Baal Şem Tov

Sara YANAROCAK Kavram
2 Temmuz 2025 Çarşamba

Baal Şem Tov'un hayatı hakkında bilinenlerin çoğu, takipçileri tarafından aktarılan ve tarihsel doğruluğu kesin olarak belirlenmeyen anlatılardır. Hasidik bilgide yüce bir yere sahip olan şifa ve kehanet konusundaki mucizevi yetenekleri, hakkında anlatılan zengin efsanelerle daha da karmaşık hale gelir. Baal Shem Tov'un insan doğasına dair derin bir anlayışa sahip olduğu, peygamberlerin kendisine mesajlarla göründüğü vizyonları olduğu ve ruhsal âlemle iletişim kurmak için cennete yükselebildiği söyleniyordu. Ayrıca yetenekli bir şifacı olarak ün kazandı ve bu da ona o zamanlar şifa güçleriyle donatılmış herkesi ifade etmek için kullanılan bir terim olan ‘(İlahi) İsmin Efendisi’ anlamına gelen Baal Shem Tov unvanını kazandırdı.

Besht'in ebeveynlerinin fakir olduğu ve küçük bir çocukken yetim kaldığı söylenir. Babasının ona veda ederken söylediği “her Yahudi’yi sevmesi gerektiği'’ idi. Bu sözler, hayatının ve öğretilerinin özelliği haline geldi. Baal Şem Tov'a atfedilen ve en bilinen aforizmaların çoğu, bir Yahudi kardeşine duyulan sevgiyle ilgilidir. Bu sözler arasında, “Bir kişi bir Yahudi kardeşini sevdiğinde, Yahudi'nin içsel özünü sever ve dolayısıyla Tanrı'yı sever”, “Üç sevgi; Tanrı sevgisi, Tevrat ve insanın bir başkasına duyduğu sevgi-gerçekten birdir” gibi deyişler yer alır.

Hassas yapısıyla bilinen Baal Şem Tov, bir süre çocuk bakıcısı olarak çalışmıştı. Ormanda uzun süreler yalnız geçirdiği söylenirdi. Burada bitkilerin tıbbi özelliklerini öğrenmiş olabilirdi. Edindiği bilgiler, mucizevi tedaviler yapabilen bir şifacı olarak ününü pekiştirmeye yardımcı oldu. Baal Şem Tov, çocuklara okula giderken hikâyeler anlatır ve onlarla dua ederdi. Çocuklara sevgisi efsanesinin bir parçası haline gelmişti. Baal Şem Tov'un baş öğrencisi Mezeritch'li Dov Ber, “Keşke bir Tevrat tomarını, ustamın çocukları öğretmen yardımcısı olarak okula götürürken öptüğü sevgiyle öpebilseydik” demişti.

Evlendikten kısa bir süre sonra ilk karısı ölen Besht ikinci kez evlendikten sonra, Karpat Dağlarındaki küçük bir köye taşındı. Çift, yakındaki köylerde sattıkları kireci çıkararak geçimini sağladı. Ancak bu yılların çoğu dua ve meditasyonla geçti. Sonunda, günümüzde Batı Ukrayna'da bulunan Mezhibuzh'a taşındı ve burada manevi bir lider olarak takipçi kitlesi oluşturmaya başladı.

Yazılı eser bırakmadı

Baal Şem Tov yazılı eserler bırakmadı. Mezhibuzh’ta kendisine akın eden müritler, öğretilerinin Doğu Avrupa'ya yayılmasının en önemli kanalları oldu. Bunların arasında, Hasidik hareketin lideri olarak Baal Şem Tov'un yerini alan ve ‘Mezeritch Maggid'i olarak bilinen Dov Ber ve Baal Şem Tov'un öğretilerinin en önemli kaynaklarından biri haline gelen ilk yayınlanmış Hasidik eser ‘Toldos Yaakov Yosef'in yazarı Polonne'li Jacob Joseph vardı.

Baal Şem Tov'un öğretilerinin çoğu Yahudi mistisizminde kök salmıştı. Tora çalışmasını en yüksek dini eylem olarak gören dönemin önde gelen Yahudi bilginlerinin aksine, Baal Şem Tov, D'vekut'a (Adanmak) veya Tanrı'ya bağlanmaya ulaşmanın bir yolu olarak duanın önemini vurguladı. Baal Şem Tov, en sıradan olanlar da dâhil olmak üzere her eylemin kutsallık için araç olabileceğine inanıyordu, hatta en basit ve eğitimsiz Yahudi'nin bile saf yürekli hizmetinin en bilgili olanlarınkiyle rekabet edebileceğini öğretti. Tüm bu fikirler, günümüze kadar Hasidik yaşamın ayırt edici özellikleri haline gelecekti.

Hasidik hareketi

Baal Şem Tov,1760 yılında Şavuot Bayramı'nda öldü. Ölümünden sonra, yeni doğan Hasidik Hareket’in liderliği kısa süreliğine oğlu Tsvi Hersh'e geçti. O da bir yıl sonra Dov Ber'in lehine istifa etti. Dov Ber'in liderliğinde, Hasidik Hareket, Doğu Avrupa'daki gruplar arasında yayıldı. Birçok açıdan farklı olsalar da bugün tüm Hasidik gruplar Baal Shem Tov'a saygı duyuyor ve onu Hasidik Rebbe'nin prototipi olarak görüyor.

DEVRİM: Baal Şem Tov'un düşünme şekli

Yaklaşık her yüz yılda bir, biri gelir, kendimize ve dünyamıza bakış şeklimizi değiştirir. O kadar devrim niteliğinde, o kadar yeni ve beklenmedik bir şey söyler ki, önceki kavramlarımıza o kadar aykırıdır ki; ilk başta gerçek olması imkânsız gibi görünür. Ancak bu matematiksel formüller, laboratuvar ve klinik deneylerle doğrulanır ve sonunda herkes tarafından gerçek olarak kabul edilir. Bir sonraki devrimci gelene kadar.

Ama daha da nadir olan bir şey var. Belki beş yüz yılda bir, belki bin yılda olan bir şey; birinin gelip kendimize ve dünyamıza bakış açımızı değiştirecek kadar devrim niteliğinde sözler söylemesidir. Ama bu ne yenidir ne de son tahlilde beklenmediktir. Çünkü bu zaten bildiğimiz ve her zaman bildiğimiz bir şeydir. İçimizde derinlerde yankılanır ve gerçekliğini kabullenmek için hiçbir ‘kanıt’ gerektirmez. İçsel gerçeğimizin o kadar büyük bir parçasıdır ki gerçeği 'aramamız' bizi onun bilgisine karşı kör etmiştir ta ki şimdiye kadar.

Sadece 300 yıl önce 18 Elul 5458 İbrani yılında, böyle bir bireyin ruhu dünyamıza doğdu. Adı Rabbi İsrael Baal Şem Tov'du ve 62 yıllık dünyevi yaşamı boyunca kendimizi, dünyamızı ve içindeki yerimizi görme biçimimizde devrim yarattı.

Öğrettikleri

Yaptığımız her şeyin anlamlı olduğunu söyledi. Her eylemimizin, söylediğimiz her sözün, hatta düşündüğümüz tek bir düşüncenin, tüm dünyalarda ve tarih boyunca yankılanan bir etkisi vardır.

Dünyada olan her şeyin, bir imparatorluğun yıkılmasından, uzak bir ormanda rüzgârda savrulan bir yaprağın hareketine kadar, yüce Tanrı tarafından özel olarak yönlendirilen ve yönetilen bir amaç için olduğu, yaratılışın genel amacına katkıda bulunduğunu anlatmıştır.

Basit inancımız, iyilik yapmaya bağlılığımız, Tanrı'nın gözünde, bir bilginin tüm dehasından ve bir mistiğin tüm maneviyatından daha değerlidir.

Tanrı'nın her yerde ve her şeyde olduğu, özünde yalnızca iyilik olduğu, kötülük, acı ve umutsuzluğun, O'nu arayışımızda yırtıp atmamız için, O’nun arkasına saklandığı perdeler anlamına gelir.

Kendi ruhumuza baktığımızda, hayatın neşeli olduğunu ve her durumda, her şartta, koşulda neşeyle yaşayabileceğimizi, Tanrı'nın her birimizi, sanki tek çocuğuymuş gibi sevdiğini, Tanrı'yı sevmenin en gerçek yolunun, O'nun çocuklarının her birini sevmek olduğunu; tüm bunların doğru olduğunu biliriz. Ancak insan yaşamı genellikle kendi ruhuna bakmaya yönelik değildir. Bu yüzden öğretmenlere ihtiyacımız vardır-bize ne bilmediğimizi söylemek için değil (bu tür öğretilerin de işe yaradığı doğrudur), ama bize zaten ne bildiğimizi göstermek için...

İki Yönlü Ağız... Bir Baal Şem Tov öyküsü

Bir gün Rabbi İsrael Baal Şem Tov birkaç öğrencisine bir yolculuğa çıkacaklarını söyledi. Onlara nereye gideceklerini açıklamadı, onlar da hiçbir şey sormadı. Yolculuk başladı; ilahi takdirin arabalarını istediği yere yönlendirmesine izin vermişlerdi. Zamanı geldiğinde varış noktasının ortaya çıkacağından emindiler.

Birkaç saat yolculuk ettikten sonra, yemek ve dinlenmek için yol kenarında bir handa durdular. Baal Şem Tov'un öğrencileri kaşerut kurallarının tümünü ihtiva eden bir yemek ikramı talep ettiler. Yemekte et servisi yapılacağını öğrendiklerinde, hanın şohetini (kaşer kurallarına göre hayvan kesen kişi) görmek istediler. Bilgisi ve dindarlığını sınamak için sorular sordular, bıçağında olası herhangi bir leke olup olmadığını incelediler. Yemeğin kaşerut standardı hakkındaki tartışmaları, önlerine konulan her yemeğin, her malzemesinin kaynağını sordukları bir kargaşa yemek boyunca devam etti.

Konuşurken ve yemek yerken, fırının arkasından, yaşlı bir dilencinin battaniyesinin üstünde uzandığı yerden, bir ses duyuldu. ''Sevgili Yahudiler, ağzınızdan çıkanlara, ağzınıza girenlere dikkat ettiğiniz kadar dikkat ediyor musunuz?”

Hasidler grubu yemeklerini sessizce bitirdiler ve arabalarına binerek Mezhibuzh'a geri döndüler. Artık efendilerinin onları o sabahki yolculuklarına göndermesinin amacını anlamışlardı.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün