Meina´da bir anma töreni -2

Metin DELEVİ Perspektif
11 Ekim 2023 Çarşamba

Meina katliamını gerçekleştiren SS birliğinin komutanı yani katliam emrini veren ve bizzat gerçekleştiren Hans Röhwer’in yeğeni Maite Billerbeck’in konuşmasının peşinden gelen alkışlar dakikalarca devam etti. Ancak en anlamlı sahne, Rossana ve Maite’nin, her ikisi gözleri yaşlı, birbirlerine dakikalarca sarılmalarıydı. Bu bir çeşit özrün kabulü anlamına geliyordu. Her ikisinin de 1943 katliamıyla bağlantısı vardı: Birinin büyük dayısı katliamı gerçekleştirmiş diğerinin de annesi ve ailesi Türk Konsolosun devreye girmesiyle hayatlarını kurtarmış ancak sahibi oldukları Hotel Meina’da kalan diğer 16 Yahudi hunharca katledilmişti.

Yıllardır bu anma törenlerini düzenleyen ve olayı yaşayan Becky Behar’ın kızı Rossana Ottolenghi Ruperini ve çeşitli İtalyan gazetelerinde yayın yönetmenliği yapmış ünlü gazeteci Mario Calabresi soru-cevap halinde Maite’nin konuşmasını yorumladılar. Bu arada belirtmem gerekir ki Rossana Ottolenghi’de psiko-terapist.

Mario: Çok teşekkür ederim Rossana, sizi birleştiren birden fazla tema var: suçluluk duygusuyla ve sessizlikle mücadele. Bu konu hakkında düşüncelerini öğrenmek isterdim.

Rossana: Evet bu çok önemli. Özür dilerim, biraz duygusalım, lütfen beni anlayın. Ancak benim neslimin omuzlarında ve Maite ile onun neslinin omuzlarında çok farklı iki ağırlık olduğunu hep birlikte hissetmek çok önemli. Biz, Yahudiler hayatımızın herhangi bir döneminde şu soruyu sorduk: neden benim, ailemin hayatta kaldığını, diğer taraftan neden altı milyon kişinin kurtulmadığını, hayatta kalamadıklarını sorduk durduk. Bu sesi, bu soruyu hep içimize attık ve tabii ki Maite de suçluluk duygusunu. Karşılıklı konuştuk. İkimiz de hikâyelerimizin ağırlığından dolayı kendimizi ortak bir bağın içinde bulduk. Mario ikimizin de psikolog, psikoterapist olmamızın tesadüf olmadığını söyledi. Biliyorsunuz, bizim işimiz insanların hikâyeleriyle çalışmak; biliyoruz ki her insan bir duygu taşır, bir hikâyesi vardır. İçerisinde keyifli yanları da olan ama aynı zamanda çok acı veren yükler de taşıyan bir hikâye. Mario dediğin gibi bizi birleştiren diğer konu sessizliğin bozulmasıdır. Biz bugün, birlikte bir şeyler inşa etmenin tek yolunun her şeyden önce sessizliği kırmak olduğuna inanıyoruz. Nasıl denir, cellatlar ve cellatların soyundan gelenler bugün bu hanımdan duyduğunuz hiçbir şeyi inkâr etme gücüne ve cesaretine sahip olmamalı. Maite ile yüz yüze tanışmadan, görüşmeden çok konuştum. Sonra tanıştık. Bir kez bile böyle ifadeler duymadım: yok deliymişler, yok kafaları normal değilmiş hastaymışlar veya o zamanlar her şey farklıymış. Hiç duymadım öyle söylendiğini. Sen suçların ne olduğunu çok iyi biliyorsun, suçluların kimler olduğunu da. Ne yazık ki ülkemizde bu kadar sık olmuyor. Bugün bile ellerimde Meina'nın öyküsünü anlattıklarını hayal eden kitapları buluyorum ve bunların aslında kendi kendini aklayan kitaplar olduğunu, yani tek amaçlarının hepimizin iyi olduğunu söylemek olduğunu düşünüyorum. O dönem Meina’daki yönetim SS’lere Yahudilerin isim listesini teslim etti. Ama bu doğru bir eylem miydi, normal karşılanabilir mi? 43 Eylül'ünde o dönemde işgalci bir orduya İtalyan vatandaşlarının isimlerini verilmesi nasıl normal kabul edilebilir? Bu çok önemli ve ciddi bir konudur ve bununla yüzleşilmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum. Odanın dolu olduğunu ve Meina'nın bu olayları küçümsemeden, yüzleşmeden kaçınmadan anmak için yıllardır her zaman yanımızda olduğunu şükranla görüyorum. Geçmişte hep böyle olmamıştı. Gerçekten hepinize teşekkür ediyorum, ayrıca üyesi olduğum Milano Progressive Yahudi Cemaati Lev Chadash’a teşekkür ederim. Milano Progressive Yahudi Cemaati, önce annemin ve bugün de benim yanımda. Ayrıca Cemaat Başkanı Carlo Riva'ya beni Mario ile tanıştırması ve dolayısıyla bu toplantının gerçekleşmesini sağlaması nedeniyle teşekkür ediyorum.

Mario: Söyledikleriniz çok önemli çünkü doğruyu söylemek zorundayız. Almanya'da sorumluluklar konusunda tarihi bir tartışma yaşandı. İtalya'da da uzun süredir tartışılıyor. Ancak İtalyanların Nazilerle ilgili bir kendini aklama tutumu var. Holokost'u kimlerin ve nasıl gerçekleştiğini burada biliyoruz. Yahudi ailelerin nerede olduğunu ihbar eden “iyi” İtalyan vatandaşlarını da biliyoruz. Auschwitz'den sağ kurtulan Pucci ve Angela Bucci kardeşleri almaya gittiklerinde nehirde Eleonora ile birlikte Nazilerin olduğunu, aynı zamanda faşist polisin de ve onların nerede olduklarını söyleyen ev komşularının olduğunu, bu nedenle de ailece Auschwitz’e götürüldüklerini hatırlıyor bu kardeşler. Günümüzde minimize edildiğini gördüğümüz yerde, kelimelerin yetersiz olduğu bir konuşma yerine, tam olarak ne olduğunu hatırlayın, hatırlatın. Bu yaşananlar çok önemli. Göl kıyısında, artık Hotel Meina’nın olmadığı yerde artık anı hatıra plaketi var. Bunun İtalya'daki ilk Yahudi katliamı olduğunu hatırlayalım. Burada öldürülen çocukların İtalya'da öldürülen ilk iki Yahudi çocuk olduğunu hatırlayalım. Annenin bu hafıza ihtiyacını sana nasıl aktardığını ve bunu nasıl yaptığını öğrenmek istiyorum.

Rossana: Biri bana bu konuda yazar veya soru sorarsa, ilk düşündüğüm şey annem oldu. Sonra zamanla annemin ne yapacağını düşünmeye başladım, eğer hayatta olsaydı ve bu kadınla yüz yüze gelme hikâyesiyle karşı karşıya kalsaydı, bir buluşma hipoteziyle karşı karşıya kalsaydı ne yapardı? Bunu gerçekten hissettim. Onu tanıyanlarınız sanırım benimle aynı fikirde olacaklardır. Annemin bu teklifi memnuniyetle karşılayacağını düşündüm; konuya bakışı nedeniyle bunu anlardı. Annem merhamet ya da acıma yaratmak için konuşmadı, bir bakıma yapmakta olduğumu yaptı. Gerçekten öyle olduğunu düşünmesi anlamında militan diyebilirim. Bu olayların tekrar yaşanmasını önlemek için çocuklarla ve insanlarla konuşmak faydalı. Evimiz her zaman elle yazılmış mektuplar ve mesajlarla doluydu. Tanıştığı herkese adresini bıraktığı için hala ona yazan okul çocukları var. Herkese cevap verdi. Hala bu yazışma sandığı evde durur. 80. yıl dönümde bir de şu var, tam da sorumlulukların tanınmasıyla ilgili bu çok önemli anıyı dinlediniz. İki şeyi açıklamak istiyorum. İlki, Yahudilikte bağışlama konusu çok iyi bilinmiyor, ikincisi ise buluşmamız nasıldı? İlkinden başlayalım Yahudilik üçüncü bir kişi aracılığıyla affetme olasılığını kabul etmez, yani ölmüş insanlar artık aramızda değildir ve affedemezler. Bu nedenle bizim için affetmek Maite'nin size daha önce açıkladığı konuya benzer. Affetmek, somut, etkili bir eylem yapmak ve anlatmak anlamında bir diyalog olanağına, kefaret olanağına dönüşür. Kendini aklamak değil hatırlamayı vaaz etmektedir. Bu Yahudilikte kabul edilir bir bağışlamadır. Kabul edilen başka bir kavram daha var, paylaşmak isterim: “Tikun Olam”. Bu kelimenin tam anlamıyla dünyanın onarılmasını özetleyen bir kavramdır. Bu kavram benim görüşüme göre çok önemli; bugün önünüzde olup bitenlerle, yani her Yahudi'yle çok ilgisi var. Dünya tarihindeki boşlukları ve yanlışları, yaşamı süresince elinden geldiğince onarmaya çalışmak kişisel bir görevidir. Tabi, her biri kendi imkânlarıyla, yöntemleriyle yaparak… Bunun mümkün olduğuna inanıyorum. Benim durumumda, açıklık yoluyla, diyalog yoluyla yapmak. Bunu annemden öğrendim.

Bana sorduğun diğer konu da Maite ile buluşmamız. Maite ile görüşmemiz, birbirimize gönderdiğimiz bir dizi e-posta ile başladı. Ben de bazı arkadaşlara teşekkür ediyorum. Bunu Verbania'daki Direnişçiler Derneğinde başladığını söylemek isterim. Maite'ye başlangıçtaki zorlu araştırmasında çok yardımcı olan tarihçilerin çoğu, hayatta kalanlar veya aileleri var mı diye sorulmadan ona ismimi ve e-postamı verdiler. Bana da önceden bilgi verdiler çünkü çok hassas bir konuydu. Benimle konuşmanın mümkün olup olmadığını sordu ve sonra birbirimize yazmaya başladık. Ancak ikimiz de pek yazmayı sevmiyorduk. Ben de ona “tatilinizde bize de uğrayın” dedim. “Tatilde Liguria'da deniz kenarında olacağız, uygunsa gelin.” O da bu fırsatı değerlendirdi ve güneşli bir günde denizin önünde buluştuk. Ortak konumuzda başlamak çok zor oldu. Nasıl ilerleyeceğimizi konuştuk. Ama sonunda hikâyelerimizi birleştirebileceğimiz konusunda anlaştık.

Mario: Şimdi Maite’ye de bazı sorular sormak istiyorum ama Almanca cevaplayacak. Aile geçmişine nasıl ulaştın? Çünkü ailede de derin bir sessizlik geçmişi var. 1997 yılında büyükannenden çocukluğunu anlatmasını istedin. 1943 doğumluydu yani savaşta doğmuştu. Almanya'da vatandaş olarak yaşadıklarını anlattı ve bir ara ağzından ‘kardeşim’ ile başlayan bir cümle kaçırdı. “O bir askerdi. İtalya'daydı ve korkunç şeyler yaptığını söylediler. Ama ben buna hiç inanmadım. Korkunç şeyler yapmış olması mümkün değil çünkü canlılara zarar vermezdi.” Evine döndüğünde büyük amcanın adını Google'a arattın. Anneannenin erkek kardeşi hakkında gördüklerin tamamen şok etti, bu adamın katliam gerçekleştirdiğini keşfettin. 1963'ten 68'e kadar süren bir soruşturma olduğu ve 1968'de işlediği suçları anlatan 160 tanığın bulunduğunu öğrendin. Sormak istediğim şey, konu hakkında hangi yolu izledin ve seni bu cesareti almak için bu kadar ileri gitmeye iten şey neydi?

Maite (tercüman-özet): 2014’te Maggiore Gölüne geldiğimde görüştüğüm kişi, büyük dayımın burada korkunç bir şey yaptığını söyledi. Sonra anneannemin kardeşi hakkında sözlerle bağlantı kurdum. Meina Anıtına gittim ve mutlaka bir şeyler yapmam gerektiğini anladım. Müzisyen olan partnerimle konuştum. Gençleri de dâhil etmek için olan her şeyi müziğe aktaracak bir etkinlik yaratmayı düşündük; gençlerin olayı bilmesi gerekir. Sessizlikten burada konuşmak için cesareti bulmaya kadar olan yolculuğu nasıl yaptım? Başlangıçta olay olmadı. Kendim bir şey yapmamış olmamama rağmen utanç vericiydi ama yapan yakın bir akrabaydı. Sonra bir şeyler yapmam gerek diye düşündüm, ya suçluluk duygusunu yaşamaya devam edecek ve susacaktım ve çocuklarım da hissettiğim suçluluk duygusunu yaşayacaklardı ya da bir şeyler yapmalıydım ve bu gerçekleşti. Ekim ayında bu anı bir konsere dönüşecek. Konserde katledilenleri isimleriyle anacağız.

Mario: Almanya'da büyüyen bir aşırı sağ partinin olduğunu biliyoruz. Şunu sormak istiyorum. Bugün Almanya'da hafıza tartışması ne durumda?

Maite: Evet bu partinin gerçekten var olduğunu söylüyorlar, bizleri de korkutuyor. Ancak Almanya'daki çoğunluğun böyle düşünmediğini ve yalnız antisemitizme karşı değil ırkçılığa da karşı olduklarını söylüyorlar. Bu bizleri umutlandırıyor.

Ve peşinden dakikalarca süren alkışlar….

Yazının 1. bölümü linki: https://www.salom.com.tr/haber/129622/meinada-bir-anma-toreni-1

(devam edecek)

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün