Perde Arkası

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
22 Kasım 2023 Çarşamba

Dünya merkez bankasını kaldırır mı kaldıramaz mı diye Milei şokunu anlamaya çalışırken esas şok dalgası başka merkez bankalarında kimse sorgulamıyor.

Fed’in 3. çeyrek yani eylül sonu itibarı ile finansal tabloları açıklandı. Taşıdığı hazine (garantili) tahviller(in)den zararı 1.300 milyar dolara çıktı. Yaklaşık 290 milyar dolar zarar eklemiş. Üstelik üç aylık süreçte bilançosundan 220 milyar dolara yakın tahvil azaltmışken.

Peki, bu nasıl oldu? Öve öve bitirilemeyen ortodoks para politikasında faizler hızla sıfırdan beşe çıkınca, muhteşem iletişim örneği diye ana akımda yere göğe sığdırılamayan Fed’in, enflasyonu kontrol edemeyeceği, sonrasında ekonomiyi yumuşak indiremeyeceği algısı ile tahvil faizleri rekor hızla %5 üzerine atınca oldu.

Fakat esas sorun tabii bu değil. Kredi kartı borçları %8’e giden batık oranı ile 1,1 trilyon dolara hızla giderken, enflasyondan korunmak için ABD’de 1. el oto satışları yıllık %2, yılbaşı ekim arasında 2022’ye göre %15 artarken, perakende satışlar düşünce, son çeyrek büyümenin de kamu ve savunma harcamaları kaynaklı olunca yani hormonlu büyüme, hazinenin borç faiz yükü rekorla 1 trilyon doları aşınca, kredi notlarını gönülsüzce de olsa ayıp olması diye kredi derecelendirme kuruluşları düşürdü.

Bir de haliyle enflasyon verisi var. Son açıklanan %3,2 kaleminin kırılımına bakılınca düşen esas kalem yine enerji fiyatları. İkincisi 2. el oto ve uçak biletleri. Bunları Dünya Gazetesi yazımda anlatmıştım. Ama en ilginç olanı sağlık sigortalarının yıllık %34 düşmüş olması. Tabii bu metodolojinin ekim ayında değişmesi sayesinde oldu. Gerçi tüm metodolojiyi 2023 başında değiştirmişlerdi. Prim yerine sigorta şirket karlarını alınca (nasıl oluyorsa daha gerçekçi verilermiş) düştü sigorta kalemi, haliyle enflasyon. Oysa aynı sepette araba sigortaları artarken.

Peki, niye böyle oldu? Sebebi aslında yukarıda. Japonlar Yen’in değerini korumak için ABD tahvili sattıkça, buna Fed ve Çin eşlik ettikçe, faiz zararları daha da azıyordu. Piyasalardaki oynaklık dijitalleşme ile farklı bir noktaya evriliyor.

Japon ve ABD EFT sistemlerinin birer ay ara ile çökmesi, SEC’in halen ekim ilk iki haftalık verisini açıklayamamış olmasının dışında bir de dijitalleşmeye yönelik ISO20022 geçişi var. Hafta sonu ECB T2 sistemini ayağa kaldıramadı bu geçiş sırasında.

Özetle, para politikası ve para piyasası ekonomiler için bir çözüm sunmaktan çok sorun yaratma noktasına evriliyor. Düzeltmeye çalıştıkça bir başka noktayı zorluyor. En başta merkez bankaları çözüm yerine sorun oluyor.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün