2023´de biz konuşurken bilim nereye koşuyordu?

Her yıl olduğu gibi bu yıl da geride bıraktığımız yılın ufak bir özetini bilimsel gelişmeleriyle birlikte derliyoruz. Türkiye 2023´e, asgari ücrete, memur ve emekli maaşlarına yapılan zam, EYT müjdesi ve enflasyonda iyileşme gibi tebessüm ettiren gelişmeler ışığında girdi. O tebessüm bir ay kadar kısa sürdü. Yılın sonuna Kahramanmaraş depreminin yaraları henüz sarılamamışken, kiracılar ve ev sahipleri arasında gerginlik artarken, İsrail-Hamas savaşı tüm hızıyla sürerken, yine bir seçim beklerken ve maalesef şehit haberlerimizle yaklaşırken bizi 2023´te sevindiren olaylar da yaşanmadı değil.

Selin KANDİYOTİ Kültür
27 Aralık 2023 Çarşamba

Ocak

 

İsviçre’nin 1560 metre rakımlı kayak cenneti Davos’ta iklim değişikliğini konuşmak üzere toplanan (üyeliği 625 bin dolar olan!) Dünya Ekonomik Forumunda elit dinleyiciler her zamanki gibi dünyamızın karşı karşıya olduğu tehditleri ve yapmamız gerekenleri dinliyor, bir yandan da pencereden aslında ocak ortasında lapa lapa karla bembeyaz olması gereken dağ eteklerinin üzerindeki çimenlere dalıyorlardı. 1940’tan beri tutulan raporlara göre sıcaklıkta şampiyonun 2023 yılı olacağı bugünlerden belliydi. Zenginler kulübü demişken bizim memlekette Dilek Sabancı "Bir insanın 50 milyon doları, bir evi ve bir arabası olsa rahat rahat yaşar" diyor, 49,9 milyon doları olanları buhrana sürüklüyordu. İsrail’de hükümete karşı tarihin en büyük protestoları başlamıştı. Netanyahu bir yargı reformu peşindeydi ve liberal kesim bunu demokratik bulmuyordu. Ülke içeriden kaynamaya başlamasaydı iyiydi. Türkiye ise cumhurbaşkanlığı seçimleri için ısınıyordu.

O esnada bilimde, bilim insanları domuzlarda ereksiyon sorununu yapay dokuyla tedavi etmeyi başardı. "Çok büyük ihtiyaç olsa da bu alana çok az önem verildiğini fark ettik" diyen Çinli bilim insanları yumuşaktan sertliğe geçişe aracılık etmek üzere düzleşen ve gerilen kolajen bazlı TA adı verilen doku kılıfının başına Artificial’ın A’sını ekleyerek ATA diye yapay bir doku üretti. ATA, TA’ları yaralanmış domuzlara yerleştirildi. Domuzlar normal ereksiyon işlevini geri kazandı. Mutlu sondu. İnsanlara daha çok vardı.

https://www.newscientist.com/article/2353498-synthetic-tissue-restores-erections-in-pigs-with-penis-injuries/

Şubat

 

6 Şubat’ta dokuz saat arayla meydana gelen 7,8 ve 7,5 büyüklüklerindeki depremler Cumhuriyet tarihinde görülmemiş boyutta can kaybına sebep oldu. Resmi rakamlara göre 50 binden fazla insan hayatını kaybetti. Birçok ülke Türkiye’ye arama kurtarma çalışmalarında yardım eli uzatırken bunlardan biri de İsrail oldu. İsrail 19 vatandaşın hayatını kurtardı. 2.200 yıllık Antakya Yahudi Cemaati, sinagogun hasar görmesi ve Cemaat Başkanı’nın hayatını kaybetmesiyle fiilen son buldu. Türkiye depremzedelere destek için seferber oldu ama bu acı içinde bile halkımız kutuplaşmayı becerdi. Bağışların hangi kurumlara yapılması gerektiği konusunda kavgalar hızla büyüdü. Merkez Bankası’nın 30 milyar Kızılay yardımı “halkın parasıyla halka şov yapılıyor” yorumlarına neden oldu. Ve ‘Türkiye Tek Yürek’ canlı yayınında toplanan paraların gerçekten depremzedelere gidip gitmediği netliğe kavuşamadı. Gözleri yaşartan en güzel sahnelerden biri Beşiktaş maçında depremzede çocukları için sahaya atılan oyuncak ayılar, Fenerbahçe maçında ise yağan atkılar oldu.

O esnada bilim koşmuyor, haline ağlıyordu. Halk, “Er ya da geç 7,5 büyüklüğünde deprem olacak” demiş bulunan şarlatan Frank Hoogerbeets’ın gezegenlerin hareketine bakarak Kahramanmaraş depremini tahmin etmesini konuşuyordu. Deprem asla böyle tahmin edilemezdi zaten yanlışlığı defalarca kanıtlanmıştı. Depremlerin ne zaman olacağı henüz ön görülemiyor. Ama gerçek bilim insanları bu uğurda canla başla çalışıyor.

Mart

14 Mayıs olarak belirlenen cumhurbaşkanlığı seçimleri için baş döndüren bir trafik yaşanıyordu. 3 Mart’ta kamera karşısına geçerek 6’lı masadan kalkan Meral Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığının açıklandığı 6 Mart tarihinde masaya geri dönüyordu. Yeniden Refah Partisi ve HÜDA Par, Cumhur İttifakı'na katılıyor; ilginç şekilde AK Partili Özlem Zengin “Kadın hakları kırmızı çizgimizdir” dediği için Hüda Parlılar tarafından linç ediliyordu. Muharrem İnce ise 3. aday olarak sahneye çıkıyordu. Hoş, seçimlere üç gün kala ne hikmetse adaylıktan geri çekilecekti. Fatih Altaylı, Kızılay Başkanı Kerem Kınık’a ‘çok fena kafayı taktı’ çünkü AHBAP’a deprem çadırlarını satmıştı. Bir ‘hoş’ da burada ekleyelim; hoş, iki ay dayanacak ve istifa edecekti. Yahudi cemaatini derinden sarsan antisemit bir olay yaşanıyordu; Üsküdar Amerikan Lisesinden bir öğrenci liseler arası futbol müsabakasında gol sevincini Musevi Lisesi öğrencilerine karşı Hitler selamı ile kutlamıştı. Bir hafta sonra okul yönetiminden özür gelmeseydi hiç hoş olmayacaktı. Ülkemizde gündem buyken ChatGPT çılgınlığı dünyayı kasıp kavurmaya başlamıştı. Neyse ki bedava versiyonu yalnızca 2021’e kadar olan gelişmeleri kapsadığı için bu sayfayı yazabilip beni işimden edemiyordu.

 

O esnada bilimde, Cambridge Üniversitesinden bilim insanları, herhangi bilinen bir virüsle enfekte olamayacak organizmaları tasarlamak için yeni bir teknoloji geliştirdi. Özellikle, bakteriler aracılığıyla insülin gibi ilaçlar üretirken virüs enfeksiyonları üretimi durdurabilir, ilaç güvenliğini bozabilir ve maliyeti artırabilir. Bu araştırma, genetik olarak değiştirilmiş organizmaların (GDO) daha güvenli bir şekilde üretilmesini de sağlayabilir. Unutmadan, GDO sayesinde daha ucuza gıda üretebiliyoruz ve dünyada daha fazla açlık olmasının önüne geçiyoruz.

https://scitechdaily.com/revolutionizing-biotechnology-scientists-create-supercharged-bacteria-with-immunity-to-viral-infections/

Nisan

 

Davos’ta ocakta yağmayan kar nisanda Çeşme’de yağıyordu. İklim delirdiğinin ibarelerini gösteriyordu. Bu sefer linç edilme sırası Özlem Zengin’den Kemal Kılıçdaroğlu’na geçmişti çünkü kendisi yanlışlıkla bir fotoğraf çekimi sırasında seccade üzerine basmıştı; seçimler yaklaşırken her türlü koz kullanılırdı. Altılı masa soğan, patates dedikçe Cumhur ittifakı da TOGG ve TCG Anadolu SİHA gemisi diyordu. Ama aile kutsiyetinin önemi ve LGBT karşıtlığı, asıl konu olması gereken hayat pahalılığını TOGG hamlesine gerek kalmadan da gündemde alt sıralara düşürmeye yetiyordu. Hiç değilse bu ay, LGBT karşıtlığı antisemitizmi solda sıfır bırakırdı.

 

O esnada bilimde, TESS ve James Webb gibi teleskoplar yaşanabilir gezegenler keşfediyordu. Bizden 1000 ışık yılı uzaklıkta Jüpiter büyüklüğünde ılıman bir iklime sahip bir gezegen bulunmuştu. Ocakta da Wolf1069 adında Dünya boyutunda bir exoplanet bulunmuştu. Daha sonra haziranda, 1300 ışık yılı uzaklıkta iki yıldızın etrafında dönen Saturn boyutunda bir gezegen, eylülde ise bizden 120 ışık yılı uzaklıkta okyanusla kaplı, hayatın temeli karbon içeren moleküllerle dolu k2 18b adı verilen bir öte gezegen daha bulunacaktı. 2023’te neredeyse her ay yaşam için yeni bir aday gezegen buluyorduk. Biz mi daha çok aramaya başladığımız için mi acaba?

https://phys.org/news/2023-04-jupiter-sized-exoplanet-tess.html

Mayıs

 

Seçim öncesi kutuplaşma hat safhadaydı ve sinirlerimiz çok gergindi. 14 Mayıs genel seçimlerinde 323 milletvekili sandalyesi kazanan Cumhur ittifakı, 212 sandalye kazanan altılı masayı yenmişti. Ancak cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kalıyordu. Muharrem İnce seçimlere üç gün kala şok bir kararla adaylığını çekmesine rağmen yüzde 0,5 oy alıyordu. Yüzde 5’ten fazla oy alan Sinan Oğan ise ikinci turda AK Parti’ye desteğini açıklıyordu. Sandıklar terk edilmemiş, oy sayımında usulsüzlüğe rastlanmamıştı. Türkiye son 20 yıldan memnun olsa gerekti. Erdoğan cumhurbaşkanıydı.

 

O esnada bilimde, ChatGPT piyasaya çıktığından beri hızlanarak gelişen yapay zeka teknolojisinin önde gelen isimleri açık bir mektup yayınlıyordu. Sam Altman (OpenAI) Eric Schmidt (Google), Elon Musk (Tesla, X)  Bill Gates (Microsoft) ve daha yüzlerce sektör lideri şöyle diyordu: “Yapay zekanın soyumuzu tüketmesi riskini azaltmak, salgın ve nükleer savaş gibi diğer risklerle birlikte küresel bir öncelik olmalıdır.” Aynı günlerde ABD’li bir kadının kendine yapay zeka ile Eren Kartal adında Türk bir koca yaptığı haberi yayınlanıyordu. Elon Musk ise Neurolink şirketiyle, beyne çip takmak için domuz ve maymunlardan sonra ilk kez insanlarla klinik deney yapmak için FDA’dan onay alıyordu. Doğal zeka ile yapay zekayı insan türünde birleştirmek belki de tehlikeye karşı en iyi çözümdür. Eren’e bu konuyu soralım.

https://www.cnbc.com/2023/05/31/ai-poses-human-extinction-risk-sam-altman-and-other-tech-leaders-warn.html

 

Haziran

Seçim sonrası herkesin gözü ekonomideydi. Merkez Bankası'nın ilk kadın Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın, aynı zamanda başkanlığını yaptığı bankadan daha fazla döviz rezervine sahip ilk insan olarak tarihe geçtiği esprileri yapıldı. Epistemolojik bir kopuşun temsili olan Nureddin Nebati bir oh çekerek görevi Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e devretmişti. Önceden de tanıdığımız Şimşek yürek yemiş olsa gerekti çünkü "Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında seçeneği kalmamıştır" demişti. O zaman biz niye epistemolojik olarak rasyonel Ortodoks ekonomi politikasını başta terk etmiştik diye sormazlar mıydı? Haydi o zaman faiz yükselsindi. MB, 27 ay sonra ilk kez faizi yükseltmişti. Kur da seçime kadar kontrol altında tutulurken artık serbest kalıyordu. 18-19’larda seyretmesine alıştığımız doların 25’lere fırlamasına şahit oluyorduk. Zamlar da yağacaktı elbet. Dünyada ise herkesin ağzını açık bırakacak bir olay yaşanıyordu. Titanik'i izlemek için 250 biner dolar vererek adlarını tarihe geçirmek isteyen üç yolcu, bir teknisyen ve denizaltının üreticisi, okyanusun dibinde bir kola tenekesinin ezilmesi gibi içine doğru patlayıp o basınçla hücrelerine kadar ayrılmış olsa gerekti. Arama çalışmalarına ne kadar para harcandığı bir kenara ülkelerin ordularının seferber olmasını mantığımız kabul etmiyordu.

 

O esnada bilimde, ilk kez yumurta ya da sperm kullanmadan insan embriyosu yaratılıyordu. Etik olarak tartışmalara yol açan çalışmanın asıl hedefi bu embriyoları en fazla iki hafta yaşatıp, insan gelişiminin ilk etaplarını ve gebelik kayıplarını anlamak. Bilim insanlarının laboratuvarda bir embriyonun kök hücrelerinden geliştirdikleri bu model embriyolardan bebek yapma niyeti kesinlikle yok.

https://www.bbc.com/news/health-65914934

 

Temmuz

Tam bir Barbienheimer çılgınlığı yaşanıyor, üç saatlik Oppenheimer filminin üç zaman çizgili karmakarışık sahnelerinden tam bir şapşal gibi çıkıyor, o halime ancak bu kadar uygun olabilecek iki saatlik Barbie filmine giriyordum. Ne için? Tabi ki bu iki Yahudi karakteri (Barbie’nin yaratıcısı Ruth Handler) merkezine alan iki filmin incelemelerini Şalom’a yetiştirmek için. Barbie 100 milyon dolar bütçe ile dünya çapında 1,4 milyar dolar, Oppenheimer ise aynı bütçe ile 950 milyon dolarlık hasılat yapıyordu. ‘Gişeleri terk etmeyin!’ deniyordu ama dünyanın entelektüel seviyesi ortadaydı. Basra Körfezi kıyısındaki havalimanında bir meteoroloji istasyonu 67 C derece sıcaklık ölçmüş, deniz suyu sıcaklığı ise 32 C dereceyi aşmıştı. NASA ve BM tarihin en sıcak ayı olduğunu açıkladı. Ülkemizde ise Akbelen’de direnen köylülere rağmen kömür çıkarmak için ağaç katliamı yapılıyordu. İsrail’de aylardır direnenlere rağmen ise Netanyahu’nun istediği oluyor, Yüksek Mahkeme'nin hükümetin kararlarını bozma yetkisini ortadan kaldıran ‘makuliyet yasası’ geçiyordu.

 

O esnada bilimde, Alzheimer’s ile mücadelede yeni bir döneme giriliyordu. Dünya çapında klinik deneyleri tamamlanan Donanemab adlı ilaç zihinsel kaybı üçte bir oranında yavaşlatarak hastaların en azından gündelik yaşamlarını devam ettirmelerini sağladı. Tedavi değilse bile hasta ve hasta yakınlarının hayatlarında büyük kolaylık sağlanacak olması çok sevindirici. 

https://www.bbc.co.uk/news/health-66221116

 

Ağustos

Rusya’da son gülen Putin oluyor; Ukrayna’da Rusya için savaşan paralı ordu Wagner’ın lideri Yevgeny Prigozhin’in içinde bulunduğu özel uçak nasıl olduysa yere çakılıyordu. Kendisi iki ay kadar önce Putin’e darbe yapmaya kalkıştığı için pencerelerden uzak duruyordu ama 9.000 metre yukarıda bir önlem almamıştı demek. Kuraklık çeken Hawai müthiş bir yangınla felakete sürükleniyor, insanların hayatlarını kurtarmak için denize atlamaları akıllara kazınıyordu. Ülkemizde de sıcaklardan fıttırmalar baş gösteriyordu. İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanında bir kadın, öpüşen bir çifte “Nevrim döndü. Öpüşemezler, toplum içinde öpüşemezler!” diye car car bağırıyor, Mustafa Sarıgül ülkemizi ziyarete gelen robot Sophia, “Kılıçdaroğlu istifa etmeli” deyince “Ul.n Robot Sophia, canımı sıkma, Erzincan’dan gelir vallahi de billahi de fişini çekerim” diye atarlanıyordu. Cem Garipoğlu’nun 2009’daki Münevver Karabulut cinayetinin aslı astarı olmayan Yahudi ayinlerine bağlanması yılın antisemit olaylarında şampiyonluğa oturuyordu; ta ki malum ekim ayına kadar. Or Ahayim Hastanesinde Gazze’ye destek için kanlı gömlek giyen doktorların eylemi şüphesiz 2023 listesinin başına otururdu.

 

O esnada bilimde, Hindistan Ay’ın daha evvel hiç araç gönderilmemiş olan güney kutbuna Chandrayaan-3 misyonunu indiriyordu. Burası çok önemli bir bölge çünkü burada buz halinde su olduğu düşünülüyor ve Artemis 2025’te insanlı misyonuna burada başlayacak. Eğer 2025’te ‘Biz konuşurken bilim nereye koşuyordu?’ serisini devam ettirmek kısmet olursa her ay ‘o esnada bilimde’ sözümü “o esnada Ay’da” sözüne çeviririm bilginiz olsun. Ama ağustosta Ay’a en büyük ilgi bu konuyla ilgili değil aynı ay içinde iki kez dolunay görüldüğü için ‘mavi’ ve Dünya’ya en yakın konumda olduğu için ‘süper’ unvanlarının ikisini birden alan Ay’ın fotoğraflarınaydı. Astrologlar yine işin içine burunlarını sokup kehanetlerde bulundular ve tabi ki kimse yaklaşmakta olan savaşı bilemedi. 

 

Eylül

Nihayet ülkece mutluluğa boğulduk. Filenin Sultanları Sırbistan’ı yenerek tarihinde ilk kez Avrupa şampiyonu olmuştu. Vizyona giren ‘Kuru Otlar Üstüne’ filmini seyredince Merve Dizdar’ın neden mayısta Cannes’da ‘En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü aldığını anlıyor ama bunun neden ülkenin topunda sevinçle karşılanmadığını da pek tabi biliyorduk. Hoş, voleybol takımımız şampiyon olduysa da otobüste bir kadın “Ülkemizi lezbiyen yapamayacaklar!” diye histeri geçirmişti ama o kadar olsundu. Ebrar ne güzel cevap vermişti Twitter’da cinsel kimliğine laf eden bir trole; “Boş yapma Abdülhamit” diye. Gündem, hafifliğine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Elon Musk'ın oğlu X Æ A-12'ye futbol topu hediye ederken, “Topla arası iyi mi, pişşt, X, X” demesiyle devam ediyordu. Mutluyduk be, sevgili günlük.

 

O esnada bilimde, bir asteroitten örnek toplayan ilk ABD misyonu olan NASA'nın OSIRIS-REx'i, Bennu'dan topladığı 250 gramlık kaya ve tozu Dünya'ya teslim etti. 2023’ün en önemli uzay haberiydi. İçeriğinde yüksek miktarda su ve karbon bulundu. Tüm yaşamın yapı taşlarıydı bunlar. Numuneler, Güneş'imizin ve birlikte döndüğümüz gezegenlerin yaklaşık 4,5 milyar yıl önce oluştuğu zamana dair bir pencere sunacak. 2016’da fırlatıldı, 2020’de Bennu’ya indi ve 2023’te geri geldi. İşte bu misyona şapka çıkarılırdı. Aynı günlerde Meksika’da mecliste uzaylı mumyaları sergileniyordu. Buna da ancak kaba etimizle gülünürdü.

  

Ekim

Ekimin ilk günleri, kafasındaki döviz bigudisi ve kocasının ona ‘aldığı’ Enercii şarkısıyla bildiğimiz (Neydi ısrarla şarz diyen milletimizin ‘j’ ile imtihanı?) Dilan Polat ve kocası hakkındaki kara para aklama ve vergi kaçırma suçlamalarını konuşarak geçti. Geçmeye devam etseydi keşke… 7 Ekim sabahı dünya şok içinde Hamas’ın, İsrail toprakları içindeki katliamına uyandı. Gazze sınırına çok yakın bir kibutz ve bir dans festivaline yapılan saldırıda 1.200 kişi vahşice öldürüldü ve bebek, yaşlı ayırmaksızın 250 rehine kaçırıldı. İsrail savaş ilan etti. Savaşın kazananı olmazdı. Başta ABD ve Batı İsrail’in arkasındaydı. On gün sonra Gazze’de El-Ehli Hastanesinde bomba patladı. Dünya İsrail’i suçlamakta çok hızlı davrandı ve zaten kutuplaşan dünya iyice kutuplaştı. 25 Ekim’de Cumhurbaşkanı Erdoğan dengeli götürdüğü söyleminden ‘Hamas bir terör örgütü değildir’e kaydı. İsrail Hamas’ı elemek üzere harekâtına başladı. Gazze’de sivil ölümlerin hızla artmasının önüne kimse geçemiyordu. Diaspora Yahudileri antisemitizm açısından Holokost öncesine benzer olaylar yaşamaya başladı. Tüm acılara bir gün ara verdik ve 29 Ekim’de 100. yaşını kutlayan devletimiz için tüm ülke dev bir parti yaptık. Gurur dolu göğsümüzle Ata’mızı andık ve “Artık her yıl böyle kutlanmalı” diye içimizden geçirdik. Bu karanlık ve uykusuz günlerin hakim olduğu ekim ayında üstüne bir de herkesin ‘arkadaşı’ Chandler öldü. Dünya bu konuda hiç kutuplaşmadı. İngiltere’deki Türk Kızı İnci “ya abi az’cık göbek atalım ya” diyerek az’cık gülümsetti bizi, dans ettirmesi için ise daha zaman lazımdı.

 

O esnada bilimde, tam beş yıl süren bir çalışmanın ardından aynı anda yayınlanan 21 makale ile sinir bilimciler insan ve insan olmayan primatlar için bugüne kadarki en detaylı, en yüksek çözünürlüklü, üç boyutlu beyin atlaslarını geliştirdiklerini duyurdular. Atlas, yetişkin ve gelişmekte olan insan beyninde bulunan 3,300 değişik hücre çeşidinin tam nerede bulundukları ve ne iş yaptıklarını içeriyor. Bu atlaslar, beyin hastalıkları ve özellikle Alzheimer’s ve depresyon konularındaki çalışmalar için referans olarak kullanılacak.

https://www.technologyreview.com/2023/10/12/1081607/brain-atlas-cells-humans-primates/

 

Kasım

Kasım ayına tüm yıkımıyla devam eden İsrail-Gazze savaşından başımızı kaldırtan bir seçimle başladık. Bir zamanlar dede imajı ile ülkede epey desteklenen, umutlar bağlanan Kemal Kılıçdaroğlu sonunda ‘bye bye’ dedi. CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel değişimin ismi oldu. Dilan Polat ve şürekâsı toptan hapse girdi, ayarlarımız bir tık düzeldi. Saadetimiz sürerken başta Arda Turan ve GS’li futbolcular olmak üzere 20 mağdur, 44 milyon dolarlık bir saadet zincirinin parçası olduklarını öğrendiler. Söz konusu fona ilk giren ve para kaybetmeyen Fatih Terim’di. ‘What can he do sometimes’dı, 20 kişi kına yaksındı. 

Neredeyse tüm seneye yayılan bir İsveç’in NATO’ya katılımı tartışması vardı. Erdoğan temmuzda ‘sokaklarında terörist olan bir ülke’ nasıl NATO üyesi olur diyor, ekimde katılım protokolünü imzalayıp meclise yolluyor, kasımda yine sinirlenerek, meclisin 2024 bütçe görüşmeleri gibi İsveç’ten daha önemli konuları olduğunu söylüyordu. İsveç kartımızı oynamaya devam edecektik. 24 Kasım’da 81 İsrailli rehineye karşı 240 Filistinli mahkûmun değişimi ve bir haftalık ateşkes anlaşmasıyla ilk rehineler ailelerine kavuştu. Sonra mı? Savaşın, acının, kayıpların yakın zamanda bitmeye niyeti yoktu.

 

O esnada bilimde, Tufts ve Harvard’dan bilim insanları insana ait akciğer hücrelerinden minik biyolojik robotları yarattı. Antrobot adındaki bu robotlar saç telinden, kalem ucuna kadar değişik boyutlarda ve kendi kendilerine sıralanabiliyorlar. Antrobotlar zarar görmüş sinir hücrelerine yerleştirildiğinde hücrelerin sağlıklarına kavuştukları ve hücrelerin sağlıklı bir şekilde bölünüp çoğaldıkları görülmüş. Gelecekte bu robotların tıkanmış kalp damarlarını açmada, omurga tedavisinde, kanser hücrelerini tanımlamada ve bedenin belirli dokularına ilaç taşımada kullanılması öngörülüyor.

https://www.nature.com/articles/d41586-023-03777-x

 

Aralık

Türkiye bu ay birçok rezilliklere ve acayipliklere sahne oldu. Ankaragücü-Rize maçı sonunda Hakem Halil Umut Meler’e yumruk atan Ankaragücü Başkanı Faruk Koca, futboldan ömür boyu men edildi. Trafikte bir vatandaşımıza çarpıp ölümüne neden olan Somalili cumhurbaşkanının oğlu elini kolunu sallayarak ‘işi olduğu’ için Somali’ye döndü. Uludağ Basketbol takımımız İngiltere’ye vize alamadığı için EuroCup’ta beş kişilik bir kadro ile yedeksiz, antrenörsüz, 122-63 mağlup oldu. Ekonomistler İstanbul’da fahiş kiralar yüzünden annesiyle yaşamak zorunda olan ve enflasyon takibini kapıcısı Sadık Abi’si ile yapan MB Başkanı Gaye Erkan’ın yaptığı röportajı bir iletişim rezaleti olarak tanımladı. TikTok gençliğinin 11/9 saldırısından dolayı Bin Ladin’i kutlayarak akıl tutulması yaşadığı ABD’de, üniversite rektörlerinin kongredeki soruşturması ayrı bir utanç tablosu oluyordu. Harvard, MIT ve PENN’e göre kampüslerinde Yahudileri katletme çağrısı söylenilen bağlama göre suç olmayabilirdi. Bu delilik hali ABD’nin en bilinen dergisi Time’ın yılın insanı olarak Taylor Swift’i seçmesiyle sürüyordu. Şaşmamak gerekirdi çünkü ‘Taylor Swift’ diye ders vardı en prestijli ABD üniversitelerinde. Büyüyünce ne okuyacaksın kızım? Taylor Swift! Petrol üreten bir devlet olan Dubai’nin ev sahipliği yaptığı Cop28 zirvesinde dünyanın iklim değişimi ile mücadelesinde Abu Dabili petrol şirketi yöneticisi seçildi. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusuydu. Erdoğan Atina’da Miçoktakis ile görüşmesinden sonra “Yeter ki büyük resme odaklanalım, denizi geçip derede boğulanlardan olmayalım” diyerek, bu yaz on Yunan adasına doğru denizi vizesiz geçmemizi sağlayacak anlaşmayı yapmıştı. Artık Çeşme, Bodrum düşünsündü.

 

O esnada bilimde, yalnızca obezite için değil zayıflamakla derdi olan herkesi ilgilendirecek bir buluşa imza atılıyordu. MIT’den araştırmacılar multi vitamin hapı büyüklüğünde, yutulabilen ve içindeki minyatür pilli motor sayesinde titreşen bir hap geliştirdiler. Hap bağırsağa ulaşınca gastrik asit, hapın dış yüzeyini eritiyor, bu elektronik devrenin kapanmasını sağlıyor ve titreşim başlıyor. Yemekten 20 dakika önce bu hapı alan domuzlar almayanlara göre yarım öğünle doydular. 30 dakika titreşen hap doğal yollarla vücuttan çıkıyor. Yakında insan denemelerine başlanacak. İşte o zaman insanlıktan çıkıp hepimiz melek olacağız, Victoria’s Secret meleği tabi ki. Yine geleneği bozmadık hamdolsun, yapıştırdım gitti fotoğrafı. 2024 barış ve güzellikler getirsin.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün