor. Stéphanie, meslektaşlarının ve özellikle polis olan eski eşinin şiddetli tepkisiyle karşı karşıya kalır. Çünkü iç denetim birimi, polis teşkilatını sorguladığı için ‘ihanet’le suçlanır. Stéphanie, gerçeği ortaya çıkarma uğruna etik sınırları zorlar ve nihayetinde kendi biriminin de hedefi haline gelebileceğinin farkına varır.

 

Sessizliğin hüküm sürdüğü sistem

Filmin ana karakterleri, mesleki ve kişisel yüklerle yüzleşen İçişleri Müfettişi Stéphanie, plastik mermi sonuncu beyin hasarı yaşayan genç protestocu Guillaume, delilleri güçlendiren video kaydını sağlayan otel temizlik görevlisi Alicia, senaryoda ustalıkla tahlil edilmiş. Ayrıca, başta eski eş olmak üzere orantısız şiddet uygulayan, intikam güdüsüyle hareket eden polislerin, onları korumak için bahane arayan amirlerinin karakter tahlilleri çok başarılı. Olaya karışan polislerin söz birliği etmişçesine yaptıkları ‘kendini savunma söylemi’, Stéphanie’nin yaptığı araştırma sonunda sunduğu delillerle, ‘gereksiz ölçüsüz şiddet uygulama’ olarak çürütülüyor. Dominik Moll Cannes’daki basın konferansında, senaryo yazılımında basında çıkan yazılardan esinlendiğini söyledi. Örnek olarak, Marsilya’da Sarı Yeleklilerin yürüyüşü sırasında, işinden çıktığında bölgeden tesadüfen geçerken polis kurşunuyla ağır yaralanan, 19 yaşındaki satış elemanı Maria Angelina olayını gösterdi.

Maria yerde hareketsiz yatarken, başına yediği cop darbeleriyle kafatası çatlamış. Dört yıl sonra, kısmen tıraş edilmiş başında iki büyük yara izi taşıyan genç kadın, olayın ciddi fiziksel ve psikolojik etkileriyle yaşamını sürdürüyor. 2020’de olayı inceleyen soruşturma hâkimi, verdiği kararda “Mazluma saldıran kişilerin polis memurları olması ve bu şiddetin tamamen keyfi işlenmiş olması nedeniyle kabul edilemez olması dikkat çekicidir” gerekçesini okumuş. Cannes Film Festivali Direktörü Thierry Frémaux ‘Dossier 137’ hakkında “Dominik Moll, Léa Drucker’in polis meslektaşlarını denetlemekle görevli bir kadın polisi canlandırdığı yeni filmiyle Cannes yarışmasına geri dönüyor. Kendisi demokrasinin ve Cumhuriyet’in gözetim ve kontrol kurallarını hatırlatmak isteyen sanatçılardan biri. Son filmi ‘Dossier 137’ bu temaların çoğunu ele alıyor” dedi.

53 yaşındaki Fransız aktris Léa Drucker, yükünü omuzlarında taşıdığı filmin en önemli kozlarından biri. Deneyimli aktris, görevinin bilinciyle hareket eden dürüst polis soruşturmacı Stéphanie rolünde, karakterinin insani yaklaşımını ekrana taşımada ustalığını kanıtlıyor. Üst düzey polis yetkilileri, suçları sabit polis memurlarını korumak için, Stéphanie ile ağır yaralı gencin aynı kasabada yaşadıklarını bahane göstererek, kadına gözdağı verirler. Görevini yapan kadın, bu mekanizma içinde suçlu durumuna düşürülüp etkisizleştirilmeye çalışılır. Léa Drucker kariyerinin en parlak performansını çıkardığı, Xavier Legrand’ın ‘Velayet / Jusqu’a La Garde’ gerilim filmiyle En İyi Kadın Oyuncu César Ödülünü kazandı. Lucas Dhont’un Cannes Büyük Ödül sahibi ‘Yakın / Close’ ve Catherine Breillat’nın ‘Geçen Yaz / L’été Dernier’ filmlerinde oynadı.

1962 Almanya doğumlu Fransız sinema ve TV yönetmeni, senaryo yazarı Dominik Moll’un sekiz uzun metrajlı filmi var. İlk filmi, romantik drama ‘Mahremiyet / L’intimité’nin (1994) ardından yaptığı ‘Harry, İyiliğinizi İsteyen Bir Dost / Harry Un Ami Qui Vous Veut Du Bien’ (2000) ile adını uluslararası arenada duyurdu. Alfred Hitchcock’u akla getiren bu gizemli kara komedi filmi dört César Ödülü kazandı ve Moll’un Cannes Film Festivali ana yarışmasına kabul edilen ilk filmi oldu. Beş yıl sonra yaptığı gizemli gerilim draması ‘Lemming’ ile yine Cannes yarışmasında yer aldı. 2019 tarihli suç ve cinayet draması ‘Yalnızca Hayvanlar / Seuls Les Betes’ten üç yıl sonra en çok ödül kazandığı (Altı César, iki Lumiere) kariyerinin en parlak filmi, cinayet soruşturması ‘La Nuit Du 12’i yaptı. ‘Dossier 137’ ile Dominik Moll Fransa’yı Cannes’da dördüncü kez temsil etmiş oldu.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün