“İBB´yi Google disipliniyle yöneteceğim”

Dünyada en fazla iki kişinin kabul edildiği Stanford Üniversitesi´nde İşletme Doktorası yaparken, Google tarafından keşfedilen ve 15 milyar dolarlık reklam bütçesi yöneten yöneticilere danışmanlık yapan Taylan Yıldız, Türkiye´de gençler için elini taşın altına koymak adına altı sene önce ülkesine geri dönmüştü. Yıldız, sürpriz bir kararla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için bağımsız aday olduğunu açıklayarak geniş bir kitlede heyecan yarattı. “İBB´yi Google disiplini ile yöneteceğim” vurgusunu yapan Taylan Yıldız, “Bağımsız aday olmayı tercih ettim. Çünkü herkes birilerine borcunu ödüyor, borcunu ödemedikleri tek kişi İstanbul, bunu değiştireceğiz” dedi.

Zehra ÇENGİL Söyleşi
7 Şubat 2024 Çarşamba

Taylan Yıldız son derece heyecanlı ve dinamik. İstanbul için gerçekleştirmeyi planladığı, trafik problemini çözmekten, azınlık haklarına, depremle ilgili çok değerli önlemlerden, belediye kadrolarında liyakat ile işe alımlara dek çok kıymetli projeler var.

Boğaziçi Üniversitesi’ni onur derecesiyle bitirip, dünyada en fazla iki kişinin kabul edildiği Stanford Üniversitesi’nde İşletme Doktorası Pazarlama programında eğitiminize devam ederken Google tarafından keşfedildiniz. Google’a en fazla reklam veren şirketlerin CEO ve CMO seviyesinde yılda 15 milyar dolarlık reklam bütçesine sahip yöneticilerine danışmanlık yaptınız. Türkiye’de yıllardır önlenemeyen bir beyin göçü yaşanmasına rağmen, bu kariyeri bırakarak geri döndünüz. Neden?

Aslında çok duygusal bir sebebi var. Üniversiteyi kazandığımızda öğrenciler olarak bir çoğumuz ailemize hemen “Ayrı eve çıkmak istiyorum” deriz. Diğer yandan da ‘Ya beceremezsek?’ diye düşünürüz. Bizler de öyleydik, güvenli limanımız hep annemizdi. ‘Başaramazsak annemizin evine geri döneriz’ fikri de hep aklımızdaydı. Öyle olunca dünyaya daha güzel açılırdık ve cesaret gelirdi. Yurt dışına giden Türkler olarak, bizim anavatanımız Türkiye. Başka ülkede yaşıyoruz, kendimizi geliştiriyoruz, bunlar tamam ama sıkılırsak döneceğimiz bir ana kucağımız olduğuna inanıyorduk. 2014’ten sonra dönülecek bir anavatan kalmadı, dönenler yurt dışına geri koşmaya başladı. Ana-baba ocağımızın yeniden eskisi gibi tütmesini istedik. O refleksle Türkiye’deki gençler adına elimi taşın altına koymak için harekete geçtim. Hiç tereddüt etmedim, anneme koşar gibi Türkiye’ye geldim.

Meral Akşener’in çağrısıyla İYİ Parti’nin kuruluşunda yer alarak genel başkan yardımcılığı görevini yürüttünüz. Bu emeklerin ardından herkes milletvekili adayı olarak gösterilmenizi bekliyordu. Aksi gerçekleştiğinden dolayı bir kırgınlığınız oldu mu?

Benim kırgınlığım gençlerin taleplerinin dinlenmemesinden dolayı oldu, çünkü milletvekilliği bir ödül makamı değildir. Doğrusu bir temsil makamı olmasıdır. Gençler, onların sesi olmamı istedi. Ankette yüzde 94 oranında o makama layık görülmeme rağmen, Ankara’da genel merkezde sağır kulaklarda bu talep karşılık bulmadı. Bu sadece İYİ Parti’nin değil Türkiye’deki birçok partinin sorunu. Tabanı temsil edenler, maalesef sistemin içinde yer alamıyor ki tehdit oluşturmasın.

“BENİM SAVAŞIM ESKİMİŞ SİYASİ ZİHNİYET, KAFALAR VE KANUNLARLA”

Bağımsız aday olma düşünceniz ne zaman olgunlaştı? Hiçbir partiden aday olmanız için teklif gelmedi mi ya da bu saatten sonra teklif gelse değerlendirir misiniz?

19 Haziran’da İYİ Parti’den istifa ettiğimde medya magazinsel bir şey anlatmamı istedi. Ben de “Konu İYİ Parti değil. Türkiye’deki tüm siyasi partiler anti-demokratik” dedim. Benim savaşım eskimiş siyasi zihniyet, kafalar ve kanunlarla. Düğmeyi baştan doğru iliklememiz gerektiğini düşündüğümden bağımsız olarak yola çıktık. Sokakta gençlerden aldığımız reaksiyonlar sonucu ekim ayında Metropol’e anket yaptırdık ve oy oranımız yüzde 9,5 çıktık kararsızlar dağıtılmadan. İnsanların siyasi partilere bir soğukluğu ve gönül kırıklığı var. Birçok partiden teklif geldi. Biz ise insanları kamplaştırmadan bir çatı altında toplamak istedik.

Diyelim ki seçildiniz. Sayın İmamoğlu birçok kararı İBB Meclisi’nden geçirmekte zorlanıyor. Bağımsız olduğunuzda bu aritmetik sizin için nasıl işleyecek?

CHP muhtemelen mecliste yine çoğunluğu alamayacak. İmamoğlu, başarılı bir iş yaptı deniliyorsa, meclisteki azınlıkla yaptı. Biz de aynı şekilde yönetebiliriz. Benim siyaset tarzımı diğerlerinden ayıran şu: Biliyorsunuz biz İstanbul’da metrolarda internetin kullanıma açılmasını sağladık ve bunu hem CHP içinde kulisler yaparak, hem AKP’li yetkililerle çalışarak başardık. Arkanızda halk olduğunda, doğru işleri popülist olarak yapmadığınız zaman, kimseyi ötekileştirmediğinizde herkes destek verecektir.

Foto: Nihat Özder

Sizce Taylan Yıldız’ı rakiplerinin önüne geçirecek özelliği nedir?

Çok şeffaf bir yönetim ve katılımcı demokrasi vadediyoruz. Vedat Milor Hoca, Twitter’dan bir anket yapıyor “Menemen soğanlı mı, soğansız mı?” diye ve 500 bin oy alıyor. Sıfır TL maliyetle. Biz İstanbul projelerine niye 16 milyon ile birlikte karar veremiyoruz? Halkımızdan da aktif olmak isteyenler gelip çalışmalara katılsın, demokrasi böyle bir şey. Mesela bana diyorlar ki, “Bu kadar parti var, neden bağımsız?” Aklınızdaki partiyi düşünün, hangisinin ilçe başkanlarının performansı daha iyi biliyor musunuz? Bizim iktidarımızda bilinecek. İnsanlar bir bakıyorlar, seçim bitmiş ve birileri bir yerlere atanmış. Bağımsızlık tam da bu yüzden önemli, birilerine verilmiş sözler yok.

CHP, AKP ve İYİ Parti’nin İBB konusundaki seçim vaatlerini nasıl buldunuz?

Açıkçası çok vizyonlu bulmadım, hepsi birbirinin kopyası vaatler. Aralarda güzelleri de var ama, ben harbi bir adam olduğum için söylerim. Murat Kurum ulaşıma indirim yapacağını söylüyor. E Marmaray sizin… Gençlerin sorunu büyük. Ekrem Bey’in de böyle vaatleri bulunuyor. Gençlerin kartında 200 kontör var, 20 günde bitiyor maksimum. Beş senedir bunun mücadelesini veriyorum. Seçilirsem yaparım, seçilmezsem yapmam diye bir şey yok. Şimdi yapın, İstanbul’u rehin mi aldınız? İstanbul dünya başkenti olabilecek bir yerken, marka değeriyle ilgili anket yapıyorsunuz 55. sırada çıkıyor. Katar nasıl İstanbul’dan daha fazla turist çeker? Ben pidecilerin LED ekranı görünümündeki gökdelenlerin üzerine yazılan ışıklara savaş açtım. Siluetin kalbine vurulan hançer bu. İstanbul Paris gibi, Prag gibi olmalı. Yanarlı dönerli bir şehir yapacaksan, başka bir şehirde yeni bir tema oluşturursun. Bir belediye nasıl ulaşımı, kültürel değerleri, tercüman hizmetlerini, her şeyi anlatan bir uygulama yapmaz?

“GENÇLERE DOLARLA PARA KAZANDIRACAĞIM”

İstanbul’un en büyük sorunlarından biri trafik. Bu probleminin çözümü için neler düşünüyorsunuz?

İstanbul yayalar için değil arabalar için dizayn edilmiş bir kent durumunda.  Dünyanın hiçbir metropolünde insanlar araca bağlı yaşatılamaz. Ulaşım master planının tekrar yapılması gerekiyor. Yurt dışında ‘carpool’ diye bir şey vardır, paylaşımlı araba. Belediyenin bir uygulaması olacak, aynı güzergaha giden kişileri eşleştirebilecek. Üç şeridin bir şeridi, bir kişinin üzerinde olan araçlara ayrılacak. İki-üç kişiyle geçtiğinizde geçiş ücreti de az olacak, benzini de paylaşacaksınız. Bunu güvenli bir biçimde yapacağız; kim olduğunuzu hangi noktadan hangi noktaya gittiğinizi belediye biliyor olacak. Paylaşımlı araçlarla da İstanbul’daki taksi sıkıntısını çözmek için çok büyük bir adım atılacak. Teknoloji geliştikçe istihdam kaynağı olacak insanları, yeni dünyanın dolarla para kazanan fertleri haline getirmemiz lazım. Gümbür gümbür sürücüsüz otomobiller geliyor, birçok meslek tehdit altında. Biz ara elemanları güçlendireceğiz. Metrobüslerin Silivri’ye kadar uzanması gerekiyor, metroların finansman sorununu da yurt dışında 17 yıl çalıştığımdan dolayı finans çevrelerinden tanıdığım kontaklarımı kullanarak çözeceğim.

“YABANCILARA % 25 BİNDİRİM YAPACAĞIM”

Sığınmacılar ve kaçak göçmenlerin de yerleşmesiyle birlikte İstanbul’daki nüfus yoğunluğu şehrin kaldırabileceğinden daha yüksek bir seviyede seyretmeye başladı. Bu konuda nasıl bir yol izlenmeli?

Türkiye ve İstanbul’un en büyük kanayan yarası olabilir şu an. Hiçbir saygın devlet, kendi sınırlarını bu şekilde açmaz. Burada önemli iki nokta var, birincisi güvenlik. Belediyenin zabıtası var, birkaç kafenin yıkılması dışında kendilerini görüyor musunuz? Sığınmacı ve güvenlik problemi gördüklerinde polisi göreve davet etme zorunlulukları var, onları artık sahaya süreceğiz. İstanbul’un bereketini İstanbullular dışındakilerin harcadığı bir düzen var. Ben yabancılara yüzde 25 bindirim yapacağım. Belediyenin servisleri onlar için daha pahalı olacak. Oradan alınan paranın hepsi de gençlere burs ve kaynak olarak kullanılacak.

İnternette yapılan yorumlarda oyları bölmekle eleştiriliyorsunuz. Bu eleştirilere cevaben ne söylemek istersiniz?

Annesi babası şiddetli geçimsizlik yaşayan, yediği yemek ağzından burnundan akan, travmaları olan bir çocuk gibi hissediyor İstanbul kendini. Geçen seçime küskünler gitmediğinde ben mi adaydım? Demek ki menüdeki insanlar onları tatmin etmiyor. Biz önce pastayı büyüteceğiz, elimizi güçlendireceğiz. Demokrasinin uygulanacağına dair kırgınlığı olanlara, bunu unutturacağız. Ümidini kesen insanların sesi olacağız. Ayrıca insanlara ‘Oy bölüyorsunuz’ demek büyük hakaret. Türkiye’de Türkçülük, Kürtçülük, Müslümanlık ve Atatürkçülük varsa, hepsinin bir sahibi vardır gibi davranılıyor. Ben proje yapıyorum, insanlar kendini nasıl tanımlarsa tanımlasın bana oy verebilir.

“AZINLIKLARIMIZIN EL ÜSTÜNDE TUTULUP, KORUNMASI GEREKTİĞİNİ ANLAMALIYIZ”

Sarıyer’deki Santa Maria İtalyan Kilisesi’nde düzenlenen silahlı saldırıda büyük bir korku ve can kaybı yaşandı. Duygularınızı öğrenebilir miyiz? Azınlıklarla ilgili projeleriniz var mı?

Bu saldırı hepimize yapılmıştır, esefle kınıyorum. İstanbul’un çok kültürlü yapısı, şehrin en büyük zenginliğidir. Reha Çamuroğlu’nun kitaplarında eski İstanbul’u okurken Rum Mahallesi, Yahudi Mahallesi, Ermeni Mahallesi’nden izler görürüz. Bu bir kültürel zenginliktir. Şu an öyle bir ortama getirildik ki, İstanbul’da yaşayan azınlıklar İstanbullu değil ama Suriye’den gelen Müslüman vatandaş senden daha İstanbullu. Azınlıklarımızın el üstünde tutulup korunması gerektiğini anlamamız lazım. Türkiye’deki liderlerin ve bizim gibi göz önünde olan kişilerin tabanı doğru yönlendirmesi gerekiyor.

2019-2023 tarihleri arasında İBB Meclis Üyeliği yaptınız. İBB kadrolarında yer alacak ekiplerin liyakat esasına göre hangi özelliklerde olması gerektiğine inanıyorsunuz?

Küresel şirketlerin bir parçası olan insanlar olmalı ki, dünya ile entegrasyonumuzu sağlasınlar. Tersine beyin göçünü başlatacağız. Amerika’da çalışan ve AKP döneminde de CHP döneminde de belediyeler için proje veren bir sürü arkadaşım var, hepsi milyon dolarlık adamlar. Kimse tarafından aranmadıklarını söylüyorlar, ben arayacağım. O kıymeti görüyorum.

“100 BİN VATANDAŞI AFET SOKAK SORUMLUSU İLAN EDECEĞİZ, YÜZEN HASTANELER YAPACAK, AKILLI ŞEHİR DİREKLERİ DİKECEĞİZ”

Yaklaşan İstanbul depremi hakkındaki önlemleriniz nelerdir?

İBB’nin 2020’de yaptırdığı bir araştırma var. İstanbul’da 7,5 şiddetindeki depremde oluşabilecek can kaybıyla ilgili veriler yer alıyor. Ayazağa Mahallesi’nde on binlerce kişi yaşıyor. Tahmin nedir sizce? iki kişi. Bu depremin ciddiyetini anlatmıyor. İstanbul yapı stokunu şu hızla gitse, 100 yılda değiştiremiyor. Geliri düşük insanları ucuz konut kredileriyle tanıştırmalıyız, belediye de elini taşın altına koymalı. İkincisi yavaşlık… Üç boyutlu printerlar betonları döşüyor, iki günde ev inşa ediliyor. Bu teknolojiler varken hala, bu işler yapılamıyor. Vatandaşları bu evlere taşıyarak, insanların cebinde para bile kalmasını sağlayabiliriz. Üçüncüsü ‘Memlekete dönüş’ projesi. İstanbul’un yüzde 70’i memleketinde yaşamak istiyor. Kendi şehirlerinde ekonomi olmadığından bu insanlar İstanbul’a bağımlı. İstanbul’da çalışmaya devam edip, Sivas’ta, Yozgat’ta evinden çalışabilecek kişilere odaklanacağız. Müşteri destek hizmetleri, sekreterya, bilgi işlem işleri gibi… Bu insanları memleketlerine kavuşturabiliriz. Gerekirse bu insanların internet ücretlerini de ben vereceğim. Toplanma alanlarına konteynerler yerleştireceğiz ve 100 bin vatandaşı ‘afet sokak sorumlusu’ ilan edeceğiz. AFAD, AKOM, belediye, jandarma hepsiyle vatandaşın iletişimini sağlayacak. Şu an bu planı yürüten STK’larımız var. Yaşam saati projemiz var, en riskli binalarda özellikle yaşlı vatandaşlarımıza akıllı saat dağıtacağız. Nabzınızı, konumunuzu, her şeyi biliyor. Uydu şirketleriyle anlaşma yapacağım, depremden 5 dakika sonra hangi binaların yıkıldığının raporunu alacağız. Yüzen hastaneler yapacağız, kara yolunun çöktüğü yerde deniz yoluyla insanları tedavi edeceğiz. Depreme kadar o hastane vatandaşa her gün bedava sağlık hizmeti verecek. Akıllı şehir direkleri dikiyoruz. Güneş paneli koyarak uyduyla internet alan bir üniteye çevireceğiz. İnsanlar ailesine haber verebilecek, bunların üzerine kamera koyarak hasar tespitini kameralar üzerinden yapacağız.

“HERKES BİRİLERİNE BORCUNU ÖDÜYOR, BORCUNU ÖDEMEDİKLERİ TEK KİŞİ İSTANBUL”

Tüm bu çalışmalar için kaynağı nasıl oluşturacaksınız?

İstanbul’un bütçesi 500 milyar TL. Şu an 39 iştiraki var İstanbul’un ve bunlar para kazanmıyor. Neden? Çünkü başlarında liyakatsiz insanlar olan siyasi atamalar yapıldı. Şirket öyle mi yönetilir? Google’da ben öyle yapsam, beni ilk gün kovarlardı. Birçok genç “Belediyeye CV gönderdim, bakmadılar bile” diyor beni sokakta durdurarak. Siyasi partilerin birçok delegeye borçları var, ben ise bağımsızım ve belediyeyi Google disipliniyle yöneteceğim. Herkes birilerine borcunu ödüyor, borcunu ödemedikleri tek kişi İstanbul, bunu değiştireceğiz.

Siyasi söylemlerinizi genellikle gençler üzerinden yapıyorsunuz, belirli bir yaş üstündekiler kendini dışlanmış hissederler mi?

Hissetmezler, çünkü ben bir babayım. Benim de bir kızım var. Kızıma yardım edecek, umut olacak, yolunu açacak biri için canımı veririm. Türk anneleri de bizim çocuklarının mutluluğunu önemsediğimizi, istihdamını öncelediğimizi gördüğü zaman bize olumlu yaklaşmaya başladı. Gençlerimizin birçoğu aslında Singapur adına çalışıp, Bağcılar’da oturabilir. Ben Google’da ekibimi böyle yönettim. Gençlerimize dijital becerileri vereceğiz, becerileri olanların yeteneklerini pazarlamasına ön ayak olacağız. Dolarla maaş almalarını sağlayacağız. Fenomen mektepleri açacağız, aynı futbolda olduğu gibi ümit vadedenleri keşfederek onlara kamera, ses, green box imkanı sağlayacağız. Sosyal medya eğitimleri vereceğiz, para kazanmayı öğreteceğiz.

Projelerinizi beğenen ve seçilen başkası olsa yardımcı olur musunuz?

Sonuna kadar, ne gerekiyorsa bilabedel yaparım. Kim istiyorsa alsın, iyi yaparsa da bunun siyasi rantını yesin. 1 Nisan sabahı sonuçlar geldiğinde gençlerimize nasıl hareket etmemiz gerektiğini soracağım, her şeye birlikte karar vereceğiz.

Şalom Gazetesi hakkında düşüncelerinizi de öğrenerek röportajımızı noktalayalım.

Şalom’u takip ediyorum, bu arada geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz yazarlarınızdan Mario Levi de çok önemli değerlerimizden biriydi. Yahudi Cemaati’nin ve tüm İstanbulluların başı sağ olsun. Şalom bizim için çok önemli. Kültürel farklılığın olduğu yerde kesinlikle korunması gereken değerlerimizden bir tanesi. İstanbul’un bütün mozaiğiyle birlikte, bu şehri yönetmeye talibiz.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün