•İsrail politikamızı ciddi biçimde gözden geçirmemizde yarar var… Çünkü, “Nasıl Karabağ´a girdiysek, nasıl Libya´ya girdiysek, Gazze´ye de gireriz” artık demode bir belagat şehvetinden ibaret. Batı Şeria Filistinlileri arasında bile Hamas aleyhtarı duyguların yükseldiği yeni Orta ´Doğu´da artık yeni şeyler söyleme zamanı geldi. Suriye´de kazandığımız yeni stratejik avantajı eski belagat şehveti ile “Telef etmemeliyiz…” Ertuğrul Özkök – www.t24.com.tr
Bu Haftanın “Takılanlar”ı
İsrail’den çok sayıda kaynaktan gelen haberlerin birinde şöyle çok ilginç bir ayrıntı vardı:
“Netanyahu Bakü'de 5 gün kalacak…”
İlk bakışta bana hiç te mümkün görünmemişti.
Nitekim Türkiye’de uzman diye bildiğim insanlara sordum hiç biri bana bunun doğru olabileceğini söylemedi.
Netanya’hun böyle kritik günlerde İsrail dışında 5 gün geçirmesi mümkün görünmüyordu.
…
Netanyahu’nun Bakü’ye gideceği haberinin ilk çıktığı günlerde çok ilginç iki başka gelişme oldu…
İran’da bir limanda yakıt depoları patlamış ve çok sayıda insan ölmüştü.
Bu patlama biraz karanlık kaldı.
Kimse üstlenmedi.
Ama birkaç gün sonra ilginç bir bilgi geldi.
Patlayan depolarda Çin’den ithal edilen “Füze yakıtı” varmış.
Durum böyle olunca, insanın aklına İsrail operasyonu gelmiyor mu…
…
Bu ziyaret ile, Azerbaycan İsrail’in Orta Doğu’daki en büyük müttefiki oluyordu.
Buna Kuzey Irak ve Suriye Kürtlerini, Suriye’nin Alevileri ve Dürzilerini de ekleseniz, bölgede çok güçlü bir ittifak ağı ortaya çıkıyordu.
Sonuç;
İsrail politikamızı ciddi biçimde gözden geçirmemizde yarar var…
Çünkü, “Nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek, Gazze’ye de gireriz” artık demode bir belagat şehvetinden ibaret.
Batı Şeria Filistinlileri arasında bile Hamas aleyhtarı duyguların yükseldiği yeni Orta ‘Doğu’da artık yeni şeyler söyleme zamanı geldi.
Suriye’de kazandığımız yeni stratejik avantajı eski belagat şehveti ile “Telef etmemeliyiz…”
Friedman, "Hamas liderliği, esirleri serbest bırakmalı ve Gazze'den uzun zaman önce çekilmeliydi, böylece İsrail'in savaşı sürdürme bahanesi kalmazdı." ifadesini kullandı.
"Netanyahu'nun Gazze'yi tekrar işgal planı, Hamas'a karşı ılımlı bir alternatif oluşturmak değil. Bu, kalıcı bir İsrail askeri işgalini ve tüm Filistinlilere baskı uygulayarak bölgeden çıkmalarını sağlamayı amaçlıyor." değerlendirmesinde bulunan Friedman, bu durumun "Akdeniz kıyısında bir Vietnam'a" neden olabileceğini belirtti.
İsrail'in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in 5 Mayıs'ta yaptığı, "Gazze'nin kalıcı işgaline" yönelik açıklamalarına değinen Friedman, yerel nüfusun "Gazze Şeridi'nin dörtte birinden daha küçük bir alana sıkıştırılacağını" vurguladı.
Friedman ayrıca, İsrailli askeri uzman Amos Harel'in konuya ilişkin bir analizindeki "İsrail ordusunun asker kaybını en aza indirmek amacıyla daha agresif bir güç kullanmayı planladığına ve bu durumun, Gazze'deki sivil altyapının büyük ölçüde yok olmasına yol açabileceğine" yönelik yorumuna dikkati çekti.
Harel'in, söz konusu stratejisinin, sivillerin insani yardım kamplarına zorla yerleştirilmesine, gıda ve ilaç sıkıntısına, yeni kitlesel sivil ölümlerine neden olabileceğini öngördüğünü aktaran Friedman, Harel'e göre bu gelişmelerin "daha fazla İsrailli siyasi ve askeri liderin bireysel düzeyde uluslararası hukuk önünde yargılanmasına yol açabileceğini" kaydetti.
Friedman, bu yaklaşımın sadece İsrail için değil, ABD'nin Orta Doğu'daki müttefikleri için de "ciddi sonuçlar" doğurabileceğini belirterek, Ürdün ve Mısır'ın, Netanyahu'nun Filistinlileri Gazze ve Batı Şeria'dan sürerek bu iki ülkeye yönlendirmeye çalıştığından endişe duyduğunu aktardı.
"Filistinlilerin umutlarının tamamen yok olmasının bölgede ABD-Arap-İsrail güvenlik entegrasyonunu genişletmeye yönelik isteği azaltabileceğine" işaret eden Friedman, bunun İran ve Çin'e karşı uzun vadeli stratejik kazanımlar sağlayabileceği değerlendirmesinde bulundu.
Friedman, "Sayın Başkan, Orta Doğu konusunda iyi ve bağımsız içgüdüleriniz var, bunları izleyin. Aksi takdirde şu acı gerçeğe hazırlıklı olmalısınız: Yahudi torunlarınız, Yahudi devletinin dışlanmış devlet olarak görüldüğü bir dünyada büyüyen ilk nesil olacak." ifadelerini kullandı.
Haaretz gazetesinin 7 Mayıs tarihli haberinden alıntı yapan Friedman yazısında, "Gazze Şeridinde öldürülen 18 bini çocuk olmak üzere 52 binden fazla Filistinlinin sayısını görmezden gelmeye devam edebilir, rakamların güvenilirliğini sorgulayabilir, tüm baskı, inkar, ilgisizlik, mesafe koyma, normalleştirme ve meşrulaştırma mekanizmalarını kullanabiliriz. Bunların hiçbiri acı gerçeği değiştirmeyecektir: İsrail onları öldürdü. Bunu bizim ellerimiz yaptı. Gözlerimizi kaçırmamalıyız. Uyanmalı ve yüksek sesle haykırmalıyız: Savaşı durdurun." ifadelerine yer verdi.
Thomas Friedman, ABD'nin 'akil'lerinden, NY Times köşe yazarı. Gençliği İsrail'in Kibbutz kamplarında Siyonist eğitimle geçmiş bir Yahudi. Sağcı politikalara desteğiyle adeta bir Neocon entellektüeli. Dünkü yazısı, İsrail'i ABD'nin boyunduruğu ilan ediyor: https://nytimes.com/2025/05/09/opinion/trump-iran-israel.html
https://x.com/guneyli_cocuk/status/1921439829771821408
Trump, şubat ayında Gazzeli Filistinlilerin Mısır ve Ürdün başta olmak üzere diğer ülkelere taşınmasını ve savaşın ardından Gazze'nin denetiminin ABD'ye bırakılması gerektiğine dair uluslararası çevrelerde epeyce tepki çeken bir açıklama yapmıştı. Sonradan bu planın Suud rejiminin Filistin- İsrail meselesinde iki devletli çözüm şartından vazgeçmesini sağlamak için ortaya attığı iddia edildi. Ancak Trump uluslararası toplumda şok etkisi yaratan bu çiğ Gazze Planı’na Körfez monarşilerini taraftar yazdıramamıştı. Zira Riyad yönetimi Trump’ın Gazze Planı’nın kabul edilemez olduğunu söyleyerek iki devletli çözüme olan bağlılıklarının devam ettiğini belirtmişti. Bu arada Suudi Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman el Suud, Nisan ayı ortalarında İran’a beklenmedik şekilde yeni bir ziyaret yaparak ve Kral’dan mesaj ileterek, İsrail’in bu ülkeyi vurma planlarını desteklemediğini ortaya koymuştu
Velhasıl, Amerikan silah sanayinin en büyük müşterilerinden olan ve 1 Ocak tarihinden itibaren BRICS’e de üye olmuş Suudi Arabistan ve BAE’nin ABD’nin bölgeye yönelik tasavvuruna gönüllü katılımını önemseyen Trump, o çiğ plan tutmadıysa yeni bir planla ortaya çıkabilir elbette.
Zira İsrail’de hükümet çok sağlam görünmüyor. 19 Ocak’ta Gazze’de yürürlüğe giren ateşkesin ardından koalisyon hükümeti büyük darbe aldı. Tel Aviv yönetimi, Binyamin Netanyahu’nun hakkındaki yolsuzluk davasının devam etmesi, eşi Sara Netanyahu'ya muhaliflere yönelik baskı yaptığı için dava açılması ve Genelkurmay Başkanı ile başkan yardımcılarının istifa etmelerinin yarattığı istikrarsızlık havası altında zor zamanlar yaşamaya başladı. Öyle ki, İsrail ordusunun 2013-2016 arasında Genelkurmay Başkanlığını yapmış olan Moşe Yaalon bile, Netanyahu’nun Yahudi ahlakından koptuğunu ve askerleri Gazze’ye savaş suçu işlemeye gönderdiğini söyler oldu.
İsrail’de koalisyon hükümetinin zayıflamaya başlaması, Netanyahu’nun manipülasyonlarından sıkılan Trump’ın elini güçlendirdi. İsrail’in ABD yönetimi üzerindeki manipülatif gücü de belli ki sınıra geldi. Orta Doğu’da silahların susmasını sağlayacak öyle ya da böyle bir tür barışın mimarı olmak isteyen ABD Başkanı bu doğrultuda Hamas’a olduğu kadar Netanyahu’ya da kendi şartlarını kabul ettirmeye çalışıyor.
https://t24.com.tr/yazarlar/akdogan-ozkan/orta-dogu-da-buyuk-spekulasyon,49868
Trump ile Netanyahu'nun yolları ayrılıyor..
İran nükleer çalışmalarının kontrolu üzerinde uzlaşamıyorlar..
Netanyahu'nun son beyanatları; "kendimizi savunacak güçteyiz" gibi, bireysel vurgularla dolu.
https://x.com/AdelinaSfishta/status/1920515192217063879
İsrail’in yapay zekaya (AI) dayalı yenilikleri modern savaşın doğasını yeniden şekillendiriyor ve dünya genelindeki askeri gelişmeleri etkiliyor.
ABD ordusu da liderlik rolünü, İsrail’in saha deneyimlerinden çıkardığı derslerle birleştirerek yapay zeka gelişimini sürdürüyor.
ABD ordusuna fayda sağlayan, İsrail askeri uygulamalarına yapay zekanın entegrasyonuna ilişkin bazı örnekler şunlar:
Harpy ve Harop Gezinme Mühimmatları: İsrail Havacılık ve Uzay Sanayii (IAI), doğrudan operatör girdisi olmadan düşman hedeflerini tespit edip vurabilen bu AI destekli otonom insansız hava araçlarını geliştirdi. ABD ordusu karşı radar ve karşı araç uygulamaları için benzer AI destekli gezinme mühimmatlarını giderek daha fazla test ediyor. Fire Weaver Muharebe Yönetim Sistemi: Rafael’in Fire Weaver’i yapay zeka destekli koordinasyon kullanarak gerçek zamanlı hedef edinimi ve optimize edilmiş angajman sağlıyor. ABD, savaş alanı durum farkındalığını iyileştirmek için benzer sensör-atıcı ağları ile deneyler yaptı.
Yapay Zeka Destekli Karşı SİHA Sistemleri: Rafael'in Drone Dome’u düşman SİHA’larını tespit etmek, sınıflandırmak ve etkisiz hale getirmek için tasarlanmış yapay zeka destekli bir karşı-SİHA sistemidir. Devlet dışı aktörlerden gelen SİHA tehditleri artmaya devam ederken, ABD ordusu üslerin ve ileri harekat birimlerinin korumasını artırmak için benzer yapay zeka destekli karşı-SİHA teknolojilerini benimsedi.
AI Tabanlı Siber Savunma ve Sinyal İstihbaratı: Birçoğu 8200 istihbarat biriminden kişiler tarafından yönetilen İsrail savunma şirketleri, AI destekli siber güvenlik ve sinyal istihbaratı çözümlerine öncülük etti. ABD ordusu ve istihbarat teşkilatları, operasyonlarına yapay zeka odaklı ve öngörücü tehdit analizini entegre etmek için İsrail şirketleriyle yakın bir şekilde çalıştı.
Yukarıdakilerden de anlaşılacağı üzere, Gazze’deki savaşın doğası değişmeye, İsrail Lübnan ile Suriye’yi hedef almaya devam ettikçe, ABD-İsrail güvenlik ortaklığı askeri inovasyonun ön saflarında yer almaya devam edecek.
https://www.fokusplus.com/dosya-siyaset/israil-askeri-teknolojisi-abd-ordusunun-hizmetinde
Trump da Husiler ile Kızıldeniz'de ABD gemilerine yönelik saldırıların durdurulması ve ABD’nin Yemen'deki Husilere yönelik saldırılarının durması konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.
Bilhassa saldırılardan zarar gören Mısır ve Suudi Arabistan gibi Kızıldeniz'e kıyısı olan bölge ülkeleri olduğu için, iki taraf arasındaki saldırıların durması, bölgede sükunetin sağlanması ve gerginliğin azalması için olumlu bir gösterge.
Suudi Arabistan, Yemen'de gerginliğin azaltılması ve Yemen krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla bu anlaşmaya mutlaka destek verecektir.
Ancak anlaşma diğer yandan, Trump'ın övünebileceği herhangi bir başarı elde etmek isteyen Washington'a baskı yaparak, İran ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda birbirlerini nasıl kullandıklarını da ortaya koydu.
Kaldı ki Washington ile Husiler arasındaki anlaşmaya ilişkin soru işaretleri de gündemde:
Tüm bunlar önümüzdeki ziyaretten sonra cevapları daha da netleşebilecek sorular.
İran, İsrail ve Husiler, mevcut süreçte çıkarlarını korumak için Amerikan rolünü kullanmayı, ondan faydalanmayı başardılar.
Ancak gelişmeler henüz şekillenme aşamasında ve bunların kısa sürede çökecek geçici düzenlemelerle mi yoksa daha uzun süre devam edecek düzenlemelerle mi sonuçlanacağı belirsiz.
İsrail'den başka ülkelere göç, tarihinin zirvesine ulaştı
2024'te, toplam 82.700 kişi
% 48'i 20-45 yaş aralığında.
% 27'si de çocuk yaşlarda
Bu İsrail açısından önemli bir sorun.
Ayrıca bu nüfusun göç ettiği ülkelerde de, "nasıl yönetiliceği muamma" bir başka diaspora sorunu.
Göçün olduğu 40 ülkeden 100 Şabat Hahamı Karadağ'da, oluşan diaspora sorunu için alınacak tedbirleri tartıştı
https://x.com/AdelinaSfishta/status/1920046675977986191
Gizli arka kanalın oluşturulması, Şara’nın BAE temaslarından yalnızca birkaç gün sonra gerçekleşti. BAE’nin 2020 yılında ABD arabuluculuğuyla İsrail ile resmi ilişkiler kurmuş olması, Şam için bu ülkeyi doğal bir arabulucu haline getiriyor.
İsrail’in son saldırıları, bir ses kaydında Peygamber Muhammed’e hakaret içerdiği iddia edilen ifadelerin yayılması sonrası Sünni grupların Dürzileri hedef almasının hemen ardından geldi.
Suriye yönetimi, tansiyonu düşürmek amacıyla Süveyda’daki bazı Dürzi gruplarla bir anlaşmaya vararak, bu topluluklardan yerel güvenlik güçleri istihdam etme kararı aldı. Bu adım şimdilik gerilimi azaltmış görünüyor.
Ancak ülkeyi yeniden yapılandırma sürecinde olan Şara için bu olaylar ciddi bir sınav anlamına geliyor. Mart ayında yüzlerce Alevi’nin öldürülmesi gibi mezhepsel şiddet olayları, azınlık gruplar arasındaki endişeleri derinleştirirken, uluslararası toplumdan da tepki topladı.
https://harici.com.tr/reuters-bae-israil-ve-suriye-arasinda-gizli-diplomatik-kanal-kurdu/
İsrail’in, bir süredir Dürzi ve Alevi yerleşim yerlerinde katliamlar yapan Culani’ye bağlı Selefi militanları vurması, Suriye’yi ele geçiren “aset”e Tehran’ı bölgeden çıkarana kadar göz yumulduğunu gösteriyor. Culani ve örgütünü (IŞİD dahil diğer Selefi örgütleri de) “aset” gören ve bu amaçla görevlendiren, ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey. BM Genel Sekreter danışmanlığı yapmış Jeffrey Sachs, Culani’nin de katıldığı Antalya Diplomasi Forumu’nda 2011’de başlayan serüveni, ilgili tüm tarafların gözünün içine bakarak anlatmıştı.
Amerikalılar, IŞİD’in kolu olarak ortaya çıkan Culani’nin Nusrasına yatırım yapmıştı. Culani’nin militanları hâlâ üniformalarında IŞİD forsuyla ortalarda geziyor. Dürzilere ve Alevilere de aynı kimlikle saldırıp katliam yapıyorlar. Kendi çektikleri videolarda “Kafirler, domuzlar” hakaretleriyle yaptıkları işkenceler ve katliamlar 2011’de başlattıkları etnik temizlik, soykırım ve şimdi arkasına uluslararası destek almış devletin himayesinde pogrom cürümlerinde değişen bir şey olmadığını kanıtlıyor.
Putin’in sessiz kalması, Hamenei’nin pes etmesi ve ordunun terörle mücadeleyi bırakması sayesinde 30 bin silahlı militanla Suriye’yi ele geçiren Selefi örgütler için bu bir test sürüşü. Reuters’ın Irak büro şefi Timur Ezheri, Batı başkentlerinin Şam’ın yeni egemenlerine desteğinin ebedi olmadığını hatırlatıyor.
https://medyascope.tv/2025/05/05/kenan-camurcu-yazdi-yerusalayim-merkezli-yeni-direnis-ekseni/
8 Mayıs 1945 tarihinde Sovyetler Birliği’ne ait Kızıl Ordu’nun müdahalesi sayesinde Theresienstadt’ta hayatta kalabilen tüm tutsaklar gibi Margot Bendheim (Friedlaender) de özgürlüğe kavuşmuş.
Berlin’den tanıdığı ve Theresienstadt Toplama Kampı’nda birlikte ölümü bekledikleri Adolf Friedlaender ile aynı yıl evlenip, 1946 yılında gemiye binerek Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) göç etmişler.
New York’a yerleşip yeni bir yuva kurmuşlar ve orayı “vatan” edinmişler.
1997 yılında eşini kaybeden Margot Friedlaender, 1944 yılında terk etmek zorunda kaldığı Berlin’e ilk kez 2003 yılında yeniden ayak basmış.
Ve 2010 yılında karar vererek, çocukluğunun ve gençliğinin acı dolu da olsa bir bölümünü geçirdiği “baba vatanı” (Vaterland) Berlin’e yeniden yerleşmiş.
Margot Friedlaender, dostluk ve insan sevgisi için yollara düşerek başta Berlin olmak üzere Almanya’nın çeşitli kentlerinde okullarda çocuk ve gençlerle buluşup, onlara Nazi döneminde yaşananları, yaşadıklarını, Yahudi soykırımını, demokratlara ve başka ırktan insanlara girişilen katliamları anlattı hep.
Tabii kendisine ve daha başka on binlerce insana, “insan gibi insan” olan Almanların ölümü bile göze alarak kucaklarını ve evlerini açarak hayatta kalmalarına katkıda bulunduklarını da.
https://www.hurriyet.com.tr/avrupa/hepimiz-insaniz-diyen-guzel-kadini-kaybettik-42796081
Bir çalışmam için araştırma yaparken ABD'de kaydedilen ilk Kur'an kayıtlarından birisini dinledim. Üstelik okuyan bir imam değil, Müslüman bile değil, yanlışlıkla Hafız olmuş Sefarad bir Haham'ın oğlu! 😃
Jak Bey'in babası İstanbul'da bir Sinagog'da çalışmaya başladığında, oğlu da Türkçe öğrensin, arkadaş edinsin vs diye medreseye gönderiyor.
Arkadaşı olan medrese hocasına "benim oğlanı sana gönderirsem Türkçe okuma-yazma öğretir misin?" diyor. "Yalnız tek ricam Kur'an öğretme". Hoca diyor ki "tabii gönder sen oğlunu, merak etme."
Jak Bey şöyle anlatıyor 1970'lerde kaydedilen röportajında:
"Elifba'yı çok güzel öğrendim. Her Perşembe Kur'an dersleri vardı. O derslerde hoca bana 'sen arkaya geç' derdi. 1 ay geçti, 2 ay geçti, 3, ay, 4 ay derken 1 yıl oldu böyle... Ben her Perşembe arkalardan dersi dinledim.
Sınav yapacak. Çocuklardan birinin okumasını istedi. Çocuk bir çok yanlış yapıyordu... Sonra 'bu çocuktan daha iyi okuyacak var mı aranızda?' diye sordu.
Ben arkadan elimi kaldırdım 'Hocam, ben okurum' dedim. Gel bakalım, al Kur'an'ı oku' dedi.
'Gerek yok, ben ezberledim hepsini' dedim ve okudum.
Hoca, diğer çocuklara dönüp 'hepiniz bu çocuk gibi okumalısınız' dedi. Bugün de halen eksiksiz hafızamda hepsi."
1970'lerde, 70'li yaşlarındaki kayıtta o kadar güzel okumuş ki...
https://x.com/IsilAcehan/status/1920765357863674153
Alexander ailesi doğruladı: Edan, Çarşamba veya Perşembe günü Katar'a gidebilir. Burada hem Başkan Trump hem de Katar Emiri onunla görüşmeyi umuyor.
Elbette ziyaret, onun sağlık durumuna ve yolculuğa çıkmaya hazır olup olmadığına bağlı olacak.