Yehuda Halevi'nin büyük eseri: Kuzari

Kuzari, tam adı ile ´Hor Görülen, Din Adına Reddedilme Ve Kanıt Kitabı´ veya ´Hazar´ın Kitabı´ olarak da bilinir. Sefer ha Kuzari, Ortaçağ İspanyol Yahudi filozofu, hekimi ve şairi Yehuda Halevi´nin İbrani yılı 4900´de (1139-40) tamamlanan en ünlü eserlerinden biridir.

Sara YANAROCAK Kavram
22 Mayıs 2025 Perşembe

Kuzari, aslen Arapça yazılmış olup, Halevi’nin bir İspanyol Karait ile teması sonucu ortaya çıkmıştır. Daha sonra Yehuda ben Saul İbn Tibbon da dâhil olmak üzere çok sayıda bilgin tarafından İbranice ve diğer dillere çevrilmiştir. Yahudi felsefesinin en önemli savunma eserlerinden bir olarak kabul edilmektedir.

Beş bölüme ayrılan eser, bir haham ile Hazar Kralı arasındaki bir diyalog biçimini alır. Yehuda, diğer iki İbrahimi din olan Hıristiyanlık ve İslam ile karşılaştırdığında, kralı Yahudiliğin ilkeleri konusunda eğitmeye devam etmiştir.

TARİHSEL TEMEL

Kuzari, Hazar soylularından bazılarının Yahudiliğe geçişi sırasında gerçekleşir. Bu olayın tarihselliği tartışılmaktadır. Hazar yazışmalarının, diğer tarihsel belgelerle birlikte Hazar soylularının Yahudiliğe geçişini gösterdiği söylenmektedir. Aralarında Moshe Gil ve Shaul Stampfer’in bulunduğu az sayıda bilim insanı, belgenin gerçek bir tarihsel olayı temsil ettiği iddiasına itiraz etmiştir. Hazar Kağanlığı içindeki dönüşümlerin derecesi (eğer gerçekten gerçekleşmişse) bilinmemektedir.

KUZARİ’NİN ETKİSİ

Kuzari’nin Yahudi halkının, Tevrat ve İsrail topraklarının benzersizliğine yaptığı vurgu, Haçlı Seferleri ile aynı zamana denk gelen tarihte Yahudi düşüncesinde radikal bir yön değişikliğine tanıklık ediyor. Maimonides’in eserinin olası istisnasını bir kenara bırakırsak, bu eserin Yahudiliğin sonraki gelişimi üzerinde derin etkisi oldu ve Yahudi dini geleneğinin merkezinde kalmaya devam etti.

Eserin fikirleri ve tarzı, Haskala (aydınlanma) ve Yahudi Aydınlanma hareketi içindeki tartışmalarda önemli rol oynadı.

ÇEVİRİLER

Yehuda ben Shaul İbn Tibbon tarafından yapılan 12. yüzyıldaki İbranice çeviriye ek olarak, on bir baskı daha yapıldı. (1. Basım Fano 1506), başka bir (her ne kadar daha az başarılı olsa da) İbranice çeviri 13. yüzyılın başında Yehuda ben Isaac Cardinal tarafından yapıldı. Bu son çevirinin yalnızca bazı kısımları günümüze ulaşmıştır.

1887’de metin ilk kez Hartwig Hirschfeld tarafından orijinal Arapçasında yayımlandı.1977’de David H. Bannet tarafından Arapça eleştirel bir çeviri yayımlandı. Hirschfeld, Arapça baskısına paralel olarak, altı Ortaçağ el yazmasına dayanan metnin İbn Tibbon çevirisinin eleştirel bir baskısını da yayınladı. 1885’te Hirschfeld ilk Almanca çevirisini yaptı. 1905’te İngilizce çevirisi ortaya çıktı.1972’de Yehuda Even-Shemuel tarafından Arapça orijinalinden modern İbraniceye ilk çeviri yapıldı. 1994’te, Charles Touati tarafından Arapça orijinalinden, Fransızca çevirisi yayımlandı. 1997’de, Haham Yosef Qafih tarafından Arapça orijinalinden yapılan bir İbranice çevirisi yayımlandı ve bu çeviri şu anda dördüncü baskısındadır (2013’te yayınlanmıştır). Haham N. Daniel Korobkin tarafından 2009’da yapılan bir İngilizce çevirisi ‘Feldheim Publihers’ tarafından yapıldı.

İÇİNDEKİLER

İlk Deneme

Giriş

Kralın din değiştirmesinden önceki olayların ve bir filozof, bir Hıristiyan ve bir Müslümanla inançları hakkında yaptığı konuşmaların kısa bir anlatımından sonra sahneye bir Yahudi çıkar ve ilk söylediği sözlerle kralı şaşırtır. Çünkü ona Tanrı’nın varlığına dair deliller sunmak yerine, onun İsrailoğulları için yaptığı mucizeleri açıklar.

Kral, kendisine tutarsız görünen bu sözlere şaşkınlığını dile getirir, ancak Yahudi, Tanrı’nın varlığı, dünyanın yaratılışı vb.nin din tarafından öğretildiği için herhangi bir spekülatif gösteriye ihtiyaç duymadığını söyler. Dahası dini sisteminin dayandığı ilkeyi ortaya koyar, yani vahiy yoluyla gelen dinin doğal dinden çok daha üstün olduğunu ileri sürer. Çünkü dinin amacı olan etik eğitim, insanda iyi niyetler yaratmak değil, onu iyi işler yapmaya yöneltmektir. Bu amaca, iyinin doğası konusunda kararsız olan felsefeyle ulaşılmaz, ancak neyin iyi olduğunu öğreten dini eğitimle güvence altına alınabilir. Nasıl ki bilim birbirini takip eden nesillerce bulunan tüm hakikatlerin toplamıysa, dini eğitim de bir dizi geleneğe dayanır. Başka bir deyişle, tarih, insan kültürünün ve biliminin gelişiminde önemli bir faktördür.

‘Yokluktan Yaratılış’

Halevi, Yahudilerin başlangıcından itibaren insan ırkının gelişiminin yazılı tarihinin tek emanetçileri olduğunu ve geleneklerinin üstünlüğünün inkâr edilemeyeceğini yazar. Halevi, dini gerçeğe dayanan Yahudi kültürü ile yalnızca bilime dayanan Yunan kültürü arasında bir karşılaştırma yapmanın mümkün olmadığını ileri sürer. Yunan filozoflarının bilgeliğinin, İsrailli peygamberlerin bahşedildiği ilahi destekten yoksun olduğunu savunur. Dünyanın yoktan yaratıldığına dair güvenilir bir gelenek Aristoteles tarafından biliniyor olsaydı, bunu en azından maddenin sonsuzluğunu kanıtlamak için ileri sürdüğü kadar güçlü argümanlarla desteklerdi. Bununla birlikte, maddenin sonsuzluğuna inanç, Yahudi dini fikirlerine kesinlikle aykırı değildir, çünkü yaratılışın Tevrat’taki anlatısı yalnızca insan ırkının başlangıcına atıfta bulunur ve önceden var olan madde olasılığını dışlamaz.

Yine de, geleneğe güvenerek, Yahudiler, ‘creatio ex nihilo’ya inanırlar ki bu teori, maddenin sonsuzluğuna olan inancın lehine ileri sürülenler kadar güçlü argümanlarla desteklenebilir. Neo Platonist’lerin ‘creatio ex nihilo’ teorisine yönelttiği, Mutlak Sonsuz ve Mükemmel’in kusurlu ve sonlu varlıklar üretemeyeceği itirazı, tüm dünyevi şeylerin varlığını doğanın eylemine atfederek ortadan kaldıramaz: Çünkü ikincisi, kökeni Tanrı olan İlk Neden’de olan nedenler zincirinin yalnızca bir halkasıdır.

İnancının üstünlüğü

Halevi dinin, Yahudiliğin üstünlüğünü göstermeye çalışır. İsrailoğulları’nın Mısır’da ve çölde korunması, Sina Dağında Tevrat’ın (yasa) onlara teslim edilmesi ve sonraki tarihçeleri ona göre Yahudiliğin üstünlüğünün açık kanıtlarıdır. Tanrı’nın lütfunun ancak Tanrı’nın emirlerini bütünüyle izleyerek kazanılabileceğini ve bu emirlerin yalnızca Yahudiler için bağlayıcı olduğunu vurgular. Yahudilerin neden Tanrı’nın talimatıyla lütuflandırıldığı sorusu Kuzari’de ( I:95)’te cevaplanır: Bu onların soyağacına dayanıyordu, yani Nuh’un en dindar oğlu Sam’dı(Şem).Onun en dindar oğlu Arpakşad’dı. Avraam(İbrahim),Arpakşad’ın soyundan geliyordu. İshak, İbrahim’in en dindar oğluydu ve Yaakov(Yakup),İshak’ın en dindar oğluydu. Yaakov’un oğullarının hepsi dindardı ve çocukları Yahudiliğin temeli oldu. Yahudi sonra ruhun ölümsüzlüğünün, dirilişin, ödülün ve cezanın Kutsal Yazılar’da ima edildiğini söyler.

İkinci Deneme-Nitelik sorusu

İkinci denemede Yehuda, bir öncekinde ima edilen teolojik sorulardan bazılarının ayrıntılı bir tartışmasına girer. Bunlara ilk olarak ilahi nitelikler sorusu dâhildir. Yehuda, Saadia Gaon ve Bahya ibn Paquda tarafından ortaya atılan temel nitelikler doktrinini tamamen reddeder. Ona göre temel niteliklerle diğer nitelikler arasında fark yoktur. Ya nitelik Tanrı’daki bir niteliği onaylar, bu durumda temel nitelikler O’na diğerlerinden fazla uygulanamaz, çünkü O’nun hakkında herhangi bir şeyi tahmin etmek imkânsızdır ya da nitelik yalnızca zıt niteliğin olumsuzluğunu ifade eder ve bu yorumda herhangi bir tür niteliği kullanmakta bir zarar yoktur. Buna göre, Yehuda Tevrat’ta bulunan tüm nitelikleri üç sınıfa ayırır: Etkin, göreli ve olumsuz. Bu son sınıf yalnızca olumsuzlamaları ifade eden tüm temel nitelikleri içerir.

Niteliklerin sorusu, antropomorfizmle1 yakından bağlantılı olduğundan, Yehuda bu noktada uzun bir tartışmaya girer. Tanrı’nın bedenselliği kavramına, kutsal yazılara aykırı olduğu için karşı çıksa da, antropomorfizmin tüm duygusal kavramlarını reddetmeyi yanlış bulurdu, çünkü bu fikirlerde insan ruhunu Tanrı korkusuyla dolduran bir şey vardır.

Makalenin geri kalanı şu konulardaki tezleri içermekte: Yehuda’ya göre insan bedenini simgeleyen Çadır’ın (Mişkan),diğer uluslarla ilişkisi, İsrail’in önemli manevi konumu, Tanrı’nın lütfunun yalnızca O’nun emirlerini yerine getirerek kazanılabileceği ve bu emirlerin insana ruhun yeteneklerini ima ettiği eğilimleri bastırmasını değil, onları uygun yer ve oranda kullanmasını emrettiği ilkesi gereği, Yahudilerin çileciliğe karşı gösterdiği muhalefet.

Üçüncü Deneme-Sözlü Gelenek

Üçüncü deneme Karaizm öğretilerinin çürütülmesine ve sözlü gelenek olan Talmud’un gelişim tarihine ayrılmıştır. Yehuda ha -Levi, sözlü geleneğe başvurmadan emirleri yerine getirmenin bir yolu olmadığını gösterir, böyle bir geleneğin her zaman var olduğu, orijinal metinde sesli harf veya vurgu bulunmadığı için, okunmasının kendisine bağlı olduğu Tevrat’ın birçok pasajından çıkarılabilir.

Dördüncü Deneme-Tanrı’nin İsimleri

Dördüncü deneme, Tevrat’ta bulunan çeşitli Tanrı isimlerinin analiziyle başlar. Yehuda’ya göre bu isimler ‘tetgrammaton’2 hariç, Tanrı’nın dünyadaki faaliyetinin çeşitli durumlarını ifade eder niteliktedir. İsimlerin çokluğu, O’nun özünde bir çokluğu ima etmez. Peygamberin sezgisel imajına göre, Tanrı’dan gelen eylemler, karşılık gelen insan eylemlerinin imgeleri altında görünür. Melekler Tanrı’nın habercileridir veya uzun bir süre var olurlar ya da sadece özel amaçlar için yaratılırlar.

Tanrı’nın isimlerinden ve meleklerin özünden sonra, Yehuda en sevdiği temaya geçer ve peygamberlerin görüşlerinin filozofların öğretilerinden daha saf bir Tanrı bilgisi kaynağı olduğunu gösterir. Birçok pasaj alıntıladığı ‘Sefer Yetzirah’’a büyük bir saygı duyduğunu söylese de, Avraam’ın (İbrahim) orada açıklanan teorilerinin Tanrı’nın kendisini orada ifşa etmesinden önce Avraam Avinu tarafından benimsendiğini eklemek için acele eder. Deneme, antik İbranilerin astronomik ve tıbbi bilgisine dair örneklerle sona erer.

BEŞİNCİ DENEME-Felsefeye Karşı Argümanlar

Beşinci ve son deneme, yazarın zamanında bilinen çeşitli felsefi sistemlerin eleştirisine ayrılmıştır. Yehuda, sırasıyla Aristoteles kozmolojisine, psikolojisine ve metafiziğine saldırır. Ona göre hiçbir basit varlığın bileşik bir varlık üretemeyeceği Aristoteles kozmolojik ilkesine dayanan yayılma doktrinine, şu soru biçiminde itiraz eder: “Yayılma neden ay küresinde durdu? Neden her zekâ sadece kendisini ve kendisinden çıkanı düşünmeli ve böylece tek bir yayılma doğurmalı, önceki zekâları hiç düşünmemeli ve böylece birçok yayılma doğurma gücünü kaybetmeli?”

Aristoteles’in, insanın ruhunun onun düşüncesi olduğu ve yalnızca filozofun ruhunun, bedenin ölümünden sonra, etkin akılla birleşeceği teorisine karşı çıkar. “Ölümsüzlüğü kazanmak için edinilmesi gereken bilginin bir müfredatı var mıdır?” diye sorar. ‘’Bir insanın ruhu bir diğerininkinden nasıl farklıdır? Bir kez düşünülen bir şey nasıl unutulabilir?” Ve bu türden birçok başka soru.

Ancak Yehuda Halevi, felsefi spekülasyonun yaratılış ve Tanrı ile ilgili konularla sınırlandırılmasına karşıdır, maddi dünyanın yaratılışını incelerken Yunan filozoflarını izler. Bu nedenle her varlığın madde ve formdan oluştuğunu kabul eder. Kürelerin hareketi, tüm varlıkların kaynaşmasından yaratıldığı elementler küresini oluşturdu. İklime göre değişen bu kaynaşma sonucunda maddeye Tanrı çeşitli formlar alma potansiyeli verdi. Yaratılış ölçeğinde en düşük olan mineralden, mineral, bitkisel ve hayvansal niteliklere ek olarak, aktif akıl tarafından etkilenen basit bir akla sahip olması nedeniyle, en yüksek olan insana kadar uzanan bir yol. Rasyonel ruhu oluşturan bu akıl, ruhsal bir cevherdir ve bir kaza değildir, bu nedenle de yok edilemez.

Ruh ve onun yetenekleriyle ilgili tartışma doğal olarak özgür irade sorusuna yol açar. Yehuda Epikürcülere (zevk düşkünleri) ve kadercilere karşı özgür irade doktrinini savunur ve bunu Tanrı’nın takdiri ve her şeyi bilme inancıyla uzlaştırmaya çalışır.

Not: Ex Nihilo Creatio-Kişiselleştirilmiş Tanrı veya insani özelliklere sahip Tanrı. Tanrı’nın insani kişilik özelliklerine sahip olduğu, insan gibi konuştuğu, kızgınlık, gurur, öfke, merhamet, cezalandırma ve ödüllendirme gibi duygu ve isteklere sahip 
olduğu durumları tanımlamada kullanılır.

1 Antropomorfizm: İnsan özelliklerinin Tanrı’ya atfedilmesi.

2 Tetragramton-Tanrı’nın söylenmemesi gereken adının 4 harfi-yhwha

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün