Stephen Karam Tony Ödüllü tiyatro oyunu ´İNSANLAR´ ile ilk yönetmenlik denemesini yaşıyor

Sırlar ve yalanlarla dolu geleneksel bir aile yemeğini, Stephen Karam izleyiciyi tedirgin eden sürükleyici bir psikolojik gerilim atmosferi eşliğinde anlatıyor. Film kaygı, depresyon, yalnızlık, iletişim bozukluğu, hastalık gibi karamsar temaların hakkını veriyor. ´İnsanlar´ tiyatro- sinema iş birliği kervanına katılan başarılı bir dram.

Viktor APALAÇİ Sanat
7 Eylül 2022 Çarşamba

‘THE HUMANS’

Yön. ve Sen: Stephen Karam

Gör. Yön: Lol Crawley

Müz: Nico Muhly

Kur: Nick Houy

Oyn: Richard Jenkins - Jayne Houdyshell - Amy Schumer - Steven Yeun - Beanie Feldstein - June Squibb

42 yaşındaki, Pennsylvania doğumlu Lübnanlı- Amerikalı yazar Stephen Karam, 2016 yılında Tony En İyi Tiyatro Oyunu Ödülünü kazandığı ‘İnsanlar / The Humans’ı beyaz perdeye taşıyarak ilk yönetmenlik deneyimini yaşadı. Kendisinden bir yaş büyük olan Fransız oyun yazarı Florian Zeller, aynı tecrübeyi ‘Baba / The Father’ adlı ünlü oyununun sinematografik adaptasyonunda yaşamıştı. En İyi Uyarlama Senaryo dalında Oscar Ödülü kazanan Florian Zeller, üçlemesinin son halkası olan ‘Oğul / The Son’ ile bu günlerde 79. Venedik Film Festivalinde yarışıyor.

Filmin yedinci karakteri bir apartman dairesi

Stephen Karam 2012 ve 2016 yıllarında tiyatro oyunlarıyla Pulitzer Ödülü finalisti oldu. Anton Çehov’un ‘Martı’sının sinema uyarlamasının senaryosunu yazdı. İnsanlar / The Humans’ın dünya prömiyeri 2014 yılında Chicago’da yapıldı. Oyun iki yıl sonra Broadway’de sahnelendi. Stephen Karam ilk yönetmenlik denemesinde, senaryosundaki zengin ve doyurucu malzemeden güç alarak, düzgün mizanseniyle takdir topladı. Tek mekânda geçen konusunu incelikli ve hareketli bir sinema diliyle anlattı.

Beceriyle yazılmış diyaloglarıyla, iyi çizilmiş karakterleriyle, filmin teknik üstünlükleriyle ve oyuncularından verim almadaki hüneriyle, Stephan Karam ‘İnsanlar’ı baştan sona eksilmeyen bir ilgiyle izlenen bir film yapıyor. Kendisine iki katlı bir apartman dairesinin tüm detaylarını çok iyi değerlendiren İngiliz görüntü yönetmeni Lol Crawley destek veriyor. Aydınlatmada karanlıkları iyi kullanarak klostrofobi duygusunu izleyiciye geçiren filmin sanat yönetimi ve ses tasarımı da çok başarılı.

Sırlar ve yalanlarla dolu geleneksel aile toplantısını, Stephen Karam izleyiciyi tedirgin eden, sürükleyici bir psikolojik gerilim atmosferi eşliğinde anlatıyor. Film kaygı, hastalık, depresyon, geçim sıkıntısı, yalnızlık, iletişim bozukluğu gibi karamsar temaların hakkını veriyor. Film, aile arası ilişkileri yavaş yavaş çökmeye müsait bir ailenin üyelerinin, yıllardır halının altına süpürülen konularını konuşup, geçmişin bir muhasebesini yapmalarını anlatıyor. Blake ailesinin konuşmalarında sevgi ve şefkatin nüansları da var, serzenişler ve eleştiriler de.

Tiyatronun dört duvar arasında anlattığı konuyu, Stephen Karam iki katlı bir apartman dairesinin odalarında, hareketli ve canlı bir mizansenle anlatıyor. Bu apartman dairesine adeta bir oyuncu işlevi yükleniyor. Şehrin merkezindeki, ancak eski, yıpranmış, bakımsız, her tarafı dökülen apartman dairesini Stephen Karam ve kameramanı Lol Crawley çok iyi kullanıyorlar. Filmin açılış jeneriğinden dairenin bulunduğu bölgenin gökyüzünü ve günışığını çok az gören bir yerde olduğunu anlıyoruz.

Film 11 Eylül’den kısa bir süre sonra Amerikalı orta direk bir ailenin Şükran Günü yemeği için bir araya geldiklerinde yaşadıklarını anlatıyor. Blake ailesi, Brigid Blake (Beanie Feldstein) ve erkek arkadaşı Richard’ın (Steven Yeun) Chinatown’da yeni kiraladıkları bir apartman dairesinde toplanır. Ebeveynler, Erik (Richard Jenkins) ve Deidre (Jayne Houdyshell), diğer yetişkin kızları Aimée (Amy Schumer) ve Alzheimer hastası büyükanne Momo (June Squibb) Şükran Günü yemeği için bir aradadır.

Brigid başarısız bir müzisyen, kısa süre önce âşık olduğu kız arkadaşı tarafından terkedilen Aimée işini kaybetmiş bir avukattır. Geçirmekte olduğu bağırsak rahatsızlığı huzurunu büsbütün kaçırmıştır. Aile üyelerinin tümü yaşlanma, hastalık, değişen ekonomi ve geçim sıkıntısıyla uğraşmak zorundadır. Sorunlu ve kompleksli biri olan Erik, mutlu olmaya çalışan Richard’ı nasıl incitebileceğini iyi biliyor.  Geçmişinde bir psikolojik depresyon yaşadığını gizlemeyen, kendiyle barışık, iyimser bir insan olan Richard, Erik’in aksine kendisiyle yüzleşmekten korkmuyor.

Sorunlu ‘insanlar’ resmigeçidi

Altı karakterin yer aldığı ‘İnsanlar’da müthiş bir ‘sorunlu insanlar resmigeçidi’ var. Stephen Karam’ın karakter tahlillerine özen gösterdiği filmin ilk sahnesinde, ailede işlerin yolunda gitmediğini, huzursuzluğun ve gerilimin hüküm sürdüğünü hissediyoruz. Sevgilisi Richard ile evlenmeden birlikte yaşayan Brigid’in yeni tuttuğu apartman dairesinde henüz pek eşya yok. Bir masa ve birkaç iskemle ile Şükran Günü yemeği yenecektir. Anne Deidre kızının evlenmeden bir erkekle birlikte olmasından rahatsız olduğunu, baba Erik her tarafı dökülen apartman dairesinden ve bulunduğu semtten hoşlanmadığını belli eder.

Ebeveynleri aynı yılda üç felaketi yaşayan, cinsel yönelimini sorun etmedikleri diğer kızları Aimée’yi teselli etmeye çalışır. Brigid ise annesini, babasını eleştirmekten geri kalmaz. Erik sevgilisinin ailesine saygısını her fırsatta dile getiren Richard’ı küçümseyip eleştirmekten, laf sokmaktan geri kalmaz. 11 Eylül travmasını atlatamamış, yabancı düşmanlığını ve ırkçılığını gizleyemeyen Erik’in, korku ve kaygılar yaşayan, kompleksli bir insan olduğunu görürüz. Final bölümündeki davranışlarıyla zayıf karakterli bir ‘loser’, hayata yenik düşmüş biri olduğunu gösterir.

Bir omuz kamerasıyla oyuncuları dar koridorlarda takip eden kamera, aile içi gerilimleri tespit eder ve izleyiciyi röntgenci konumuna sokar. Gece ilerledikçe, aile üyelerinin hüsranları, düş kırıklıkları, güvensizlikleri ortaya saçılır. Uzun zaman boyunca hasıraltı edilmiş hakikatler, ihtilaflar gün yüzüne çıkar. Hesaplaşma kaçınılmaz hale gelir. Bu sürükleyici filmde bir aile yemeği umulmadık yerlere varır. Bayram gecesindeki bir aile buluşmasında, çoğu mutsuz, geleceğe kaygıyla bakan bireylerin pozitif bir duyguyla masaya oturmaları zorlaşır.

Oyuncu kadrosuna gelince... Baba Erik Blake rolünde, oyuncu kadrosunun deneyimli kişisi, eski tüfeklerden Richard Jenkins (75) kendisinden korkan, kaygılarının ve paranoyalarının esiri, mutsuz aile reisini canlandırıyor. 100’ün üstünde filmde oynayan Richard Jenkins, Guillermo Del Toro’nun Suyun Sesi / The Shape of Water’de (2017) ve Tom McCarthy’nin ‘The Visitor’unda (2007) Oscar’a iki kez aday gösterildi. Karısı Deirdre’de, daha çok TV dizilerinden tanınan Jayne Houdshell (69) dürüst, anlayışlı, fedakâr anne rolünde başarılı. Kendisini Greta Gerwig’in ‘Little Woman’ınde (2019) izlemiştik.

Yine Greta Gerwig’in Lady Bird / Uğur Böceği’ (2017) filminden tanıdığımız Beanie Feldstein (31) Blake Ailesinin en iyimser ve hayata bağlı bireyi Brigid rolünün hakkını veriyor. Kendisi TV serileri ve sinemadaki komedileriyle tanınıyor. Ablası Aimée’yi, TV dizilerinin senaryo yazarı ve yönetmeni, yapımcı Amy Schumer (41) canlandırıyor. Ailenin en yaralı ve sorunlu kişisi olmasına rağmen kendisine acıma hissiyle iyi davranılmasına isyan eden Aimée’de çok inandırıcı bir performans çıkarıyor. ‘Okja’, ‘Minari’, ‘Hayır / Nope’ filmleriyle ünlenen G. Koreli aktör Steven Yeun’u (39) kendiyle barışık Richard rolünde izliyoruz. Alzheimer hastası büyükanne Momo’da eski tüfeklerden, karakter oyuncusu, Oscar adayı, 93 yaşındaki June Squibb var.

‘İnsanlar / The Humans’ı ayın her günü kaliteli bir filmi vizyona sokan MUBİ’de izlemek mümkün. 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün