Spor barıştırır mı?

Spor tarihinde siyasal olarak düşman konumda olan ama spor alanında karşı karşıya gelen pek çok ülke olmuştur. Bu tür müsabakalar çoğu zaman sportif mücadeleden çok gerilim, propaganda ve sembollerle hatırlanmış, bu özellikleriyle tarihe geçmiştir. Bu haftaki yazımızda bu ilginç karşılaşmalardan bir kesit sunmak istiyoruz.

Vedat LEVENT Spor
25 Haziran 2025 Çarşamba

Tarihteki bu ilginç sportif karşılaşmaları incelemeye başlayalım o halde…

1936 Berlin Olimpiyatları’na Nazi Almanya’sı ile ABD’nin mücadelesi damga vurmuştu. ABD’li siyahi atlet Jesse Owens, dört altın madalya kazanarak Hitler’in üstün ırk propagandasını yerle bir etmişti.

1956 Melbourne Olimpiyatları’nda bu sefer Macaristan ile SSCB su topu müsabakasında karşı karşıya gelmişti. Sovyetlerin Macar devrimini kanlı bir şekilde bastırmasından sonra iki ülke, bu müsabakada karşı karşıya geldi. Tarihe “kanlı maç” olarak geçen fiziksel şiddet dolu maç Macaristan’ın 4-0 galibiyetiyle neticelendi.

Siyasi düşmanların karşılaşmaları maalesef bazı durumlarda bu kadar hafif vukuatlarla atlatılamadı. 1970 yılında zaten siyasi olarak ilişkileri oldukça gergin olan El Salvador ile Honduras, Dünya Kupası elemelerinde karşı karşıya geldiler. Oldukça gergin geçen ve zar zor biten üç maçlık seri sonunda El Salvador, Honduras’a resmi olarak savaş ilan etti. Yaklaşık dört gün süren savaşta iki taraftan binlerce kişi öldü. Bu olay tarihe “futbol savaşı” olarak geçti.

1980’de Moskova Olimpiyatları gerçekleşti. ABD, SSCB’nin Afganistan’ı işgal etmesini sebep göstererek oyunları boykot etti.

Buna cevap olarak SSCB ve müttefikleri bu defa 1984’te Los Angeles Olimpiyatları’nı boykot etti. Bu vesile ile sporun nasıl bir diplomatik enstrüman olabileceği bir kez daha görüldü.

1998 Fransa Dünya Kupası çok enteresan bir karşılaşmaya sahne oldu. 1979 yılından beri aralarında diplomatik ilişki olmayan İran ve ABD bir futbol karşılaşması yapacaklardı. Maç öncesi İranlı oyuncular ABD’li oyunculara çiçek vererek gergin ortamı yumuşattı. Maçı İran 2-1 kazandı. Maç sonrası sporcular birbirlerine formalarını hediye ettiler. 1998 ABD – İran müsabakası, gerilimli siyasi ortamlarda bugün bile “barışçıl spor diplomasisi”nin iyi bir örneği olarak anılan tarihi bir maçtı.

2018’de Güney Kore’de düzenlenen Kış Olimpiyatları’nda ise dünya çok enteresan bir olaya şahit oldu. Kuzey Kore lideri Kim Jong – Un’un kız kardeşi Güney Kore’ye gelerek olimpiyatların açılış törenine katıldı. Dahası kadın buz hokeyinde iki ülke ortak bir takım kurdu. Politik anlamda kısa da sürse buzları eritmeye yönelik bir adım oldu.

İsrail ile İran Tahran’da düzenlenen 1974 Asya Oyunları’nda karşılaştılar. Devrim öncesi olduğu için iki ülkenin o dönem siyasi bir düşmanlığı bulunmuyordu. Hatta İran, İsrail’in oyunlara katılımını Arap ülkelerinin boykotuna rağmen desteklemişti.

Fakat 1979 İran İslam Devrimi’nden sonra iki ülke arasındaki ilişkiler siyasi olduğu kadar spor alanında da mutlak bir kopuş yaşadı.

Nitekim devrimden sonra İran, İsrail’i devlet olarak tanımayı reddetti. Bu tarihten sonra müsabakalarda iki ülkenin oyuncuları eşleşse de İranlı sporcular, İsrailli rakiplerle karşılaşmamak için turnuvalardan çekildi. Hatta İsrail ile aynı tabloda yer almamak için İran sık sık kendi kendini turnuvalardan diskalifiye etti.

2019 yılında ise çok enteresan bir olay yaşandı. İranlı judocu Saeid Mollaei’nin hikayesi bu çerçevede hatırlanmaya değerdir. 1992 doğumlu Mollaei, 2018’de 81 kilo kategorisinde dünya şampiyonu olmuş başarılı bir judocuydu. 2019 Tokyo Dünya Judo Şampiyonası’nın da favorileri arasındaydı. Turnuva sırasında Mollaei, altın madalyaya doğru emin adımlarla ilerliyordu. Ancak yarı finale geldiğinde bir anda şampiyonluk için finalde İsrailli judocu Sagi Muki ile karşılaşma imkanı beliriverdi.

Bu olasılık belli olur olmaz İran’dan Mollaei’ye telefonlar gelmeye başladı. Sırasıyla İran Judo Federasyonu, İran Spor Bakanlığı ve İran Güvenlik Servisi, Mollaei’ye diskalifiye olmasını ve finale çıkmamasını telkin etti. Nitekim finalde İsrailli sporcuyla karşılaşması İranlı otoriteler tarafından kesinlikle uygun bulunmuyordu. Hatta daha sonra Mollaei’nin röportajlarında ailesine yönelik tehditler dahi aldığını belirtecekti.

Mollaei, bu durum karşısında psikolojik çöküntü yaşadı. Gözyaşları içerisinde yarı finalde tatamideki maçı bilerek kaybetti. Çünkü kazanmanın bedeli, kaybetmeye göre daha ağırdı.

Mollaei, turnuvadan sonra Tokyo’da kaldı. Almanya’dan sığınma talep etti ve bir daha İran’a dönmedi.

İsrailli Sagi Muki ise Tokyo’daki turnuvada finale kadar çıktı ve neticede altın madalya aldı. Şampiyon olduğu turnuvanın sonunda kendisine mikrofon uzatıldığında İranlı dostu Mollaei’nin başkalarına ilham kaynağı olacak bir sporcu ve örnek bir atlet olduğunu belirtti. İki sporcu arasında bu olaydan sonra sıkı bir arkadaşlık ilişkisi başladı.

Uluslararası Judo Federasyonu bu olaydan sonra İran’ı geçici olarak tüm turnuvalardan men etti.

Mollaei, 2020’de resmen Moğol vatandaşlığına geçti ve 2021 Tokyo Olimpiyatları’nda Moğolistan adına yarıştı. Bu turnuvada bronz madalya kazandı.

2019’daki olaydan sonra iyi birer dost olan Sagi Muki ile Saeid Mollaei, kaderin cilvesi olarak 2022’de Macaristan’da bir turnuvada karşı karşıya geldiler. Mollaei bu defa Azerbaycan adına yarışıyordu.

Maçı Mollaei kazandı.

Maçın sonunda iki dost birbirlerine sarıldılar ve uzun süre öyle kaldılar.

Spor barıştırır mı? 

Ülkeler söz konusu olunca pek emin olamıyoruz. Fakat insanları barıştırdığı su götürmez bir gerçek.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün