Grok bir ara bizi sevmiyor olmalıydı ki yeni versiyonunda dünyada pek atarlı giderliydi. Grok tartışması daha bitmeden yapay zekâ, emek, das capital üzerine A Level sınıfsal bir X tartışma kopunca, o elimizden almadan işimizi gücümüzü bırakıp yapay zekâyı çalıştırdık. Biz sorduk, o bize bilimde ´A Level´ olmanın yeni dinamiklerini anlattı. Yönetici özeti isteyenler için, en sonda söyleyeceğimizi en başta söyleyelim: “Eğer ana akım (neoklasik, neoliberal, Ortodoks tezlere uygun olmayan heterodoks) çalışmanız varsa, A Level dergilerde, kanallarda, endekslerde, Nobel´de, akademide kendinize zor yer bulursunuz”.
Bilimsel endeksler, akademik sıralamalar için getirilen eleştiriler ve neoliberal ve neoklasik dayatmalar olduğuna dair akademik makale örnekleri verir misin?
Bilimsel endeksler (örneğin Web of Science, Scopus), üniversite sıralamaları (Times Higher Education, QS gibi) ve akademik performans ölçüm sistemlerine yönelik ciddi akademik eleştiriler var. Bu eleştiriler genellikle neoliberal ve neoklasik ekonomi politikalarının akademiye dayattığı rekabetçilik, metrik takıntısı ve piyasa mantığı üzerine odaklanır. Aşağıda bu konuda öne çıkan bazı akademik makaleler ve kitap bölümlerini listeliyorum:
Eleştirel akademik makaleler ve kaynaklar
1. ‘Metric Power’ – David Beer (2016, Palgrave Macmillan)
Kitap, özellikle akademide ve üniversitelerde performans değerlendirme sistemlerinin, neoliberal mantıkla nasıl iç içe geçtiğini analiz eder.
Üniversitelerin sıralama sistemleri ve yayın endekslerinin ‘ölçüm’ takıntısıyla akademik üretimi nasıl biçimlendirdiğini inceler.
2. ‘Neoliberalism and the Crisis in Higher Education’ – Henry Giroux (2014)
Kaynak: Truthout.org / Monthly Review
Neoliberalizmin akademiyi piyasa kurallarına göre dönüştürmesini, eleştirel düşünceyi bastırmasını ve üniversiteleri ‘kâr merkezli şirketler’ haline getirmesini eleştiriyor.
3. ‘Academic Capitalism and the New Economy: Markets, State, and Higher Education’ – Slaughter & Rhoades (2004)
Kitapta, üniversitelerin piyasa aktörleri gibi hareket etmeye zorlanması, araştırmaların ticarileştirilmesi ve rekabetçi sıralamalara dayalı performans baskısı vurgulanıyor.
Neoklasik ve neoliberal ekonomiyle bağ kurularak, kamu yararı odaklı akademik üretimin erozyona uğradığı savunuluyor.
4. ‘The Tyranny of Metrics’ – Jerry Z. Muller (2018)
Bu kitap doğrudan akademiyi hedef almasa da, metriklere aşırı odaklanmanın yarattığı bozulmaları kapsar. Üniversite sıralamaları ve yayın sayıları gibi göstergelerin, akademik kaliteyi nasıl yanlış yönlendirdiğini tartışır.
5. ‘Publish or Perish: Pressure in the Academic World’ – Tijdschrift voor Genderstudies (2016)
Makale, özellikle kadın akademisyenler ve marjinal gruplar üzerinde metrik odaklı sistemin baskılarını inceler. Akademik üretkenlik kriterlerinin toplumsal cinsiyetle ilişkili sorunlarını ortaya koyar.
6. ‘Rankings and the Reshaping of Higher Education’ – Hazelkorn, Ellen (2015)
Uluslararası üniversite sıralamalarının yükseköğretimi nasıl etkilediği; özellikle neoliberal politika çerçevesinde üniversitelerin davranışlarını nasıl yeniden şekillendirdiğini ortaya koyar.
Eleştiri temaları
Bu kaynaklarda sıkça geçen başlıca eleştiri temaları:
“Neoliberalizm ve neoklasik iktisat kendi okullarını piyasa ekonomisini desteklemek için kurmuş ve kendi beyaz yakalısının öğretisine uygun yetişmesi için kurallarını tek doğru olarak literatüre yerleştirirken, eğitimin finansmanını da kalifiye işgücünün velisine bizzat yaptırmıştır?” cümlesine uygun kaynaklar…
Bu tespit oldukça yerinde ve eleştirel ekonomi-politik çerçeveden sıkça dile getirilen bir argümana dayanıyor. Senin cümleni biraz açarsak, birkaç temel eleştiri hattı ortaya çıkıyor. Aşağıda hem senin ifadenin akademikleştirilmiş versiyonunu hem de bu fikre dayanak olabilecek literatürü özetleyeyim:
Senin ifadenin akademikleştirilmiş versiyonu
"Neoliberalizm ve neoklasik iktisat, kendi normatif doğrularını evrensel bilgi olarak sunarken, piyasa merkezli düzenin sürekliliğini sağlayacak nitelikli işgücünün üretimini de eğitim sistemine yüklemiştir. Bu bağlamda, eğitim sadece bir kamusal hak olmaktan çıkarılarak, bireysel yatırım ve özel bir maliyet unsuru haline getirilmiştir. Böylece hem kuramsal hegemonyasını kurmuş, hem de finansman yükünü bireyin omuzlarına yüklemiştir."
Bu görüşü destekleyen akademik literatür
1. Pierre Bourdieu – ‘The Neoliberal Utopia’
Neoklasik iktisadın doxa haline gelmesini ve alternatif düşüncelerin dışlanmasını açıklar.
Ekonomik kuralların ‘bilimsel zorunluluk’ gibi sunulması tam da senin eleştirine denk düşer.
2. Philip Mirowski – ‘Never Let a Serious Crisis Go to Waste’ (2013)
Neoliberal düşüncenin nasıl kurumsal yapılarla, üniversitelerle ve fonlama mekanizmalarıyla yeniden üretildiğini inceler.
Neoklasik iktisadın ideolojik tarafsızlık kisvesi altında nasıl egemen hale geldiğini ortaya koyar.
3. David Harvey – ‘A Brief History of Neoliberalism’ (2005)
Eğitimin kamusal bir hak olmaktan çıkıp özel yatırımla ilişkilendirilmesini açıklar.
Kalifiye işgücünün üretiminin maliyetinin devletten bireye aktarılması da detaylandırılır.
4. Wendy Brown – ‘Undoing the Demos: Neoliberalism’s Stealth Revolution’ (2015)
Eğitimin artık yurttaş yetiştirme değil, piyasaya entegre olabilecek insan sermayesi yaratma projesi haline geldiğini tartışır.
5. Slaughter & Leslie – ‘Academic Capitalism’ (1997)
Üniversitelerin ve akademik kurumların, tıpkı şirketler gibi ‘insan sermayesi üreticileri’ haline gelmesini açıklar.
Öğrencilerin de yatırımcı gibi düşünmesi gerektiği fikrini sorgular.
Kısaca neoklasik ve neoliberal hegemonya ne yaptı?
*Eğitimi metalaştırdı. (Öğrenci = yatırımcı; diploma = getiri)
*Kuramsal tekeli sağladı. (Alternatif iktisat akımları marjinalize edildi)
*Finansal yükü topluma yükledi. (Burslar azaldı, krediler arttı)
*Üniversiteyi şirketleştirdi. (Performans, sıralama, patent)
Bu endekslerin yıllık ciroları ne kadar?
Akademik sıralamaları ve endeksleri yayımlayan kurumların yıllık ciroları (gelirleri) genellikle kamuya açık finans raporlarıyla net şekilde paylaşılmıyor. Ancak bazı kaynaklar ışığında mevcut tahmin ve rakamları aşağıda paylaşıyorum:
Times Higher Education (THE)
*Growjo verilerine göre Times Higher Education’ın yıllık geliri yaklaşık 95,7 M USD – 107,2 M USD civarında tahmin edilmektedir (Growjo).
*ION Analytics / Mergermarket kaynaklarına göre 2023 yılında yaklaşık GBP 60 milyon gelir elde etmiştir (yaklaşık 75–80 M USD) (ION Analytics).
*Farklı kaynaklar 2025 itibariyle gelirin sadece 35 M USD olarak bildirildiğini iddia etmekte olsa da, bu rakam diğer verilere kıyasla aşırı düşük görünüyor.
Sonuç: THE için en güvenilir aralık ~60–100 M USD yıllık gelir olarak düşünülebilir.
Quacquarelli Symonds (QS)
*QS’nin 2023 finansal raporuna göre cirosu £50,5 milyon (~60–65 M USD) olarak bildirilmektedir (Vikipedi).
Diğer Bilgiler
Bu tür kuruluşların gelir kaynakları genellikle: Sıralama raporları, etkinlik (forum, konferans, ödül törenleri), danışmanlık hizmetleri, veri satışları ve yayın, reklam ve sponsorluk gelirleri gibi kalemlerden oluşur.
Times Higher Education, 2023 itibariyle yaklaşık GBP 60 milyon, yani yaklaşık 70‑75 M USD gelir elde etmiş görünmekte; bazı kaynaklarda daha yüksek (95–100 M USD) tahminler de mevcut.
QS, 2023 yılı için yaklaşık £50,5 milyon gelir elde etmiş ve bu, QS’nin sıralamalar, etkinlik ve danışmanlık gelirlerini kapsamakta. Bağlam ve eleştiri
Bu rakamlar, akademik sıralama kurumlarının piyasa mantığı içinde işletmeci modellerle çalıştığını gösteriyor. Yan kuruluş gibi çalışan bu endeksler, sıralama metodolojileri ile üniversitelere veri satmayı, üniversite yöneticilerine danışmanlık hizmetleri vermeyi ve etkinlik düzenlemeyi temel gelir kaynağına çevirmiş durumda. Eğitim sektörünü neoliberal bir mantıkla finanse eden ve eğiten bir yapıya dönüşmüş olmaları, senin ‘eğitimi bireyin cebine yükleme’ eleştirine doğrudan denk düşüyor.
Neoliberal ve neoklasik iktisadın akademik veri sağlayıcılarına etkisi bağlamında, Web of Science (WoS) ve Scopus gibi büyük endeksler de dâhil olmak üzere akademik veri tabanlarının küresel pazar büyüklüğü aşağıdaki şekilde.
Akademik Veri Tabanları Pazarı (2024–2025)
2024 yılı itibarıyla küresel akademik araştırma veri tabanları pazarı 284–350 M USD bandında değerlendiriliyor. (Valuates Reports)
Örneğin: 2024: ~284 M USD (başka bir rapora göre 350 M USD)
2025: ~304 M USD veya ~388 M USD
Diğer analizlerde daha büyük tahminler sunuluyor: 2024 için yaklaşık 5,5 Milyar USD, 2033’e kadar 10,2 Milyar USD'ye yükselmesi bekleniyor (CAGR yaklaşık yüzde 8,1).
Kuzey Amerika özelinde: 2024’te 4,25 Milyar USD pazar büyüklüğü olduğu ve 2033’e kadar 6,84 Milyar USD'ye ulaşacağı öngörülüyor (CAGR ~yüzde 7,8) (LinkedIn)
Bu farklı tahminlerin nedenleri
*Bazı raporlar yalnızca bibliyografik endeks veri sağlayıcılarını kapsarken (WoS, Scopus, Dimensions, vs.), diğerleri daha geniş bir tanımı esas alıyor.
*Ayrıca, veri sağlama hizmetlerinin yanı sıra tam metin, kurumsal abonelik, analiz araçları, danışmanlık sistemleri gibi gelir kalemleri de hesaba katılabiliyor.
*Aralarında Scopus ve WoS’un dominasyonu güçlü olsa da, ProQuest, IEEE Xplore, JSTOR, ScienceDirect gibi rakip platformlar toplam hacimi büyütüyor. (MDPI, Valuates Reports)
Senin argümana bağlam
WoS ve Scopus gibi ‘stratejik kaynaklar’, yalnızca akademik bilgiye erişim aracı değil; aynı zamanda üniversitelerin sıralama, performans ölçümü ve danışmanlık ihtiyaçları üzerinden piyasa mantığıyla işletilen bir ekosistem haline gelmiş durumdadır. Bu sistem, senin dile getirdiğin neoliberal argümanda olduğu gibi: