Holokost´un boksörü

Barry Levinson´un vizyona girmeyen ´HAYATTA KALAN´ını Digiturk´te izlemek mümkün.

Viktor APALAÇİ Sanat
22 Şubat 2023 Çarşamba

Film Auschwitz’de Holokost’u yaşayan, hayatta kalmayı başaran Polonyalı Yahudi boksör Harry Haft’ın gerçek hayat hikâyesini anlatıyor. ABD’ye göç eden Harry çocukluk aşkını ararken tanıştığı Miriam ile evlenip üç çocuk sahibi olmuştu. Filmleri altı Oscar kazanan duayen yönetmen Barry Levinson, boksörün tutsaklık günlerini siyah-beyaz, ABD’daki hayatını renkli görüntülerle anlatmayı tercih etmiş. Senaryo Harry’nin oğlunun yazdığı kitaptan uyarlanmış.

 

‘THE SURVIVOR’

Yön: Barry Levinson

Sen: Justine Juel

Gör: George Steel

Müz: Hans Zimmer

Kur: Douglas Crise

Oyn: Ben Foster - Vicky Krieps - Billy Magnussen - Peter Sarsgaard - Danny DeVito - John Leguizamo - Dar Zuzovsky - Sara Emirze

 

1942’de Baltimore’da Rus Yahudi’si bir ailenin oğlu olarak doğan Barry Levinson, konusu atalarının komşu ülkesi Polonya’da geçen bir ailenin öyküsünü ‘Avalon’da (1990) anlatmıştı. Bizde vizyona girmeyen, ancak Digiturk’te izlediğimiz yönetmenin son filmi ‘Hayatta Kalan / The Survivor’ (2021) ile Levinson aynı coğrafyaya dönüyor.

Film, Nazi rejiminde 6 milyon Yahudi’nin sistemli bir şekilde öldürüldüğü (Romanlar, eşcinseller ve engelli sivilleri de hedef alan) Holokost’u yaşayan tutsak bir boksörün gerçek hayattan alınan öyküsünü anlatıyor. ‘Hayatta Kalan’ tarihin bu en büyük insanlık suçu sırasında toplama kampında hayatta kalmayı başaran Harry Henry (Herschel) Haft’ın yaşamından bir kesiti perdeye taşıyor. Filmin Justine Juel imzalı senaryosu, Harry Haft’ın oğlu Alan Scott Half’ın  ‘Auschwitz Kurtulanı, Rocky Marciano’ya Meydan Okuyan Harry Haft’ adlı İngilizce ve Almanca yayınlanan kitaptan uyarlanmış.

Psikolojik, biyografik drama

Film, II. Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarında diğer mahkûmlarla dövüşlerde hayatta kalmayı başaran ve savaş sonrasında ABD’de hayatını sürdüren boksör Harry Haft’a (Ben Foster) odaklanıyor. Filmin açılış sahnesinde 1949 yılında ABD’nin Conay Island bölgesinde, savaştan sağ çıkmayı başarmış Polonyalı Yahudi Harry’yi çocukluk aşkı Leah’nın izini sürerken tanıyoruz. ABD’ye göç eden Yahudilerin kaydını tutan kurumdan sevgilisinin hayatta olup olmadığını öğrenemeyen Harry, Leah’nın dikkatini çekmek için bir yönteme başvurur. Boks menajeri Charley Goldman’ı (Danny DeVito) ikna edip ünlü Rocky Marciano ile karşılaşırsa, medya kendisinden bahsedecek, Leah’nın dikkatini çekebilecektir.

Renkli çekilen ABD bölümlerinin yanında, filmde siyah-beyaz geriye dönüşlerle Harry’nin kamplardaki geçmişini öğreniriz. Auschwitz’de geçirdiği altı ayda Schneider (Billy Magnussen) adlı Nazi subayı askerlerini eğlendirecek boks müsabakaları için Harry’yi eğitir. Tutsak, müzisyenlerin kemanlarıyla seslendirdikleri melodiler eşliğinde, Harry’nin karşısına çıkacak Yahudi boksör kazanırsa hayatta kalacak, kaybederse anında öldürülecektir. Harry kazandığı her müsabakadan sonra bir dindaşının ölümüne sebebiyet vermenin ezikliğini yaşarken, emirlere uyması gerektiğinden bu durumu sürdürmek zorundadır.

Film, konusuyla Laszlo Nemes’in Cannes Festivalinde Jüri Büyük Ödülünü ve FİPRESCİ En İyi Film Ödülünü kazanan ‘Saul’un Oğlu / Saul Fia’yı akla getiriyor. Filmde Auschwitz’in Macar esiri Saul krematoryumda çalışmaya zorlanırken bulduğu bir çocuk cesedini, geleneklere uygun bir şekilde gömebilmek için maceraya atılır. Saul ile Harry’nin ortak yazgıları, hayatta kalmak için Sonderkomandoluk ve boksörlük yapmak zorunda kalmalarıdır.

Schneider’in kuralları doğrultusunda, Harry kendisiyle dövüşen acemilerin kurşuna dizilmesinin vicdan azabını çeker. Geçmişinin acı anıları peşini bırakmazken, ABD’deki yeni hayatında suçluluk duygusunu üstünden atamaz. 1925’te Belchatov’da doğan Harry üç yaşındayken babasını kaybetti, 1939’da ülkesinin Alman işgaline tanık oldu, ağabeyiyle birlikte kaçakçılık işini yürüttü, 1942’de Auschwitz’e sürüldü. Fiziksel yapısı nedeniyle boksör olması için eğitildi. Auschwitz’in kuzeyindeki Juworzno Toplama Kampında 76 dövüş yaptı. 1945 Nisan’ında kamptan kaçmayı başardı. Amerikalılara sığınan Harry 1948’de Münih’te düzenlenen ‘Amatör Yahudi Ağır Siklet Şampiyonası’nı kazandı. 1948’de New Jersey’deki amcasının yardımıyla ABD’ye göç etti.

New York’taki savaş kayıplarının izini süren bir büronun sekreteri Yahudi Miriam (Vicky Krieps) ile tanışan Harry’nin yazgısı değişir. Hayatlarını birleştiren çiftin üç çocuğu olur. Hayatının sürprizini 50 yaşındayken yaşayan Harry izini bulduğu Leah’nın (Dar Zuzovsky) Holokost’tan sağ çıktığını, ABD’de yaşadığını ve evlenip mutlu bir yuva kurduğunu öğrenir. Harry Haft’ın hayat hikâyesini öğrenip yazmanın bir gazetecilik başarısı olacağına inanan Emory Andersen’in (Peter Sarsgaard) ısrarlı talebi sonunda, boksörün geçmişi gazetede yayınlanınca, Harry yeni ülkesinde çok düşman kazanır. ABD’li Yahudiler kampta yendiği dindaşlarını ölüme yollayan Harry ile empati yapmayıp kendisini acımasızca suçlar.   

 

Travma ve suçluluk duygusu

Hayatlarında çok kötü bir dönem yaşayanlar, o günlerin travmasını kalplerine gömüp başkalarına anlatmaktan hoşlanmaz. Ben örneğini yaşadım. Babam kendisinden istenen Varlık Vergisi’ni ödeyemediği için Aşkale’ye gönderildi. Bu olayı ve Balkan Harbinden geri dönmeyen babasını bana hiç anlatmadı. Ölümünden sonra ağabeyimden öğrendim. Hayatta Kalan’da Auschwitz kâbusunu yaşamış Harry Haft yetişkin oğlunun bütün ısrarlarına rağmen geçmişini anlatmadı. Ancak oğlu 13 yaşına geldiğinde, nerede yaşadığını öğrendiği Leah’yı görmeye gittiğinde oğlunu yanına aldı.

Filmin son sahnesi hoş bir şakayla noktalanır. Harry karısına anlattığı fıkrada, çocuğu denize düşen bir anne Tanrı’ya: “Tanrım, biricik evladıma nasıl kıydın?” diyerek isyan eder. Dev bir dalga çocuğu sahile sürüklediğinde, anne bu kez, “Ama denize düştüğünde oğlumun başında şapka vardı. Şapkaya ne oldu?” diye itirazını sürdürür.

Rocky Marciano’ya yenildikten sonra inişli çıkışlı boksörlük kariyerinden emekli olan Harry Haft ailesiyle, 2007’de Florida’da ölümüne kadar mutlu bir hayat sürdü. Miriam 2019’da öldüğünde arkasında üç çocuk, altı torun bıraktı.

‘Hayatta Kalan / The Survivor’ suçluluk duygusu, savaşın arkasında bıraktığı travma, dayanışma gibi temaların hakkını veren başarılı bir psikolojik ve biyografik drama. Filmin efsanevi boks serisi ‘Rocky’den ayıran, birincisinde hayatta kalmak için boks yapan bir kahramanın varlığı, ikincisinde sürekli kazanmaya odaklanan bir şampiyonun izini sürmesi. 25 filmlik parlak kariyerinde altı Oscar, dört Altın Küre, bir Altın Aslan Ödülleri kazanan Barry Levinson (80 yaşına rağmen formda gözüktüğü) Hayatta Kalan’ı bilinen akıcı sinema dili ve aksamayan bir mizansenle anlatıyor. Mükemmel bir teknisyen ve oyuncu kadrosu kendisine destek veriyor.

Almanya doğumlu ünlü Amerikalı bestekâr Hans Zimmer ‘Hayatta Kalan’ için etkileyici bir partisyon hazırlamış. 180 sinema ve TV filminden oluşan parlak kariyerinde, Hans Zimmer Oscar’a 12 kez aday gösterilme başarısını gösterdi. Bunlardan ikisinde, ‘The Lion King’ (1994) ve ‘Dune’ (2021) ile En İyi Müzik Oscar Ödülünü kazandı. Filmin 129 dakikalık süresinde sayısız kez siyah-beyazdan renkliye geçen geriye dönüşlü anlatımlı filmde, Douglas Crise dinamik kurgusuyla övgüyü hak ediyor. Crise, aralarında ‘Birdman’ ve ‘Babel’ gibi Oscar Ödüllü filmlerin de bulunduğu otuza yakın yapıta destek vermiş.

Barry Levinson’un kariyerinin en başarılı filmi olarak bilinen ‘Yağmur Adam’ı (1988), dört Oscar, iki Altın Küre’den başka Berlin Film Festivali’nin Altın Ayı Ödülünü kazandı. Bu filmle En İyi Yönetmen Oscar Ödülünü kazanan Levinson aynı başarıya üç yıl sonra ‘Bugsy’ ile ulaştı. ABD başkanlık seçimi kampanyasında dönen dolaplara odaklanan ‘Başkanın Adamları / Wag The Dog (1997), savaş karşıtı komedi ‘Günaydın Vietnam / Good Morning Vietnam’ (1987), gerilim draması ‘Kardeş Gibiydiler / Sleepers’ (1996) Levinson Usta’nın diğer kaliteli yapıtları.

Oyuncu kadrosuyla bitirecek olursak… Geçirdiği büyük fiziki değişimle filmin tüm yükünü omuzlarında taşıyan Ben Foster, Auschwitz kurtulanı boksör Harry Haft’ı inanılır kılan performansıyla belki de kariyerinin en iyi oyununu çıkarıyor.  1980 Boston doğumlu aktör Rus Yahudi’si bir ailenin oğlu. Ellinin üzerinde filmde yer almasına rağmen, kazanılmış önemli bir ödülü yok. Boksör Jack La Motta’nın gerçek hayat hikâyesini anlatan, Martin Scorsese’nin ‘Kızgın Boğa / Raging Bull’daki (1980) rolüne hazırlanırken Robert De Niro çok kilo almıştı. ‘Hayatta Kalan’ın boksörü Ben Foster, temerküz kampı günleri için, De Niro’nun aksine 40 kilo verdi.

Fedakâr, sabırlı, özverili eş Miriam rolünde Lüksemburglu çizgi dışı aktris Vicky Krieps kusursuz bir performans çıkarıyor. Genç oyuncu (40) ‘Korsaj / Corsage’ ile son Cannes Festivalinin Belirli Bir Bakış Bölümünün En İyi Kadın Oyuncu Ödülünü kazanmıştı. Krieps’i ‘Phantom Thread’, ‘Bergman Adası / Bergman Island’ ve ‘Hanna’ gibi prestijli filmlerde izlemiştik. Uzun zamandır ekranda göremediğimiz Danny DeVito boks menajeri rolünün kısalığına rağmen, Harry’nin kardeşi ve menajeri Peretz’de Saro Emirze oyuncu kadrosunun başarısına ortak oluyorlar.           

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün