Şiva Asar BeTamuz orucu bu yıl 13 Temmuz Pazar sabahı gün doğmadan başlar ve aynı günün akşamı yıldızların çıkmasıyla son bulur. Şiva Asar BeTamuz orucundan başlayarak Tişa BeAv´a kadar üç haftalık giderek artan bir yas dönemi başlar.
Tamuz ayının 17’si anlamına gelen Şiva Asar BeTamuz günü, tarih boyunca Yahudileri derinden etkileyen acı olaylar gerçekleşir. Bu acı olayların anısına tutulan orucun anlamlı olabilmesi, amacına ulaşabilmesi için, yemek yenmeyen, bir şey içilmeyen bir gün olmasının yanında bizi düşünmeye, hayatımızı, hareketlerimizi sorgulamaya ve kendimizden, etrafımızdan başlayarak dünyayı daha iyi bir hale getirmek için adım atmaya teşvik eden bir gün haline gelmesi büyük önem taşır.
Şiva Asar BeTamuz orucu bu yıl 13 Temmuz Pazar sabahı gün doğmadan başlar ve aynı günün akşamı yıldızların çıkmasıyla son bulur.
17 Tamuz-Şiva Asar BeTamuz orucu ile 9 Av -Tişa BeAv orucu (bu yıl 3 Ağustos) arasındaki üç haftalık ‘Ben Ametsarim/kısıtlamalar arası’ olarak adlandırılan yas ve iç gözlem dönemi, geleneklerimize göre gittikçe ağırlaşan yas kuralları ile geçer. Düğün ve eğlence düzenlenmez, bazı istisnalar dışında yeni kıyafet ve ayakkabı alınmaz ve yine bazı istisnalar dışında Şeeheyanu berahası söylenmez.
Şiva Asar BeTamuz olayları ve Tanrı ile ilişkimize etkileri
Mişna’ya göre (Sözlü Tora), Tamuz ayının 17’si, İsraeloğulları’nın tarihinde birçok felakete sahne olur. Bir yoruma göre, bu felaketlerin ortak yönü, her birinin ayrı ayrı, Yahudilerle Tanrı arasındaki özel bağa ciddi şekilde hasar vermiş olmasıdır.
10 Emir tabletleri kırılır
Moşe Rabenu, Yahudi Halkı’nın altın buzağıya taptığını görünce, 10 Emir Tabletlerini kırar (Şemot 32:19, Taanit 28b). Bu olayda Tanrı’nın Eli’yle yazılmış eşsiz levhaların yanında, Yahudi Halkının Sina Dağında Tora ve Tanrı ile aralarında gelişen özel bağları da kırılır. Altın buzağı günahı sonucunda Sina’da Tanrı’nın Görkemi ile İsraeloğulları arasında oluşan benzersiz bağlantı zayıflar ve buna ek olarak, bir gün, bir zamanda, bir nesilde başka Yahudilerin de Sina Dağında verilen öğretilere, Tora’ya ve Tanrı’ya olan bağlarını, bağlılıklarını koparabilme olasılığını da yaratmış olur.
Kutsal Tapınak’ta sürekli yapılan korban Tamid, artık yapılamaz
İsraeloğulları’nın Sina Dağında, çöl yolculukları boyunca, Kutsal Topraklara yeni girildiğinde ve hatta düşman işgalleri sırasında bile her gün düzenli olarak yaptığı bu korbanlar, Yahudilere, günde iki kez, Tanrı ile bağlantılarının sadece Tanrı’nın istediği şekilde yaşamaları ve kendi uluslarıyla bütünleşmeleri ile mümkün olabileceğini hatırlatıyordu. Bu korbanlar ayrıca Yahudi milletine her gün, Tanrı’ya somut bir sunu yapma fırsatı da veriyor ve böylece Tanrı ile özel bağlarını gerçek, anlamlı ve gözle görülür bir şekilde ifade etmelerini sağlıyordu. Yeruşalayim’in kuşatılmasının bir sonucu olarak uygun hayvan bulunamadığından, günlük korban artık yapılamamaya başlar(Taanit 28b). Günlük korbanın yapılamaması, Yahudilerin Tanrı ile olan benzersiz ilişkilerini ve bağlılıklarını da ciddi ölçüde zedeler.
Yeruşalayim’i çevreleyen surlarda gedik açılır
MÖ 586 yıllarında Babil Kralı Nebukadnezar’ın ordusu aylar süren kuşatma sonucu, Yeruşalayim’in surlarında gedik açmayı başarır. Bu da, Yeruşalayim ve I. Bet Amikdaş’ın yıkılışına giden yolun başlangıcı olur.
II. Bet Amikdaş zamanında da, Romalı General Titus, şehir sakinlerini açlık, hastalık ve türlü zorluklarla karşı karşıya bırakan, aylar süren kuşatma sonucu Yeruşalayim’in surlarında gedik açmayı başarır. Bu da II. Bet Amikdaş’ın yıkılışıyla sonuçlanır (Arahin 11b).
Yeruşalayim’in surları; ulusun bütünlüğünü, surlarda açılan gedik de ulusal ‘bir’likte oluşan gediği simgeler. Yahudi halkı, Sina Dağında Tora’yı almaya hazırlandığı zaman, tek ulus, tek kalp, tek insan gibiydi (Mehilta Midraşı 19:2). ‘On Emir’i almanın önkoşulu da, bu ‘bir’likti. Yeruşalayim surlarında, ulusal ‘bir’likte açılan gedik, Sina Dağında verilen Tanrı öğretilerinden daha da uzaklaşmayı temsil eder.
Apostomos alenen bir Tora’yı yakar
Romalıların işgali sırasında kumandan Apostomos, İsrael halkının içinden Tora’yı koparıp atmak, kutsallığını aşağılamak adına alenen bir Tora’yı yakar (Masehet Taanit 28b).
Tora ruloları, Tanrı’nın Kendi Halkına ilettiği bilgileri, açıklamaları, talimatları içerir. Bir Tora’nın gözler önünde alenen yakılması, Yahudi halkı ile Sina deneyimi arasındaki bağın derin bir çöküntüye uğramasını temsil eder.
Kutsal Tapınağa bir put yerleştirilir
Bilgili ve akıllı olduğu halde iyi bir namı olmayan Yahudi Kral Menaşe, Tapınak’ta Kutsalların Kutsal’ına (Kodeş Kedoşim) bir put yerleştirir (Krallar II 21:7, Mişna Taanit 4:6).
Sina Dağında, geçmiş ve gelecek tüm Yahudiler, Tanrı’nın Sesi’nden, O’nun tek olduğunu ve ondan başka Tanrı olmadığını bizzat kendileri duyarlar.
Tanrı ile ilişkimizin temeli, evrende hiçbir gücün Tanrı’dan bağımsız olarak var olamayacağı ve herhangi bir şeyin var olmasının, varlığının devam edebilmesinin, O’nun İsteği’ne bağlı olduğu gerçeğine dayalıdır. ‘On Emir’in ilk ikisi de, Yahudi inancının bu temel prensibini vurgular (Şemot 20:2-3).
Kral Menaşe, Tanrı’nın Tapınağı’nın en kutsal yerine bir put yerleştirdiği zaman, bu, direkt olarak tek tanrılığa karşı yapılan bir saldırı niteliği taşır. Özellikle de Yeuda krallarından birinin Tanrı’nın Tapınağı’na bir put yerleştirmesi, Yahudi ulusunun Sina Dağında bizzat yaşayarak deneyimlemiş olduğu Tanrı ile özel bağlarının gittikçe parçalandığının açık bir göstergesi olur.
Biz ne yapabiliriz?
Şiva Asar BeTamuz döneminde gerçekleşen acı olaylar sonucunda Tanrı ile İsraeloğulları arasındaki özel bağ ciddi şekilde zedelenir. Ayrıca yine 17 Tamuz’da Yeruşalayim’i koruyan surlarda gedik açılması, Kutsal Tapınak’ın yıkılışına giden süreci başlatmış olur. Bet Amikdaş, Yahudilerin yokluğunu her gün hissettikleri, özlemle andıkları, hayatlarının en mutlu günü olan evlendikleri günde sembolik olarak ayaklarının altında bir bardak kırarak bu en mutlu oldukları günde bile Şehina-Tanrı’nın Varlığı’nı barındıran Bet Amikdaş yeniden inşa edilene kadar mutluluklarının tam olamayacağını ifade ettikleri, aynı amaçla evlerinin tavanında bir bölümü boyamadan sıva halinde bıraktıkları benzersiz bir oluşumdur.
Kutsal Tapınak hepimizin arzuladığı en üst düzey yaşam boyutunu simgeler.
Kaybettiğimiz Kutsal Tapınak’ın günümüzdeki fiziksel hatırlatıcısı, Batı Duvarı olarak anılan Kotel HaMaaravi'dir. Bir bina olarak taşları tuğlaları yıkılmış olsa da aslında Tapınak’ın esas ruhu hâlâ oradadır ve uyandırılmayı beklemektedir. Tanrı’nın Sözleri olan Tora’nın bize verdiği bilgileri anlamaya çalıştığımızda ve dünyayı daha iyi hale getirmek için Tanrı’nın İsteği doğrultusunda hareket ettiğimizde, yaşamımızı bu çerçevede sürdürmeye çalıştığımızda yıkılan binanın ruhunu adım adım yeniden inşa etmeye başlamış oluruz.
Adaletli davrandığımızda, yıkıcı şekilde eleştirmek yerine insanları teşvik ettiğimizde; dedikodudan uzak durduğumuzda, farklılıkları normalleştirdiğimizde; insanların içindeki Tanrısal kıvılcımı görmeye çalıştığımızda, etrafımıza, dünyaya, doğaya saygılı ve duyarlı olduğumuzda, Tanrı’nın dünyadaki elçileri olma sıfatını hak edecek iyilik üzerine kurulu bir yaşam tarzı benimsediğimizde Bet Amikdaş’ı inşa etmeye doğru yola çıkmış oluruz.
Kısa kısa Şiva Asar BeTamuz
İsmi: Şiva Asar=17, Şİva Asar BeTamuz da Tamuz ayının 17’si anlamına gelir.
Çıkış yeri ve tarihte bu dönem gerçekleşen acı olaylar: Tarihte bu dönemde İsraeloğulları için beş trajedi gerçekleşir (Mişna Taanit 4:6). Moşe Rabenu Yahudi halkının altın buzağıya taptığını görünce ilk On Emir tabletlerini kırar. Babillilerin Yeruşalayim kuşatması sırasında, Kutsal Tapınak’ta sürekli olarak yapılan günlük kurban Korban Tamid, kurbanlık hayvan bulmanın imkânsızlığından dolayı durdurulur. Romalılar, uzun bir kuşatmadan sonra, Yeruşalayim’in surlarında delik açmayı başarır, bu da Bet Amikdaş’ın yıkılışına giden yolu açar. Kumandan Apostemos Kutsal Tora’yı yakar. Tapınak’a put yerleştirilerek kutsallığı murdar edilir.
Nerede belirtilir? Peygamberler kitabında, Zeharya Peygamber şöyle der: “Dördüncü, beşinci, yedinci ve onuncu ayların oruçları, Yahudi halkı için sevinç, coşku dolu bayramlar olacak. Bu nedenle gerçeği ve barışı sevin” (Zeharya 8:19). Tora’da ayların başı olarak belirtilen Nisan ayından başlandığında dördüncü ay Tamuz ayı, dördüncü ayın orucu da, Şiva Asar BeTamuz orucu olur.
Ne yapılır? Şiva Asar BeTamuz bir oruç günüdür. Şiva Asar BeTamuz orucu bu yıl 13 Temmuz Pazar sabah gün doğmadan önce başlar, aynı günün akşamı yıldızlar çıkınca sona erer. 12 Temmuz Cumartesi akşamı yatana kadar yemek içmek serbesttir. Hayati bir tehlike yoksa bile hasta olan kişiler, hamile veya süt veren kadınlar, bu orucu tutmaktan muaftır. Oruç tutmaktan muaf olan kişiler de bu günde keyif veren yiyecek ve içecekleri tüketmez, sadece temel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde beslenirler.
Şiva Asar BeTamuz- Bugün için mesajı: Şiva Asar BeTamuz dönemi gerçekleşen olaylar, Bet Amikdaş’ın yıkılmasına giden süreci başlatır. Ancak her iki Bet Amikdaş’ın da yıkılması kademeli bir şekilde, adım adım gerçekleşirken, bunun durdurulması, değiştirilmesi her adımda mümkündü. Bizler de Bet Amikdaş’ı kendi içimizden başlayarak inşa etmek için bize düşeni yapabiliriz. Bunun için Tanrı Yolu’nda, Tanrı’nın Sözü olan Tora öğretileri ile hem birbirimize, hem de milletlere ışık olma misyonumuz doğrultusunda yaşamayı seçebiliriz.
Şiva Asar BeTamuz’dan hemen önceki gün okuduğumuz peraşası Balak’ın aftarasının son bölümü, Tanrı’nın bizden istediği yaşam ve davranış şeklini açık olarak Miha peygamberin ağzından aktarıyor: “Tanrı sana neyin iyi olduğunu ve Tanrı’nın senden ne talep ettiğini söyledi. Getireceğin tüm korbanlardan daha önemli bir şey var: Senden isteğim, adaleti yerine getirmen, akranına haksızlık etmemen ve onu aldatmaman, aksine iyiliği sevmen, karşılık beklemeden iyilik yapman ve Tanrı’nla tevazu içinde, gösterişten uzak, saygıyla ve O’na karşı huşu ve çekinme duygusuyla yürümenden ibarettir” (Miha 6:8).
Burada belirtildiği gibi Tanrı’nın seçilmiş halkı ismine layık olacak şekilde yaşadığımızda, bu günlerin üzerindeki yas damgası kalkacak, bu günler, Zeharya Peygamber’in dediği şekilde mutlu bayram günleri olarak kutlanmaya başlanacaktır. “Yüce Tanrı diyor ki: Dördüncü, beşinci, yedinci ve onuncu ayların oruçları, Yahudi halkı için sevinç, coşku dolu mutlu bayramlar olacak. Bu nedenle gerçeği ve barışı sevin” (Zeharya 8:19).
Şiva Asar BeTamuz Orucu hakkında bilgiler: http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&view=category&layout=blog&id=61&Itemid=115
Önemli Not: Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler Bamidbar (Gözlem), El Gid Para El Pratikante (Gözlem), Pirke Avot (Gözlem) kitaplarından ve chabad.org, www.sefaria.org, https://chiefrabbi.org sitelerinden okuyucuya bu konular hakkında fikir vermek amacıyla derlenmiştir. Yazıda konu ile ilgili araştırılıp bulunabilecek sayısız yorumdan sadece bazıları ifade edilmiştir. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için, yas dönemi ve oruç ile ilgili yasaklar ve kısıtlamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.
*Katkıları için Rav İzak Peres’e teşekkür ederiz.