Dardenneler 'Genç Anneler' ile Cannes'da dokuzuncu ödüllerini aldı

Film, genç yaşta anne olan yoksul kadınların kaldığı bir sığınma evinde yaşayan beş kadına odaklanıyor. Dardenneler, duygu sömürüsünden uzak, cesur, zengin sosyal arka planı olan, insancıl temalara değinen mesajları vermeyi bu filmde de sürdürüyor. Kariyerleri boyunca yaptıkları gibi proletaryanın sorunlarına, sosyo ekonomik meselelere değiniyorlar.

Viktor APALAÇİ Sanat
25 Haziran 2025 Çarşamba

Yoksul annelere yer yok

Minimalist filmleriyle tanınan Belçikalı Jean-Pierre ve Luc Dardenne, Avrupa sinemasında sosyal gerçekçi filmlerin öncülerinden. Yazdıkları senaryolarda iyi düşünülmüş konuları gerçek hayattan alınmışçasına, özgün bir gerçekçilik anlayışıyla işlemedeki hünerleri Dardenne Kardeşler’i benzersiz kılıyor. 78. Cannes Film Festivali’ne katıldıkları ‘Genç Anneler / Jeunes Meres’ ile En İyi Senaryo Ödülü’nü kazandılar. Film genç yaşta anne olan yoksul kadınların kaldığı bir sığınma evinde yaşayan beş kadına odaklanıyor. Belçikalı kardeşler, cesur ve duygu sömürüsünden uzak, zengin sosyal arka planı olan, insancıl temalara değinen mesajları vermeyi bu filmde de sürdürüyor. Kariyerleri boyunca yaptıkları gibi, ‘Genç Anneler’de de yine proletaryanın sorunlarına, sosyo ekonomik meselelere değiniyorlar.

Dardenne Kardeşler Cannes’da on kez katıldıkları ana yarışmada dokuz ödül kazandı. ‘Rosetta’ (1999) ve ‘Erkek Çocuk / L’enfant’ (2005) ile iki kez Altın Palmiye Ödülü’ne ulaştılar. ‘Rosetta’ alkolik annesiyle yaşayan 17 yaşındaki Rosetta’nın insanın içini acıtan öyküsüydü. Bu rolle Cannes’da En İyi Kadın Oyuncu seçilen Emilie Duquenne’i bu yıl henüz 43’ünde kaybettik. ‘L’enfant’, bir erkek çocuk dünyaya getiren serseri ruhlu, sorumsuz bir anne-babanın dramını anlatıyordu. Dardenneler ‘Lorna’nın Sessizliği / Le Silence de Lorna’ ile 2008’de kazandıkları Senaryo Ödülü’ne bu yıl bir yenisini eklediler. Cannes’da ikincilik ödülü sayılan Büyük Ödül (Grand Prix) 2011’de ‘Bisikletli Çocuk / Le Gamin Au Vélo’ ile geldi. ‘Genç Ahmed /Jeune Ahmed’ (2019) ile Mizansen Ödülü kazanan Dardennelerin ayrıca iki Ekümenik Ödülü ve iki başrol oyuncusunun ödülleri var. Cannes’da alınabilecek ödüllerden sadece Jüri Ödülü’nü alamadılar.

Yeni bir yuva kurma rüyası

Amatör ve tanınmamış oyuncularla çalışmakla tanınan Dardenneler, ‘Genç Ahmed’ ve ‘Tori ve Lokita’dan sonra bu özelliklerini, ‘Genç Anneler’de de sürdürüyor. Filmde, Belçika’nın Liege şehrinde genç anneler için bir barınma merkezinde yaşayan beş genç kadının hikâyelerini izliyoruz. Jessica, Perla, Julie, Naima ve Ariana adlı genç anneler, zorlu geçmişlerinden sıyrılıp çocuklarıyla birlikte daha iyi bir gelecek, hatta bir yuva kurma mücadelesi veriyor. Tümü iyi niyetli, yoksul ailelere mensup sevgiye aç kişilerdir. Film, her bir karakterin bireysel travmalarını ve annelikle yüzleşmelerini derinlemesine işliyor. Yönetmen kardeşler daha önceki filmlerine kıyasla daha aydınlık, iyimser bir ton benimsiyor. Film, genç annelerin karşılaştığı zorlukları yadırgamadan, onların insanlıklarını ve dirençlerini vurgulamada çok başarılı.

Tümü iyi niyetli ve iyi karakterli olan, yeni doğum yapmış bu beş annenin çocukları için giriştikleri çabada karşılaştıkları zorlukları, bazen insanlığımızdan utanarak izliyoruz. İzleyicide derin bir empati yaratan film, genç annelerin marjinalleşmesini, yetersiz cinsel eğitim ve bedenleri üzerindeki sınırlı haklarını ele alıyor. Dardenne Kardeşler, toplumsal yaşamımızda hep yoksulların aleyhine çalışan kapitalist sistemin getirdiği aksaklıkları, yoksulların yaşam şartlarını değiştirmede karşılarına çıkan engelleri aşmada yaşadıkları çaresizliği, çıkışsızlığı iyi düşünülmüş örnekler eşliğinde gözlerimizin önüne seriyorlar. Beş genç annenin her birinin hayatındaki dramını gözlerimiz yaşararak izlerken, Dardenneler umutsuzluğa kapılmamamız için gerçekçi ve pozitif örnekleri senaryoya dâhil ediyor. Annelerin dayanışma çabalarını ön plana alan Dardenneler karamsarlıktan uzak yorumlarıyla, filmi umut vaat eden bir finalle noktalıyor.

Film, doğumu yaklaşan, yardım beklediği biyolojik annesi tarafından dışlandığını düşünen Jessica’nın (Babette Verbeek), annesinden ümidi keserek paniklediği bir sahneyle açılıyor. Genç anne Perla (Lucie Larnelle) bebeğinin babasının ailesine yaşadığı ilişkiden hiç bahsetmediğini ve kendisiyle yaşamayı düşünmediğini öğrenince yıkılır. Yeni doğum yapan Julie (Elsa Houben) panik atak geçiren Perla’nın yardımına koşar. Ariane (Janaina Halloy) annesinin yardımcı olmadaki samimiyetsizliğini görünce, çocuğunu evlat edinmek isteyen bir aileye terk etme kararı alır. İstemediği bir çocuğu alkolik annesinin baskısı ile doğurmanın pişmanlığını yaşamaktadır. Naima (Samia Hilmi) bebeğinin babasının çocuk büyütecek olgunlukta olmadığını anlar. Yakınlarıyla yaşadıklarından, beş tecrübesiz annenin dördünün anneliğe hazır olmadıklarını görürüz.

Kürtaj yapmayı reddeden Jessica, kendisini hamile bırakan sorumsuz erkeğin kendisine değer vermediğini davranışlarından anlar. Adamın aslında işsiz olduğunu ve yalan söylediğini öğrenince yıkılır. Hâlbuki ablası kendisine kürtaj için istediği parayı vermişti. Dört yeni baba, az gelirli işlerde çalıştıkları için bir yuvayı yürütemeyeceklerini bildiklerinden, çocukları doğduğunda hamile bıraktıkları kadınları dertleriyle baş başa bırakırlar. Hayat tecrübesiz dört genç annenin önlerine hep engel çıkartacak kadar acımasızdır. Aralarından birinin, üvey babasının kendisine sürekli tecavüz ederken, uyuşturucu bağımlısı annesin bu ensest ilişkide adi kocasını koruduğunu görürüz. Hayatın sillesini yemekten yorgun düşen bir genç anne “doğurduğum çocuğa karşı hiç bir şey hissetmiyorum” itirafında bulunur. Yürek parçalayıcı olaylara senaryolarında yer vermeyi beceren Dardenne Kardeşler, duygu sömürüsü tuzağına düşmeden, yoksulların zorlukları aşamayacaklarını, insancıl bir tonla gözler önüne seriyor.

 

Umut vaat eden bir final

Perla yeni bir yuva kurmak için gösterdiği tüm iyi niyetine rağmen, kendisini çaresiz hisseder. Kızına 18’inde verilmesi şartıyla, yazdığı bir özür mektubunu bebeği evlat edinen aileye verir. Dardenne Kardeşlerin filmlerini izlerken, insanlığımızdan utandığımız, içler acısı sahnelerle duygulanıyoruz. Bu genç ve tecrübesiz kadınlar geçmişlerinde, ihmal ve aile içi şiddet gibi zorluklarla karşılaşmış olsalar da, film onların dayanışma ve umut dolu hikâyelerini ön plana çıkarmaya özen gösteriyor.

Tüm çabalar yetersiz kaldığında, genç anneler çareyi bebeklerini evlat edinmek için bekleyen, düzgün ailelere veriyorlar. Tek şartları, bebeğe kendilerini gerçek anne-baba olarak tanıtmaları ve ancak ergenlik yaşlarında gerçeği anlatmaları.

Dardenneler dört yeni annenin öyküsünü anlatırken çizdikleri karanlık tabloyu, yuva kurmayı başaran beşinci annenin öyküsüyle yumuşatarak, her şeye rağmen umudumuzu korumamız gerektiği mesajını veriyor.

Dardenneler üç yıllık bir aradan sonra sinemaya güçlü bir dönüş yaptıkları ‘Genç Anneler’de, doğum yapan beş kadının karşılaştıkları zorlukları ve duygusal karmaşayı, sade ve içten bir anlatı ile yansıtıyorlar. Filmleri hakkında: “Başta beş genç annenin kurtuluş yollarını anlatmaya karar vermiştik. Bu kızların ağır kaderlerinden nasıl kaçmaya çalıştıklarını ve bu kaderin üstesinden nasıl gelebileceklerini. Bu başından beri hedefimizdi. Bu belki de bir önceki filmimiz, gerçeklere boyun eğdiğimiz ‘Tori ve Lokita’da gösterdiğimiz bir tepkiden kaynaklanıyordu. Kızların tümünün yaşadığı zorluklara rağmen, bu kez tepki göstermeye karar verdik. O zaman içinde bulundukları güç durumdan nasıl çıkabileceklerini sorgulamaya başladık. Gerçekler her zaman kurguladıklarımıza uymasa bile çıkış yolları aramayı denedik. Kurgu, insanlara hayal kurdurmak ve gerçekte var olan kapıları açmakla ilgilidir.”

Jean-Pierre ve Luc Dardenne Cannes’daki ödül konuşmalarında da, basın konferansında da, “Beş anneyi canlandıran beş mükemmel oyuncu olmasaydı bu film olmazdı” diyerek ikisinin ilk filmlerinde, diğer üçünün kariyerlerinin başlarında olan genç oyuncularını onore ettiler. Cannes Festivali Genel Direktörü Thierry Frémaux, festivalin Dardennelere sadık kalmayı sürdürdüğünü şu cümlelerle açıkladı: “Cannes Festivali’nde biz yayınevi gibiyiz ve bir yayıncı da yazarlarına sadıktır. ‘Genç Anneler’, anne olmakta zorlanan ve kaynak yetersizliği sebebiyle özveri ve becerileri olağanüstü olan sağlık ekipleri ve bakıcılar tarafından kabul edilen genç anneler hakkında. Dardenne Kardeşler’e, günümüz Belçika’sının kendine özgü kaderi üzerinden dünyanın ne hale geldiğini anlatan bu filmle eşlik ediyoruz.”

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün