Geçen mevsimin en iyi oyunları -3

26. İstanbul Tiyatro Festivali´nin uluslararası yapımlarının ardından, önümüzdeki tiyatro mevsiminde izleyebileceğimiz festivalde prömiyer yapmış ilginç ulusal yapımlardan söz edeceğim.

Erdoğan MİTRANİ Sanat
12 Temmuz 2023 Çarşamba

‘Tartuffe’

Altıdan Sonra Tiyatro’nun[O71]  kurucu ortaklarından, İBBŞT’nin 20 yıllık elemanı, oyuncu, yönetmen, yazar, eğitmen Yiğit Sertdemir, İBBŞT yapımı, Orhan Veli’nin çevirisine, şiirlerinden bestelenen şarkıların da eşlik ettiği festivalde prömiyer yapan ‘Tartuffe’ünü yönetmişti.

Sertdemir, dindar bir ailenin evine danışman olarak yerleşerek türlü oyunlarla evin yönetimini ele geçiren sahtekâr Tartuffe’ün öyküsünü, uçuk kaçık makyaj ve kostümler, abartısı müthiş dozunda oyunculuklar, şarkılı ve danslı bölümler, düşünsel alt metni olan çılgın, müthiş komik, 155 dakika boyunca hiç aksamayan, dur durak bilmez temposuyla bir görsel işitsel müzikli fars olarak sahneler. Aklıselimin sözcüsü Cléante’ın ağzından, ne yazıktır ki günümüzde de süregelen, sahte dindarların saf insanları aldatmasını ustalıkla eleştiren yorumunun günümüz izleyicisine kolaycı ve mantık dışı gelebilecek finalini de oyunun sonunda yazarının ağzından ekibe gönderdiği mektupla tersyüz ediverir.

Bu son derece keyifli ‘Tartuffe’ün benzersiz bir izlence olmasında müthiş yaratıcı sahnelenmesi kadar, Yiğit Sertdemir’in kusursuz oyuncu yönetiminin de etkisi büyüktür.

Ünlü klasiğe getirdiği çağcıl parlak yoruma alttan alta başarılı bir feminist tat da katan, çok komik, etkileyici, eğlenceli, usta işi bir çalışma. Gelecek sezonda kaçırmayın derim.

‘The Crucible / Cadı Kazanı’

Genel Sanat Yönetmeni Ayşegül İşsever’in önderliğinde, yeniden çağcıl, yenilikçi ve özgür bir tiyatro kurumuna dönüşen İBBŞT’de festivalde olmasa da öncesi sahnelenmeye başlanan bir modern klasiği, ‘Cadı Kazanı’nı da değerlendireceğim.

Modern tiyatronun önde gelen yazarlarından Arthur Miller (1915-2005), etkileyici bireysel dramaların yanında, çağının önemli toplumsal, siyasi, ahlaki sorunlarına müthiş eleştiriler getiren oyunlar da yazmıştır. Eleştirel bakışının doruğu, 1952’de yazdığı ‘The Crucible / Cadı Kazanı’dır.

Oyun, 1692’de Salem kasabasında cadı olmakla ve şeytanla işbirliği yapmakla suçlanan çok sayıda insanın idam edilmesi olayını anlatır görünse de, 1950’lerde çok sayıda sanatçıyı komünist olmakla suçlayan Senatör Joseph R. McCarthy’nin, başkanı olduğu Amerikan Karşıtı Faaliyetleri İzleme Komitesi’nin binlerce insanın yaşamını karartmasının metaforudur.

Bizde Cadı Kazanı adıyla sahnelenen oyunun İngilizce özgün adı ‘The Crucible’, madenlerin eritildiği büyük kazanlar için kullanılır. Metafor olarak oyunun her karakteri, çevre şartlarının oluşturduğu ısıda, zorluk ya da kolaylıkla eriyen bir metali simgeler. Korkunç ısıya en fazla direnenler, ölümle tehdit edilseler bile prensiplerinden fedakârlık etmeyen, zorlandıkları sahte itirafları reddedenlerdir.

Yiğit Sertdemir, Miller’in, dört ayrı mekânda ve zamanda tasarladığı dört perdelik oyunu, ikişer sahne ve iki bölümde, mekânları ve farklı zamanları başarıyla yansıtan görsel işitsel bir altyapı oluşturarak sahneler. Metin Deniz’in sahne tasarımı, minimal teknik değişikliklerle çok kısa sürede dört farklı mekânı dâhiyane bir ustalıkla var eder. Nihal Kaplangı’nın çok başarılı kostümleri ve Kemal Yiğitcan’ın oyunu bağnaz Püritenlerin ruhunun karanlığını yansıtan bir alacakaranlıkta izleten müthiş ışık tasarımıyla Salem, tüm uğursuzluğuyla sahnede var olur. Emrah Can Yaylı’nın etkileyici müziği oyun boyunca tüm dramatik iniş çıkışları ustaca yansıtır.

Oyuncu yönetimi kusursuz, sahne trafiği ve grup hareketleri müthiştir. Büyük prodüksiyon olmasına karşın, oyunun çok daha çarpıcı olabilecek gösterişli teatral boyutu iyice kısılmış, ayrıştırma, ötekileştirme denilen felaketi, kendi bildiği yaşam tarzının dışındaki her davranışa düşman bağnazlığı göz önüne çıkararak Miller’in amacına çok daha yakın durulmuştur. Salem’de gerçekleşenlerin sadece McCarthy dönemiyle değil, hâlen yaşadıklarımızla neredeyse bire bir örtüşmesiyse çok rahatsız edicidir

Bu hem başyapıta saygılı, hem metnin söylemini bile aşan müthiş etkileyici çağcıl yorumun sadece olağanüstü sahnelenmesi için değil, etrafımızda kaynatılmış ve kaynatılmaya devam eden kazanlara ‘dur!’ demek için de defalarca izlenmesi şart. Önümüzdeki sezonlarda İBBŞT’de sahnelenmeyi sürdürecek.

‘III Richard Niçin Yaptım’

Tiyatronun hasını yapan tüm genç İstanbul tiyatrolarının öncüsü Kumpanya’yı, eşi Naz Erayda ile birlikte kuran, çok sayıda ödül almış oyun yazarı, senarist, yönetmen, görsel efekt ve post prodüksiyon süpervizörü, Bilgi Üniversitesi öğretim görevlisi Kerem Kurdoğlu, uzunca bir aradan sonra oyun yazarlığına dönerek, ilk kez 26. İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahnelenen ‘III. Richard: Niçin Yaptım’ı yazmış. Kurdoğlu, 2012’de İngiltere’nin Leicester şehrinde bir otoparkın altında kralın kemiklerinin bulunması haberi üzerine kurguladığı oyunda “Amaca giden yolda her şey mubahtır” diyerek kral olmak için her türlü yola başvuran, tahtla arasında kim varsa birer birer yok eden, İngiliz Kralı III. Richard’a söz hakkı verir.

Hakan Gerçek’in oynadığı, Mehmet Birkiye’nin çağdaş bir yaklaşımla sahneye koyduğu tek kişilik oyun Richard’ın, aslında herkesin içten içe kendisi gibi olduğunu iddia ettiği hınzır ve zeki bir monologdur.

İzleyiciyi hedef ve tutku ikilisini bir daha gözden geçirmeye davet eden Richard, hedefine varmak için yapmaya muktedir olduğu, insanın ağzını açık bırakan eylemlerini ve yolculuğunu anlatırken, tutkuyla bağlı olunan bir hedef varsa, uğrunda kötülüğe başvurmanın sorun olmadığını, hatta kötülüğün arsızca kullanılabileceğini ve kullanılması gerektiğini savunur.

İyi hedefin, kendisi uğruna yapılan tüm kötülükleri akladığını iddia eden Richard, tabii ki ‘iyiyi’ son derece göreceli olarak algılar. Onun ‘iyi hedefi’ kendini kral yapmaktır ama acaba krallık onun hakkı mıdır? Kimin hakkıdır ki! Gücü yetene…

Ustaca yazılmış özgün bir metnin bu çok başarılı yorumu turnelerle Türkiye’yi geziyor. İstanbul’a uğradığında mutlaka izleyin derim.

‘Bir Tatlı Kaşığı Çamur’

Adını 13. yüzyıl itibariyle Çin’de kadınların birbirleriyle iletişim kurmak için oluşturdukları gizli dilden alan Nushu Tiyatro konservatuar yıllarındaki partnerliklerini mezun olduktan sonra profesyonel sahneye taşıyan, Bengisu İspir ve Cansu Canaslan’ın 2022 yılında kurduğu bir topluluk. 

Elif Candan’ın toplumsal cinsiyet üzerine yaptığı akademik çalışmalar kapsamındaki röportajlardan yola çıkarak yazdığı, Fiziksel Tiyatro Araştırmaları Topluluğu kurucularından Pınar Akkuzu’nun yönettiği ‘Bir Tatlı Kaşığı Çamur’ topluluğun ilk oyunu…

Fondaki sağlı sollu iki yarım perde dışında dekorsuz boş bir alan. Alt taraflarda çoğu mutfak eşyası aksesuar. Alman köylüsü ya da taş bebek giysisini andıran kostümleriyle Bengisu İspir ve Cansu Canaslan. Yaşları belli değil, 40’larında kadın da, nine de, kız çocuğu da olabilirler; oluyorlar da. Televizyonda sabah saatlerindeki kadın programlarındakini anımsatan, geçmişten günümüze yaşamlarını, günlerini nasıl geçirdiklerini, âşık olup olmadıklarını sorgulayan soğuk ve duygusuz dış sesi cevaplıyorlar. Kimi zaman şaşırıyorlar, kimi zaman kızıyorlar, kimi zaman hayal kırıklıklarını, belki de yaşamak isteyip de yaşayamadıkları özgürlükleri anımsayıp hüzünleniyorlar. Zora geldiklerindeyse de göz pınarlarına kadar gelmiş gözyaşlarını engelleyen yapay ifadeyle gülümsüyorlar.
Oyun erkek egemen toplumun baskısıyla mutfağa kapatılan, aslında hapishaneleri olan bu mutfağı barınak görerek oraya sığınan bütün kadınlarımızın ortak hikâyesi, dili, hissi, ifadesi... Pınar Akkuzu’nun parlak sahnelemesinde iki olağanüstü oyuncu, fiziksel tiyatro teknikleriyle performatif oyunculuk ile çağdaş dansı harmanlayarak, sözlerle bedenin hareket ve anlam olasılıklarını araştırıyor ve bu yollarla dinamik, alternatif bir dil yaratmanın peşine düşüyor.

İki müthiş oyuncusunun benzersiz yorumuyla 60 dakikaya tüm kadınlık hallerini ustalıkla sığdırabilen, dokunaklı, hem rahatsız edici hem de çok etkileyici bir oyun. İzlemediyseniz kaçırmayın.

Gelecek yazılarımızda sezonun en iyi yerlilerini ele alacağız.


 [O71]

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün