Hayatta başarılı olmanın sırrı Yosef´in mırıldandıklarında

Midraş, Yosef Mısır´da Potifar´a köle olarak satıldığı zaman, Potifar´ın ona hayran kaldığını belirtir. Çünkü her verdiği görevde başarılı olmaktadır. Potifar, Yosef´in çalışırken bir yandan da mırıldandığını fark eder ve sorar. Yosef´in cevabı Tanrı´ya başarılı olması için yalvardığı ve başına gelen her şey için O´na teşekkür ettiği şeklindedir.

Hessi ENNEKAVİ Perspektif
4 Ocak 2024 Perşembe

Midraş, Yosef Mısır'da Potifar’a köle olarak satıldığı zaman, Potifar'ın ona hayran kaldığını belirtir. Çünkü her verdiği görevde başarılı olmakta, her elini attığı işe bereket gelmektedir. Potifar, Yosef'in bir yandan çalışırken bir yandan da bir şeyler mırıldandığını fark eder. Bunun üzerine Yosef’e, gördüğü en iyi büyücülerden biri olduğunu söyler ve ona ne mırıldandığını sorar. Yosef cevap olarak, “Tanrıya başarılı olmam için yalvarıyorum. Başıma gelen her şey için O’na teşekkür ediyorum” der. Yosef babası Yaakov’dan çok şey öğrenmiştir. Bunların arasında dürüst ve maksimum performansla çalışmak vardır. Zamanında Lavan, Yaakov'un çalışmasına hayran kalmış ve onun bu çalışması karşılığında kızlarını verdiği gibi, şimdi de Yosef'in aynı şekilde çalışmasına Potifar hayran kalmış ve ileride o da manevi kızını ona verecekti. Yosef babası Yaakov'dan Tanrı bilincini ve yabancılar arasında nasıl yaşanacağını da öğrenmişti. Yaakov bunları Şem ve Ever yeşivalarında öğrenmişti. Şem yeşivasında Tanrı bilinci ve yüceliği öğretilirdi. Çünkü Noah’ın oğlu Şem bizzat babasının Tanrı ile iletişimine ve tufan sürecine şahit olmuştu. Ever yeşivasında ise, kutsal ortamlarla olanlarla olmayanlar arasında, maddiyatla maneviyat arasında ‘ever/ geçiş’ öğretilirdi. Ever, Babil Kulesi neslinde yaşamış ve bu günaha katılmayan birkaç kişiden biriydi. O kötü nesille beraber yaşamasına rağmen saflığını koruyabilmişti. İşte tüm bu bilgileri babası Yaakov’dan öğrenen Yosef, düştüğü Mısır köleliğinde öğrendiklerini en iyi şekilde uygulamaya çalışıyordu. Ve sürekli Potifar'ın yanında şöyle mırıldanıyordu; “Tanrım yalvarırım elimi attığım işlerde beni başarılı kıl. Tanrım başıma gelen her şey için sana teşekkür ediyorum.” Buradan Yosef’in her işinin, uğraşısının öncesinde ve sonrasında Tanrı ile sürekli temas halinde olduğunu anlıyoruz. Her adım öncesi Tanrıdan yardım istiyor, sonrasında ise O’na teşekkür ediyordu. Dikkat edilirse Yosef, sadece “başıma gelen iyi şeyler için teşekkür ediyorum” demedi, “başıma gelen her şey için ediyorum” dedi. Olumlu şeyler için Tanrı’ya teşekkür etmek kolaydır, ama sıkıntılı durumlar, problemler için teşekkür etmek, aslında gereksiz gibi gözüken ve çok zor bir şeydir. Oysaki mucizenin sırrı da işte buradadır. Yosef babası Yaakov'un yanında bir prens gibi ihtimamla büyüdü. Üst düzey maneviyat dünyasında güvenle yaşarken, birden kardeşleri onu öldürmek istediler, kuyuya attılar, sonra da sattılar. Ve Yosef sonunda basit bir köle olarak Potifar'ın evine geldi. Bir köle olarak artık rahatı yoktu. Ölümle yaşam, sahibinin iki dudağı arasındaydı. Bu duruma düşmüş biri olarak, hâlâ Tanrı’ya durumu için şükredebiliyordu. Hatta Yosef'in sıkıntıları sonra daha da artmıştı. Potifar'ın karısı ona musallat olmuş ve sonunda onu elde edemeyince, iftira atmış ve yıllarca hapis hayatı yaşamıştı. Ancak orada da Yosef'in moralini bozmadığını, Tanrı’ya inanç ve güvenini kaybetmediğini ve şükretmeye devam ettiğini görüyoruz. Yosef, “her şeyin hayırlısını Tanrı bilir ve Tanrı verir” diye düşünüyordu. Nihayet zamanı gelince bu düşünce şeklinde haklı çıkmış, bir anda hapsin en dibinden firavunun karşısına çıkarılmış ve bir anda firavunun baş veziri haline getirilmişti. Yosef’in yıllarca sabırla sıkıntılara göğüs germesi, inanç ve güvenini kaybetmemesi ve her durum için teşekkür etmesi, onu gerçekten de şükredilecek bir konuma getirmişti. Biz de Yosef'in mırıldandıklarını kendimize örnek alır her işimizin başına Tanrı’yı koyup O’ndan medet umar, O’ndan yardım istersek ve başımıza gelen her şeyin Tanrı’dan gelip bizim hayrımıza olduğunu idrak eder, başımıza gelen her durum için şükredersek, Tanrı bizim de her işimizde başarılı olmamızı sağlayacaktır.

Yaakov'un asası ve zeytinyağı mucizesi

Hanuka öncesi okuduğumuz Vayişlah peraşasında Yaakov, Aşem’e dua ederken şöyle bir cümle kullanmaktadır; “Evden ayrılışımda Yarden’i sadece elimdeki asamla geçmiştim, şimdi ise iki kamp haline geldim.” Burada Yaakov Aşem’in yardımıyla ne durumdan ne duruma geldiğini vurgulamaktadır. Artık dört karısı, 11 çocuğu, sayısız sürüleri ve bol mal varlığıyla iki kamp oluşturacak hale gelmiştir. Ama ailesinin yanından ilk yola çıktığında, Yarden nehrini geçerken elinde sadece asası vardı. Aslında Yaakov’un ilk yola çıktığında da yanında birçok şey bulunuyordu. Yola çıkma amacı hem Esav’ın onu öldürme planından kurtulmak, hem de Lavan’ın yanına giderek kızına talip olmaktı. Ancak Esav’ın oğlu Elifaz onu öldürmek için kovalamış ve yakalayınca, Yaakov onunla bir anlaşma yapmak durumunda kalmıştı. Bu anlaşmaya göre Elifaz, aslında babasının bu yöndeki emrine rağmen, çok saygı duyduğu Yaakov'u öldürmeyecek, ancak neyi var neyi yoksa ondan alıp onu çok fakir durumunda bırakacaktı. Çok fakir duruma düşmek, geleneğe göre onun ölü gibi sayılması anlamına gelecekti. Bu şekilde Elifaz Yaakov'un her şeyini alıp gitmişti. Sadece asasını bırakmıştı çünkü çöl ve nehir geçmek için yürüme bastonu olarak bir ‘asa’nın bulunması şarttı. İşte Yaakov'un Tanrı’ya duasında bahsettiği ‘asa’ buydu. Ancak bu asanın bir özelliği daha vardı. Asanın içi oyuktu ve içinde zeytinyağı vardı. Yaakov Lavan’ın yanına gitmeden önce, uzun bir süre sonra Şem ve Ever yeşivalarında özel eğitim almaya niyetliydi. Bu bağlamda yalnız yeşivadaki gündüz eğitimleriyle sınırlı kalmayıp, geceleri de uyumadan çalışmalarını yapmak ve bir an evvel gerekli seviyeye gelerek, üçkâğıtçı Lavan’ın yanına gidip kızına talip olmak istiyordu. Gece çalışmak için ışığa ve dolayısıyla zeytinyağına ihtiyacı vardı. Bu nedenle yolda başına gelebilecekleri sezmiş ve zeytinyağını asasına saklamıştı. Aslında asada böyle bir oyuk varsa, belki Lavan’ın kızı için hazırladığı bazı değerli takıları da oraya saklayabilirdi. Ama Yaakov için maneviyat maddiyattan önce gelirdi. Tora çalışmasını ve bunun için gerekli ışığı riske edemezdi. İşte bu düşünceyle sakladığı zeytinyağı, mucizevi şekilde senelerce ona gece çalışmaları için yetmişti. Üzerine de yeşivadaki öğrenimini bitirip yolda Bet El’de konakladığında seneler sonra ilk defa uyuyup merdiven rüyasını gördükten sonra uyandığında, başının altında birleşen ve tek bir taş haline gelen taşlara da arta kalan yağı döküp onu bir anıt olarak dikmişti. Burada da tam bir yağ mucizesi olmuştu. Nitekim Yaakov'un bu gizemli asasıdan ve içindeki zeytinyağdan bahsedilen peraşanın hemen ardından Hanuka Bayramı gelmekte ve yine bir yağ mucizesi karşımıza çıkmaktadır. Bu pereşada Yaakov'un ailesini ve eşyalarını nehrin karşısına geçirdikten sonra geceleyin tekrar nehri geri geçtiğinde, bir yabancı ile karşılaşıp onunla güreştiği belirtilmektedir. Peki, Yaakov niye riskli bir şekilde gece tek başına nehri geri geçmişti? Bazı midraşlar, orada kalan bazı kap kacakları almak için olduğunu belirtse de midraşlardan biri aslında bu asayı orada unuttuğu için karşıya geçtiğini yazar. O asa ve yağ mucizesi Yaakov için manevi olarak çok önemlidir. Peki, nehri gece geçtiğinde karşısına çıkıp onunla güreşen bu yabancı kimdir? Esav’ın temsili meleği olan Satan’dır. Satan’ın bu midraşa göre amacı, Yaakov’un asayı almasını engelleyerek, ileride Yaakov'un soyunun Hanuka’daki yağ mucizesini yaşamasını ve Esav’ın soyunun başarılarını engellemektir. Ama Yaakov, bu mücadeleden galip çıkmış ve soyunun Hanuka mucizesini görmesinin yolunu açmıştır.

Bunları biliyor musunuz?

  • Yitshak’ın isminin kökünü de oluşturan ‘tsahak/ gülüş’ kelimesinin, Tora’da birçok yerde cinsel içerikli gülme ve oynaşma anlamında kullanıldığını. Bunlardan bazılarının: ‘Yitshak’ın, Rivka’yı kardeşi olarak tanıtmasına rağmen Avimeleh’in onları ‘metsahek/ gülüşür oynaşırken’ görünce, karısı olduğunu anlayıp kızması’; ‘Potifar’ın karısının Yosef’i elde edemeyince, onu suçlamak için, Yosef'in kendisi ile oynaşmak için geldiğini bildirmesi’; ‘altın buzağı günahında insanların buzağı yapıldıktan sonra etrafında yiyip içip, cümbüş için oynaştıkları’ olduğunu. Sara’nın Avraam’dan Yişmael'i göndermesi için ortaya koyduğu sebebin de ‘Yişmael'in Yitshak'la oynaştığını görmesi’ olduğunu. İlginçtir ki, melekler kendisine bu yaştan sonra bir çocuğu olacağını haber verince, Sara’nın gülmesinde de yine bu fiilin kullanıldığını. Buradan anlaşılan, Saranın o andan itibaren ileri yaşına rağmen gençleştiğini hissedip cinsel bir keyifle gülmüş olduğunu.
  • Moşe’nin ısrarlı ve güçlü dualarının Tanrı katında çıkmış cezaları yarı yarıya düşürebildiğini. Bunlardan birinin, Aaron’un dört oğluna da ölüm cezası çıkmasına rağmen, sonunda sadece ikisinin (Nadav ve Abiu) ölmesi ve Moşe’den ölmeden önceki istekleri ‘Yarden’i geçip İsrael'e girmek ve tüm ülkeyi görmek’ olduğu ve Tanrı’nın İsrael'i bir vizyonla boydan boya Moşe’ye gösterdiğini.
  • İlk doğan erkek çocukların (behor) mirasta iki kat hak sahibi olmalarının bir göstergesinin, ismin kendinde de saklı olduğunu. Behor kelimesini oluşturan üç harf olan ‘bet, kaf ve reş’in hepsinin iki sayısını vurgulayan harfler olduğunu. Bet: 2 x 1= 2, Kaf: 2x 10 = 20 ve Reş: 2* 100 = 200.
  • Avraam'a ziyarete gelen üç melekten Mihael'in görevinin, Avraam'ın Sara’dan bir oğlu olacağını haber vermek olduğunu ve görevini tamamlayıp geri döndüğünü. Gavriel’in görevinin, Sedom’u yok etmek olduğunu ve Avraam’ın yanından bu görev için yoluna devam ettiğini. Rafael’in görevinin ise, aslında Avraam’ın beritini iyileştirmek olduğunu. Ama Rafael gelmeden, Tanrı’nın kendisinin Avraam’ı ziyarete geldiği için, onun zaten şifalanmış olduğunu ve Rafael’in de yeni görev olarak, Lot’u yıkımdan kurtarmak için Gavriel’le beraber Sedom’a doğru yola devam ettiğini. Nitekim her meleğin dünyaya bir görev için gönderildiğini.
  • Yehuda’nın, Yosef'in satılmasının ardından, onun teke kanına bulanmış pelerini Yaakov'a getirip ona ‘lütfen tanımaya çalış’ dediğini. Bu davranışı ile babasına, oğlunun öldüğünü ima edip yasa boğduğu için Yehuda’nın da iki oğlunu kaybettiğini. Kanlı pelerinle ‘lütfen tanımaya çalış’ şeklindeki kandırmacasına karşılık, ileride gelini Tamar’ın da tebdili kıyafetle Yehuda’yı kandırıp onunla birlikte olup Maşiah soyunu yürütme olanağını elde ettikten sonra, yargılanması sırasında Yehuda’nın onunla beraber olmak için emaneten verdiği eşyaları gösterip ‘Lütfen bunları tanımaya çalış’ dediğini.

Soru ve görüşleriniz için adresim [email protected]

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün