Yaz sıcaklarında turizmin hareketlenmesi beklenirken boş kalan oteller ve sessiz yazlık mekanlar…
Yaz ayları, Türkiye’de hem yerli hem de yabancı turistlerin sahillere akın ettiği, turizm sektörünün en yoğun olduğu dönemdir. Özellikle temmuz ve ağustos aylarında Ege ve Akdeniz kıyıları dolup taşar; oteller, pansiyonlar ve tatil köyleri tam kapasiteyle hizmet verir. Ancak 2025 yazında beklentilerin aksine birçok otelin boş kalması ve yazlık bölgelerdeki düşük hareketlilik dikkat çekici bir tablo ortaya koydu.
Bu yıl yaz sıcakları her zamanki gibi etkili oldu; termometreler birçok şehirde 40 derecenin üzerine çıktı. Normalde bu sıcaklıklar, insanları deniz kenarlarına yönlendirir, plajları kalabalıklaştırır ve turistik bölgelerde ekonomik bir canlanma sağlar. Ancak yaşanan ekonomik dalgalanmalar, artan yaşam maliyetleri ve tatil harcamalarının ciddi ölçüde yükselmesi birçok ailenin tatil planlarını ertelemesine veya tamamen iptal etmesine yol açtı.
Özellikle otel fiyatlarında görülen artış, yerli turistin gözünü korkuttu. Orta sınıf aileler için bir haftalık bir tatilin maliyeti, geçmiş yıllara göre neredeyse iki katına çıktı. Bu durum, tatile gitmek isteyen pek çok insanın tercihini günübirlik gezilerden yana kullanmasına neden oldu. Yazlık bölgelerdeki restoran ve kafeler kısmen dolsa da, beklenen yoğunluk hâlâ sağlanabilmiş değil.
Öte yandan, yazlık sahiplerinin bile birçok bölgede evlerini bu yaz kullanmadığı gözlemleniyor. Pandemi döneminde değer kazanan yazlık yaşam tarzı, son birkaç yılda büyük rağbet görmüş ve birçok insan büyük şehirlerden kaçıp sahil kasabalarına yerleşmişti. Ancak artan elektrik, su ve ulaşım maliyetleri, yazlık kullanımını da sınırladı. Ayrıca yabancı turistlerin sayısında da geçen yıla kıyasla düşüş gözlemleniyor. Özellikle Avrupalı turistler, ekonomik belirsizlikler ve ülkelerindeki enflasyon nedeniyle Türkiye gibi destinasyonlara olan ilgilerini azaltmış görünüyor.
Turizmciler ise bu duruma karşı çeşitli kampanya ve indirimlerle çözüm arıyor. Ancak son dakika indirimleri bile doluluk oranlarını istenen seviyeye çekmeye yetmedi. Özellikle küçük işletmeler ve aile otelleri, düşük doluluk nedeniyle sezonu zararla kapatma riskiyle karşı karşıya.
Tüm bu gelişmeler, Türkiye turizmi açısından önemli bir uyarı niteliği taşıyor. Sektörün sürdürülebilirliği için yalnızca yabancı turistlere değil, yerli turiste de ulaşılabilir fiyatlarla hizmet sunulması gerektiği bir kez daha ortaya çıktı. Ayrıca ulaşım, konaklama ve yeme-içme giderlerinin daha dengeli hale getirilmesi, turizmin yıl boyunca canlı tutulması açısından büyük önem taşıyor.
Sonuç olarak, yaz mevsiminin kavurucu sıcakları, her zaman turizmi hareketlendirmeye yetmiyor. Ekonomik şartlar, insanların tatil kararlarını doğrudan etkiliyor ve 2025 yazı, bu gerçeğin somut bir örneği olarak kayda geçiyor.
Temmuzun ikinci yarısında ve ağustos ayında nasıl bir hareketliklik olacak bekleyip göreceğiz.