Altı yaşındaki Ukraynalı Holokost kahramanı

Dedesine yardım amacıyla, Ukrayna´da gettolarda yaşayan Yahudilere yiyecek ve ilaç taşıyan altı yaşındaki Yaroslava Levytska, ´Uluslararası Dürüstler´ arasındaki en genç kişidir.

Sara YANAROCAK Kavram
19 Ekim 2022 Çarşamba

Lviv’in yaklaşık 60 kilometre doğusunda bulunan Zolochiv, bir zamanlar gelişen bir Ukrayna kasabasıydı. 1939’da II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle çok sayıda Polonyalı Yahudi mülteci, Sovyetler tarafından işgal edilen Zolochiv’e kaçtı. Sovyetler 1941’de geri çekilmeden önce, Stalin’in gizli polisi birkaç yüz Ukraynalı milliyetçiyi, bazı Yahudi ve Polonyalı sivillerle birlikte öldürdü ve cesetleri toplu mezarlara gömdü.

Naziler Temmuz 1941’de Zolochiv’i işgal ettiğinde, Yaroslava Levytska altı yaşında bir Ukraynalı kızdı. Levytska, “Ailem çok fakirdi. Büyükbabam Oleksandr Levytsky, Zolochiv civarında kiliseler inşa eden bir marangoz olarak çalıştı. Dindar bir Yunan Katolik’iydi” diye anlatıyordu.

Yahudi karşıtı yasalar

Naziler Yahudi karşıtı yasaları yürürlüğe koyar koymaz, Oleksandr Levytska gettodaki nesli tükenmekte olan Yahudi arkadaşlarına yiyecek ve ilaç sağlamaya başladı. Ukraynalı muhafızların şüphelerini uyandırmadan, kuryesi olan küçük ve cesur torunu Yaroslava’nın yardımı olmadan bunu yapamazdı.

Üç zor yıl boyunca, bu cesur küçük kız, büyükbabasının ve annesinin gettodaki Yahudilere yiyecek taşımasına yardım etti. Yaroslava, okul defterlerinin altına saklanmış yiyecek dolu bir sırt çantasıyla, dikenli telli bir çitin boşluğundan içeri girerdi. Daha sonra, boşluk kapandığında, gardiyanlar dikkat etmezken, cesurca kapıdan içeri girmeye başladı.

Yaroslava, İsrailli gazeteci ve tarihçi Shimon Briman ile yaptığı röportajda, “Bu durum tabii ki korkutucuydu, ama Almanlar asla Yahudi olmayan çocuklara vurmadı” diye hatırlıyor.

“Ama bir keresinde bir Alman anneme vurdu ve üzerine kırmızı Yahudi yıldızı boyanmış bir eve yiyecek getirmesine izin vermedi. Aynı sokakta Yahudilerle birlikte yaşıyorduk. Babam onlarla birlikte okula gitmişti. Bütün çocuklar birbirini severdi ve biz birlikte büyüdük. Hepimiz komşu olduğumuz için, onlara yardım etmeye karar verdik. Onların Yahudi olduğunu hiç düşünmedik; milliyetleri bizim için önemli değildi. Annem bizi aynı şekilde giydirirdi. Ablam ve benim paltolarımız vardı ve Yahudi bir kız olan komşumuz Basia, giysilerine sığmamaya başlayınca ona da bir palto verdik. Bir musibet olduğunda, ruhumuzda, gönlümüzde ne varsa yardım ettik. Onlar insandı, komşularımızdı.”

Naziler, Stalin’in gizli polisi tarafından işlenen cinayetlerden Yahudileri sorumlu tuttu. Alman makamlarınca desteklenen Ukraynalı çeteler, bu pogrom sırasında ortalığı kasıp kavurdu ve yaklaşık 3000 Yahudi’yi öldürdü.

“1941 Temmuz Pogromu sırasında annem dışarı çıkmamıza izin vermedi” diye hatırlıyor Yaroslava. “Bize, Yahudilere karşı bir baskı olacağı söylendi. Bunlar bizim de başımıza gelecek sandık. Önce Yahudiler ve ardından sıra bize gelecekti. Basia’nın vurulmak üzere götürüldüğünü görünce, çığlıklar atıp ağladık. Annemin buna dayanamamasına çok üzüldük ve korkunç manzarayı görmemesi için pencereyi bir yatak örtüsüyle kapattık.”

Yaroslava’nın savaş anıları

Yaroslava, ailesinin Yahudileri evlerinde saklamasına, gettoya kaçak yiyecek sokmasına ve Yahudi mültecilere yardım etmesine izin veren Tanrı’ya olan inançları olduğuna inanıyor. “Beni ve annemi motive eden, inancımız ve komşularımıza olan sevgimizdi” diyor. Yaroslava, Nisan 1943’te, durmaksızın gelen kamyonların, Yahudilerin topluca öldürüldüğü ormana girdiğini, Lviv’den hafif makineli tüfekli bir bölüğün geldiğini, Yahudileri topluca kurşunlayıp katlettiklerini ve toplu mezarlara gömdüklerini anlattı.

“Gözümüzün önünde korkunç bir olay daha yaşandı. İki komşu kızla eve yürüyordum. Tepeye çıkan bir kamyon gördük ve Yahudi bir kadın kamyondan inip bize doğru koşmaya başladı. Sonra kamyonun içindeki Ukraynalı bir polis atladı ve bize doğru koştu. Ama zavallı kadının kaçacak yeri yoktu. En yakın bina kapatılmıştı ve diğer yönde dikenli teller vardı. Polis onun peşinden koştu ve bize neden orada olduğumuzu sordu. ‘Aptal bir Yahudi yüzünden bir çocuğu vurmuş olabilirim!’ diye bağırdı. Ama kadını vurdu. Yanına gittik ve başından kan aktığını gördük. Açık kahverengi bir ceket giyen güzel bir kadındı. Eve geldiğimizde komşumuz elimizi sıktı ve Sasivli doktor arkadaşımızın karısıydı’ dedi.”

“Başka bir gün iki çocuğun vurulduğunu gördüm. Yan yana yatıyorlardı, babaları da az ötelerinde… Onları belki de polisler vurmuştu. Abram Shapiro adında bir Yahudi bir çocuk, Zolochiv yakınlarındaki kampa geldi. Dışarı çıktı ve komşumuzun evine geldi. Komşumuz ona dedi ki, ‘Sana yalvarıyorum, bir çocuğum var. Senin yüzünden yakalanırsam seni, beni ve çocuğumu öldürürler.’ Çocuk yolun karşısına geçip bizim eve gitti. Annem geldi ve bize şöyle dedi: ‘Sabah saat dörtte kızıl saçlı bir çocuk geldi. Onunla yakalanırsam, geri dönmezsem bilin ki hem beni hem de onu vurmuşlardır.’ Tehlikenin farkındaydık, ama anneme tek bir kelime etmedik. Annem fark edilmeden gettoya nasıl girileceğini biliyordu ve Abram’ı oraya götürdü. Ona Levytska’lardan geldiğini söylemesini tembihledi. Anneannem ona her gün sıcacık patatesli gözleme yapardı. Gettoya kurye gibi yiyecek götürürdü. Tereyağı ve diğer yiyecekleri alarak trenle Yahudi arkadaşlarımıza giderdik. Paramız yoktu ama Yahudiler bize, yiyecek karşılığında takas ettiğimiz giysiler verirdi. Bir grup Yahudi’nin saklandığı sığınağa ancak kanalizasyondan girilebiliyordu ama dedem oraya gitti. Lağımda kalmak istemediği için ağlayan Yurko Shenker adında bir Yahudi çocuk gördü. Onu alıp bizim eve geldi. Birkaç gün ona elbiselerimizi giydirerek ve başına bir fular bağlayarak kız kılığına soktuk. Onu güzelce besledik. Bir gün Yurko, kız kardeşim ve ben, yolun kenarından yürümek üzere çıkarken, aniden bir komşumuz kapıyı çaldı. Bize süt getirmişti. Babam Yurko’yu var gücüyle iterek yatağın altına sakladı. Çok korkmuştuk. Gece dost bir Ukraynalı polis memuru ve büyükbabam Yurko’yu at sırtında Pidhirtsi’ye götürdüler ve onu kurtardılar. Yurko’nun bir fotoğrafı hâlâ bende. Kışın, evimizin yanındaki yoldan karları temizlemek için gettodan bir grup Yahudi getirildi. Birkaç komşumuz onları izliyordu. Babam anneme ‘Öğle yemeğini hazırla, ben de Alman nöbetçiye gidip, hepsini öğle yemeğine getirmesini isteyeceğim. Böylece şehre götürülmezler’ dedi. Alman, ‘Onları sana teslim ediyorum, ama biri bile kaçarsa, hiçbiriniz hayatta kalamazsınız’ diyerek izin verdi. Annem evdeki bütün patatesleri haşladı, babam fırına koştu ve birkaç somun ekmek aldı. O gün Yahudi mahkûmlar harika yemek yemişlerdi.

1944’te Kızıl Ordu geldiğinde, Yahudiler gettoyu ve saklandıkları yerleri terk etti ve daha sonra birçoğu Amerika’ya göç etti. Savaş bittiği zaman, bazı komşularımız bizimle alay etti. Yahudileri kurtardığımızı, ama hâlâ eski evimizde yoksul kaldığımızı söylediler. Çünkü onlar Yahudilerin değerli her şeylerini çalmışltı. Pidhirtsi’de insanlar Yahudileri altınları için öldürmüştü. Bir yatağın altında gizlenmiş küçük bir kız hayatta kalabilen tek kişiydi. Daha sonra hayatta kalan birkaç Yahudi gelerek onlara ihanet eden, kurtarmayan ve her şeylerini çalan Ukraynalıları dövdüler.

Zolochiv’deki tahıl ambarı, harap bir sinagogun kırmızı tuğlalarıyla inşa edildi. Yahudi Mezarlığı yıkıldı, kilisenin yanına yerleştirilen mezar taşlarındaki Yahudi isimler silindi. Onun yerine kendi ölülerinin adları kazıldı.

Ruslar büyükbabamla, büyükannemi Sibirya’ya gönderdi, ancak daha sonra serbest bıraktılar. Savaştan sonra Moskovalılar babamı dövdü ve ona ‘Banderite’ (Ukrayna milliyetçisi) diye bağırdılar.”

İsrail’deki Holokost Müzesi Yad Vaşem’e göre, 1944 yılındaki kurtuluş sırasında Zolochiv’de, savaş öncesi dokuz bin kişilik Yahudi nüfusunun, sadece yüzde biri olan 90 Yahudi, sığınaklarda, kanalizasyon sistemlerinde ve ormanlardaki çukurlarda saklanarak hayatta kaldı. Hayatta kalanların üçte biri Levytska ailesinin üç nesli tarafından kurtarılmıştı: büyükbaba Oleksandr, kızı Kateryna ve genç torunu Yaroslava.

Abram Shapiro kurtuldu ve savaştan sonra Hayfa’da yaşayan kardeşinin yanına gitti.

Uluslararası Dürüst Unvanını aldı

Yaroslava, “1989 yılında Abram Shapiro, Uluslararası Dürüst unvanını ve Yad Vaşem’den bir madalya almam için beni İsrail’e davet etti. Arabasıyla ülkenin her yerini gezdirdi. Ailemize olan minnetini defalarca tekrarladı. Abram’la Ukrayna dilinde konuşuyorduk. Lisanı unutmamıştı ve harika anlaşıyorduk. İsrail’deyken insanlar bana Ukrayna’daki ekonomik durumu soruyordu. Bu, özellikle ailemi yeni kaybettiğim için benim için çok zordu” diye anlatmaya devam ediyor.

Yaroslava, erdemli kahramanların İsrail’e yerleşmesine yardımcı olan devlet programları hakkında bilgi edinmeye başladı. 1995 yılında, Holokost sırasındaki cesaretinden dolayı İsrail, Yaroslava’ya İsrail vatandaşlığı, bir emekli maaşı ve Hayfa’da bir daire verdi.

Uzun yıllar komünist rejimin dini baskısı altında yaşamak zorunda kalan Yaroslava, “Artık Yahudilik, İslam ve Hıristiyanlık olmak üzere üç dinin şehri olan Hayfa’da yaşıyorum; istediğim zaman kiliseye gidip ibadetimi yapabiliyorum. İsrail’de yaşadığım için kendimi son derece şanslı hissediyorum, bunu ifade edebilecek kelime bulamıyorum” demekte.

Bu röportaj iki yıl önce, Ukrayna’da milyonlarca insanın hayatını paramparça eden ve hâlâ devam eden savaşın başlamasından önce yapılmıştı. 17 Haziran 2022’de Ruslar, Zolochiv’i bombaladı ve Yaroslava’nın bir çocukluk arkadaşı olan 82 yaşında bir kadını yaraladı.

Hayfa’nın ‘Dürüstler Bahçesi’nde, Holokost sırasında Yahudileri kurtarmak için hayatlarını tehlikeye atanların isimlerini taşıyan 18 anıt taş var. Yaroslava Levytska, yaşamı boyunca bu hatıra anıt ile onurlandırılan en genç kişi.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün