“A Ğ A T A K I L A N L A R”

•Tel Aviv gibi kentli- kozmopolit dokunun yoğun hissedildiği yerlerde Netanyahu´ya duyulan güvensizlik dile getiriliyor ve İran´a yönelik tepki daha mutedil bir çerçevede aktarılıyor. Buna karşılık Tel Aviv periferisindeki kentlerde (Beerşeba, Holon, Ramat Gan) tepkilerin dozu daha keskin ve Netanyahu´ya destek belirgin bir şekilde hissediliyor. •İsrail kamuoyunda çok ezici bir çoğunlukla desteklenen ortak kanı, İran´a yönelik saldırının doğru olduğu yönünde şekilleniyor. İran´ın 1979 İslam Devrimi´nden bu yana İsrail´i yok etmek istediğine olan inanış mutlak. Anketlerde savaşa olan destek yüzde 70 ve 73 arasında değişiyor. Anketlerin alt kırılımlarına inildiğindeyse sosyolojik kırılmalar da su yüzüne çıkıyor. İsrail vatandaşı Yahudilerin yüzde 80´inin İsrail saldırılarına destek verdiği görülüyor. Kimi anketlerde bu oran yüzde 90 civarında. İsrail vatandaşı Araplarınsa yalnızca üçte biri savaştan yana. EMRE KARACA – www.fikirturu.com

İzak BARON Diğer
17 Temmuz 2025 Perşembe
  • Bu Haftanın “Takılanlar”ı

 

  • “12 GÜN SAVAŞI”NIN JEOPOLİTİK, TOPLUMSAL, ASKERÎ VE DİPLOMATİK ETKİSİ – I – II - NAMAN BAKAÇ

“İsrail’in İran’a saldırmak ve İran’ın sahip olduğu iddia edilen nükleer kapasitesini ortadan kaldırmak istemesi yeni bir durum değildir. Bilindiği üzere İran’ın nükleer enerji veya nükleer silaha yönelik çalışmaları Şah döneminde başlamıştı. Hatta o dönem İsrail de İran’ın nükleer enerjiye erişmesine yönelik çalışmaları desteklemiştir. Çünkü İsrail ile İran’ın 1979’daki İslam Devrimi’nden önce neredeyse müttefiklik seviyesinde yakın ilişkileri olduğu, ancak 1979’dan sonra İran’ın ABD ve İsrail’i büyük ve küçük şeytan olarak tanımlayarak ilişkilerini kestiği bilinmektedir.

İran’ın İsrail ve ABD ekseninden uzaklaşması ve İsrail’e yönelik tehditleri nedeniyle, daha önce İsrail tarafından desteklenen nükleer çalışmalar sorunsallaştırılmaya ve mümkünse ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda 2003 yılında İran’daki nükleer çalışmaların ifşa edilmesiyle, İsrail’in ABD’yi de İran’a karşı pozisyon almaya, hatta mümkünse müdahale ettirilerek tıpkı Irak ve Suriye örneklerinde olduğu gibi İran’ın da parçalanmasını mümkün kılacak sürecin başlatılmasına gayret edilmiştir.

İsrail’in bu konudaki çabaları 2015 yılında Obama’nın P5+1 ile İran arasında bir nükleer anlaşma imzalanmasına engel olamamış olsa da, Trump’ın göreve gelmesinin ardından 2018 yılında bu anlaşmadan çıkmasıyla nükleer anlaşmanın bir fonksiyonu kalmamıştır.

 

İsrail, Trump’ın ilk döneminde de ABD’nin İran’ı vurması için çaba sarf etmiş ancak en fazla ABD’nin Kasım Süleymani’yi suikastla öldürmesini sağlayabilmiştir. Trump’tan sonra iktidara gelen Biden’ın İran ile yeniden nükleer müzakerelere başlama isteği de İsrail’in yakın markajı ve ABD yönetimi üzerindeki etkisi nedeniyle mümkün olamamıştır.

Ancak 7 Ekim’den sonra İsrail, başta Gazze olmak üzere bölgedeki tüm hedeflerini gerçekleştirmek üzere geniş kapsamlı bir operasyona girişmiştir. Bu sayede bölgede İran’ın vekilleri olarak bilinen Hizbullah ve diğer Şii milislerin gücü kırılırken İran’ın bölgesel savunma mimarisi çökertilmiştir. Böylelikle İran ile doğrudan karşılaşmak için uygun zemin oluşturulmuştur. Nihayetinde Nisan ve Ekim 2024 aylarındaki misilleme şeklindeki provalardan sonra 13 Haziran’da İran doğrudan vurularak, büyük bir zayiat verdirilmiştir.

13 Haziran’da başlayan süreçte İsrail İran’a önemli oranda hasar vermiş olsa da öne sürüldüğü gibi tüm nükleer kapasitesi ortadan kaldırılamamış ve bunun için ABD’nin elinde bulunan silah ve mühimmatın kullanılmasının gerekliliği dillendirilerek, ABD’nin de sürece müdahil olması ve mümkünse bir ABD-İran savaşının patlak vermesi sağlanmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla Trump 22 Haziran’da, tam da İsrail’in istediği şekilde İran’ın Fordo, Natanz ve İsfahan nükleer tesislerini vurarak, İsrail’in tatmin olmasını sağlamaya çalışmıştır.

Trump, her ne kadar İran’ın vurulmasına yönelik emri verse de bunun İran ile doğrudan savaşmak anlamına gelmeyeceğini söyleyerek, sürecin İsrail’in istediği gibi devam etmeyeceğini göstermiştir. Böylelikle ABD İran’ın nükleer tesislerinin vurmasına rağmen İsrail ile İran arasındaki savaşa müdahil olmamış ve bu sayede yeni bir müzakere sürecinin kapısını açmıştır.”    

https://www.perspektif.online/12-gun-savasinin-jeopolitik-toplumsal-askeri-ve-diplomatik-etkisi/

https://www.perspektif.online/12-gun-savasinin-jeopolitik-diplomatik-askeri-ve-toplumsal-etkisi-ii/

 

  • FİLİSTİNLİLERİ GAZZE DIŞINA ‘YERLEŞTİRME’ PLANI - STEPHEN FOLEY / FİNANCİAL TİMES

BCG’nin modeli, Gazzelilerin gönüllü yer değiştirmelerinin, sivil konutların yeniden inşasının ve gayrimenkulün blokzincir teknolojisiyle dijital varlıklara (‘token’) dönüştürülmesi gibi yenilikçi finansman modellerinin kullanılmasının maliyetlerine yönelik varsayımlar sundu. (…) ‘Gönüllü yer değiştirme’ için modellenen senaryoya göre, bölgeyi terk etmeleri için Gazzelilere 5.000 dolar, dört yıl boyunca kira ve bir yıl boyunca gıda yardımını içeren bir paket verilecekti. Gazzelilerin dörtte birinin gideceği ve yerleştirilenlerin dörtte üçünün asla geri dönmeyeceği varsayılıyordu. (…)”

Yazar, modelin hesaplamasına göre Gazze dışına yerleşmenin, Filistinli başına, Gazze’nin yeniden inşası sırasında onlara destek sağlamanın maliyetinden 23.000 dolar daha ucuz olduğunu belirtiyor: “Kaynaklara göre BCG ekibi, finansal olarak modellediği savaş sonrası planı tasarlamadı. Ancak projenin varlığı, Filistinlileri yerinden etme planıyla ilişkilendirilme riskleri nedeniyle Mayıs ayı sonlarında kurum tarafından öğrenildiğinde büyük bir karışıklığa yol açtı. Schlueter, meslektaşlarına yaptığı açıklamada, çalışmanın McNally ile yapılan mevcut sözleşme kapsamında olduğunu ve yeni onaylara ihtiyaç olmadığını söyledi.

BCG personeli, İsrail ablukası nedeniyle yardımların ulaşamadığı bir bölgeye yiyecek sağlama hedefiyle motive olmaya devam ederken, insani yardım camiasından muhaliflerin sesi Nisan ayından itibaren daha yüksek çıkmaya başladı.

STK’ların dağıtım için yardım sağlamayacağı anlaşıldığında, BCG personeli, SRS’e gıda tedarikini planlamada yardımcı olmaya başladı. Bu değişiklik, ekip üyelerinden birinin SRS’in böylesine karmaşık bir operasyonu yürütmek için donanımlı olmadığı ve projenin insani ilkelerden saptığı yönündeki endişelerini dile getirmesine neden oldu. Bazı kaynaklara göre, SRS ile yaşanan sürtüşme, ekip üyesinin projeden çıkarılmasına yol açtı.

Geriye kalanlar için iş yoğundu. Tel Aviv’deki BCG ekibinin üyeleri, BCG’nin ‘Kırmızı Bölge Raporu’nda haftada 70 saatten fazla çalışan personel olarak niteleniyordu. Rapor, genç çalışanlarını fazla çalıştıran ortakları ifşa etmek için şirket içinde epeyce dolaştırıldı. (…)

Bu esnada McNally’nin desteği ile Tel Aviv’de üç ABD’li BCG danışmanı daha görevlendirildi ve BCG’nin faturalandırmayı planladığı toplam ücretler yaklaşık 4 milyon dolara çıktı.

Genişleme, İsrail kabinesinin onayı ve BM’nin girişimi kınamasının ardından Gazze İnsani Yardım Vakfı’nın (GHF) kamuoyuna açık lansmanıyla aynı zamana denk geldi. Proje Aurora, BCG içinde giderek daha fazla incelenmeye başladı. ABD gazeteleri İsrail’in Gazze İnsani Yardım Vakfı planına desteğini bildirdikçe endişeler daha da arttı.

25 Mayıs’ta ekibi Tel Aviv’den çekme, işi durdurma ve faturalanan parayı toplamama kararı alındı. Aynı gün, ilk dağıtım merkezinin açılışının arifesinde, Gazze İnsani Yardım Vakfı’nın genel müdürü Jake Wood, girişimin tarafsızlık gibi insani ilkelerle bağdaşmadığını söyleyerek istifa etti.

BCG’nin en kıdemli küresel ortaklarının 28 Mayıs’ta Viyana’da gerçekleştirdiği toplantıda Schlueter ve Ordway’e çalışmalar hakkında sorular soruldu. Washington Post’un 3 Haziran’da BCG’nin girişimden ayrıldığını bildirdiği sırada (firmanın dahil olduğu ilk kamuoyu açıklaması) iki ismin de idari izne çıkarılması kararı alınmıştı. 4 Haziran’da istifa etmeleri istendi. Bağımsız bir hukuk firması olan WilmerHale, BCG hukuk birimine, Schweizer’in ifadesiyle ‘süreçteki başarısızlıkları’ soruşturma konusunda destek veriyor. (…)

https://fikirturu.com/dunya/filistinlileri-gazze-disina-yerlestirme-plani/

 

  • GAZZE’DE ‘FİLİSTİNSİZLEŞTİRME’ PROJESİ BCG İÇİN KRİZE DÖNÜŞTÜ

Boston Consulting Group’un (BCG) Gazze’de kurulan tartışmalı insani yardım vakfı GHF’ye verdiği destek, savaş sonrası Filistinlilerin zorla yer değiştirilmesini modelleyen çalışmalarla birleşince uluslararası tepkiye yol açtı. İki üst düzey ortak görevden alındı, İngiltere Parlamentosu soruşturma başlattı, şirket ise “yetkisiz girişim” diyerek zararı sınırlamaya çalışıyor.

https://harici.com.tr/gazzede-filistinsizlestirme-projesi-bcg-icin-krize-donustu/

 

  • İSRAİL-İRAN SAVAŞI: SAVAŞ GERÇEKTEN SONA ERDİ Mİ? – EMRE KARACA

İsrail vatandaşlarıyla yaptığım sohbetlerde, farklı yelpazede ve duyarlılık seviyesinde cevaplarla karşılaştım. Ayrımı en fazla hissettiğim yerse, metropol ve aynı zamanda tatil beldesi olarak konumlanan deniz kenarındaki Tel Aviv ile taşra diyebileceğimiz, iç kesimlerde ve çöle yakın Beerşeba arasındaki farklılık oldu.

Tel Aviv gibi kentli- kozmopolit dokunun yoğun hissedildiği yerlerde Netanyahu’ya duyulan güvensizlik dile getiriliyor ve İran’a yönelik tepki daha mutedil bir çerçevede aktarılıyor. Buna karşılık Tel Aviv periferisindeki kentlerde (Beerşeba, Holon, Ramat Gan) tepkilerin dozu daha keskin ve Netanyahu’ya destek belirgin bir şekilde hissediliyor.

İsrail kamuoyunda çok ezici bir çoğunlukla desteklenen ortak kanı, İran’a yönelik saldırının doğru olduğu yönünde şekilleniyor. İran’ın 1979 İslam Devrimi’nden bu yana İsrail’i yok etmek istediğine olan inanış mutlak. Anketlerde savaşa olan destek yüzde 70 ve 73 arasında değişiyor. Anketlerin alt kırılımlarına inildiğindeyse sosyolojik kırılmalar da su yüzüne çıkıyor. İsrail vatandaşı Yahudilerin yüzde 80’inin İsrail saldırılarına destek verdiği görülüyor.Kimi anketlerde bu oran yüzde 90 civarında. İsrail vatandaşı Araplarınsa yalnızca üçte biri savaştan yana.

İran’a açılan savaş İsrail Başbakanı Netanyahu’nun da gücünü tahkim etti. Yıllardır ona karşı ciddi muhalefet yürüten ve bir an önce istifa etmesini isteyen aktörler bile İran’a saldırılmasına destek verici bir pozisyonda konumlandılar.

İsrail’de en çok kullanılan sloganlardan biri, “Never Again” yani bir daha asla.  Bu slogan geçmiş çağlarda Avrupa’da Yahudilere yönelik ayrımcılıklara ve tabii en çok da İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Holokost’a atıfta bulunuyor. Buradan yola çıkılarak, İsrail’in kendini savunmak için saldırması gerektiği iddia ediliyor. Hal böyle olunca Gazze’de devam eden soykırıma bakış, İsrailli rehinelerin durumu parantezine indirgenebiliyor.

Ancak yakın zamanda Thomas Friedman’ın bir yazısında belirttiği gibi İsrail devletinin tutumu nedeniyle dünyanın dört bir yanında Yahudilere yönelik halk tabanlı tepkiler hiç olmadığı kadar berraklaştı: “İsrail, anti-semitizm üreten yeni bir makineye dönüşüyor.”Dünya genelinde yeni kuşaklar İsrail’in izlediği saldırı politikasını meşrulaştırma gayretlerine ödün verme eğiliminde değil. Yıllar içinde bu gerçek daha iyi anlaşılacak.

https://fikirturu.com/jeo-politika/israil-iran-savasi-savas-gercekten/

 

  • SURİYE-İSRAİL GÖRÜŞMELERİNDE “BÜYÜK UÇURUM” - NEZİR MECLİ

İsrailli kaynaklar, Suriye yönetiminin şu aşamada İsrail ile ‘karşılıklı olarak saldırganlığı durdurma’ garantisi veren bir güvenlik anlaşması yapmakla ilgilendiğini doğruladı. Bu anlaşma, 1974 yılında imzalanan iki ülke arasındaki kuvvetlerin ayrılması anlaşmasına ve İsrail'in bu anlaşmada kabul edilen sınır hattına çekilmesine dayanıyor.

Ancak İsrail, ilişkilerin bir miktar normalleşmesi ile bağlantılı olsa bile geri çekilmeyi reddediyor. İsrail ordusu, Suriye ile birincisi İsrail sınırları içinde (yani İsrail'in Golan Tepeleri’nde işgal ettiği bölge) olup, burada İsrail ordusu büyük bir kuvvet ve ağır tahkimatlarla konuşlanacağı, ikincisi, sınır boyunca 3-5 kilometre genişliğinde bir güvenlik kuşağı oluşturulması ve bu kuşağın içinde silahlı kişilerin bulunmasının yasaklanacağı, üçüncü ise Şam'dan güney ve güneybatıya kadar silahsızlandırılacak üç bölge oluşturulmasını öngören ‘yeni bir güvenlik doktrini’ belirlemişti. Söz konusu güvenlik kuşağında 9 adet müstahkem askeri üs kuran İsrail, bu üsleri kalıcı olmasında ısrar ediyor.

https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5164535-suriye-i%CC%87srail-g%C3%B6r%C3%BC%C5%9Fmelerinde-%E2%80%9Cb%C3%BCy%C3%BCk-u%C3%A7urum%E2%80%9D

 

  • AMERİKALI GENÇLERİN %54’Ü ÜLKELERİNDEKİ İSRAİL’E YÖNELİK PROTESTOLARI VE YAHUDİLERE SALDIRILARI “ANLAŞILABİLİR” BULUYOR

Anti-Defamation League (ADL) tarafından yapılan yeni bir anket, ABD'de antisemitizmin endişe verici boyutlara ulaştığını ve genç nesiller arasında İsrail karşıtı söylemlere yönelik desteğin arttığını gözler önüne seriyor.

https://www.sde.org.tr/haber/amerikali-genclerin-54-u-ulkelerindeki-israil-e-yonelik-protestolari-ve-yahudilere-saldirilari-anlasilabilir-buluyor-haberi-59189

 

  • BRİTANYA YAHUDİLERİ RAPORU: "ORTA SINIFTA ANTİSEMİTİZM NORMALLEŞTİ"

Ülkenin en büyük Yahudi örgütü Britanya Yahudileri Temsilciler Kurulu'nun talebiyle hazırlanan rapor, Birleşik Krallık'taki antisemitizmin seyrini ele aldı.

 

Hükümetin antisemitizm danışmanı Lord Mann ve eski Savunma Bakanı Dame Penny Mordaunt tarafından kaleme alınan rapor, Britanya orta sınıfında Yahudi düşmanlığının normalleştirildiğini bildirdi.

https://www.indyturk.com/node/761777/d%C3%BCnya/britanya-yahudileri-raporu-orta-s%C4%B1n%C4%B1fta-antisemitizm-normalle%C5%9Fti

 

  • İSRAİL'İN GİZLİ GÖREVLERLE BİLİNEN BİRİM 504'Ü İŞTE BUNU YAPIYOR - EMEL ŞEHADE

Birim 504, diğer İsrail istihbarat kurumlarıyla koordineli olarak çalışır ve İsraillilerin "birimin saha araştırmacıları" olarak adlandırdıkları kişilerin faaliyetlerinin yanı sıra, çevre ülkelerde ve Batı Şeria'da ajanlar edinip, onları yönetiyor.

İsrail ordusuna göre birim gizli ajanları işe alıyor ve kendi elemanları ile buluşarak onlara bilgi edinme konusunda eğitim veriyor. 

Ordunun verdiği bilgiye göre bu birimdeki subay ile ajan arasındaki ilişki, yıllarca süren güvene dayanıyor.

İsrailli birçok subay, bu ilişkinin ordunun saha operasyonlarını destekleyen benzeri görülmemiş istihbarat başarılarına katkıda bulunduğunu vurguladı.

https://www.indyturk.com/node/761612/d%C3%BCnyadan-sesler/i%CC%87srailin-gizli-g%C3%B6revlerle-bilinen-birim-504%C3%BC-i%C5%9Fte-bunu-yap%C4%B1yor

 

  • Adelina Sfishta@AdelinaSfishta

Aykırı bir adam… Ayman Odeh

Kendini dini ve etnik sınırları aşmış olarak tanımlıyor. Arap orijinli.

Hadash-Ta'al Partisinin(koalisyon) başkanı.

İsrail Parlamentosu, yarın, MV'liğini düşürüp düşürmemeye karar verecek.

Filistinlileri de dikkate alan bir duruşa sahip, 2 devletliliği savunuyor.

Attığı twitt İsrail devlet politikalarına ters. MV'liğinin düşürülüp, düşürülmeyeceği, İsrail demokrasisi konusunda da fikir verecek.

https://x.com/AdelinaSfishta/status/1944449488623370523

 

  • Adelina Sfishta@AdelinaSfishta

"Yemeğe ne kadar çok baharat eklerseniz lezzeti o kadar artar"

Barış mümkün olacak mı?

Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika ve İngiltere'li imamlardan oluşan bir heyet, İsrail CB'ı Cumhurbaşkanı Herzog'u ziyaret etti. Yarısı fas kökenli ama Avrupada yaşıyor.

Herzog; "Hepimiz İbrahim'in çocuklarıyız"

Din adamları, "dinler arası dailoğu geliştirmeli, nefreti azaltmalıyız.."

https://x.com/AdelinaSfishta/status/1942651229634535560

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün