Toprak Ana´nın çığlığı

Arda EŞBERK Perspektif
15 Şubat 2023 Çarşamba

6 Şubat 2023, sabaha karşı saat 4.17, Türkiye’nin Kahramanmaraş ilinde Toprak Ana ilk çığlığını attı ve yer 7.7 şiddetinde sarsıldı. İkinci çığlığını attığındaysa 7.6 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Türkiye’de cehennemin kapılarını aralayan bu sarsıntılar ‘Yüzyılın Felaketi’ olarak tarihe geçerken 10 il, 13,5 milyon insan bu çığlıktan etkilendi. Yeryüzünde insan, hayvan ayrımı yapmadan bütün canlıları etkileyen sarsıntıların üstünden yedi gün geçmiş durumda! Son resmi rakamlara göre, doğruluğu (!) tartışılmakla birlikte 30 bine yakın insan hayatını kaybederken, 80 binden fazla insan yaralanmış durumda. Rakamlar artmaya devam ediyor… Hayatta kalanlar ise yıkıntılar arasında aile bireylerinin ölüleri ve yaralı kurtulanlarının duygusal sarsıntıları içinde eksi derecelerde, kara kış koşulları ile hayata tutunmaya çalışıyor! Toprak Ana’nın çığlığı ile gerçekleşen bu sarsıntılar dünya tarihinde görülmüş en büyük iç depremler olarak tarihe geçerken yeryüzü bağırmaya devam ediyor: “Sesimi duyan var mı?”  

Deprem insanı öldürmez, çürük binalar insanı öldürür” sözünü doğrulayan haberler afet bölgesinden tüm çıplaklığı ile sosyal medyaya yansımış durumda. Yeni binalar, tuz buz olurken, hemen yanı başında başka binalar ayakta duruyor. Ortaçağ karanlığında takipçilerini cennetten toprak vaadiyle kandıran kiliseler misali ‘Cennetten bir kare’ sloganıyla reklamı yapılan 250 dairelik rezidansın yıkıntıları, öteki dünyada toprak vaadinin günümüzde de sürdüğünü gösteriyor. Aslında yıkılan modern dünyanın ‘maksimum kârı’ hedefleyen ‘yeni dini’dir! Bu yıkımın esas sorumluları ise yeni dinlerinin iman kaynağı para ve güç peşinde ceplerini doldurmuş olanlar, buna göz yuman, yardım ve yataklık yapmış olan temsilcileridir. Sosyal medya ve basına yansıyan görüntülerden ve gelen haberlerden çok net görüldüğü gibi insanları öldüren, cehalettir, liyakatsizliktir, kokuşmuş kurumlar, çürümüş değerlerdir. Kısa vadeli tatminler uğruna, daha fazla güç ve para için, egolarının burunlarına taktığı halkaların peşinde sürüklenen açgözlü insanlardır... Çıkarlarını korumak adına, korkularının ardına sığınarak, kendi iç seslerine bile kulak tıkamış sessiz yığınlardır… Sizce bunlar Toprak Ana’nın çığlığını duydular mı? Peki, siz 23 yıl önceki Gölcük Depremi ile duyulmayan sesi duyabiliyor musunuz? Eğer duymadıysanız sesini duyurmak isteyen birinin, duyulmuyorsa sesini her aşamada biraz daha yükselteceğini kesinlikle biliyor olmalısınız! Çünkü Toprak Ana sesini yükseltmeye devam edecek gibi görünüyor. Nereden mi biliyorum? Gelin nerden bildiğime birlikte bakalım.

4 Nisan 2003 tarihinde yönetmenliğini Yahudi asıllı Jon Amiel’in yapığı ‘Kor’ (The Core) adlı bir film yayınlandı. Filmde yeryüzünde meydana gelen sıra dışı olaylar dünyanın geleceğini tehdit etmektedir. İnsanlar aniden ölmekte, hayvanlar olağan dışı davranışlar sergilemektedir. Yeryüzünde sismik hareketlilik artmış, gökyüzünde elektromanyetik dalgaların etkisiyle şimşek fırtınaları nedeniyle bazı şehirler yaşanmaz hale gelmiştir. Bu doğaüstü olayları araştıran yetkililer Doktor Keyes’i göreve getirir ve Doktor toprağın alt katmanındaki çekirdekte problemler olduğunu fark eder. Kahramanımız jeofizik dalında uzman Doktor Josh Keyes, bu gizli görev için araştırmalarına başlar. İç çekirdek dünyanın stabil dönüş hızına uygun hareket etmemekte, sabit durmaktadır. Bu durum doğal felaketleri tetikleyecek, sonrasında da kıyamete sebep olabilecek ciddiyettedir. Doktor Keyes durumun ciddiyeti karşısında dünyayı ve insanlığı bu olası felaketten kurtarmak için hepsi kendi alanında uzman olan bilim adamlarından oluşan bir ekip kurup yeryüzünün iç tarafına sıra dışı bir yolculuğa çıkacaktır. Yine Hollywood’un başka bir kıyamet senaryolu filmi dediğinizi duyar gibiyim. Fakat 2023 Ocak sonunda basına yansıyan haberler yine Hollywood’da birilerinin geleceği gördüğünü bize işaret ediyor!

28 Ocak 2023 tarihinde BBC’de ve birçok dünya basınında bir haber yayınlandı. Bu habere göre “Bilim insanları, Dünya'nın merkezindeki çekirdeğin ters yönde dönmeye başlamış olabileceğini söylüyor. Uzmanlar Dünya'da gerçekleşebilecek felaketler olduğunu söylerken, her şeye hazırlıklı olunması gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor.” Nature Geoscience dergisinde yayımlanan ve iç çekirdeğin hareketlerini takip etmek isteyen yeni araştırma, son altmış yılda tekrarlayan depremlerden sismik dalgaları analiz etti. Çalışmanın yazarları, Çin Pekin Üniversitesinden Xiaodong Song ve Yi Yang, iç çekirdeğin dönüşünün “2009 civarında neredeyse durma noktasına geldiğini ve ardından ters yöne döndüğünü” tespit ettiklerini belirtti. Tüm bu yaşananlar Kor filmini anımsatsa da Dünya’ya ne olacağı şu an için bilim insanları tarafından tam olarak bilinememekle birlikte çekirdeğin yapısının erimesi durumunda ve dönüşün tersine olması halinde ne olacağına dair net bir veri maalesef yok. 28 Ocak 2023 tarihinde medyaya yansıyan bu haberlerin üzerinden bir hafta geçtikten sonra gerçekleşen Kahramanmaraş depremi olabilecekler hakkında bir fikir verebilir sanırım!

Sözüne güvenilir uzman astrologlara baktığımızda ise bunun daha bir başlangıç olduğunu söyleyebiliyoruz. Çünkü tüm göksel işaretler bu sürecin artarak devam edebileceğini ve kritik günlerin henüz önümüzde olduğunu gösteriyor. Astroloji okulu kurucusu Öner Döşer “Her şey 5 Şubat gecesi 16 derece Aslan burcunda gerçekleşen dolunay sonrasında başladı” diyor. Döşer’in yaptığı açıklamalara göre Dolunayın kavuşumda olduğu Dubhe yıldızı Mars karakterindedir. Etkileri iyicil görülmez. Bastırılamayan çok büyük bir iç enerji verir (D. Rosenberg). Dünya astrolojisinde doğal afetlerle bağdaştırılır; alışılmış dışı aşırı hava koşulları, deniz kazaları, seller, fırtınalar, finansal krizler, salgın hastalıklar, kitlesel intiharlar, öldürülmeler, vahşi hayvanlardan gelen zararlar, çocuklarla ve çevreyle ilgili konuların öne çıkmasıyla ilişkili görülür. Yüce Ana ile besleyici ve koruyucu olan her şeyle bağlantılıdır fakat aynı zamanda Tabiat Ananın sertliğini de barındırır.”

Astronomik ve astrolojik bilgilerden yola çıkarak Toprak Ana’nın sesini biz onun duyana yükselteceğini anlayabiliyoruz. Fakat biz onu duysak bile, o sesini yükseltmeye devam edecek mi, esas soru bu! Siz ne dersiniz?

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün