Üç yıl önce dijital müzik kanalının dinlediklerimi dikkate alarak önerdiği seçkiler içinde yer alan, yıllar öncesinin bir rock standartı, Otis Taylor’un çok sesli, yaratıcı ve yeni sayılabilecek yorumuyla, kendini hatırlatarak bende hayranlık uyandırdı. Parça, sonraki bir-iki yıl boyunca en sık dinlediğim müzik oldu. Dijital müzik kanalının yıllık kişisel müzik raporumu çıkardığı listede birinci sırada yer aldı. ‘Hey Joe’nun müziği ve hikâyesi, toplumları geniş çapta etkileyen müziklerin yıllar geçtikçe, farklı ve kaliteli bir şekilde yorumlanıp tekrar gündem olmasına güzel bir örnek.
Sözleri ve konusu şiddet içeren ‘Hey Joe’, bir adamın kendisini aldatan sevgilisini vurarak katil olmasını ve kanundan kaçmaya çalışmasını, iki adamın karşılıklı konuşması üzerinden anlatır. İlk olarak 60’ların başında Amerika’nın batı kıyısının hareketli ‘garage rock’ müzik ortamının doğuşu esnasında farklı topluluklar tarafından yüksek tempolu çalınır. Sonraları New York’un rock mekânlarında gözde olur, ancak ‘hit’ bir şarkıya dönüşemez. Folk şarkıcı ve bestecisi Tim Rose’un sadece akustik gitarıyla Amerika’nın doğu kıyısında ortaya çıkardığı özgün, sakin ama ‘protest’ yorum öne çıkar.
Otis Taylor ve guitarist Warren Haynes
Peki ‘Hey Joe’ kimin bestesi? Konu tartışmalı, zira değişik müzisyenler besteyi sahiplenmeye çalışmış. Önceleri, Amerikalı şarkıcı ve besteci Dino Valenti parçayı bestelediğini iddia etmiş, sonra iddiasından vazgeçmiş. Tim Rose, ‘Hey Joe’nun çocukluğundan beri bildiği geleneksel anonim bir blues bestesi olduğunu öne sürmüş, ancak söylemini doğrulayacak bir kanıt gösterememiş. Şarkının telif hakkı ise 1962’den beri Amerikalı besteci ve müzisyen Billy Roberts’e ait. Sanatçı, 50’li ve 60’lı yılların başında parçayı telif haklarının peşine düşmeden çalmış. Bestelerken, bir dönem kız arkadaşı olan folk şarkıcısı Niela Miller’in ‘Baby don’t go downtown’ parçasından esinlendiğini seçkide dinlediğinizde fark edeceksiniz. 1965 yılında, ‘The Leaves’ adlı bir Güney Kaliforniya rock topluluğunun parçayı kaydederek yayınlaması üzerine, Roberts’in yapımcısı Hillel Resner avukat babasının konuyla ilgilenip adli makamlara taşımasını teklif etmiş. Sonuçta, Roberts telif haklarını elde etmiş, geriye dönük bazı gelirler Dino Valenti’de kalmış. Bir rivayete göre, Roberts telif haklarının bir süre arkadaşının üstünde olmasına göz yummuş, o zaman hapiste olan Valenti’ye çıktığında bu şekilde maddi katkıda bulunmak istemiş.
Bestecinin kimliği bir noktadan sonra pek önem taşımıyor. Çünkü, ortalama bir rock/folk şarkısı olarak görülen ‘Hey Joe’yu zirveye taşıyıp dünya çapında tanınmasını sağlayan gitarist Jimi Hendrix’in olağanüstü düzenlemesi oldu; parça bundan sonra hep onunla anıldı.
Aslında Hendrix, doğru ortam ve zamanda, üstün yetenekleriyle eseri doğru seslendirerek bu başarıya ulaşabilmişti. Parçayı, Tim Rose’un yorumuyla New York Greenwich Village’daki Café Wha?’da dinleyerek etkilenmiş ve kendi yorumunu geliştirmeye girişmişti.
1966 yazında, henüz ünlenmemiş ve topluluk lideri olarak saygın bir yer edinmeye çalışan Hendrix’in New York Café Wha?’da çaldığı bir gece, dinleyiciler arasında Animals topluluğunun bas gitaristi Chas Chandler bulunuyordu. Yapımcılık yapmaya hevesli Chandler benzer şekilde, Rose’un ‘Hey Joe’ düzenlemesini beğeniyor ve büyük bir hit olacağını öngörüyordu. Şarkıyı güçlü yorumlayacak genç bir müzisyen bulmanın peşindeydi. Hendrix o gece ilk olarak çaldığı Hey Joe’yu tamamladığında, hayranlıkla izleyen Chandler aradığını bulduğuna emindi. Jimi şarkıcılığı, görkemli stili ve karizmasıyla sahneye tümüyle hâkim olmuştu. Üstelik dişleriyle solo gitar çalışı, virtüözlüğü uç noktalara taşımıştı.
Jimi Hendrix, bas gitarist Noel Redding ve davulcu Mitch Mitchell ile birlikte
Ertesi gün, Chandler Hendrix’i Londra’ya götürmek için planını yapmıştı bile. Amaç, keşfedilen yeni yıldızın Londra’da ‘Hey Joe’ kaydı hazırlayıp yayınlamasıydı. Chandler, onun yanına bas gitarist Noel Redding ve davulcu Mitch Mitchell’i ekleyerek topluluğu oluşturdu. Eylül ayında birlikte çalmaya başladılar, ekimde Paris’te tamamen dolu L’Olympia’da konser vererek ilk profesyonel kayıtlarını gerçekleştirdiler. Londra’da şahsi çekişmelerle geçen zorlu kayıt hazırlama süreci sonrası ‘Hey Joe’, 16 Aralık 1966’da piyasaya sürüldü ve onun zirveye giden yoldaki ilk dev adımı oldu.
Hendrix’in isyankâr ses tonu ve etkili gitarı parçayı daha karanlık, vahşi ve gerilimli hale getirdi, ortasındaki gitar solosu kalp kırıklığını ve şiddeti yansıttı. Yorum o denli güçlüydü ki, diğer müzisyenlerin uzun süre değişik yorumlara girişmeyeceği öngörülebilirdi. Ancak, öyle olmadı. Sonraki 20 yılda, yüzden fazla müzisyen farklı düzenlemelerle onu takip etti. Ünlü topluluk Deep Purple, Jon Lord’un klavyesi ve Rithchie Blackmore’un gitarıyla parçaya İspanyol klasik müzik bestecisi Manuel de Falla’dan bir bölüm ekledi. Progressive rock tarzında müziğin huzursuz ruhunu biraz daha ortaya çıkardı. Wilson Pickett nefeslileri ekleyerek Rhythm&Blues, Marmelade topluluğu ise ‘psychedelic rock’ yorumlar ürettiler. Beğendiğim caz düzenlemesi ise, önceki yazılarımda birkaç kez değindiğim son dönemin en iyi caz piyanistlerinden Brad Mehldau ve üçlüsünün.
Jimi Hendrix ve “HEY JOE”
Nihayet, bu yazıyı kaleme almama neden olan blues gitarist ve şarkıcısı Otis Taylor’un 2015’te çıkardığı ‘Red Meat’ albümünde benzer olmalarına rağmen farklı tatlar içeren iki uzun düzenleme var. ‘Hey Joe’ (A) ve (B). Her ikisi, seslerini ve enstrümanlarını derinlikli kullanan kaliteli müzisyenler sayesinde dinleyiciyi iç dünyasıyla buluşturuyor. Ortaya çıkan müzik, ‘trance blues’ olarak niteleniyor.
Hey Joe (A), huzurlu bir gitar girişi ve Taylor’un akıcı zorlamasız seslendirmesiyle başlıyor, keman arkadan eşlik ediyor, sonrasında sürpriz bir şekilde nefesli bir çalgı (kornet) devreye girerek önderliği ele alıyor, gitarla atışmaya başlıyor ve nihayet güçlü bir gitarla tempo yükselip bir anda yavaşlıyor. İkinci bölümdeki Allman Brothers’ın gitaristi Warren Haynes’in gitar solosu kişiyi meditatif bir dansa teşvik ediyor.
Hey Joe (B) ise görece sakin başlıyor, tempo Anne Harris’in keman solosuyla alev alıyor ve en coşkulu yerinde aniden duraklıyor. İkinci bölümü ise bu kez Langhorne Slim enfes seslendiriyor, celladın ilmiği boynuna geçirmeyeceği güneye yani Meksika’ya kaçmaya çalıştığını haykırıyor. Etkileyici gitar solosu sonrası tempo banjo ile yavaşlıyor, kemanla birlikte sanki ümitsiz durulma ve gerçeği kabullenme vurgulanıyor.
Son olarak bir rekor haberi: Polonya’nın Wroclaw kent meydanında her yıl düzenlenen ‘Thanks Jimi Festivali’nde, bu yıl 4 Mayıs’ta tam 8122 gitarist aynı anda Hey Joe’yu seslendirerek çarpıcı bir sinerji ortaya çıkardılar ve Guinness rekoru kırdılar.
Seçkide aynı parçanın farklı yorumları var. Tavsiyem, beğendiklerinizden kendi listenizi oluşturmanız. Hendrix hariç en beğendiğim yorumları seçkinin sonuna koydum. Görüşüme katılıp Otis Taylor’un (A) ve (B) yorumlarını ön plana çıkaracak mısınız acaba?
KAYNAKÇA:
HEY JOE
https://open.spotify.com/playlist/68QMXbTZ9UfTOBsMsJKJaf