Deprem felaketleri organizasyonsuzluk problemidir!

Bir vatandaş olarak depreme nasıl hazırlanabilirim?

Asım ŞENGÖR Bilim ve Teknoloji
15 Şubat 2023 Çarşamba

Milletçe hepimizin başı sağ olsun! Cumhuriyet tarihimizin en ağır doğal afetlerinden birini 6 Şubat’ta geride bıraktık. Bu depremlerle canlarımızı, sevdiklerimizi, aklımızı ve sonunda sabrımızı da geride bıraktık. Sözün bittiği yerdeyiz…

Depremin yedi gün ardından sadece Türkiye’de kayıp sayımız 30 bini aştı, yaralıların sayısı 90 bini geçti, biz de sinirimizden ve üzüntümüzden ne yapacağımızı şaşırmış, çaresiz bakışlar içinde birbirimize bakıyoruz, feryat ediyoruz. Devlet ve gönüllüler el ele vermiş zamana karşı göçük altında kalanları kurtarmak için ciddi çaba sarf ediyor, ama bu ne gidenleri geri getiriyor ne de acılarımızı dindiriyor; çünkü olan oldu!

Şimdi de her deprem olduktan sonra olduğu gibi, panik içinde, tekrar, akademisyenlere koşuyoruz; “Hocam, başka deprem olacak mı? Faylar nereden geçiyor? Bu bizim oradaki fayı tetikler mi?” gibi soruları adeta 1999’dan beri kim bilir kaçıncı defa soruyoruz, ancak sonuç ortada. Televizyonlarda hâlâ hayat kurtarıcı ve önlem almamızı sağlayacak konulara odaklanamıyoruz. Şiddet ile büyüklüğü karıştırıyoruz; 23 yıl sonra hâlâ…

YANLIŞ SORULARA ODAKLANIYORUZ ve öğrenmiyoruz! Bugün eğitim hayatımızda deprem gerçeğini öğreneceğimiz coğrafya dersini seçmeli hale getiriyoruz. Biliyor muydunuz 2021-22 yılında 6 milyon öğrencinin sadece yüzde 15’i coğrafya dersi almış!!!

Vatandaş ile uzmanları ilgilendiren sorular birbirinden farklıdır ve vatandaş olarak çok daha sonuç odaklı, net sorular sormamız gerekir! Tek başımıza alacağımız önlemler ve toplum olarak alacağımız önlemleri iyice anlayıp her iki kategoride de sorumluluklarımızı yerine getirmemiz gerekiyor, aksi takdirde bizi bekleyen diğer deprem tehlikeleri karşısında da çaresiz kalacağız. Bu, vatandaş olarak, demokratik bir toplumun bireyleri olarak hayatî görevlerimizden biridir.

Bu yazıyı Celal Şengör, Mustafa Erdik, Sinan Özeren’e danışarak ve başka kaynaklardan bulduğum bilgilerle hazırladım. Deprem ve mühendislik benim alanım değil, ama bu konuların uzmanlarına rahatlıkla ulaşabildiğim için bugün sadece muhabirlik görevini üstlenip, ‘Bir vatandaş veya bir birey olarak depreme nasıl hazırlanabiliriz?’ sorusuna bulduğum cevabı sizlerle paylaşacağım. Bu sorunun alt soruları olarak ayrıca bir liste hazırladım, çünkü hayatî soruların bir kısmının cevabı binadan binaya, bölgeden bölgeye değiştiği için vatandaşların bireysel efor sarf edip kendi konumları ile ilgili cevapları edinmeleri gerekiyor. Daha soruların cevaplarını ise kısaca paylaşacağım. Soruların tamamına internet sitesinden ulaşabilirsiniz. Hepsine bir yazıda cevap vermek ve hatta yer vermek maalesef mümkün değil.

Şunu söylemeliyim ki, bu hazırlıktan çıkarttığım en önemli sonuç depremin bir organizasyonel problem olduğudur. Mustafa Erdik günümüzde bu depremlere dayanıklı bina yapma teknolojimiz olduğunu hem televizyonlarda dile getirdi hem de benimle olan konuşmasında dile getirdi. Anlaşılan esas derdimiz bu teknolojiyi kullanabilmek için milletçe nasıl organize olacağımızdır. Bunun da ilk adımı vatandaş olarak bizlerin devlet ve yerel yönetimlerden güvenli binaların yapılmasını sağlamalarını aktif olarak talep etmemizdir! Bir deprem kültürü edinip, depremin karşımıza çıkardığı problemleri anlayıp hem çözüm üretip hem de ilgili mecralardan çözüm talep etmek zorundayız. Ancak bu organizasyon kabiliyetinin kazanılması bir günde mümkün olmadığı için, birey seviyesinde önlem alabileceğimiz konulara da yer veriyorum.

0*. OTURDUĞUM ve YAŞADIĞIM YER: JEOLOJİK PROBLEM

1.Soru: Deprem bölgesinde mi yaşıyorum?

Türkiye’de buna cevap veren bir harita var. AFAD’ın yayınladığı deprem risk haritası buna önemli ölçüde cevap veriyor. Lakin bu haritanın eksikleri de var. Ama pratik bir yaklaşımla, Türkiye’nin neredeyse tamamının deprem bölgesi olduğunu varsayabiliriz. Bu sorunun cevabını size jeologlar verir.

“Biz jeologlara artık ‘Deprem olacak mı?’ diye sormayın, 23 senedir aynı şeyleri söylüyoruz. Jeolojik gerçekler değişmedi! Türkiye’nin neredeyse tamamı deprem bölgesi!” -A.M. Celal ŞENGÖR

 

Asım ve Celal Şengör

2. Soru: Bölgemde depremin tetikleyeceği başka doğal afetler (Heyelan, sel, tsunami vb) olabilir mi?

Bu sorunun cevabı bölgelere göre çok değişiyor. Ama Jeoloji Mühendisleri Odası veya yerel belediyelere başvurarak bu konuda bilgi alabilirsiniz. Eğer yerel yönetiminizin bu konuda hazırlıksız olduğunu düşünüyorsanız, seçmen ve vatandaş olarak bu bilgiyi edinmeyi ve buna karşı eylem planı yapılmasını talep etmelisiniz! Mesela İstanbul’da maalesef ciddi bir tsunami tehlikesi var. Düşük bir ihtimalle olsa dahi Marmara Denizi’nde depremin tetikleyeceği bir sualtı heyelanı neticesinde metrelerce (5-8m) yükseklikte bir tsunaminin İstanbul’un güney sahilini vurması bekleniyor! Bu durumda ne sürede nerelere kaçılması gerektiğini yerel yönetimlerden öğrenebilmeniz gerekir!

“1509’da İstanbul’da tsunami olduğuna dair tarihi kayıtlar var. Bugün de bir tsunami tehlikesi mevcut. Sualtı heyelanı olduğu takdirde İstanbul’un güneyini metrelerce yüksek tsunami vurabilir!” -M. Sinan ÖZEREN

 

1.EVİM, İŞ YERİM, ÇOCUĞUMUN OKULU SAĞLAM MI?: MÜHENDİSLİK PROBLEMLERİ

3. Soru: Evim ve işyerim güvenilir mi?

Yani içinde bulunduğum ev depremden aldığı darbe ile benim ölümüme sebep olacak kadar hasar görür mü? Bu soru en önemli sorulardan biridir. Çünkü aslında kontrolü önemli ölçüde bireyin elinde olan bir durumdur. Binanın güvenirliğini etkileyen dört ana etken sayabiliriz:

            1. Zemin

            2. Binanın inşaat kalitesi

            3. Deprem merkezine uzaklığı

            4. Depremin büyüklüğü

Bu etkenlerin etkilerinin belirlenmesinin tamamı uzmanlık gerektiren eforlardır. Zemininizin durumunu jeologlardan ve evinizin inşaat kalitesini de inşaat mühendislerinden öğrenebilirsiniz. Bu kontrolleri yapmak birincil olarak devletin mesuliyetidir. Ama devlete güvenmiyorsanız, devletten bağımsız olarak ikinci bir kontrol otoritesi arayanlar zemin raporu için Jeoloji Mühendisleri Odasına başvurabilir. Evinizin inşaatını kontrol ettirirken hem yapıdan örnek alınarak hem de inşaat planlarına bakılarak detaylı bir analiz yapılması için bu konuda uzmanlaşmış şirketlere başvurabilirsiniz. Belediyeler evinize iskân izni verirken, depreme karşı dayanıklılığını da kontrol etmekle mesuldür. Bu kontrolleri siz de ciddiye alarak depreme dayanıklı bir binada oturabilirsiniz. Ayrıca ev kiralarken ev sahibinizin size güvenilir kurumlardan zemin ve inşaat raporları sunmasını talep edebilirsiniz.

“Beklediğimiz depremlere dayanıklı binalar yapmak için gerekli teknolojiye sahibiz!” -Mustafa ERDİK

 

4. Soru: Depreme karşı nasıl hazırlıklar yapabilirim?

Şayet evinizin durumu yıkılmasını önleyemeyecekse ve bu durumu düzeltmeye imkanlarınız elvermiyorsa, başka yöntemler ile hayatta kalma ihtimalinizi arttırmayı deneyebilirsiniz. Ama bunlar maalesef çok kısıtlı olacaktır. Mesela evinizde güvenli alanlar, yaşam üçgenleri oluşturabilirsiniz. Evinizden hızlı çıkmak için plan yapıp, ona göre çıkış yolunuzu organize edebilirsiniz. Evinizde ilk yardım malzemesi bulundurmayı, deprem çantası hazırlamayı da unutmayın. Yanınızda düdük bulundurabilir, akıllı telefonunuz varsa ona afet anında veya sonrasında yerinizi haber verecek uygulamalar yükleyebilirsiniz.

Özellikle İstanbul gibi ciddi bir deprem tehlikesi altında olan ve çok yoğun nüfusu olan bir bölgede ilk zamanlarda yiyecek ve içeceğe ulaşamama ihtimaliniz olabilir. Mümkünse, evinizde bir-iki haftalık basit yiyecek-içecek stoku yapmanız mantıklı olur. Bu hazırlığı yaparken musluktan akacak suyun kullanılamama ihtimalini de göz önünde bulundurmanız gerekir.

Evinizle ilgili diğer bir mühim konu da doğalgaz vanası, evinizde bulundan gaz tüpleri ve elektrik donanımınızın teşkil ettiği yangın tehlikesidir. Şayet otomatik bir sistem ile bu enerji kaynaklarının kapatılmasını sağlayabiliyorsanız depremden kaynaklanabilecek bir yangının önüne geçme fırsatınız olabilir. Yapamıyorsanız en azından geceleri yatarken ihtiyacınız olmayan enerji kaynaklarını kapatarak yangın riskini azaltabilirsiniz!

“İnsanların inşaa ettikleri binalarla ilgili hesap verebildikleri bir sistem kurmadıkça, yapısal problemleri engellememiz mümkün değil!” - Mustafa ERDİK

5. Soru: Çevrem beni depremde nasıl etkiler?

Evinizin depreme dayanıklılığını etkileyen ikinci etkenler grubu evinizin içinde bulunduğu çevrenin bileşenleridir. Maalesef yoğun nüfuslu yerleşimlerde etrafınızdaki evlerin sağlamlığı ve mahallenizdeki altyapı (mesela doğalgaz borularının sağlamlığı veya afet anında otomatik kapatılabilmeleri) deprem esnasında ve sonrasında sizi etkileyecek önemli etkenlerdendir. Bitişik yapılarda yan binaların depreme dayanıklılığı en az sizinki kadar önemli olabilir. Ayrıca bölgenizde heyelan, sel ve hatta tsunami tehlikesinin olup olmadığını bilmek, hayatta kalma ihtimalinizi arttırabilir. Buna göre deprem sonrasında nereye doğru kaçmanız gerektiğini anlayıp, ona göre plan yapabilirsiniz. Dolayısıyla, vatandaş olarak etrafınızdaki durumun farkında olmak hayatî öneme sahiptir.  Yerel yönetiminize (mesela belediyenize) gidip, deprem planlarını sorup buna göre hazırlıklarınızı yapınız. Yerel yönetiminizi veya devlet yönetimini bu konuda yetersiz buluyorsanız bu problemlerin çözülmesi için hesap sormak seçmen ve vatandaş olarak en temel hakkınızdır. Unutmayalım ki demokrasinin en temel gerekliliklerinden biri vatandaşın yönetim sürecine AKTİF KATILIMIDIR!

6. Soru: Depremden sonra evime eski hayatıma ne zaman ve nasıl dönerim?

Deprem sonrasında düşünülmesi gereken çok önemli bir konu da evinizin deprem sonrası güvenliğidir. Yani evinizden deprem anında çıkıp kendinizi kurtardıktan sonra ne şartlar altında evinize geri dönebilirsiniz? Maalesef bu soru da genel cevaplanamayacak sorulardan biri. Bu değerlendirmeyi bina bazında devletin yapıp size güvenirliği konusunda bilgi vermesi gerekiyor.

İş yerinizde evinizle ilgili uyguladığınız mantığı takip ederek benzer bilgiler edinebilirsiniz. Bu durumda birincil sorumluluk tabii ki işverene ait, ama nasıl bir işyerinde çalıştığınızı bilmek şahsi risk yönetiminizi kolaylaştırır ve işvereni sorumluluklarını yerine getirmek konusunda ikna etmeyi kolaylaştırabilir. İkna edemediğiniz takdirde hukuki yollara başvurmayı bir vatandaşlık görevi olarak görmeniz gerekir.

7. Soru: Benim dışımda kurumların ve bireylerin önlem almalarını nasıl sağlayabilirim?

Bu yazıda tekrarlayarak vurgulamaya çalıştığım prensip deprem probleminin bir organizasyonel problem olduğudur. Sistemin gerekli önlemleri almasını sağlamak için halkın bunu devlet sisteminden talep etmesi hayatîdir. Mustafa Erdik bu konuda yapılabilecek pratik uygulamaların başında işyerlerinde ve birçok başka işletmeden ‘3. Kişilere karşı sorumluluk sigortası’ talep edilmesini öneriyor ve ekliyor ‘Gelişmiş ülkelerde bu iş böyle yapılıyor!’. Bunun arkasındaki mantık ise şudur: Bu sigortayı alabilmek için, mekân sahibi gerçekten önlem almak zorunda kalacak, aksi takdirde ya çok yüksek primler ödeyecek ya da sigortayı hiç alamayacak, çünkü güvensiz bir bina sigorta şirketi için ciddi bir risk arz eder. Sigorta şirketi de malî yükü üstüne almamak için analizini çok sıkı tutacak. Eğer işletme açmak için ruhsat vermek buna benzer yaptırım gücü yüksek koşullara bağlanırsa, ihmallerin önemli ölçüde önüne geçilebilir.

Bununla beraber ekliyor: “İyi örneklerimiz de var! Teknolojiyi kullandığımızda binalarımız sağlam kalıyor! Deprem bölgesinde deprem yalıtımlı yapılan hastaneler şu anda tıkır tıkır çalışıyor!”

Hatırlatmakta fayda var; bu taleplerin başladığı nokta vatandaştır. Bu imkanlar konusunda bilgi edinip haklarımız aramaya başlamak ve seçmen olarak bunu yöneticilerimizden talep etmemiz gerekir.

Depreme dayanıklı bina yapmanın önemli bir etkeni de imar affı. Bu konuda Mustafa Erdik’in sözü durumu çok net açıklıyor: “Asım, imar affı çok yanlış bir uygulama ve insanları oportünizme ve illegaliteye teşvik ediyor. Ancak, imar affı olmasa idi de aynı hasar meydana gelirdi. Devletin bu tip zayıf performanslı binaları belirleyecek ve deprem güçlendirmesi yapacak bir düzen kurması gerekirdi!”

8. Soru: Deprem sonrası sevdiklerimle nasıl iletişim kurar onlara yardım edebilirim? İşyerinizde depreme yakalanırsanız, ister istemez evinizin ve ailenizin halini merak edeceksiniz ve bu konuda yalnız olmayacaksınız! Sizinle aynı anda milyonlarca insan da ailesinin durumunu merak edecek, bu yüzden ailenizle beraber plan yapıp iletişim kurma ihtiyacını gidererek, buluşma noktaları tespit edebilir, ya da ihtiyacınıza uygun başka planlar yaparak deprem sonrası yaşayacağınız paniği azaltmaya çalışabilirsiniz. Unutmayın ki bu anlarda iletişimin çökmesi ciddi bir ihtimal olacak.

9. Soru: Yaralandım. Nerelerde tedavi görebilirim? Tedaviye nasıl ulaşabilirim?

Televizyon ve sosyal medyada da görüyorsunuz ki, deprem sonrası en ciddi problemlerden biri yaralıların sağlık hizmetine erişimidir. Evinizin veya işyerinizin yakınlarındaki sağlık ocağı, hastane ve eczanelerin yerini şimdiden tespit edip, deprem sonrasında hangilerine müracaat etmeniz gerektiğini şimdiden planlamanız daha az acı çekmenizi sağlayabilir, hatta sizin veya sevdiklerinizin hayatını dahi kurtarabilirsiniz. Buna ek olarak, bir vatandaş olarak, yerel yöneticileriniz veya kurumlarınızdan bölgenizde bulunan hastanelerle ilgili bilgi isteyebilir, böylelikle o binaların güvenirliğinin ciddiye alınması konusunda da hesap sorabilirsiniz.

10. Soru: Ne evimdeyim ne iş yerimde! Ne yapmalıyım?

Unutmayalım ki deprem bizi iyi tanımadığımız bölgelerde, evimizin veya işyerimizin uzağında da bulabilir. Bu konuda da bilinçli olup, hayatta kalma ve hatta bulunduğumuz bölgede deprem sonrası durumlarda faydalı olabilmek için kendimizi bilgilendirebiliriz. Bu konudaki ihtimalleri bir gazete yazısına sığdırmak mümkün değil. Yanınızdaki çantanıza koyduklarınız ve gittiğiniz yerlerin afet durumuna dikkat ederek riski azaltabilirsiniz.

Bugün telefonlarımızın her biri bir bilgisayardır aynı zamanda. Yerinizi bildirecek uygulamalardan tutun, afet anında sizi bilgilendirebilecek uygulamaları telefonunuza yükleyip hem iletişim kurmayı hem de bilgi edinmeyi kolaylaştırabilirsiniz. Bunu yazarken içinizden ‘Artık böyle de yaşanmaz!’ dediğinizi duyar gibi oluyorum. O yüzden, şunu eklemek isterim ki, benim yazdıklarım aklımdaki en kötü senaryoyu temel alarak yazdığım önlemlerdir. Ama Güneydoğu’daki görüntülerini gördükçe geceleri pek de rahat uyuyamıyorum…

Sonuç olarak depreme karşı alabileceğimiz önlemler uzun zamandır biliniyor. Depreme dayanıklı bina yapacak teknolojiye sahibiz, ülkemizde bu konuda yetkin insanlar var. Depremin nerelerde olacağını biliyoruz, kabaca ne kadar büyük olacağını tahmin edebiliyoruz. Hiç yoksa en kötü senaryoyu tahmin edebiliyoruz. Vatandaş olarak bize düşen bu konuları iyice öğrenip bu konuda hem kendimiz organize ve hazırlıklı olmak, hem de devlet ile yerel yönetimlere bu konuda çok iyi hazır olmak konusunda hesap sormak ve bu hazırlıkları yapabilecek insanlara oy vermektir! Maalesef uzun ve meşakkatli bir yoldayız.

*Maddelere 0’dan başladım, çünkü insanın içinde bulunduğu doğayı tanıması refleks gibi bir davranış olmalı, ilk soru değil.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün