Geçen mevsimin en iyi oyunları -5

Erdoğan MİTRANİ Sanat
26 Temmuz 2023 Çarşamba

‘Tek Kullanımlık Hikâye’ 

Volkan Çıkıntıoğlu’nun trajikomik bir “kanka” öyküsü olarak tasarladığı, Altıdan Sonra Tiyatro yapımı ‘Tek Kullanımlık Hikâye’, ekonomik krizin ekolojik krizle örtüştüğü, herkesin kendi derdinde olduğu bilinçsizlik ve/veya umarsızlık ortamında geçer. Tüm gezegenin tehlikede olduğuna nasılsa uyanabilmiş bir kişinin, farkında olanın bile “biz ne yapabiliriz ki” dediği bir topluluğa dert anlatabilmesinin imkânsızlığı, karanlık, müthiş de komik bir dille anlatır.

Anlatıyı üç arkadaşın yakın dostlukları ve yaşadıkları mahalleyle ilişkileri üzerine oturtan Gülhan Kadim, kısmen tamamlanmış bir binanın çatı terasındaki üç beş inşaat artığı tahta, birkaç bidon boya ve üç taşınabilir merdivenle, evleri, yolları ve hatta taşıtlarıyla İstanbul varoşlarında, herkesin birbirini tanıdığı gecekondu mahallesini var eder.

Mucizevi bir birliktelik oluşturan benzersiz üçlüsü İsmail Sağır, Meriç Rakalar ve Murat Kapu, oyunculuk ve anlatıcılık görevlerini üstlenirler; hem kazananlar dünyasının kaybedeni üç kankayı, hem mahallenin tüm diğer sakinlerini canlandırırlar. Büyük doğallıkla yorumlanmış en ufak yan rolleri bile usta işidir. İsmail’in Müjgân’ı ile Meriç’in Fatma Abla’sıysa unutulur gibi değil.

‘Close Up’

 1956’da Fildişi Sahili’nde doğan, oyuncu, yönetmen, roman, deneme, oyun yazarı Koffi Kwahulé, ilk metinlerinden itibaren, güncel şiddetin içinden çıkan, kapkaranlık mizahı, müzikalitesi, yakıcılığı, caz ezgilerini çağrıştıran aksak ve hummalı ritmiyle alışılmış kuralları paramparça eden kendine has yazın diliyle dikkat çeker. 2020’de tek erkek oyuncu için yazdığı ‘Close up’ı, tüm oyunlarını büyük başarıyla dilimize aktaran, oyuncu, çevirmen, yönetmen Ezgi Çoşkun yönetmişti.

‘Close up’, ara verdiği üç yılın ardından yeniden harekete geçen seri katil Ezekiel’in, kaçırdığı son kurbanı ‘küçük kızı’ öldürmeye hazırlandığı süreçte, izleyiciyi pedofil, tecavüzcü, nekrofil belleğinde ve anılarında yolculuğa çıkarır.

Kwahulé, aynı anda canavar, katil, iyi eğitimli oğul, iş sahibi, kurban, sanatçı, peygamber Ezekiel’i, yaşadığımız vahşet çağında işlediği cinayetleri örtbas edebilen, sorumlu olduğu hiçbir ölümcül suçtan yargılanmayan, bedel ödemeyen ataerkil erkek egemen sistemin ürünü modern insanlığın simgesi olarak görür; yaradılıştan bu yana erkeğin temsil ettiği bütün arketiplere ‘close up / yakın plan’ yaparak sorgular.
Klasik caz temalarını metinlerine ustalıkla yedirmiş olan Kwahulé, ayrıksı, huzur bozucu monoloğunu, her paragrafın başka bir sese dönüştüğü, aykırı çeşitlemelerin karmaşık ilişkisinin üç seri leitmotif / nakarat (çektim, gördüm, vurdum / neden annenin memelerini bu işe karıştırdı ki / kardeşimi öldürmeliydim) ile düzenlendiği, cesur ve sert tınıların iç içe geçtiği bir jazz solosu olarak yazar. Soloyu büyük ustalıkla yöneten Şef Ezgi Çoşkun, tek enstrümanı Ulaş Akşit’ten müthiş bir performans elde eder. Yirmilerinin ikinci yarısında görünen, bu yakışıklı, temiz yüzlü, oyunculuğu sağlam, diksiyonu temiz, beden dili çok başarılı, tap dansta bir profesyonel kadar usta gencin yorumunun en heyecan verici yanı, sahneye girer girmez yarattığı, korku, şüphe, çaresizlik, izleyicide kalkıp kaçma isteği uyandıran huzursuzluk ve tedirginlik duygusu.

‘Kim Bu Ben’ 

 

Tiyatro İN’in yeni oyunu ‘Kim Bu Ben?’ bir dış sesin, ilan edilenden farklı, İngiltere İçişleri Bakanlığının ölüm raporuna yayın yasağı getirdiği, Aralık 2021’de evlerinde şüpheli koşullarda ölü bulunan iklim aktivisti Noah ve Celeste Quilter’ın son on yılının anlatıldığı oyunu izleneceğini belirtmesiyle başlar.

Hukuki sorunlar ve artan sansür dayatmaları yüzünden, halkı bilinçlendirerek Quilter’lar için adalet sağlamak amacıyla, oyun ‘Rapture / Büyülenme’ adıyla sahnelenmektedir.

The Guardian’ın çöpçatanlık eşleşmesinde tanışan, Celeste (Beyza Şekerci) ve Noah’ın (Onur Ünsal), Kasım 2011’deki buluşmalarıyla başlayan, o gece yatakta devam eden ilişkileri giderek bir aşka dönüşür. İlk tanışmanın ardından, cevaplanmamış veya tartışmaya açık soruları araştırarak olayları oyunlaştıran, doğrudan seyirciyle iletişim kurarak, kimi zaman anlatıcı olarak sahnede izlenenleri yorumlayan, kimi zaman sahneleri birbirine bağlayacak bilgiler aktaran yazar Lucy Kirkwood’u canlandıran Neslihan Arslan oyuna girer.

Teknolojiden nefret eden çift, hükümet karşıtı görüşleri ve devlet sırlarına ait açıklamalarla kendini tehlikeye atar, gözetime ve veri toplamaya karşı giderek paranoyak tutum geliştirir. Cep telefonu aracılığıyla devamlı taciz edilirler, giderek devamlı gözetlendikleri kaygısına kapılırlar. Komplo teorileri geliştikçe neyin gerçek, neyin kurmaca olduğu muğlaklaşır.

Engin Hepileri, oyuncularının benzersiz sahne empatisinin desteğiyle, ‘Büyülenme’nin her an didaktizme kayabilecek metnini müthiş tempolu, soluk soluğa izlenen bir oyun olarak sahneler. Dört dörtlük oyuncu yönetimi ‘dualiteli / ikilikli’dir. Yazarı canlandıran Neslihan Arslan, belgeselci sükûneti ve kararlılığıyla Quilter’larla en ufak iletişime girmeden, olaylara karışmadan, sadece izleyicilere hitap ederek yaşatılanları aktarır. Yalın ve duru yorumunun antitezi olarak, Beyza Şekerci ve Onur Ünsal, tanışmalarından âşık olmalarına, keyifle ya da zorlanarak yaşadıklarına, kendilerine sinsice dayatılanlara tepkilerine, tüm olayları büyük coşkuyla yaşarlar.

Çok katmanlı sürprizlerle dolu oyunun son sürpriziyse, Büyülenme’nin başarılı bir belgesel oyun değil, tamamen kurmaca oluşudur. ‘Rapture’u ilk takdim edişinden son sözcüğüne, sadece inandırmak istediklerine inanmamızı sağlayan Kirkwood böylece, izleyici algısının şekillendirilebilirliğini, tiyatronun gerçekle nasıl oynayabileceğini, teatral gerçeğin nasıl bazen yaşanandan da gerçek olabileceğini kanıtlar!

 ‘Hayat Seni Çok Seviyorum’

Moda Sahnesi’nin tokat gibi yapımı ‘Hayat Seni Çok Seviyorumda, zorla, ağır işkence altında alınmış ifadelere dayanılarak ispatlanmış suçu yokken haksız yere 28 yıldır tutuklu olan, hapishaneyi kötülükle işbirliği halinde “niyet sahibi mekân” olarak tanımlayan İlhan Sami Çomak, mekânın sınırlarını ortadan kaldırarak, seyirciyi çocukluğuna, gençliğine, Bingöl’e, İstanbul’a, tutuklanışına, yargılanışına götürüyor. Dil bilmeyen parmak kadar bir Kürt çocuğuyken bu yüzden öğretmeni tarafından aşağılanarak dövülmesi, oruç tutmadığı için yaşıtlarından dayak yemesi, “suyu içilmez, yemeği yenmez bir Kızılbaş” olduğu için gusül abdestini bilmeyişinin Sünni müfettiş tarafından hor görülmesi gibi ayrıntılar, anlatının 21 yaşında bir çocuğun gençliğinin ve olgun yaşlarının zorla elinden alınmasını aşarak, bölgede yaşayanlara Kürt ve/veya Alevi oldukları için reva görülen dehşet verici ötekileştirmeyi de içine alan boyutunu açığa çıkarıyor.

Tüm önceliği metne ve yazara vermeyi yeğleyen Kemal Aydoğan, birkaç radikal kararla metni benzersiz bir tiyatro deneyimine çevirmiş. İlhan Sami Çomak’ın kaleminin müzikle yoğun bağlantısı olduğu düşüncesiyle öncelikle müzikli olarak sahnelemeye karar vermiş.

Çomak’ın metninin hem eril hem dişil enerjisi olduğu duygusu, metni tek bir anlatıcıya değil, birbirine sarmalanan, birbirini var eden, biri kadın diğeri erkek iki oyuncuya emanet etmesine sebep olmuş. Türkçeye Kürtçeyi de katarak, Bengi Günay’ın ince düşey kordonlarla hapishaneyi oluşturan hem minimalist hem muhteşem dekorunda, İrfan Varlı’nın özellikle sorgulamayı ustalıkla var eden ışıkları altında ‘Hayat Seni Çok Seviyorum’ Kürt kökenli iki oyuncuyla sahnelemiş. İkisi de müzisyen kökenli, ustalıklı saz çalışı ve billur gibi sesiyle Gülseven Medar’la Lawje grubunun kurucularından, grubun solisti Ali Tekbaş’ın müzikal birliktelikleri müthiş başarılı. Oyunculukları, ses uyumları, birinin Kürtçe diğerinin Türkçe söyleyerek oluşturdukları kanon çok etkileyici. Birbirini kusursuz tamamlamaları, İlhan Sami’nin Alevi oluşuna da, Alevi Cem törenlerinde kadınlarla erkeklerin beraber ibadet etmesine gönderme.

Sonuç olarak ‘Hayat Seni Çok Seviyorum’ çok iyi yazılmış, çok doğru sahnelenmiş, çok iyi oynanmış bir oyun. Daha da önemlisi, Türkiye’de çok az yapılmakta olan Politik Tiyatro’nun son derece düzeyli bir örneği.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün