Dünya nereye gidiyor?

2020 yılından beri, sanki bir film seyrediyoruz; her anı aksiyon dolu, bazı sahneleri ´yok artık yaa´ dedirten cinsten. O kadar hareket var ki; seyrederken biz nefes nefese kalıyoruz adeta…

Meyzi SARFATİ Yaşam
21 Eylül 2022 Çarşamba

Ama bu filmin bir süresi yok mu allah aşkına? Böyle bitmeyen film mi olur? Bu, yıllarca süren Meksika dizisi kıvamına geldi artık. 

Var elbet. Sadece uzun biraz. Ama bitecek. 

Oscar’a özel hazırlanmış filmler misali, uzun, düşündüren, bir filmde verilebilecek tüm mesajların verilmeye çalışılmasıyla çiklet gibi uzayan bir eser. Olan olaylar, bunların da üzerine yaratılan komplo teorileri artık akılları zorlar durumda. Herkes şaşkın, ama sanki  hiçbir şey olmamış gibi aynen dünya dönmeye ve insanlar da mücadelesine, eğlencesine devam ediyor. 

Kimse biz nerede yanlış yaptık demiyor bence. Halbuki evren ‘anla artık’ der gibi mesaj üstüne mesaj yolluyor sanki insanoğluna. 

Pandemide tek vücut olan insanlık, sanki toparlar gibi oldu. “Hepimiz kardeşiz”, “Sağlıktan önemlisi yok” gibi özlü sözler hayatımızda yer etti. 

Gel gör ki, daha virüs tamamen bitemeden, insanlar çok şükür demek yerine, birbirleriyle uğraşmaya başladı. O kadar ki; hastalık aynen devam etmesine rağmen artık adı bile geçmiyor gündelik hayatta. 

Kim kime savaş açacak? Kim göz dağı verecek? Hangi ülkeler tehdit altında? 

Kuraklık ve dondurucu soğuklar Avrupa’yı zorlayacak mı? Sürekli akıllarda deli sorular… 

Bir yandan da insan psikolojisi işte.. 

Sanki bizim halimiz çok parlakmış gibi, Avrupa bu kış çok zorlanacak diye dertleniyoruz. Elbete kimse zorlanmasın. Ama bizim de zorlandığımız konuları üst üste koysak, boyumuzu geçer. 

Sanırım biz sadece zorluklara alıştık. 

Kimse bizi şımartmamış ki. Avrupa, Amerika’da en ufak bir enflasyon lafında halk sokaklara iniyor. Biz de bunu anlatıyoruz. Ama onlar bizim enflasyon oranını duysa dudakları uçuklar merak etmeyin. 

Yolda karşılaştığım tanıdıklar artık “Merhaba” yerine direk “Ne zaman bitecek?” diyor. Herkes bıktı, herkes güzel günlerin gelmesini istiyor. Ama bunun cevabı sadece Tanrı’da. 

Astrologlar, ekonomi uzmanları, deprem bilimciler, hava durumu uzmanları, siyasetçiler, sosyologlar, yöneticiler gibi herkes kendi alanında öngörü belirtiyor. Ama kimse tam olarak sonucu bilemez. Bilmeye gerek yok, bize düşün görev; dünyaya olumlu etki yaratmak. 

Koca dünya benim etkime mi kaldı deyip yolumuza devam etmek işte, kolaya kaçmak. Başını kuma gömmek. 

Gelin bakalım biz halk olarak öyle akıntıya kapılmış giderken, bir yandan da dünya ülkeleri ve liderleri neler yaşamış geçtiğimiz iki senede. 

2020’de astrolojik öngörü olarak, bir değişim sürecinin başladığını, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını belirtmiştik. Adapte olduk olmasına da; günlük yaşamlarımızda da baya değişiklikler oldu. Kolay adapte olan bir varlık olmak güzel tabi. Her türlü yeniliğe eyvallah demeye kodlanmışız. 

Sürecin en başında Amerika’nın güç kaybedip, gücün Rusya, Çin, Hindistan tarafına geçeceğinden, 

Ekonomilerin sarsılacağı, bunun da Avrupa Birliği’ne çok etki edeceğini, hatta Avrupa Birliği’nin dağılma ihtimali olduğundan,

İngiltere’de yönetimle ilgili değişimden,

Birkaç sene içinde bazı liderlerin olmayacağından,

Daha çok kadınların yönetime geleceklerinden,

Para sisteminin değişeceğinden, bir süre sonra kağıt paranın kalkacağından, 

Ekonomik felaketin geldiğinden,

2023 sonuna kadar dövizin iyi olacağı ama her zaman altın ve gümüşün sağlam yatırım olduğundan,

Ev, arsa, gayrimenkul fiyatlarının akıl almaz derecede artacağından,

Tarım alanlarının kıymetleneceğinden,

Ülkelerin hammadde sıkıntısı çekip, dışa satımı azaltıp, kendine yetmeye çalışacaklarından,

Zorlu ve sert hava koşullarının bizleri beklediğinden…. hep bahsettik. 

Bunlar öngörüdür. 

Ama o zamanlar ihtimal vermezken, şimdi dönüp bakınca çoğunun gerçek olduğuna şaşırmamalıyız. Çünkü aslında dikkatli bakarsak ‘Tarih tekerrürden ibarettir’… Yoldaki levhaları önceden okumak ve tedbirli olmak ise bizim seçimimiz. 

Peki bu sürecin biz neresine vardık? 

2020’de başlayıp, 2023 sonu bitecek bir dönemi özetlemiştik. Tabi ki 2024 yılına girince, sihirli değnek her şeyi düzeltmeyecek.  Ama artık dibe vurmuş, ayağa kalkmış olacağız. Yükselişe geçeceğiz, özellikle de Türkiye. 

2022’nin son bölümüne geldiğimiz bugünlerde ve sonrasında bakalım dünyayı neler bekliyor. 

Amerika’nın 7. evinde yerleşmiş olan Mars ikili ilişkilerde, diğer ülkelerle zorluklar yaşayacağını, özellikle Mars’ın retro döneminde mücadele içinde olacağını gösteriyor.

Liderleri Akrep burcu ve çok gezegeni burada, hem de 12. evde yerleşmiş olduğundan, Biden biraz karanlık bir profil çiziyor.

Çok uzun süre daha görevine devam edemeyebilir, Akrep-Boğa aksındaki tutulmalardan kötü etkilenecek ve yerini bir kadın lidere devredecek. 

70 sene tahtta oturan, II. Elizabeth’in vefatı, bir devrin sonu geldiğinin sembolü gibi aslında. Yerine oğlu geçmiş olsa da, Başbakan Boris istifa edince, yerine yine bir kadın lider gelerek, Kraliçe ölmeden görevi devraldı hatta. 

Dünyanın şimdilerde en çok adından söz ettiren lideri olan Putin savaşa, kavgaya doymayacak. Mars ikizler geçişlerinde Rusya’nın hep mücadele ettiği bilinir zaten. 

Mart 2023’e kadar sürecek olan bu dönemde en yıkıcı zaman retro zamanı, kasım- aralığı işaret ediyor. İşte siz o zaman Putin şovu görün. 

Mars Retrosu Rusya’ya yarasa da Mars Retrosunda savaş başlatan da zarar görür.

Zaten Mars’a gerek mi var bunu bilmek için; savaşın asla galibi yoktur bence. 

Avrupa Birliği de bir Satürn dönüşü döneminde. Yani zorlandığı hatta belki de dağılma ihtimali olan Avrupa ülkelerinin durumu bakalım ne olacak. 

Satürn kısıtlamaları ile, elektrik, su, doğalgaz gibi her alanda ekonomik olmaya çabalıyorlar. 

Biz zaten çok söylemiştik. Türkiye kanatlanmak için Cumhuriyet’in yüzüncü yılını bekliyor adeta. Ülkemize yaraşır şekilde, Atatürk’ün gözü arkada kalmadan, her alanda güçlenecek Türkiye. Şimdiden diğer ülkelerle uzlaşma, arabulucu pozisyonunda olma adına ilk adımlar atıldı bile. 

Türkiye durumunu muhafaza edecek. Doğru hamleler yapacak. Yunanistan’ı soracak olursanız, lütfen tarihe bakınız. 

Bizdeki dert; geçim derdi. Halk ekonomi dinlemekten perişan. Bu son üç ay kemerleri bağlayın. Mevcut durumunuzu koruyun. Sakın büyük yatırımlara, dürtüsel harcamalara kanmayın. Tedbir ve sabır lütfen. 

Şu anda gökyüzünde retro dans gösterisi var. 

Satürn, Plüton, Merkür, Neptün, Jüpiter, Chiron. Hepsi retro. Ve pek yakında Mars Retro ile tüm retrolar toplanıp tehlike çanları çalacak. 

Bu kadar gezegenin aynı anda retro oluşu, neye alamet diye gökyüzüne baksak: 

Gökyüzü “Hiç bana bakmayın! Kendi hatalarınızı tekrarlamayın artık, ikmale kaldığınız dersleri çalışın ve toparlayın” diyor. 

Bunca zorluğa rağmen, her şerde bir hayır var der gibi, Roş Aşana Bayramımız bizlere bu hafta ailemizle, sağlıkla, mutlulukla beraber olmanın dünyada en güzel şey olduğunu hatırlatacak yine. 

Gökyüzü varsın ne derse desin, bayram sofralarımız her seneye, keyifle nasip olsun… 

Hag Sameah!

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün