Nedim Fresko Koleksiyonundan ´Chermine Vidori´

Tuna SAYLAĞ Sanat
5 Haziran 2024 Çarşamba

Cadde 160 Art Gallery, değerli koleksiyoner Nedim Fresko’nun sanatçı Chermine Vidori’nin 22 eserinin bir araya geldiği koleksiyon seçkisine 22 Haziran’a kadar ev sahipliği yapıyor. 1993’te, çocuklarının oyuncaklarıyla ilk modelleme çalışmalarına başlayan eserlerinde öyle bir dünya, mekân, zaman yaratır ki; yetişkin bedenlerimizin içinde her daim muhafaza ettiğimiz çocukluğumuzun, fiziksel bir ironi ile yansıdığını görürüz. Boyutlar, perspektif, mekân algısı, alışılagelmiş yetişkin gözlerin kurallarından kurtarılmış, bir çocuğun kavrayışındaki olağanüstülük ile yeniden yaratılır onun resimlerinde... Mekân seçimlerinde, sıklıkla, sanatçının çocukluk yıllarının geçtiği İzmir, Ilıca etkilerini bazen bir kapıda, bir sokakta, mavi ve beyazın buluşmasında, balıklarda ve yelkenlilerde görürüz.

LEVANTE: Anatolian Stories in Italic

‘LEVANTE: Anatolian Stories in Italic’, 13 Haziran akşamı, Cemal Reşit Rey Konser Salonunda sanatseverlerle buluşuyor. Eser, Anadolu topraklarının binlerce yıllık müzikal mirasının, İtalyan Barok dönemiyle buluştuğu bir yapıt. Anadolu’nun derin köklerinden İtalyan Barok müziğine uzanan ‘Levante’, İlber Ortaylı’nın anlatıcılığında, tenor Mert Süngü, klavsen sanatçısı Chiara Cattani, kemancı Lorenzo Gugole, lut ve teorbo sanatçısı Fabiano Merlante ve Camerata Barok İstanbul’un performanslarıyla kültürlerarası diyalog vaat ediyor. Bağlama ve kopuz ustası Coşkun Karademir, perdesiz gitar virtüözü Cenk Erdoğan ve ney sanatçısı Burcu Karadağ projede konuk sanatçı olarak yer alıyor.

Ezgi Güneştekin ‘How U Feel?’ sergisiyle DG Art Project’te

Ekspresyonist sanatçı Ezgi Güneştekin’in, küratörlüğünü Zeynep Öztürk’ün üstlendiği ‘HOW U FEEL?’ isimli ilk kişisel sergisi, 30 Haziran’a kadar DG Art Project ev sahipliğinde ziyaret edilebilir. Eserlerinde renkleri, metinleri, imgeleri kullanan ve işlerinde asi bir direnişi, kültürel normlara başkaldırıyı ve bireysel özgürlüğü amaç edinen Güneştekin'in eserleri, varoluşun karmaşıklığını ve insanın iç çatışmalarını vurgulayarak insanları düşünmeye ve hissetmeye çağırıyor.

Rock N'Roll efsanesi Palaye Royale Zorlu PSM’de  

Güçlü vokallerinin yanı sıra eşarplar, şapkalar, şallı gömlekler ve makyajlarıyla sahne performanslarını sanatsal bir deneyime dönüştüren Palaye Royale, İstanbul’da müzikseverlerle buluşuyor. Rock N’Roll dünyasını fetheden ‘Lonely’, ‘Mr Doctor Man’ ve ‘No Love in LA’ gibi daha birçok sevilen şarkılarıyla geçmişin punk ve rock ruhunu bugünün ruhuyla harmanlayan Palaye Royale, 10 Haziran’da Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’ne geliyor.

Göçün Belleği, Belleğin Göçü

52. İstanbul Müzik Festivali ‘Kökler’ temasıyla bu topraklarda geçmişten günümüze yaşamış farklı halkların, dillerin, dinlerin kültürel zenginliğine odaklanırken Türkiye ve Yunanistan toplumlarını derinden etkileyen mübadeleyi 100. yılında iki özel eser siparişiyle anıyor. Çalışmalarında geleneksel ritüeller, ağıtlar, inanç, şiirsel imgeler gibi kavramlardan beslenen Dimitris Skyllas, ‘Son İlahi’yi ‘Mübadillere adanmış çağdaş bir ağıt’ olarak tanımlıyor. Eserin dünya prömiyerini 11 Haziran’da, Denizbank Müzesi’nde şef Burak Onur Erdem’in kurduğu Rezonans korosu ile Maria Deli, Tolga Akkaya ve Müşfik Galip Uzun gerçekleştirecek. Kültürlerarası müzikte farklı ufuklar açan Onur Türkmen ise, eseri ‘Limon Ağacı’nın dünya prömiyeri, Nermin Kaygusuz Ensemble tarafından gerçekleştirilecek.

Dönüşüm…

Multidisipliner sanatçı Güher Elçiçek’in ‘Dönüşüm’ adlı sergisi, Marcus Graf küratörlüğünde, 25 Haziran’a dek G&G Sanat Merkezi’nde ziyaret edilebilir. Sergi, dönüşüm kavramının imgesel bir alegorisi olarak kelebeğe dair referanslar kullanıyor ve değişim kavramını tartışıyor. Resimden seramik ve enstalasyona kadar uzanan yelpazede işler sunan sanatçının, deformasyon ve temsilin yanı sıra doku ve renkler de işlerinde önemli bir rol oynuyor.

Çocukluk Tahtı

KAIROS, 15 Haziran’a kadar, Can İncekara’nın ‘Çocukluk Tahtı’ isimli üçüncü kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. İncekara, gündelik nesnelerin hafızaya kazıdığı imgeleri, ikamet ettikleri kişisel bellekten toplumsal belleğin duygusuna uzanan bir yolculuğa çıkarır. Nostaljinin bireyde uyandırdığı özlem hissini sadece melankolik ve hüzünlü bir çerçevede sunmaz, geçmişe takılı kalmanın, onu yakalayamayacak olmanın ortaya çıkardığı absürtlüğü de ironik biçimde izleyiciye yansıtır. ‘The Childhood Throne’, sanatçının çocukluk döneminin tüm algısına yönelik gerçekleştirdiği derin bakışı barındırıyor.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün