Cannes Festivalinde Todd Haynes ´MAYIS ARALIK´ ile düş kırıklığı yaşattı

Todd Haynes´in umut vaat eden filmi, iki müthiş kadın oyuncusuna rağmen beklentileri karşılamadı. Jean-Stéphane Sauvaire ´Kara Sinekler´de New York ambülansçılarının sorunlarını perdeye taşıdı.

Viktor APALAÇİ Sanat
16 Ağustos 2023 Çarşamba

‘MAYIS ARALIK’

‘MAY DECEMBER’

Yön: Todd Haynes

Sen: Alex Mechanikt - Samy Burch

Gör: Christopher Blanvelt

Ku: Alfonso Gonçalvos

Oyn: Julianne Moore - Nathalie Portman - Cory Michael Smith - Charles Melton - Piper Curdi

Kariyerindeki dokuz filmiyle Hollywood’un saygın yönetmen - senaryo yazarları arasına giren Todd Haynes’in son filmi ‘Mayıs Aralık / May December’ 76. Cannes Film Festivali’nin düş kırıklığı yaratan filmleri arasındaydı. ‘May December’ vaat ettiklerini tam yerine getirmeyen, finali iyi yazılmamış bir film olarak, Todd Haynes’in önceki başarıları ‘Carol’ ve ‘Cennetten Uzakta’ seviyesine ulaşabilmiş bir film değil.

İki müthiş kadın oyuncuyu bir araya getiren bir ‘kadın filmi’nde, Hollywood’un geçmişinde ve bugününde çok ünlü olan iki oyuncuyu karşı karşıya getiren bir melodram izliyoruz. 36 yaşındaki Hollywood ünlüsü Gracie (Julianne Moore), 13 yaşındaki bir çocukla basıldıktan sonra Joe (Charles Melton) isimli bu erkekle evlenmiştir. Ünlü magazin romantizminin ülkeyi sarsmasından 20 yıl sonra evli çift, aktris geçmişleriyle ilgili bir film için araştırma yapmak üzere biri geldiğinde kendini baskı altında hisseder. 20 yıl önce Gracie ve kocası Joe’nun ilişkisi ülkeyi etkisi altına almıştır. Artık sıradan bir hayat yaşayan çift, ikiz kızlarının mezuniyetine hazırlanmaktadır. Hollywood oyuncusu Elizabeth (Natalie Portman) Gracie’ı canlandıracağı yeni filmine hazırlanmaktadır. Kendisini daha yakından tanımak ister ve ailesiyle vakit geçirmek için evlerine gider.

Bu ziyaret aile dinamiğinin çözülmeye başlamasına neden olur. Gençliğinde yaşadıklarını tam olarak hazmedememiş Joe, daha 35 yaşında çocuklarının evden ayrılmasına hazırlanan bir baba olduğu gerçeğiyle yüzleşir. Elizabeth ile Gracie birbirlerini inceledikçe, iki kadın arasındaki farklar ve benzerlikler açığa çıkar. 20 yıl öncesinin tabloid basınının gözdesi Gracie ile yeni hayatına 20 yıldır uyum sağlayamamış, kendinden çok genç kocası Joe arasındaki gizemi çözmek, evlerine gelen genç aktris Elizabeth’e düşer. Son derece zeki Elizabeth, her şey yolundaymış gibi gözükmesine gayret gösteren bu aykırı çiftin hayatında bazı pürüzler olduğunu keşfeder. Araştırmalarında onların üzerine gidince film bambaşka bir kulvara girer ve filmin tek sürprizini yaşarız. Film bir kişiyi tam anlamıyla tanımanın zorluğuna (ya da imkânsızlığına) odaklanıyor.

Film, ABD’de 1997’de 12 yaşındaki öğrencisiyle seks yapmaktan hüküm giyen, hapisten çıktıktan sonra evlenen matematik öğretmeni May Kay Letournau’nun hayat hikâyesinden esinlenmiş. Filmde kötü şöhretli tabloid aşkıyla yıllardır magazin basınını meşgul eden Gracie ile genç aktris Elizabeth’in gizli çekişmesini izliyoruz. Tüm hareketleri kontrollü Gracie ile kuşkucu, hırslı Elizabeth arasındaki adı konmamış bir savaşın yaşandığı evde sürpriz olaylar yaşanır. Gracie ile yeni hayatına uyum sağlayamamış Joe arasındaki gizemi çözmek Elizabeth’e düşer. Bu rollerdeki üç oyuncunun kusursuz performansı Todd Haynes’in mizansenine katkı veriyor. Çekilmeye başlanan yeni filmin ilk sekansı ‘Mayıs Aralık’ın final sahnesidir.

1961 Kaliforniya doğumlu Todd Haynes’in aktifinde on uzun metrajlı film var. Cannes’da En İyi Artistik Katkı Ödülünü kazanan ‘Velvet Goldmine’ (1998) ‘Yurttaş Kane’den referans alan bir filmdi. ‘Cennetten Uzak / Far From Heaven’ (2002) En İyi Senaryo Ödülü Oscar’ına aday gösterildi. Bob Dylan’ın hayatını anlatan ‘I’m Not There’ (2007) Venedik’te Jüri Özel Ödülü kazandı. Altı Oscar adayı ‘Carol’ (2015) Cannes’da Queer Palm ve En İyi Kadın Oyuncu (Rooney Mara) ödüllerini kazandı. ‘Karanlık Sular / Dark Waters’ (2019) müthiş bir biyografik drama idi. Todd Haynes fetiş oyuncusu Oscar ödüllü aktris Julianne Moore’a üç filminde yer verdi. Siyah Kuğu / Black Swan’ ile Oscar ve Bafta Ödüllerini kazanan Natalie Portman ‘Mayıs Aralık’ın açık ara en iyi oyuncusu.

 

2.  FİLM

             ‘KARA SİNEKLER’

‘BLACK FLİES’

Yön: Jean-Stéphane Sauvaire

Sen: Ben MacBrown - Ryan King

Gör: David Ungaro

Müz: Nicholas Becker

Oyn: Sean Penn - Ty Sheridan - Michael Pitt - Katherine Waterson - Mike Tyson - Kali Reis - Anthony Richardson - Robert Oppel

 

1968 Paris doğumlu Fransız yönetmen, senaryo yazarı, yapımcı Jean-Stéphane Sauvaire’in Gaspar Noé’nin asistanı olarak başlattığı sinema kariyerinde sekiz uzun metrajlı film var. Hayatını New York’ta sürdüren Sauvaire’in 76. Cannes Film Festivali’nde yarıştığı ‘Kara Sinekler / Black Flies’ın konusu, yönetmenin çok iyi tanıdığı şehirdeki ambülansla ilk yardım hizmetlerine odaklanıyor.

Shanon Burke’nin 2008’de yayınlanan ‘9-11’ başlıklı romanından alınan, Ben MacBrown ile Ryan King’in senaryosunu yazdığı film New York sokaklarında geçiyor. (911 bu şehirde acil ağrı için kullanılan telefon numarası). Çağrılara koşan sağlık görevlilerin yaşadığı stresi, mesleklerinin bu insanlara verdiği zararları film boyunca izliyoruz. Ollie (Ty Sheridan), Sean Penn’in canlandırdığı kır saçlı tecrübeli birinci sınıf doktor ile ambülans sürerek çalışan iyi niyetli, zeki bir şoförünü oynuyor. Bu ikilinin yaptığı seçimler onları zıt yönlere götürür. Günlük şiddet atmosferi içinde Ollie, yaşam ile ölüme bakış açısının değiştiğini fark eder.

Jean-Stéphane Sauvaire bir yıl boyunca yaşamlarını takip ettiği New Yorklu acil servis elemanları üzerinden unutulmaz bir insan deneyimi kazandığını söylüyor. Film adını, bir cesedin üzerine konan ürkütücü kara sineklerden alıyor. Ambülansçıların hayatlarını anlatan filmler arasındaki Martin Scorsese’nin 1999 tarihli ‘Yaşamın Kıyısında / Bringing Out of the Dead’, senaryosunu Paul Shrader’in yazdığı, başrollerini Nicolas Cage ile John Goodman’ın oynadığı kaliteli bir filmdi.

Gözü pek çılgın sürücü Ollie Cross ile feleğin çemberinden geçmiş, orta yaşlı Doktor Gene Rutkovsky’nin ambülanslarıyla son sürat yardıma koştukları arasında, katiller, uyuşturucu satıcıları gibi suç dünyasının azılı mensupları da vardır. Tıp tahsilini sürdürebilmek için ihtiyacı olan maddi kaynağın peşindeki Ollie, mesleği yüzünden hayatı kaymış, ailesine gereken ilgiyi gösterememiş deneyimli ortağından öğreneceği çok şey vardır. Ailesiyle sorunlar yaşayan, karısı tarafından terkedilmiş, moralsiz, asosyal doktor Gene, mesleğinin getirdiği stresli yaşam şartlarıyla iflasın eşiğine gelmiştir.

Kimi zaman 36 saat çalışmak zorunda kalan ambülansçı doktorlar, yardımlarına koştukları insanlardan gördükleri kötü muamele karşısında sükûnetlerini korumak durumundadır. Jean-Stéphane Sauvaire bu konuda: “Bu mesleği icra edenler arasında çok sayıda intihar vakasına rastlandı. 11 Eylül saldırısında yardıma koşan doktorlar sonraları psikolojik tedavi almak durumunda kaldı. Suç dünyasındaki bu insanların ambülansçılara karşı vicdansız, olumsuz davranışları üzerine bir film yapmayı hedeflemedim. Bu insanlar üzerinden günümüz New York’unun bir portresini çizmeye çalıştım” dedi.

Sauvaire’in filmografisinde ergenler arasında şiddet teması öne çıkar. İlk filmi Katır / La Mule’da (2000) Rosy De Palma’nın canlandırdığı kadın bir Fransız havalimanına gelir, şüpheli davranışlar sergiler, kilitli çantasında bir şey saklıyor gibi görünür. Ancak üstünün ve çantasının aranması gümrükçülerin beklemediği bir şey ortaya çıkar. ‘A Dios’ (2001) konusu Kolombiya’da geçen bir macera filmiydi. Kahramanı küçük bir erkek çocuktur. Yönetmenin üçüncü filmi Carlitos Medellin’, Kolombiya’nın Medellin şehrinde geçen bir belgeseldir. Johnny Mad Dog’ 2008 Cannes Festivalinin Belirli Bir Bakış bölümünde Umut Vaat Eden Film Ödülünü aldı. 2017 Cannes Festivalinde yarışma dışı gösterilen Şafaktan Önce Dua / A Prayer Before Dawn’, Tayland hapishanelerinden kurtularak boks şampiyonu olan Billy Moore’un gerçek hayat hikâyesine odaklanır. Sauvaire’in uluslararası yarışmalarda kazanılmış bir ödülü yok.

Jeff Nichols’un Kaçak / Mud’ (2012) filminde parlayan genç aktör Ty Sheridan (27) Sean Penn gibi bir süperstarın yanında ezilmiyor, oyun gücüyle başrol için iyi bir seçim olduğunu kanıtlıyor. İki Oscar Ödüllü oyuncu- yönetmen (Cannes Festivallerinin müdavimlerinden) Sean Penn, yıpranmış, yorgun düşmüş, dibe vurmuş, hayata yenik düşmüş doktor rolünde, her zaman olduğu gibi çok başarılı.  

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün