Dünyanın ilk gettosunda yaşam -2 Venedik Gettosunun gelişimi

1516 yılında Venedik Cumhuriyeti, Yahudi tarihinin gidişatını, ilk Yahudi gettosu açmak suretiyle değiştirdi. Büyük kıyımların, yalıtlanmaların ve aşağılamaların içinde, baskı altında bulunan Venedikli Yahudiler, bir ölçüde hapsedildikleri alanda güçlü bir cemaat oluşturabildi.

Yusuf BESALEL Perspektif
9 Ağustos 2023 Çarşamba

1516 yılının sonlarında gettoda 700 Yahudi yaşıyordu. Yahudilere askeri koruma ve gettonun sınırları içinde dinsel uygulama özgürlüğü vaat edilmişti; fakat bundan öte, yasalar sertti: Yahudilerin, kendilerini belirten amblemler takarak, başkalarını dinleri hakkında bilgilendirmesi gerekiyordu; vergileri ve kiraları, Yahudi olmayanlardan göreceli olarak çok daha yüksekti; yaşam koşulları kötüydü, iç içe yaşıyorlardı ve iş imkanları sınırlıydı. Yahudilerin çoğu ikrazatçı, doktor, tacir, satıcı olarak çalışıyordu fakat bazıları da zorla Venedik’in rehinci dükkanlarında hükümet tarafından saptanmış ucuz rayiçlerle çalıştırılıyordu. Yahudiler gettoya girmek ve çıkmak için neredeyse savaş verdiklerinden, çoğu anlamlı bir iş bulamıyordu. Zaman geçtikçe Yahudilerin ticari endüstrisinin devamı da zorlaştı. Çünkü yabancı Yahudilerin 1541’den itibaren iş ve ticaret için gettoda kalmalarına kısıtlanma gelmişti. Ancak hükümet memurları, bir Yahudi tüccara açık bir şekilde Venedik’te izin vermişlerse, o kalabalık gettoda yerleşmeye yeltenebilirdi. Yine de bu tüccarların kalma süresi birkaç günü aşamazdı ve beraberinde ailesini getirmesine izin yoktu. Bu da esas itibariyle Venedik’teki Yahudilerin refahının sonuydu -kısa bir sürenin haricinde. Yahudilerin çoğu, top döküm tesisinde çalışırdı veya mütevazı bir geçim için ikinci el eşya ve elbise alım-satımıyla uğraşırdı.

Kalabalıklaşan, gelişen getto

Bununla birlikte zaman ilerledikçe, gettodaki Yahudilerin sayısı düzenli şekilde artmayı sürdürdü. 100 sene sonra gettonun nüfusu 5 bini aşmıştı! Bu bir hata değildi -Yahudiler, gerçekten de gettonun içine sızmaya çalışmıştı! Yahudiler, vermeleri gereken bunca mücadeleye karşın, mahpus olmalarına rağmen, yaşam standartlarını arttıran yollar buldu. Mevcut imkanlarla çalışarak kasaplar, fırınlar ve her konumda popüler olabilen dükkanlar açtılar; para da bu küçük mahalleye girmeye başladı. Kısa süre içinde yöre, mahalli oturanlar ve ziyaretçiler için bir çarşı haline geldi ve Yahudiler, paralarını sadece gettoda harcasalar da, gettoya güçlü bir giriş - çıkış gözlemlenebiliyordu.

Bu denli çok insanı barındıran yüksek binalar, daha da uzadı ve yeni göçmenlere yer açtılar. Bugün bu binalar, acilen restorasyona muhtaç. Çökme olasılıkları olan bu binaların korunması için farklı yerel gruplar, teşebbüse geçti.

Gettonun sinagogları

Yahudiler tarafından sağlanan bu para, yeni ve daha iyi bir altyapı oluşturulması için kullanıldı. En önemli yapılar arasında sinagoglar yer almaktaydı. Alman Yahudileri, kendi ‘Scuola Grane Tedesea’yı, İtalya’da doğmuş Yahudiler ‘Scuola Italiana’yı, İspanyol ve Portekiz Yahudileri ise ‘Scuola Spagnola’yı kurdu; Levantan Sefaradlar ‘Scuola Levantina’yı, Aşkenazlar da ‘Scuola Canton’u inşa etti.

Scuola Grane Tedesa (Büyük Alman Sinagogu), 1528’de gettoda inşa edilmiş ilk sinagogdu. Günümüzde de mevcut olan bina geleneksel bir Aşkenaz sinagogu görünümüne sahip, ancak bir ibadethane olarak değil, bir müze olarak kullanılmakta. İkinci inşa edilen sinagog Scuola Canto, birincisinden sadece dört yıl sonra yapılmıştı. Aşkenazlar, giderek artan bir şekilde Alman, Fransız ve Venedik kültürleri arasında bir ayrım gözlüyordu; dolayısıyla Fransızlar, bunlardan ayrılmaya ve kendi cemaatlerini kurmaya karar verdi. Scuola Canton, Provans Yahudilerine tahsis edildi. Bu sinagog Fransız mimarisindeydi ve ibadet ritüelinde de ilaveler bulunmaktaydı. Günümüzde bu sinagog Venedik Yahudi Müzesinin bir bölümü.

Bunun ardından Scuola Italiana veya İtalyan Sinagogu, 1575’te ülkede doğan Yahudiler için inşa edildi. Burada doğan Yahudiler, bu alanda alışveriş veya ticaret amacıyla değil, ataları burada doğduğu için mevcuttu ve bu yüzden gettodaki gruplar arasındaki en fakirleriydi. Dolayısıyla bu sinagog çok küçüktü, sadece 25 kişi ibadet edebilmekteydi. Son derece güzel bir iç dekorasyona sahip olmakla birlikte, cepheyi güzelleştirmek için para artmadığından, bu sinagog göze çarpmayan bir bina olarak çevresiyle kaynaşır.

Beş yıl sonra inşa edilen Scuola Spagnola (İspanya Sinagogu), 1490’larda İber Yarımadasından ihraç edilen Yahudilere mekan oldu. Scuola Italiana’dan çok kısa bir zaman sonra inşa edilen bu sinagog vasıtasıyla İspanya Yahudileri, mahalli adetlere göre hareket etmek istedi ve İtalyanların yolundan giderek, sinagogun sadece içinin dekorasyonunu yaptılar; dışını çıplak ve göze çarpmayan bir tarzda bıraktılar. Bu sinagog, her yıl Pesah’ın başlangıcından Sukot’un sonuna, hala bir ibadethane olarak dek işlevini sürdürmektedir.

1541’de Venedik yönetimi, gene İspanya’dan kaçmış bazı Levanten tüccarlarla bir anlaşma yaptı. Venedik yönetimi, gettoda yaşamaların ve ticaret yapmalarına izin verince bu grup da 1689’da Scuola Levantina’yı hizmete açtı. Bu sinagog, basit malzemelerle inşa edilen fakat daha evvel mevcut bulunan bir binadan türemeyen ilk sinagogdu. Levanten Yahudileri, bu sinagogun İspanyol Sinagogundan daha geniş olmasını istiyordu. Bunun için uygun bir bina bulamayınca kendi özgün sinagoglarını inşa ettiler!

Bütün bu cemaatlerin içinde getto Yahudileri Venedik lisanı, İtalyanca (Venedik lisanından değişiktir!), Judeo-İspanyolca, Fransızca, Almanca ve İbranice konuşuyordu. İbranice, geleneksel Yahudi evraklarında örneğin Ketubot’ta (evlilik akitleri) kullanılıyordu.

Ticaret geliştikçe kitaplar ve özellikle dini kitaplar gettoda ortaya çıkmaya başladı. Kısa bir süre sonra matbaalar kurularak, İbranice, Ladino ve Yidiş kitaplar yayınlanmaya başlandı ve birçok ünlü kitap gettonun içinde üretilmeye başlandı. Örneğin 1609 tarihli Venedik Agadası, dünyadaki Agadaların (Pesah gecesi okunan öykü) en ünlüsüdür. Matbaada basılan Talmud’un ilk baskısı olan Bomberg Talmudu da bu dönemde Venedik’te basılmış, hemen bir ‘best-seller’ olarak Yahudi dünyasında fırtına estirmişti…

Böylece gelişen Venedik Gettosu, dünyada iyice tanınmaya başlandı. Venedik hükümetinin üzerinde giderek artan bir baskı uygulanarak, gettoyu yöneten katı kuralların çözülmesi istendi; ancak bu dilekler, sağır kulaklara ulaştı. Nihayet 1797’de, 250 yıldan fazla bir süreçten sonra Napoleon ve İtalya’daki Fransız ordusu, Venedik’i zaptetti ve Venedik Cumhuriyeti dağıldı. Bundan iki ay sonra, 11 Temmuz 1797’de, getto, en sonunda sınırlarını açtı ve ayrılıkçı yasalarını iptal etti…

Günümüzde getto

Napoleon, Yahudilere eşit vatandaş muamelesi yapılacağını ve Venedik’in artık ayrımcı bir düzen içerisinde faaliyet gösteremeyeceğini ilan etti. Gettonun ismi ‘Contrada dell’unione’ (Birlik Bölgesi) olarak değiştirilerek, Venedik’in geri kalan kısmıyla tekrar birleştiği ifade edilmek istendi. Fakat Yahudilerin çoğu bölgede kaldı -ancak daha mutlu şartlar altında…

Günümüzde Eski Getto, hala Venedik’in Yahudi mahallesini temsil etmekte olup, kentte bir dini yaşam odağıdır. Günümüzde Venedik’te 450 dolaylarında Yahudi yaşamakta olup, bu Yahudilerden yaklaşık sadece 30’u (12 hane kadar) hala getto alanında yaşamaktadır. Çünkü bu bölge, çok pahalı bir yöredir.

Beş sinagogun hepsi ayaktadır ve merkezi üçünün yanında Venedik Yahudilerinin tarihçesini anlatan Yahudi Müzesi bulunur. Bugünün dindar Yahudileri, kışın merkezi ısıtma sistemine sahip tek sinagog olan Levantina Sinagogunda ibadet etmeyi yeğler. Fakat yazın İspanyol Sinagogunu kullanırlar çünkü burada tatlı bir esinti vardır. Her beş sinagogda da dini konularda dersler verilir: Talmud sınıfları, çocuklar için Yahudilik çalışmaları, İbranice dersleri ve diğer etkinlikler... Ayrıca bir anaokulu, bir yeşiva, Judaica dükkanları ve yaşlılar evi de Eski Getto’nun içinde yer alır.

Venedik'in ve çevresinin tarihini, Yahudi yerleşim yerlerini de zikreden ve çok değerli fotoğraflar içeren bir esere göre, söz konusu yerleşim bölgeleri şunlardı: Asolo, Badia Polesine, Bassano del Grappa, Belluno, Cittadella, Conegliano, Conselve Este, Feltre, Giaveza del Montello, Lendinara, Marostica, Mestre, Monselice, Montagnana, Pedua, Piove di Sacco, Portobuffolé, Portogruaro, Praglia Albey, Rovigo, Sanguinetto, Soave, Treviso, Venice, Verona, Vicenza, Villafranca, Vittorio Veneto Vo.

Adı geçen yerleşim bölgelerindeki Yahudi yerleşimi tarihçesi, 1200’lü yıllardan beri ayrıntılı bir şekilde verilmektedir. Bu kapsamda şahsiyetler, sinagoglar ve mezarlıklar da ele alınmakta ve resimlerle desteklenmekte olup, konu hakkında ayrıntılı bilgi almak isteyen okurlar için söz konusu eser kıymetli bir kaynakça sunmaktadır.

Kaynakça:

Hebrew University of Jerusalem, the National Library of Israel neşriyatından.

Veneto Jewish Itineraries, Places, Historyanel Art, 1996, Marsilio Editori s.p.a in Venice.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün