Lior Haiat: "Türkiye´nin bize ihtiyacı olduğunda oradaydık, bizim ihtiyacımız olduğunda da Türkiye yanımızdaydı"

Türkiye´de şimdiye kadar kaydedilen en güçlü depremlerden biri, 6 Şubat´ta meydana geldi. 41 binden fazla insan hayatını kaybetti ve on binlerce kişi yaralandı. Türkiye´nin uluslararası çağrısına yanıt veren ve depremden etkilenen bölgelere ilk yardım gönderen ülkelerden biri İsrail oldu. İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lior Haiat ile İsrail´in arama-kurtarma operasyonlarını ve Türkiye-İsrail ilişkileri üzerine konuştuk.

Karel VALANSİ Söyleşi 1 yorum
22 Şubat 2023 Çarşamba

İsrail'in yardım ulaştırma ve sahra hastanesi açma hızı Türkiye’deki son depremde ve büyük felaketlerin ardından Haiti, Nepal ve Meksika'da da dikkatimi çekmişti. Gelişmiş teknik bilgi ve donanımdan da bahsetmeliyim. İsrail'in Birleşmiş Milletler eski Büyükelçisi Danny Danon'un yeni kitabında, İsrail'in sahra hastanesi kurmak için gerekli ekipmanı bir havaalanı hangarında hazır tuttuğunu okumuştum. İsrail bu tür arama kurtarma görevlerine 7/24 hazır mı?

Son on yılda, bir savaşa veya bir felakete karşı hazırlıklı olmanın bir yolunun da çok profesyonel bir kurtarma ekibi yetiştirmek olduğunu anladık. Bu kurtarma ekipleri, füzelerin vurduğu bir binadan insanları çıkarmaya yardım ediyor. Bu bilgi bina depremden zarar gördüğünde de işe yarıyor. Olabilecek en profesyonel ekiplere sahip olmalısınız. Hazır olmak için sürekli tatbikat yapıyorlar. Uluslararası arenada bir ihtiyaç olduğunda dostlarımıza yardımcı olmak için elimizdeki en iyi insanları gönderiyoruz. 1999'da [depremde] Türkiye’deydik. Türkiye'ye ilk gelen heyetlerden biriydik. Ayrıca yaşanan depremden sonra Meksika'ya ve birkaç yıl önce farklı bir nedenle Brezilya’ya da yardıma gittik.

Bu, tikun olam’ın bir parçası. Tikun Olam, Yahudi inanışında dünyayı daha iyi bir yer yapmak istediği anlamına gelir. Bu her birimize düşen bir görev. Bir ihtiyaç olduğunda -nerede ve ne zaman olduğuna bakmaksızın- yardım eli uzatıyoruz. Orada olmalıyız. Bunu Mashav aracılığıyla günlük olarak yapıyoruz. Mashav, Dışişleri Bakanlığı'nın bir parçası olan İsrail ulusal işbirliği ajansıdır. Üçüncü dünya ülkelerindeki insanlara yardım ediyoruz. Ancak bunu bir savaş veya ulusal felaket durumunda da yapıyoruz. Geçen yıl Ukrayna'daki savaş sırasında İsrail, insani yardım konusunda çok aktifti. Ukrayna’da bir sahra hastanesi kurduk. Bildiğim kadarıyla Ukrayna topraklarında bir ülke tarafından kurulan tek sahra hastanesidir. Orada 7 binden fazla insan tedavi edildi. Ukrayna halkına gıda, çadır ve elektrik ve enerji altyapısına yardımcı olmak üzere jeneratör gönderdik. Komşularımıza ve dünyada ihtiyacı olan herkese yardım elimizi uzatıyoruz.

Yardım ulaştırma ve sahra hastanesi açma hızını nasıl açıklıyorsunuz?

Askeri yeteneklerimize dayanıyor. Görevliler İsrail'deki insanlara yardım etmek için hemen harekete geçmeye hazır. Misyonlarını yurtdışında konuşlandırmada da çok hızlılar. Bazıları iki-üç saat içinde harekete geçmeye hazır olabiliyor. Diğer birimler 24 saatten daha kısa sürede harekete hazır hale gelebiliyor. Yardım görevlilerini havaalanına ne kadar hızlı ulaştırabilirsek, ister İsrail'de olsun ister yurt dışında, sahaya o kadar hızlı ulaşabilirler.

İsrail'in Aşkenaz Hahambaşısı David Lau, Yahudilerin kutsal dinlenme günü olan Şabat'ta depremin vurduğu bölgelerde kurtarma operasyonlarının devam etmesine izin veren özel bir karar aldı. Bu çok önemli…

Yahudiliğin temellerinden biri, insan yaşamının her şeyin ötesinde olmasıdır. Yaşam Şabat'ın ötesindedir, Tora'nın ötesindedir. Bir söz vardır; kim bir insanın hayatını kurtardıysa tüm dünyayı kurtarmış demektir. Bu nedenle, acil durumlarda Şabat olması önemini yitiriyor. Orada olmalıyız. İnsanların hayatını kurtarma olasılığı için çalışmaya devam etmeliyiz.

Türkiye ve İsrail, yıllarca süren gergin ikili ilişkilerin ardından karşılıklı büyükelçilerini atadı. Geçen hafta, İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, depremlerin ardından dayanışma göstermek için Ankara'yı ziyaret etti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile görüştü. Görüşmelerde onlarla birlikteydiniz. İkili ilişkilerin geleceğini nasıl görüyorsunuz? 1990'lardaki gibi stratejik bir ittifakın kurulmasını bekleyebilir miyiz?

Bu konuda adım adım ilerlediğimizi düşünüyorum. Son birkaç yıldır ilişkilerde bir kriz vardı. Son bir buçuk yılda, belki biraz daha az, ilişkilerimizi güçlendirmeye, aynı fikirde olduğumuz konuları bulmaya ve kamuoyu önünde karşılıklı suçlamalar yerine birbirimizle doğrudan konuşabileceğimiz bir ortama dönmeye çalışıyoruz. Bu süreç öyle bir noktaya ilerledi ki artık karşılıklı büyükelçilerimiz görevde; İsrail'de Türk Büyükelçisi var ve Türkiye’de çok iyi bir büyükelçi olan İsrail'in Ankara Büyükelçisi var. Bu, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin yeniden yapılandırılmasının başlangıcıdır. Aynı fikirde olmayacağımız konular olduğunun bilincindeyiz. Dostlarınızla her konuda aynı fikirde olamayabilirsiniz. Ancak farklılıklarımızı yönetmek ve diplomatik bir şekilde çalışmak için birbirimizle konuşabileceğimiz bir yol var artık. Bu bizim için önemli. Şunu söylemeliyim ki, bu kurtarma görevi İsrail-Türkiye ilişkilerindeki olumlu ilerlemeden önce olsaydı da aynı şeyi yapardık, diye düşünüyorum. Birbirimize yardım etmenin diplomatik ilişkilerimizle bir bağlantısı yok. Türkiye'nin bize ihtiyacı olduğunda biz oradaydık, bizim ihtiyacımız olduğunda da Türkiye yanımızdaydı. Karmel Dağındaki büyük yangın sırasında Türkiye bize yardım etmek için itfaiye ve uçak göndermişti.

İki ülke arasında sorunlara yol açabilecek konular halen mevcut, Kudüs veya Filistinliler konusunda tartışmalı bir karar gibi. Ancak İsrail'in de kendi kırmızı çizgileri var ve Hamas bu açıdan önemli. Bu konuda bir gelişme var mı?

Dediğim gibi, İsrail ve Türk hükümetlerinin aynı fikirde olmadığımız konular var ve bu, farklılıklarımızı diplomatik olarak yönetebildiğimiz sürece bir sorun teşkil etmiyor. İsrail için Kudüs'teki kutsal mekanlarda din ve ibadet özgürlüğünü ve Tapınak Dağı'ndaki [Haram el-Şerif] statükoyu korumak bizim için çok önemli. Bu çok uzun zamandır politikamızın bir parçası ve buna devam edeceğiz. Hamas'ı terör örgütü olarak kabul ediyoruz. Hamas terörizmi teşvik ediyor. Buna gençleri Yahudileri öldürmeleri için kışkırtmak ve eğitmekle başlıyor. İsrail'de ve yurtdışında Yahudileri hedef alan terör saldırıları düzenleyerek ve İsraillilere füzelerle saldırı düzenleyerek devam ediyor. Terörle başa çıkmanın yolu kararlı ve hedefler konusunda birlik olmaktan geçtiğini düşünüyoruz. Bu konuda ve İsrail'in Filistinlileri ilgilendiren politikalarına ilişkin bakış açımızı anlatmak için Türk ortaklarımızla konuşmamız gerektiğini anlıyoruz.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün