Edeljude

Kötü şöhretli kişiliklerin davranışlarının ardındaki gizem, özellikle tıp uygulamalarıyla ilgili olduğunda, birçok soruyu yanıtsız bırakıyor. Bu makale, Adolf Hitler´in hayatında unutulmaz roller oynayan iki Yahudi hekime kısaca bir göz atıyor.

Moşe PASENSYA Kavram
14 Mayıs 2025 Çarşamba

Tarih, yüzyıllar boyunca Yahudi halkının bazı mesleklerden dışlandığını, ancak belirli mesleklere zorlandığını ortaya koyar. Bu, onların genellikle tıp ve finans alanında yer bulmalarına yol açmıştır.

Belirli yerlere ve çalışma koşullarına kısıtlanmış Yahudi doktorların çalışmaları antisemitizmin failleri tarafından bile takdir edildiği görülür. Bazı ulusal liderler, resmi olarak antisemitizmi desteklerken, genellikle kişisel olarak Yahudi doktorlardan hizmet aldı.

Yahudi doktorların hizmetlerini kullanan ünlü kişiliklerin listesi uzundur. Özellikle şaşırtıcı olan, iki Yahudi doktorun (istemeden de olsa) Yahudi ulusunun en büyük zulmü olan Üçüncü Reich'ın Führer'i ile bağlantısıdır. İşte onların hikâyeleri…

***

Hitler ailesi size sonsuz şükranla Mutlu Yıllar diliyor. AH. (‘Hastam Hitler’- Collier's, 15 Mart,New York)

DR. EDUARD BLOCH

Bloch, Avusturya'nın üçüncü büyük şehri Linz'in yoksul mahallesinde muayenehane açan bir pratisyen hekimdi. Müteşekkir bir hasta, bu Yahudi doktora bir söz verdi: "Sonsuza dek sana minnettar kalacağım. AH." Viyana'dan gönderilen kartpostalın arkasına not düşülen sözcükler…

Eduard Bloch, 1869’da küçük bir güney Bohemya köyü Frauenburg'da Yahudi bir ailede doğdu. Prag'da tıp okudu, Habsburg İmparatorluğu ordusuna askeri doktor olarak katıldı ve Linz'e gönderildi. Ordudan terhis olduktan sonra Linz'e yerleşmeye karar verdi. Burada 37 yıl hekimlik yaptı, yoksullara hizmet etti ve ‘fakir adamın doktoru’ unvanını kazandı. Hastalarından mali durumlarına göre ücret alır, çoğu zaman hiçbir şey almazdı. 1903’te Franz Kafka’nın uzaktan akrabası, yerel bir Yahudi kızı Emilie Kafka ile evlendi.

Dr. Bloch 1901'de, Alois Schicklgruber'in ailesine bakmak için geldi. Hitler'in büyükannesi Fraulein Maria Anna Schicklgruber, Frankenberger adında varlıklı bir Yahudi ailesinde aşçı olarak çalışıyordu (The Trial of the Germans – Missouri Üniversitesi Yayınları, 1966).

Daha sonra, Schicklgruber ismi, Hitler'in babaannesinin ailesinden gelen bir isim olan Hudler veya Hutler'in bir çeşidine dönüştürülecekti. (Adolf Hitler – John Toland, Anchor Publishing, 1991)

Klara Hitler, Ocak 1907'de Bloch'u muayenehanesinde ziyaret ettiğinde dört yıldır duldu. Kocası Alois, ondan 23 yaş büyüktü, ikinci kuzeniydi ve daha önce iki kez evlenmişti. İlk üç çocuğu bebekken ölmüştü. Bir diğer oğlu, Adolf'un küçük kardeşi Edmund, altı yaşındayken kızamıktan öldü. Çocukken Adolf zayıf ve hastaydı, annesi onun olgunluğa erişemeyeceğinden korkuyordu. Edmund'un ölümünden sonra, oğluna olağanüstü bir şekilde bağlı hale geldi. Sonuçta, Freud'un dediği gibi, “Annesinin gözdesi olan bir adam, hayatını bir fatih hissiyle geçirir”.

Bloch, muayenesi sırasında Klara'nın sağ göğsünde yumurta büyüklüğünde bir tümör buldu. Kanser olduğunu düşündü. Klara'ya endişelerinden bahsetmedi; bunun yerine Adolf, kız kardeşi Paula ve üvey ablaları Angela ile görüşüp ve durumu açıkça anlattı.

Annelerinin çok hasta olduğunu, ameliyat olsa dahi yaşama şansının az olduğunu söyledi. Aile meclisinin ne yapılması gerektiğine karar vermeleri gerekiyordu.

Bloch, anılarında Hitler'in duyduklarına nasıl tepki verdiğini anlatır: “Uzun, solgun yüzü buruşmuştu. Gözlerinden yaşlar akıyordu. ‘Annemin hiç şansı yok mu?’ diye sordu. ‘Ancak o zaman anne ile oğul arasındaki bağın büyüklüğünü fark ettim.”

Adolf 1889'da Almanya ve Avusturya arasındaki küçük sınır kasabası Braunau'da doğdu. Daha sonra aile Linz'e taşındı. Adolf 16 yaşında okulu bıraktı. Sanat Akademisi'ne kabul edilmek için iki kez girişimde bulundu. Reddedildi ancak yeteneklerine daha uygun olan mimarlık okuması önerildi.

Bu öneri dikkate alınmadı ve Adolf Viyana'da bohem bir yaşam tarzı benimsedi, el boyaması kartpostallar yaparak hayatta kaldı; Yahudi arkadaşı sanatçı Joseph Neumann tarafından desteklendi (Hitler's Vienna: A Dictator's Apprenticeship – Brigitte Hamann, Oxford University Press).

Genç oğul, annesinin çektiği acılar karşısında ve daha sonra başarısız ameliyatın ardından perişan oldu. Gerçekleştirilen ameliyatın kapsamı bilinmiyor. Sadece o dönemde radikal mastektomisinin uygulandığı biliniyor. Uzun süren acıların ardından Klara, 1907 Aralık’ta öldü.

Cenaze töreninden birkaç gün sonra Adolf ve üç kız kardeşi, Dr.Bloch'a aileye verdiği yardım için teşekkür etmeye geldi. Minnettarlıkları yıllar boyunca tekrar tekrar dile getirildi. Gerçekten de, Viyana'da Adolf, iki yıl üst üste yeni yıl kartpostalı gönderdi. Hayat yolları mecazi anlamda tekrar kesişene kadar yıllar geçecekti.

1937, Berlin - Führer, Avusturya'dan gelen Nazi delegelerini kabul etti. Linz ve Dr.Bloch hakkında sorular sordu. Hayatta olup olmadığını ve hâlâ tıp uygulayıp uygulamadığını sordu. Führer, Bloch'un ‘Asil (bir) Yahudi’ (Edeljude) olduğunu söyledi. 

1938, Linz - Alman Ordusu, Üçüncü İmparatorluğa ilhak edilen Doğu eyaletine (Österreich) girdi. Führer, Linz'deki ana caddeyi geçen açık bir arabadaydı. Dr.Bloch'un eski binasına bakarken, geçit törenini üst pencereden izleyen yaşlı doktorla göz göze geldi.

Bloch iki Gestapo görevlisinin dairesine gelip, Adolf'un geçmişte kendisine gönderdiği kartpostallardan birkaçını geri vermesini istediğini yazdı. Talep kartların saklanması’ idi. Onlar için usulüne uygun bir makbuz düzenlendi. Blochların pasaportlarını saklamasına ve bankadaki paralarını çekmelerine izin verildi.

Dr.Bloch anılarında ABD'ye göç ederken (karısı, kızı ve doktor damadıyla birlikte) Adolf’a yazmış olduğu mektubundan da söz eder…

Ekselansları:

Sınırı geçmeden önce aldığım koruma için teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Maddi yoksulluk içinde 41 yıldır yaşadığım kasabadan ayrılıyorum; ancak görevimi en iyi şekilde yerine getirerek yaşadığımın bilincinde olarak ayrılıyorum. 69 yaşında, kızımın ailesini geçindirmek için yabancı bir ülkede hayatıma yeniden başlayacağım. Saygılarımla, Eduard Bloch.

Bloch ayrıca şunu da sordu: “Bir doktor, hastalarından birinin ırkına zulmeden biri haline geldiğini gördüğünde ne düşünür?”

Dr.Bloch 1945'e kadar Bronx'ta yaşadı. Mide kanserine yenik düşmeden önce "Yüzde yüz Yahudi’yim" dedi. Yahudi mezarlığına gömüldü.

Nörolog Dr. Karl KRONER

1918 - Pasewalk, Pomeranya, Doğu Almanya

Dr. Bloch ile karşılaşmasından on yıl sonra, geleceğin Führer'i, Onbaşı Adolf Hitler'in yolu başka bir Yahudi doktorla kesişecekti.

Dr.Karl Kroner, 1878'de Berlin'de bir tıp ailesinde dünyaya geldi. Tıp okudu, birkaç hastanede çalıştı. 1920'de özel muayenehane açana kadar Siemens Sağlık Sigorta Grubu'nda çalıştı. Naziler iktidara geldiğinde, muayenelere sınırlamalar getirilince Moabite (Yahudi) Hastanesi'nde devam etti.

Adolf ve Dr.Kroner arasındaki görüşme Ekim 1918'de Polonya sınırındaki Stettin'e (Szczecin) yakın Baltık kıyısındaki Pasewalk'ta bulunan bir lazarette gerçekleşti. Bu psikiyatri hastanesi ülkedeki birkaç lazaretten biriydi ve şok geçiren askerleri tedavi etmek için kurulmuştu.

Genç Adolf, annesinin ölümünden sonra 1907’de Linz'i terk etti ve Viyana'da üç yıl daha dolaştı. Alman tarihi, milliyetçilik ve Wagner'in müziğinin Cermen konuları hakkında kendini eğitti. Sonra Münih'e gitti ve pan-Alman milliyetçi hareketleriyle temas kurdu.

Avusturya ve Almanya arasındaki bir sınır kasabasında doğduğunu, iki ülkenin bölünmesini veya aynı dili konuşan iki halkın ayrılmasını kabul etmediğini hatırlayabiliriz.

Adolf, Büyük Savaş'ta bacağından yaralandı, bunun için madalya aldı ve kısa süre sonra birliğine geri döndü.

1918'de, Adolf'un birliği, Belçika sınırındaki Ypres yakınlarındaki Wervicq-Sud'da İngilizlerle savaşırken hardal gazı saldırısına maruz kaldı. Askerler, geçici bir hastanede tedavi edilip kısa sürede taburcu edildi. Biri hariç, Adolf ‘körlük’ nedeniyle Pasewalk Hastanesine transfer edildi. İngiliz gazı büyük ihtimalle beyaz fosgen türündeydi.

Görme kaybı, göz kapaklarının şişmeden dolayı kapanmasının (geçici bir reaksiyon) veya kornea skarlaşmasının etkisi olmalıydı. Bu nedenle, Adolf'un görme kaybının organik yapıda olmadığından bir psikiyatri hastanesine sevk edilmesi gerektiği düşünüldü.

Pasewalk'taki hastane travmaya karşı tepkinin biçimlerinden biri olan ‘histerik ambliyopi tanısını doğruladı. Kimyasal konjonktivit birkaç günde düzeldi.

Tanıyı, iç hastalıkları ve sinir sistemi konusunda uzman Yahudi Doktor Karl Kroner koydu. Ancak o tarihten itibaren Adolf’un bakımını devralan Berlin Üniversitesi Sinir Kliniği Şefi Alman nöropsikiyatrist Dr. Edmund Forster tarafından da belgelendi.

 O dönemde travma geçiren hastalara farklı muamele ediliyordu. Önce utanç verici ve erkeksi olmayan davranışları yüzünden eleştiriliyor; sonra özsaygılarını artırmak ve birliklerine hızlı bir şekilde dönmelerini sağlamak için dayak, elektroşok ve çeşitli cezalarla saldırgan bir şekilde muamele ediliyorlardı.

Bir diğer tedavi biçimi ise ‘aydınlanmış teknik’ yani hipnozdu. Bu, Dr.Forster’ın Adolf’un körlüğü için kullandığı teknikti. “Bu, bir ülkenin gelecekteki liderinde vatanseverlik görevini uyandırmaktı” (The Man Who Invented Hitler - David Lewis). Yerleştirilen fikri kavrayan Adolf’un vizyonu geri dönmeye başladı.

Adolf'un ‘körlüğünün’ ikinci kez nüksetmesi Kasım 1918'de Almanya'nın teslimiyet haberi geldiğinde gerçekleşti. Günlerce hıçkırık, inleme ve çığlıklarla aniden uyanıp antisemit öfkeye dönüşen olaylara yol açtı.

Hipnoz onda Almanya'nın yaşadığı aşağılanmayı yeniden canlandırması, yönetmesi ve intikamını alması için ‘ilahi bir emir’ fikrini yarattı. Daha sonra Adolf, bu olayın siyasete girme kararını getirdiğini yazacaktı; bu ifade bazı tarihçiler tarafından sorgulandı (Hitler - Joachim Fest, New York).

Adolf'un 1933'te Reich Şansölyeliğine yükselişinde, psikiyatri hastanesi belgeleri ve ilgili kişiler silinmek zorunda kaldı. Dr.Forster, Gestapo tarafından günlerce sorgulandı. Daha sonra Dachau'da tutuldu, ancak kısa süre sonra serbest bırakıldı. Ailesinin yanına döndü, ama bir gün sonra bir tabancayla intihar etti.

Ancak Dr.Kroner, Adolf'la ilgili hastane notlarının tek kopyasına sahipti. Bunları Paris'teki Yahudi mülteci cerrah-yazar Dr. Ernst Weiss'a iletti (The Eyewitness – Dr. Ernst Weiss  - Boston, Houghton Mifflin Company, 1977).

Ne yazık ki, Dr.Weiss, Naziler Paris'i işgal ettiğinde korkuya yenik düştü. 1940'ta intihar etti; kendisinin bilmediği bir şekilde, Eleanor Roosevelt ona ABD'ye giriş vizesi temin etmişti. Pasewalk hastane notlarından daha fazla alıntı ABD Deniz Kuvvetleri Arşivleri'nde bulundu (1972'de OSS Stratejik Servisi tarafından ifşa edildi).

Dr.Kroner, 1938'de Kristallnacht'ta tutuklandı. Toplama kampına sürüldü, ancak Yahudi olmayan karısı İzlanda'ya giriş vizesi alınca kısa sürede serbest bırakıldı. 1945'te New York'a göç etti ve 1954'teki ölümüne kadar orada yaşadı. Karısıyla birlikte İzlanda'ya gömüldü, oğlu Klaus ise ABD’de kalıp tıp pratiği yaptı.

Adolf Hitler'e ilk olarak ergenlik çağında, ardından yirmili yaşlarında onbaşı olarak bakan bu iki doktorun geçmişi, daha çok Almanya'nın gelecekteki Şansölyesi Hitler'in dünyadaki en vahşi Yahudi karşıtı liderlerden biri olması nedeniyle ilgi çekicidir.

Yine de milyonlarcası öldürülürken, her iki Yahudi doktorunun da Reich'ı terk etmesine izin verdi. Bu, kişilere mi yoksa mesleklerine mi saygıdandı; belki de her ikisinin bir kombinasyonu muydu?

Kaynakça: Rambam Maimonides Medical Journal (George M. Weisz, MD, MA, FRACS), JasonCowley.net

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün