Sofralarda mevsimsel dönüşüm

Yaz aylarının gelişi, sadece kıyafetleri ve tatil planlarını değil, aynı zamanda sofra kültürünü de kökten değiştirir.

Nur Şaul BARAKAS Ekonomi
12 Haziran 2025 Perşembe

Yazın gelişi, sadece kıyafetleri ve tatil planlarını değil, aynı zamanda sofra kültürünü de kökten değiştirir. Özellikle Avrupa’nın Akdeniz kıyılarında, İspanya gibi gastronomiyle özdeşleşmiş ülkelerde bu değişim yalnızca menüde değil, yaşam tarzının içinde hissedilir.

Kışın ağırlıklı olarak sıcak, yoğun kalorili ve doyurucu yemekler tercih edilirken, yaz aylarında daha hafif, serinletici ve mevsimsel malzemelere dayalı tarifler sofralarda öne çıkar. İspanya’da bu geçiş en çok ‘gazpacho’ gibi soğuk çorbalarda, zeytinyağı ve sirke bazlı salatalarda ve deniz ürünlerine ağırlık verilen tapaslarda kendini gösterir. Mevsimsel beslenme kültürü, aslında sadece fiziksel ihtiyaçlara değil, insanın ruhsal ve sosyal ritmine de uyum sağlar.

Yaz sofraları, açık havada, uzun saatlere yayılan yemeklerle kendini belli eder. İspanya’nın güneyindeki Endülüs bölgesinde akşam yemekleri sıklıkla gece yarısını bulur. Bu geç yemek alışkanlığı, sıcak hava koşullarına karşı geliştirilen bir uyum olduğu kadar, sosyal etkileşimlerin bir parçasıdır. Yaz demek, birlikte yeme kültürünün de güçlenmesi demektir.

Avrupa genelinde yaz aylarında daha sade pişirme teknikleri öne çıkar: haşlama, buharda pişirme ya da marine etme gibi yöntemler, hem malzemenin doğallığını korur hem de sindirimi kolaylaştırır. Zeytinyağı, limon, taze otlar ve sirke gibi doğal aroma vericiler, bu dönemde mutfakların vazgeçilmezidir. Fransa’da ‘ratatouille’ gibi yaz sebzelerinin ön planda olduğu yemekler sofralarda yer alırken, İtalya’da caprese salatası gibi alternatifler yazın serinliği tabaklara taşınır.

Türkiye’de de benzer bir geçiş yaşanır. Karpuz-peynir, cacık, zeytinyağlılar, semizotu salatası gibi yemekler yazın ruhunu yansıtır. Ancak Avrupa’daki kadar dışarıda yeme kültürü henüz tam anlamıyla gelişmiş değildir. Oysa ki yaz, sadece ne yediğimiz değil, nasıl yediğimizle de ilgilidir. Avrupa’da yaz yemekleri, genellikle parkta bir piknik örtüsünün üstünde, bir sokak festivalinde ya da bir yaz bahçesinde müzik eşliğinde tüketilir.

Yazla birlikte değişen bu yeme alışkanlıkları, aynı zamanda sürdürülebilirlik ve doğaya saygı bilincini de besler. Mevsimlik ürünlerin tercih edilmesi, tarladan sofraya doğrudan bir ilişki kurulmasını sağlar. Ayrıca bu dönem, yerel pazarların ve küçük üreticilerin yıldızının parladığı bir zaman dilimidir.

Sonuç olarak yaz, hem bedenimizi hem de soframızı hafifletirken, bizi toplumsal olarak da daha açık, paylaşımcı ve dışa dönük bir yaşama davet eder. İster İspanya’nın beyaz badanalı köylerinde bir tapas barında olun, ister Ege kıyısında bir sahil kasabasında; yazın ruhu, sofralarda yeniden doğar.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün