Spor ve TikTok

En son zaman ne telefonunuza bakmadan bir film veya maçın tamamını izlediniz? Şahsen son yıllarda bir kez bile bunu yapabildiğimi düşünmüyorum. Her geçen yıl yapılan araştırmalar da bu konuda yalnız olmadığımı gösteriyor. Sosyal medyanın yaygınlığı ve özellikle de COVID-19 karantinası sonrası insanların dikkat aralığının azaldığı aşikâr. Özellikle cep telefonlarının yaygın olduğu dönemlerde doğan jenerasyonun dikkatleri dağılmadan 20 dakikalık bir dizi bölümleri izleyemediği gözlemleniyor. Bunun spor dünyası üzerinde birçok etkisi var. Bu etkiler negatif olduğu kadar pozitif de.

Eran KAN Spor
6 Aralık 2023 Çarşamba

Geçtiğimiz yıllarda yapılan bir anket Amerikalı basket ve beysbol taraftarlarına bütün bir spor müsabakasını mı yoksa maçın özetini veya maçın önemli anlarının kliplerini mi izlemeyi tercih ettikleri soruyor. 50 yaş üstü taraftarların büyük çoğunluğu maçları izlemeyi tercih ederken, 18 ila 34 yaşları arasındaki neslin yarısından fazlası özetleri veya klipleri izlemeyi tercih ettiklerini belirtiyor. Bu da maçların izlenme sayılarından belli olabiliyor. Yapılan farklı araştırmalar, yeni jenerasyonun çok daha az canlı maç izlediğini gösteriyor. Özellikle de futbolda önemli gollerin, baskette kritik blokların ve teniste uzun rallilerin neredeyse anında sosyal medyaya düşmesinden dolayı buna çok da şaşırmamak lazım. Birçok spor dalı şu an bu durumla mücadele etmek için çözümler üretmeye çalışıyor. Bunun en başarılı örneği Formula 1.

Formula 1 sosyal medya ile popülerliğini arttırdı

Formula 1, uzun yıllardır izleyici çekmekte zorlanan bir spor dalıydı. Biletlerin pahalılığı ve yarışların seyrekliğinden dolayı diğer spor dallarına göre bir sezon içinde çok az bilet satabiliyorlar. Biletli izleyiciler dışında da Formula 1, öbür sporlara göre daha az aksiyon içeren bir spor. Bazı pistlerde sadece bir dönüş ve start dışında araçların birbirlerini geçmesi için neredeyse hiç fırsat yok. Bunun en büyük örneği, en prestijli pistlerden biri olmasına rağmen Formula 1’in belki de en sıkıcı pisti olan Monaco Grand Prix’dir. Formula 1 aslında tam 21. yüzyılda yok olmaya mahkûm bir spor dalı gibi gözükse de son yıllarda çok büyük bir başarıya imza atıp popülerliklerini arttırmayı başardı. Bu başarının temelinde de sosyal medya yer alıyor.

Instagram başta olmak üzere farklı sosyal medya platformlarındaki aktivitelerini genişleten Formula 1 sosyal medya ekibi, pilotları ve takımları pazarlayarak spora yeni taraftarlar çekti. Ayrıca Formula 1, Netflix’e yaptıkları büyük yatırımla 2019’dan beri ‘Drive to Survive’ dizisini yayınlıyor. Bu dizi, bir belgesel formatında bir önceki senenin Formula 1 sezonunu anlatıyor. Dizinin başarısı, genç jenerasyonu sporun taraftarı yaptı. Bu başarıyı yakalamak isteyen futbol takımları da benzer diziler çekmeye başladı ve bu sene tenis için aynı formata sahip Break Point dizisi yayınlandı. Bu tarz çalışmaların yanı sıra, daha niş spor dalları farklı şekillerde başarı elde ediyor.

Bireysel sporcular günlerini TikTok ve Instagram’da paylaşıyorlar

2020 Tokyo Olimpiyatlarında bazı atletler günleri TikTok veya Instagram üzerinden anlatıyordu. Maçlar veya antrenmanlardan önce ve sonra ne yaptıklarını gösteriyorlar, Olimpiyatların perde arkasına ışık tutuyorlardı. Bu akım bazı atletlerin çok hızlı bir şekilde popülerleşmesini sağladı. Bazı bireysel sporcular da bu akımı devam ettirerek günlük antrenman rutinlerini paylaşarak milyonlarda takipçi kazandı. Ardından bu sporcuların yaptığı sporlar da daha çok izlenmeye başlandı. Olimpiyatlarda yer alan koşu, uzun atlama ve yüksek atlama gibi sporlardan klipler atletlerin sosyal medya hesaplarında paylaşılmaya başlandı. Şansa da bu sporlar TikTok ve Instagram’a koyulan kısa video formatına çok uygun. Yarışlar, atlamalar ve fırlatmalar tamamen saniyeler içinde olup bitiyor. Eskiden dört yılda bir izlenen müsabakalar gündelik bir düzende cep telefonlarından izlenmeye başlandı. Sporcular, alternatif yollarla da olsa yıllarca çalışmanın meyvelerini sosyal medya üzerinden yemeye başladı. Bir körling taraftarı olarak ben de körling’in sürpriz bir şekilde popüler olacağı günü heyecanla bekliyorum. Zaten sosyal medyanın da sihri tam olarak bu, eskiden kimse umursamaz dediğimiz bir alanın bile popüler olması için bir platform var.

23 yaşındayım. Bazı konularda kendimi tamamen ‘yeni’ neslin bir üyesi olarak görsem de bazen kendimden 4-5 yaş küçüklerden sanki apayrı bir jenerasyondaymışım gibi hissediyorum. Bunun bana özel bir durum olmadığının farkındayım. Ben de büyüklerim gibi hem sosyal medyayı çok aktif kullanıyorum hem de her fırsatta dikkat aralığımızı ve sabrımızı azalttığı için kızıyorum. Ama sosyal medyanın negatif yönlerini konuşurken pozitif yönlerini de unutmamamız lazım. Niş alanlar artık yeni bir platforma sahip. İsteyen herkes kendi hayatını, düşüncelerini ve yaptıklarını paylaşabiliyor. Paylaşılanlar da izleyicileri, izleyiciler de platformları, platformlar da paylaşılanları etkiliyor. Adeta sosyal medya kullanımımızla koskoca endüstrilere yön verebiliyoruz. Kim bilir 20 yıl sonra popüler spor denince hangi spor dalları gelecek.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün