Ulusal İsrail Kütüphanesi´nin web sitesinin kurucularından Prof. Yaron Tsur, İsrail Ödülü ile onurlandırıldı. Diğer başarılarının yanı sıra, bu onurlandırma, onun ulusal kütüphanenin (National Library) en önemli girişimlerinden birini yaratmadaki katkısını kapsamakta. Bu, Tarihi Yahudi Basını´nın arşivlenişi öyküsüdür. Geçen 250 yılda yayınlanmış hemen her Yahudi gazetesinin keşfedilmesini sağlayan bu projesiyle okurun Yahudi tarihi içerisinde çok etkilendiği bir seyahate çıkması amaçlandı.
National Library of Israel’in resmi kuruluş günü olarak kabul edildiği gün, İsrail topraklarında yaşayanlar, uzaklardaki Rusya’dan geldiğine inanılan ölümcül bir bulaşıcı hastalıkla ilgili söylentilerden rahatsızdılar. ‘HaZefirah’ adlı bir gazetede yayınlanan bir telgrafa göre, Saratov kentinde doktorlar hastaları canlı canlı gömüyordu. Söylentilere göre, bu yüzden çıkan ayaklanmalarda ölenler olmuştu. ‘HaHavatzelet’ adlı diğer bir gazeteye göre ise, Osmanlı yetkilileri Türkiye’ye Rusya’dan gelen gemilere ve Akro ile Hayfa limanlarındaki karantinaya ‘yeni teftiş emirleri’ uyguluyorlardı.
Ancak o gün; 15 Temmuz 1892’de her şey karamsar değildi. HaHavatzelet’in aynı nüshasında, bir gün National Library of Israel’e dönüşecek Midrash Abrabanel Library (Kütüphanesi) adında küçük bir kurumun açıldığı da belirtilmekte, ayrıca Yafo-Yeruşalayim demiryolunun inşaatından da bahsedilmekteydi.
Kaynak: The Historical Jewish Press Website
Bütün bu bilgiler, tozlu arşivleri karıştırmak suretiyle bir akıllı cep telefonunda seri ve gelişi güzel bir araştırma sonucunda elde edilebilmekte. Bunun kaynağı ‘The Historical Jewish Press Website’ olup, bu site, Tel Aviv Üniversitesi’nin de iş birliğiyle 20 yıl evvel National Library of Israel tarafından devreye sokuldu. 250 yıllık bir süreç tarandı; hemen hemen Yahudilerin her konuştuğu veya yazdığı dilde milyonlarca gazete sayfası, çok hassas dijital enstrümantasyon sayesinde, site tarafından herkese açık olacak şekilde bir araya getirildi.
Günümüzde Historical Jewish Press website, dünyadaki Yahudi gazetelerinin en büyük dijital koleksiyonu. Bu koleksiyon, iki buçuk asırlık bir süreç dâhilindeki Yahudi ve İbrani yaşamının geniş çaptaki ve zengince örülmüş bir portresini sunmakta. Olaylar veya tarihsel kişilikler hakkında bilgi arayan ciddi bir araştırmacı olabilirsiniz veya sadece doğduğunuz gün İsrailli ev kadınlarının hangi bulaşık sabununu kullandığını merak etmiş olabilirsiniz... Sadece bilgisayarınızı açınız ve geçmiş zamana yolculuk yapın. Burada sizi bu önemli projenin sahnelerinin ardına davet ediyoruz.
Tsur’un yaşamı
1960’lı yılların sonlarına doğru, 17 yaşlarındaki bir genç erkek, Yeruşalayim’in kızgın güneşi altında Keren Kayemet Sokağı boyunca yürümekteydi; aklı İsrail Devleti’nin varoluşu ile ilgili ikilemlerle dolu idi. Bunların arasında herkesin her zaman konuştuğu türden harici tehditler vardı. Fakat bir konu daha vardı – bundan daha az bahsediliyordu fakat buna Nahalat Achim adlı mahallede her gün rastlıyordu: İsrail toplumunun etnik olarak bölünmesi. Halkın bunu açıkça tartışması için yılların geçmesi gerekecekti. Bu genç Yaron Tsur idi. Bugün kendisi Profesör Emeritus, Yaron Tsur olarak tanınmaktadır ve İsrail Ödülü sahibidir…
Tsur, İsrail Devleti’nin kuruluşundan bir ay sonra ‘karma’ olarak adlandırdığı bir ailede doğmuştu. Almanya’da doğan bir baba - göçmen olarak kaydı açısından adı o kadar karmaşıktı ki, bu hemen ‘Tsur’ olarak değiştirilmişti - ve Yemenli bir anne.
İsrail topraklarında doğal olarak batı ve doğu kaynaşmaktaydı. Babası şehirde bisikleti ile dolaşırken, karşısına siyah saçlı bir kadın çıkmıştı. Gerçekten de bisikletinden kaldırımın üstüne düşmüştü. Bu düşüş, zamanla simgesel ve derin anlam kazandı. Bu çift, birbirlerine aşık olmuştu. Tsur, İsrail Ödülü’nü aldıktan sonra Tel Aviv’deki evinde verdiği demeçte şöyle demişti: “Evimizde her zaman çok sevgi vardı”.
Tsur, çocukluğunu dedesi David ben Shlomo’nun sahibi olduğu bir apartmanda geçirdi. Orada daha sonraları akademik ve entelektüel çalışmasını etkileyecek biricik dünya görüşünü geliştirdi. Dedesi kördü ve bir geleceği yoktu. Ancak Yeruşalayim’deki Körler Okulu’nun kurucularının himayesinde sepet örmeyi öğrendi ve daha sonraları eşi olacak Sarah ile tanıştı.
İlk yıllar, çift domates yetiştirmekten öte gidemediler. Fakat zamanla işler yerine oturdu; bir arsa aldılar, ev inşa ettiler, onu gelir getirecek şekilde kiraya verdiler. Bütün dünyadan gelen göçmenlerden kiracıları vardı... Ancak binanın yönetimi Doğulu mal sahibi David ben Shalom ve Aşkenaz Dr. Sternbach tarafından sağlanıyordu.
Ancak Tsur, bu karışık ebeveyn tablosuna rağmen hiçbir zaman huzurlu hissetmediğini belirtiyor: “Atmosferde beyaz Aşkenazlar ile kahverengi ve siyah kişiler arasında bir gerginlik hissediyordum. Açıkça, başıma kötü bir şey gelmedi ‘etnik’ konu nedeniyle. Babam bir ‘yekke’ olduğundan, annemin kökenine rağmen Aşkenaz olarak adlandırılıyorduk ama o zaman bile üzerimde bir ağırlık hissediyorum.” Ne var ki buna rağmen, Tsur’un yapacağı pek bir şey yoktu. Hayat akıp gidiyordu. Tsur, müzik ile ilgilendi, askere gitti ve daha sonra çocuklar için radyo piyesleri yazmaya başladı.
Bu konu, ancak 1970’lerde tekrar ortaya çıktı; bu kez akademik bir mahiyet taşıyordu. Tsur, yeni kurulan Açık Üniversite’de modern Yahudi tarihi hakkında ders vermekle görevlendirildi. Her ne kadar bu alanda o zamanlar profesyonel bir tecrübesi yoksa da, yıllar boyunca çok okumuş olmaktan kaynaklanan müthiş bir bilgi birikimi ve konuyla ilgili tartışmasız bir tutkusu bulunmaktaydı.
İslam topraklarındaki Yahudiler
Tsur, verdiği dersin büyük çoğunluğunun Aşkenaz Yahudilerinin tarihine ayrıldığını hayal kırıklığıyla müşahede etti. Peki, İsrail’e yerleşmeden evvel İslam topraklarındaki Yahudilere ne olmuştu? Bu geniş öykü, müfredatın sadece altıda birini oluşturuyordu. Tsur, bu dengesizliği gidermek için kaynak arayınca, durum daha da can sıkıcı oldu. Tsur’a, National University Library’de (o zamanki adıyla National University) Aşkenazların bibliyografyalarını içeren kocaman bir tomar evrak verildi; diğer her şey için ise incecik bir dosya mevcuttu. Bu durumda Tsur, mevcut olmayanı yarattı; bizzat yeni eğitimsel malzemeler üretti. Bunların bir kısmı İsrail Eğitim Bakanlığı tarafından daha ileride kullanıldı. Tsur, kurguya da başvurdu. Kuzey Afrika’daki yaşamı talebelere öğretmek için örneğin Albert Camus’ün romanlarına yöneldi. Gelişmeler, öğrencilerin standart akademik metinlerden ziyade, Camus’ye daha fazla ilgi gösterdiklerini ortaya koydu.
Ortadoğu'nun ve Kuzey Afrika'nın Yahudilerinin Yaron Tsur’un akademik kariyerinin merkezi olacağı tabiiydi. Tsur’un hem lisans, hem doktora çalışması da, Tunus Yahudilerinin tarihini araştırmaya yönelikti.
1990’larda Tel Aviv Üniversitesi, Tsur’un akademik yuvası olmuştu. Üniversitede ‘İslam Ülkelerindeki Yahudilerin Arşivi Projesi’ni yönetti. Onun yönlendirmesiyle bu proje, çeşitli kaynaklardan oluşan geniş bir koleksiyonu bir araya getirdi. Buna Mağribi ülkelerdeki Yahudi entelektüellerin yazıları ve tarihi gazeteleri dâhildi. Bu metinlerin bir kısmı Yahudi Arapçası, bazıları İbranice idi. Hatta bazen Doğu Avrupa’da yayınlanan dergiler de vardı.
28 Temmuz 2004’te bugün National Library Prosess Bölümü’nün başkanı olan Orly Simon, pek tanınmayan bir akademisyenden bir e-posta aldı. Muhteviyatı şöyleydi: “Sayın Bay veya Bayan, işbu mesajımın proje müdürünüze iletilmesinden memnuniyet duyacağım. Adım, Dr. Yaron Tsur’dur. Tel Aviv Üniversitesi Yahudi Tarihi Bölümü’nde öğretim görevlisiyim ve İslam Ülkelerindeki Yahudilerin Arşiv Projesi’ni yönetiyorum. Üzerinde çalıştığımız projelerin işbirliğimize mükemmel öneriler olabileceğine inanıyorum.”
O zamanlar National Library, ‘Hebrew Press’ web sitesini yeni devreye sokmuştu. Bu erken bir dijital girişimdi ve öncü İbranice gazetelerin taranmış sayfalarını sunuyordu: Eliezer Ben-Yehuda’nın ve diğer İbrani ve Siyonist yönelimli ‘HaZefirah’, ‘HaMagid’, ‘HaLevanon’, ‘HaHavatzelet’ ve diğerleri gibi diaspora gazetelerinin yayınları… Site, henüz tam bir araştırmaya açık değildi; kullanıcılar, sayfalara ulaşabilir fakat muhteviyatını göremezdi. Bu arada Tsur, ‘The Palestine Post’un tarihi nüshalarını, yeni bir teknoloji kullanarak (metinlere ve endekse ulaşabilen) dijitalleştiren bir proje üzerinde yoğunlaşıyordu. Bu iki hamleyi birleştirmek; sonunda Historical Jewish Press web sitesine dönüşecek ilk adımı oluşturuyordu. İşte bu site, düzinelerce dilde yayınlanan milyonlarca gazete sayfasına kapılarını açtı.
İşbirliği verimli bir netice verdi. Her ne kadar teknik, lojistik ve kültürel sorunsallar doğal olarak ortaya çıktıysa da, bunlar iyi niyetle aşıldı. Tsur, haftada iki kez Yeruşalayim’deki National Library’nin bodrumuna gidiyordu; Simon da, değerli veri ile yüklü hard diskleri Tel Aviv’e taşımak için yolculuklar yaptığını hatırlamakta… Başlangıçta iki site yan yana faaliyet gösteriyordu. Library tarafından dijitalleştirilen malzeme, Tel Aviv Üniversitesi web sitesi tarafından paylaşılıyordu veya tersi yapılıyordu. Zamanla, siyasal ve kurumsal duyarlılıklar arasındaki dikkatli temaslardan sonra, çabaları birleştirme hususunda karar alındı. Tek, müstakil ve paylaşılmış bir platform yaratılmıştı: Historical Jewish Press web sitesi web sitesi bazen ‘JPress’ olarak da anılır.
Engellerle karşılaşıldı
Ancak çok büyük engellerle karşılaşıyordu. Birçok uzmanlık dalına ihtiyaç duyulmaktaydı: yeni ve pek bilinmeyen dijital enstrümanlar; kurumlardan fonlar alabilmek, entelektüel varlıklarla ilgili karmaşık hukuki sorunlar ve belki de hepsinden daha fazla uğraştırıcı olan telif hakkına sahip olanlara ulaşabilmek, başlıca gazetelerin yayıncılarından uzun zaman evvel vefat edenlerinin varislerine varana dek ve onları, katkıda bulunmaları için, birçok lisan kullanarak ve yaratıcı argümanlarla ikna etmek.
Her iki kurumun takımları; National Library’nin temsilcileri ve onların yanında çalışan Tel Aviv grubu, tam bir ortaklık kapsamında faaliyet gösterdiler. Önde gelen bir tarihçi olarak Tsur, editörlük ve küratörlük alanlarını ve buna dâhil olarak arşive eklenebilecek başlıca başlıkları takip ediyordu.
Bu tür projeler için Library, doğru adama sahipti: Israel Weiser. Uzun yıllar Library’nin fotoğraf bölümünün başkanı olarak Weiser, bu projeye tam gönülle katılmıştı. En uğraştırıcı fakat kritik görevleri üstlendi: bibliyografik tamamlama. Dünyayı dolaşarak, İbranice el yazmalarının fotoğraflarını çekti, Yahudi arşiv ve kütüphanelerine dalarak, örneğin müphem olan ve Library’nin kapsamında olmayan bir Amerikan-Yahudi gazetesinin 67’inci nüshasının peşine düştü. Sayfa sayfa, nüsha nüsha uğraşarak, arşivi özenle ve hassasiyetle inşa etti. Koleksiyonun müstesna kalitesi ve derinliği, ona çok şey borçludur.
Doğal olarak bu yolda ideolojik tartışmalar da yaşandı. İbranice gazeteler üzerinde odaklanmak gerekiyordu ancak Doğu Avrupa'da ve daha sonra İsrail topraklarında yayınlananlar ne olacaktı? Veya Tsur’un öngördüğü gibi, bu proje, dünya çapında Yahudi basınını her dilde ve her cemaatte, ayrım ve hiyerarşiye yer verilmeden kucaklamalı mıydı? Tsur’un görüşüne göre, Yahudi basınının en karanlık köşeleri dahi bu koleksiyonda yer alma hakkına sahiptiler.
Sonunda daha geniş bir görüş belirdi; her ne kadar erken dönemlerdeki İbranice gazeteler öne çıktıysa da… Bu koleksiyonda taçlandırılan mücevherden biri de, 18. yüzyılın sonlarına doğru Almanya’da cereyan eden Yahudi Aydınlanması hareketinin gazetesi olan ‘HaMe’assef’ idi. Bu gazetenin ardından Haskala düşünürlerinin ilk nesli, ‘Me’assefim’ olarak tanınmaya başladılar. Library’nin koleksiyonundaki en eski nüshanın tarihi 1783’tür.
2010’da yeni birleşik site sessiz bir şekilde devreye alındı. (Halka açık bir kutlama ise, üç yıl sonra gerçekleşti.) O zamana dek arşivin kapsamı 400 bin gazete sayfasına ulaşmıştı. Başlıca İsrail gazetelerinden ‘Davar’ ve ‘Maariv’in eklenmesi, önemli bir dönüm noktasını oluşturdu. Günümüzde site, dünya üzerindeki Yahudi gazetelerinden milyonlarca sayfayı içermektedir. The Historical Jewish Press web sitesi, zaman içerisinde Yahudi yaşamının incelenmesi için en önemli kaynaklardan biri oldu; bu site, büyük ve küçük cemaatlerin seslerini koruyan ender ve bir vakitler ulaşılması olanaksız olan gazetelere erişmeyi mümkün kılmakta.
Ulusal Kütüphane’nin Dijital Bölümü’nde, yer alan bu arşive araştırmalar için başvurmak mümkün. Kendiniz için denemek isterseniz, Historical Jewish Press arama motoruna müracaat edebilir ve dünün başlıkları arasındaki kendi yolculuğunuza başlayınız…1
Historical Jewish Press web sitesi, değişik ülkelerde, dillerde ve zaman dilimlerinde yayınlanmış Yahudi gazeteleri ile ilgili çok geniş bir koleksiyon içermekte ve sayısız başlıklar altındaki bu yayınlara erişmeyi mümkün kılmaktadır. Siteye şu adresle ulaşabilirsiniz. https://www.nli.org.il/en/discover/newspapers/jpress2
Bu kaynakçalar, İsrailli ve yabancı akademisyenler tarafından araştırma ve yüksek lisans ve doktora tezlerinin hazırlanması için yaygın bir şekilde kullanılmakta.
---
1 National Library of Israel, “Yesterday’s News, The Story of Historical Jewishh Press Archive”, Miryam Zakheim, 06.05.2025
2 Tarihi Yahudi Basını, Wikipedia, bak: web sitesi maddesi.