Sonsuz döngü

Berk YÜKSEL Perspektif
20 Eylül 2023 Çarşamba

Üşüyorum… Üşüyorum…

Hem de çok… Neredeyim, ne bu rüzgâr. Gözlerimi açamıyorum. Rüzgâr suratımı kesiyor adeta. Nedir bu içimdeki boşluk hissi. Sanki kalbim beynimde atıyor. Neredeyim ben?

Çok üşüyorum…

Yüzüme ıslak, çiğ gibi bir şeyler çarpıyor. Karanlık hem de çok karanlık. Peki,  gözlerim, onları neden açamıyorum. Bir daha deneyeceğim… Açamıyorum. Yoksa bir rüyada mıyım?

Bir dakika gözlerimi aralamayı başardım, aman Tanrım; Ben düşüyorum!

Ellerim, parmaklarım bu ben olan ben miyim? Neredeyim?

Bulutların içinden hızla süzülerek aşağı doğru iniyorum. Peki, ben kimim, ismimi bile hatırlamıyorum.

Sırtımda yanan da ne; tüy mü onlar! Canım acıyor hem de çok.

Ağlamak istiyorum. Gözyaşımı akıtamıyorum.

Hep yükselmek bütünleşmek istemişim de tam tersi ayrılıyorum gibi hissediyorum.

İçime inanılmaz bir yük biniyor. Nefes alamayacak gibi hissediyorum.

Varlığımı aşağı doğru çekiyor. Kalbimi avucunda sıkıyor…

Alçaklara doğru düştükçe doyumsuz bir açlık bedenimi, benliğimi kaplıyor.

Bir şey çekiyor beni. Küçültüyor beni, gücümü elimden alıyor sanki.

İyi ama ben kimim?

Kendimle ilgili hayal meyal birçok şey hatırlıyorum ama aklımdaki fotoğraflar hep farklı kişiler.

Giderek hızlanıyorum, sırtım adeta alev aldı, aman Tanrım bulutların altındayım, düşüyorum.

Sonum geldi, toprak mı o? İyi de toprak neden ışıldasın ki...

Kafamda sorular ile sona doğru gidiyorum kim olduğumu hatırlayamadan.

 Elveda sonsuzluk, elveda her kim isem... Bir dakika ben, “ben, benim ben”… 

Işığa çarpacağım az sonra ancak hatıralarım gözümün önünden akıyor ne kadar uzun yaşamışım ben, bir dakika bütün bunlar yoksa…

Işığı görüyorum, evet ışığı bir şeyler söylemek istiyorum ama mümkün değil. Neredeyim ben?

Işığa doğru çekiliyorum karanlıktan; ama huzurdan huzursuzluğa doğru bir yolculuk sanki kopuyorum yavaş yavaş çok daha büyük bir güçten.

Canım acıyor, hem de çok. Bağırmak istiyorum sesim boğazımda boğuluyor. Gözlerim yine kapalı. Şu kapıdan geçince acımı haykırmak istiyorum. Ruhumun baskılandığını hissediyorum. Evet, kapıdan sütunların arasından geçtim, sanki bir film yine başlıyor gibi hissediyorum, peki nedir bu üzüntü ve acı.

Ağlamak istiyorum… Bir çığlık duyuyorum: “Inga…” diye.

Aman Tanrım bu ben miyim; ellerim ne kadar küçük, neler oluyor.

Bunlar da kim, herkes bana bakıyor. Hatırlamak istiyorum ama her geçen an sanki her şeyi unutuyorum. Bildiklerim, düşüncelerim, tüm geçmiş yolum sanki bir güç tarafından emiliyor benden.

Kalanları kurtarmak istiyorum. İsmimi anımsıyorum sanki ama bu adam kulağıma eğilip başka bir isim söylüyor.

Beni bende bırakın demek istiyorum anlamsız sesler çıkarıyorum. Düşündüklerimi, söylemek istediklerimi söyleyemiyorum.

Aman Tanrım yoksa ben yine, yeniden en baştan mı?

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün