İlahi olanın kutsal alanı ´HİÇLİK ÜLKESİNİN EVİ´

Bu yazımın konusu sayıları matematikte yer aldıkları şekliyle değil, Aritmanci veya Kadim Bilgelikteki ilahi anlamlarıyla incelemek olacak. Bu bakış açısıyla ´Manevi Dünya´ya ait sayılardan sadece bir tanesinin sır perdesini kısmen aralamaya çalışacağım.

Moşe PASENSYA Kavram
14 Haziran 2023 Çarşamba

Sayılar komik şeylerdir. Bir yandan, tamamen anlamsız görünürler. Bürokrasilerin kısırlığını, ‘14. pencereye gidin ve 3062 numaralı formu doldurun’ veya ‘25. Cadde’ gibi bir adresin sıradanlığını düşünün. Öte yandan, ‘18 yıllık iş tecrübesi’ gibi şeyler söylediğimizde sayıların nasıl kullanıldığını düşünün; ‘850 bin dolarlık bir ev’; veya bu bizim çocuğumuz, ‘O üç yaşında.’

Bir şeyi saymak bizim için onu gerçek kılar. Ancak ona bir miktar atadığımızda bizim için ne anlama geldiğini ve onu nasıl kullanabileceğimizi anlayabiliriz. 

Antik Babil, sayıları gezegenlerin hareketlerini gözlemlerken kullandı. Eski Mısır, Nil’in her yıl taşması sonucu toprakları tekrar ölçer ve yeni paylara göre sahiplerine dağıtırdı. Kadim Yunan, (Pisagor) sayıların tüm evrenin temeli olduğuna inanıyordu.

Rakamlar niye bu şekillerle resmedilmiş ve neye göre isim almışlardır?  Rakamlara adını veren, sahip oldukları açı sayısıdır. Hesap, herhangi bir şeyin zamanla gösterdiği değişimi tarif eder, borsanın gidişatından tutun da vücutta ilaç dağılımına kadar… Rakam olarak sıfır konsepti olmadan bunların hiçbiri mümkün değildir.

Arithmomancy nedir?

Dikkatli okuyucularım hatırlayacaktır. Harry Potter’ın arkadaşı Hermione’nin en sevdiği ders Arithmomancy idi. Yunanca Arithmos (sayı) ve Manteia (Kehanet) anlamındadır. Geleceği sayılarla öngörmek diyebiliriz. Yahudi Bilgeliğindeki adı ile gematria olarak bilinen metodolojiden (numeroloji) söz etmekteyim. Harflerin sayısal değerlerine dayalı olarak İbranice kelimeleri yorumlamanın Kabalistik bir yöntemidir.

İbrani alfabesinin dilbilimin bir dalı olduğunu düşünenler varken, diğerleri onu mistik imalarla matematiğin bir dalı olarak görür. Kadim bilgeler bize dünyanın yirmi iki harf ve on sayıdan yaratıldığını söylerler. Mecazi olarak, on rakamın (birden ona kadar) Tanrı'nın ışığının on yayılımı ve O'nun yaratılışla ilgili on ifadesi - Tanrı'nın Konuşması ile ilişkili olduğuna inanılır.

Şöyle yazılmıştır: ‘Ses’i karanlığın içinden duyduğunuzda’ (Devarim 5:20) Kalbin İbranice karşılığı lev'dir (לב) ve sayısal değeri otuz ikidir. Bu yirmi iki harf ve on sayı (otuz iki yol) Tanrı'nın dünyasında formüle edildi. Tanrı'nın kalbinden insanın yüreğine bu otuz iki bilgelik yolu akar. Bu hikmet yolları, yaradılışın kalbi olarak kabul edilir. Bu nedenle Kadim Bilgelik Öğretisi sembolik olarak otuz iki derecelik bir merdiven alegorisi ile aktarılır.

Bu yazımda İbranice harflere değil sadece rakamlara odaklanacağız ve edineceğimiz tüm bilgiler onun kadim ve sonsuz gizemine sadece bir anlık bakış sağlayabilecektir.

Yahudilik, İbraniceyi her zaman ilahi iletişimin aracı olan kutsal bir dil olarak görmüştür. Binlerce yıldır, bilgeler ve mistikler harflerin sıradan bir ifade olmadığını öğrettiler. Hermetik geleneğe bağlı ezoterik ekoller ‘kavram’ ve ‘simgeler’ (sembol/remiz) ile çalışmayı önemsemektedir. Oysa Yahudi Kadim Bilgeliği ‘kavram’ ve ‘kutsal işaretler’ (ot/otiyot) ile ilerlemeyi tercih eder.

Kavram, usa (akla), simge, sezgiye ve mistisizm, iç görüye (içsel deneyime) hitap eder. Bir ilkeyi göstermek simge ile olanaklıdır. Aşkınlığın içkin mesajını taşır ve düşünceye yöneliktir. Simgenin Arapça karşılığı olan Remz veya İbranice Remez’in anlamı sanırım herşeyi yalın bir şekilde ortaya seriyor. Göz kırpmak (ipucu) anlamındadır. Soyut fikirlerin gerçek yaşam öğeleri ile bir araya gelmesidir. Jung’a göre simgeler ‘psişenin kolektif imgeler deposu’ işlevini üstlenir. Çünkü imge, bir algının zi­hinsel olarak canlan­dırılması anlamına gelir.

Buna karşın ‘kutsal işaretler’ (Otiyot) doğrudan İbrani alfabesine ve onun mistik gücüne hitap eder. Tanrı'nın kendi eliyle yazdığı yirmi iki karakterin her birinde doğaüstü bir nitelik olduğu kabul edilir. Gerçekten de İbranice'de ‘harf’ anlamına gelen sözcük; ‘ot – işaret’ veya harika anlamına gelir; yani ilahi bir vahiy. Aynı şekilde Şabat’ın kendisi de kutsal bir işarettir. “Şabatlarımı gözetmelisiniz. … Sizinle aramda bir işarettir” (Şemot 31:13).

Kadim bilgelik, derin gerçekleri iletmeyi amaçlayan soyut söyleme ek olarak anlatı biçimini de kullanır. Kâinatın sırrı ‘sefer’ (harf/kitap), ‘sefor’ (sayı/yazıcı) ve ‘sippur’un (iletişim/öykü) gizeminde saklıdır. (Sefer Yetzirah açılış dizeleri)

Sfr kökü üç farklı çağrışıma sahiptir ve bunların tümü sefira kelimesinin anlamına yansır. İlahi ışığın ‘yayılması’ bu göksel tahtla ilişkilendirilen Tora’da yer alan ‘safir’ kelimesinden türetilmiştir. Aynı zamanda Tanrı'nın Kendi’ni dünyada ifade ettiği belirli bir ‘niteliğini’ (sıfatını) ifade eder. 

Bu niteliklerin ismi (biri hariç) Ester Kitabı’nda açıkca görülmektedir. Yaradılışın temel güçleri olan İlahi ışık ve enerjinin yayılımları olan sefirot adları Ester Kitabı ve Purim öyküsü ile bağlantılıdır. Son olarak, Yaratılışın soyut matematiksel yapısını ima eden Mispar / ‘sayı’ fikrini ifade eder. İbrani harflerinde vucut bulur.

Kutsal rakamlar (on tane) ‘ışıkların’ gerekli etkilerini üretebilmeleri için hareket etme gücü vermek amacıyla tasarlanmış seviyelerdir. 

Harfler ve sayılar hakkında hem çalışma hem de onlar üzerinde düşünme yoluyla ne kadar çok şey öğrenebilirsek, içsel gelişimimiz de o denli büyük olur. Zira İbranice dilinde ölçü kelimesinin karşılığı mida’dır ve midot kökünden gelir. Midot, karakter anlamına gelir. İnsan karakteri Kabala’da ‘İlahi Manevi Özellikler’ olarak tanımlanır ve hayat ağacında sefira denen küreciklerle sembolleştirilir.  

Bu yazımın konusu sayıları matematikte yer aldıkları şekli ile değil, Aritmanci veya Kadim Bilgelikteki ilahi anlamları ile incelemek olacak. Bu bakış açısıyla ‘Manevi Dünya’ya’ ait olan sayılardan sadece bir tanesinin sır perdesini sizler için kısmen aralamaya çalışacağım. 

A”donay A”donay El Rahum ve Hanun Eref Apayim veRav Hesed VeEmet. Noser Hesed LaAlafim Nose Avon Va Peşa VeHata VeNake… (Şemot 34:6-7)

‘HALAL’ -  VAROLUŞUN YAŞAM ALANI

‘Boş(luk)’ kavramı İbranicede ‘halal’ olarak ifade edilir.

Ancak Tora, beklenmedik bir şekilde ölü bir kişiye atıfta bulunur. ‘Met/Ölü” kelimesini kullanmak yerine ‘Halal/Boşluk’ kelimesini tercih eder. Belki ölülerin, onu tanıyan ve seven insanların kalbinde oluşturduğu büyük boşluğu ima ediyor.

İbranice özel bir dildir. Her kelimenin bir kökü vardır ve aynı kökü başka kelimeler oluşturmak için kullanabilirsiniz. Yani ‘Halal’ın kökünü alıp ondan bir fiil türetirseniz ‘Halil’ elde edersiniz (İşaya 5:12). İki anlamı vardır. İlki neydir. Ney içi boş bir çalgıdır. Üflediğiniz sürece ona hayat verirsiniz ve yaşayan bir canlıya dönüşür (Nişmat Haya). Ancak Tanrı’nın sözünü hor görmeye başlayıp Kutsal Boşluğu (‘halal’) kalbimizdeki boşlukla değiştirdiğimizde kelime ikinci anlamı olan ‘kirletmek’e dönüşür (Bereşit 49:3).

Boşluk, (sıfır) noktaya benzer ve tanımsız kavramlardan biridir. Çizgi ise bu nokta tanımından hareketle varlık (ilişki) bulur. Bu nedenle sıfır tüm sayıların ve sonsuz yaşamın özüdür. Hiçbir şey onu kavrayamaz.

Eni, boyu, uzunluğu olmayan şeydir. Belki ussal bir kavram olarak ‘ilişkisizlik’ ve ‘ari’ kendilik denebilir. Bir sayı olmadığı için artı (+) ve eksiyi (-) birleştiren nokta olarak ifade edebiliriz. Yani ölçülebilen bir niteliğe sahip olmadığından izafidir. Negatifliği ve pozitifliği (potansyel olarak) mevcudiyetinde barındırır.

Tüm varoluş hiçlikten çıkmıştır. (Sınırsız olan bir şeyin sınırlandırılması – tanımlanamayanın derin konsantrasyonla deneyimlenmesi gibi. Akışı hissetmek.) Başlangıçta hiçbir şey yoktu. Zaman yoktu, Mekân yoktu. Yukarı ve aşağı, doğu ve batı yoktu. Ancak bu sözcükler olmasaydı O’ndan hiç söz edemezdik. O’nun büyük gizemi ve paradoksu burada yatmaktadır.

HİÇBİR ŞEYLİĞİN ÜLKESİ GERÇEK EVDİR. BUNA BİLGELİK BİLİNCİ DENİR.

Günümüzde bilimsel bulgular Aristo’yu doğrular nitelikte. Boşluk, boş değildir. En şiddetli fizik olaylarının oluştuğu yerdir. Hatta vakumun bu enerjisi evrenimizi bile yırtacak güçtedir. Ama şu an bunun neden olmadığını bilemiyoruz.

Sıfır kavramı ile gerçek yokluk veya hiçlik ifade edilmez. Yani Ali’nin Türkçe sınavından sıfır alması Türkçe’yi bilmediğini göstermediği gibi… Bu nedenle Kadim Bilgeler, görünmeden gizli iyilik yapın derler. ‘Sıfır’ bir boşluktur. Tüm evrenin bir boşluk olması gibi… Ve tüm kâinattaki atomlarının yüzde 99’unun boş olması gibi.

VARLIĞIN EN ÖNEMLİ KISMI GÖREMEDİĞİMİZ YERİDİR.      

Kendinize şu soruyu sorun: ‘Fincanla içmenin amacı nedir?’ 

Büyük olasılıkla bardağın içeceğinizi tutmasını istediğinizi söylersiniz. Çay, kahve ya da başka bir şey olsun. Ardından bardağa yakından bakın. Bardağın hangi bölümünü kullanıyorsunuz? Sapını değil, bardağın gövdesini değil, kabın bize yarattığı boşluğu kullanıyoruz. Bu olmayan varlıktır.   

Öyleyse bardak - veya herhangi bir şey - sahip olduğunuz şey olsa da, kullandığınız alanı hiçbir şey olandır. Bunu bilmek bize gerçeğe yakın kalmamıza yardımcı olur.

Şimdi, içinde yaşadığınız eve bakalım. Görünüşe göre ev sütunlar, duvarlar ve mobilyaların olduğu bir varlık.

Evin kullanımı nedir? Kirişler, sütunlar, duvarlar ve mobilyalar değildir.  Bize yarattığı boş alandır. Tıpkı vagonu hareket ettirenin tekerlek göbeğindeki boşluk olması gibi.  

Hayatınızın merkezini yeniden kazanmak istiyorsanız ve yaptığınız şeylerin anlamını bulmak istiyorsanız sadece varlığa değil, olmayan varlıklara bakın!  Yüce Tanrı’yı ne olduğunu düşünerek değil ne olmadığını anlayarak bulabiliriz.

Beni, ben yapan benlik zannım değil hiçlik bilincimdir. Çünkü hiçliğin ülkesi gerçek evdir. (Amen)

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün