Culya Üye Gaston: “Hemşirelik kitaptan öğrenilmez, deneyimleyerek öğrenilir”

Culya Üye Gaston hemşirelik fakültesinden yüksek lisans öğrenimini tamamladıktan sonra uzun ve oldukça yorucu çalışmaların ardından ameliyat hemşiresi olarak çalışmaya başladı. Mesleğinin zorluklarını, inceliklerini ve yaşadığı deneyimleri kendisinden dinledik.

Dora NİYEGO Söyleşi
24 Ağustos 2022 Çarşamba

Hemşirelik eğitimini nerede aldın? Nasıl iyi bir hemşire olunur?

2003 yılında Ulus Özel Musevi Liselisinden mezun oldum. 2003-2007 yılları arasında Haliç Üniversitesi Hemşirelik Fakültesinden mezun oldum. 2007-2009 yılları arasında aynı üniversitede yüksek lisans öğrenimimi tamamladım.

Üniversitede okurken “Hemşirelik kitaptan öğrenilmez, deneyimleyerek öğrenilir” felsefesini birinci sınıftan itibaren aşılamaya başladılar. Birinci sınıf yaz talinde özel bir hastanede anjiyo servisinde staj yaptım. Bu staj eğitimi hayatıma çok büyük katkı sağladı. İkinci sınıfa başlayınca hemşire öğretmenlerimiz bendeki ‘yaz stajı’ deneyimini hemen fark etti. Önce sınıf temsilciliğine seçildim, ardından sınıfımın staj koordinatörü oldum. Dördüncü sınıfa geldiğimde alt sınıflara rehberlik ediyordum. Tabii ki sınıf içerisindeki yükselişimin bedeli vardı, tüm uygulamaları önce ben yapıyordum ve en ufak bir hatada azarlanıyordum.

İstanbul’da birçok devlet hastanesinde staj yaptım. Altı yıllık eğitim hayatımın yarısı okulda yarısı da hastanelerde geçti.

Fakültenin dördüncü sınıfındayken bize yüksek lisans yapmamızın kariyerimizde çok etkili olacağı söylendi. Ben ‘Hemşirelikte Yönetim’i tercih ettim. Yüksek lisans yaparken gündüz özel bir klinikte çalışıyordum; akşamları iş çıkışı okula gidiyordum. Çok yorucu iki senenin sonunda diplomamı almıştım ve artık daha büyük bir hastanede kendime uygun bir branşta çalışmak istiyordum. Aradığımı bulmam çok uzun sürmedi. Türkiye’nin en büyük hastane zincirinde ‘ameliyathane hemşiresi’ olarak çalışmaya başladım. Haftada 45 saat çalışılacak, fazla mesai ücretlendirilecek yazıyordu. “Bir haftada ne kadar fazla mesai yapabilirim ki?” demiştim kendi kendime. Bir baktım ki haftada 80 saat çalışıyorum. Pazar ve bayram günleri ya nöbetçiyim ya da icapçıyım. (Nöbet: 24 saat çalışma, İcap: 24 saat telefon ile işe çağırılma.) 15 yıldır ameliyathane hemşiresi olarak çalışıyorum; sayısız icap ve sayısız nöbet tuttum. Bunu yaparken içimdeki tek bir duygu bana enerji veriyordu: İnsan Sevgisi.

Ameliyathanede hasta uyutulduktan sonraki süreci anlatır mısın?

İlk olarak ellerimizi dirseklerimize kadar dezenfektan ile beş dakika boyunca fırça ile yıkarız. Sonrasında steril ameliyat önlüklerini giyeriz ve ameliyat masamızı hazırlarız. Ameliyat masasında yapılacak ameliyatın türüne göre cerrahi aletleri dizeriz. Bir ameliyat masasında 30 ila 200 arası alet bulunur. Ameliyat esnasında birçok tıbbi cihaz kullanılır. Tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra ameliyat bölgesi açıkta olacak şekilde dezenfeksiyon işlemi uygulanır ve yeşil ameliyat örtüleri serilir ve ameliyat “bisturi” kelimesi ile başlar.

Beklenilen gibi geçmeyen bir ameliyatta bulundun mu hiç?

Her ameliyat maalesef beklenen gibi geçmeyebilir. Bir anımı paylaşmak isterim. Birkaç sene önce bir tanıdığım sezaryen olmak için benim çalışmakta olduğum ameliyathaneye geldi ve çocuğunun doğum hemşiresi olmamı istedi. Ben de heyecanla girmiştim ameliyatına. Erkek bebek bekliyorduk ancak anne rahminden bebeği çıkarttığımız anda bebeğin kız olduğunu gördük ve şoka girdik. Dokuz ay boyunca erkek bekleyen aileye nasıl kız bebek geldi diyeceğiz diye birbirimize bakıyorduk. Anne epidural anestezi ile olduğu için uyanıktı ve baba da ameliyathanedeydi. Bebeğin adı Efe olacaktı o ana kadar. Babasına ve annesine “Kızınız oldu” dedik. Sessizlik oldu tüm ameliyathanede, kimse ne diyeceğini bilemiyordu. Sonunda babası “Efe oldu Ece” dedi.

Girdiğin ameliyatlarda ameliyat esnasında vefat eden oldu mu?

Her ameliyata girmeyi çok seviyorum ama en çok beyin cerrahisi branşını seviyorum. Kulağa garip gelebilir ama insana yardım hissini çok iyi hissediyorum. Ama bir gün beyin ameliyatı esnasında bir hasta vefat etmişti. Günlerce kendime gelememiştim. Rüyalarımda hep o hastayı görüyordum. Yakınları ile görüşüyordum.  Bu olayın etkisinde çıkmam aylarımı almıştı.

Ünlü kişilerin ameliyatlarında bulundun mu hiç?

15 yıllık meslek hayatımda birçok tanınmış kişinin ameliyatına girme şansım oldu. Şunu belirtmek isterim ki bebeklerini ilk ben gördüm veya zor zamanlarında yanında ben oldum. Basında hiç duymamış olduğunuz sağlık problemlerini aşarlarken hep yanlarındaydım. Ses sanatçıları ameliyat girmeden önce genellikle mini konser, ameliyat salonlarında bu da bizi motive ederdi. Yoğun çalışma hayatımızdan dolayı kaçırdığımız birçok konseri bize ameliyathanede verirlerdi. Bizler için unutulmaz olurdu.

Çok uzun süren ameliyatlardan sonra nasıl hissedersin?

Birçok kez ortalama 12 saatlik ameliyat girdim. 12 saat kadar süren ameliyatlar hem hasta için hem de ameliyat ekibi için çok yorucu geçer. 12 saat boyunca hiçbir ameliyathane çalışanı odadan dışarı çıkamaz, su içemez, yemek yiyemez, telefonla görüşemez. 12 saatlik ameliyat sonrası ameliyat ekibi nasıl mı olur? Aç, susuz ve aşırı yorgun. Ama bunu ameliyat esnasında hissetmeyiz çünkü adrenalinimiz hep yüksek olur. 12 saat ameliyattan sonra evimize gidebilir miyiz? İste bu sorunun cevabı tamamen şansına bağlı. Apandisti patlamak üzere olan acil bir hasta gelebilir mesela… Ardından suları gelmiş bir acil sezaryen hastası gelebilir ve bir bakmışsınız gün bitmiş hatta yeni gün başlamış bile ama siz farkında bile değilsiniz.

Ünlü doktorlarla çalışma fırsatın oldu mu?

Türkiye’nin en büyük hastane zincirinde çalıştığım için çok büyük profesör ve doktorlarla çalışma şansım oldu. Sizlerin muayenehanelerinde gördüğünüz tüm doktorlar ameliyathane kapısından girince ayrı bir dünyaya girmiş gibi olurlar. Ameliyathanede herkes aynı üniformayı giyer. Ekipteki tüm çalışanlar birlikte vakit geçirir. Herkes en özel sırlarını bile ameliyathanede anlatabilir çünkü “Ameliyathanede konuşulan ameliyathanede kalır.” Bu bir kuraldır. Ameliyathane ayrı bir dünyadır ve kendine ait kuralları vardır.

Hastanın içinde cerrahi alet veya gazlı bez unutulduğuna hiç şahit oldunuz mu?

Ameliyathane hemşiresinin başına gelebilecek en kötü olaydır. Büyük hastanelerde akreditasyon belgeleri olduğu için ameliyat esnasında kullanılan tüm cerrahi aletler ve gazı bezler kayıt altındadır. Sayıları ameliyat esnasında birçok kez sayılır. Ne kadar önlem alınırsa alınsın, bazen yine de hastanın içinde cerrahi alet veya gazlı bez unutulabiliyor.

Cerrahi alet unutması maalesef bir hemşire arkadaşımın başına gelmişti. Hasta ameliyat olduktan üç ay sonrasında dayanılmaz karın ağrısı şikâyeti ile acil servise başvurmuştu. Hastadan kan tahlili alındı ve sonucunda çok yüksek oranda enfeksiyon çıktı. Nedenini bulmaları gerektiği için hastaya ultrason çekildi ve her şey işte orada ortaya çıktı. Hastanın üç ay evvelki ameliyatı esnasında 25 santimlik cerrahi alet unutulmuş olduğu görüldü. Hasta tekrar ameliyat olmak istemiyordu ama bu cerrahi aletin içeriden çıkması için ameliyat olması da şarttı. Bir şekilde hastaya durumu anlatıp ameliyata aldılar ve hastanın içindeki alet çıkarıldı. Tabii ki hakkını aramaya gitti ve tüm ameliyat ekibine dava açtı. Yaşanan tüm süreci gazetelere anlattı. Tüm bunların sonunda doktor ‘meslekten uzaklaştırılma cezası’ aldı ve ekibin diğer üyeleri işten çıkartıldı.

Ameliyatlarda kan sıçraması gibi durumlarda kendinizi nasıl koruyorsunuz?

Ameliyatlarda koruyucu ekipmanlar kullanıyoruz ama kimi zaman onlar yetersiz kalabiliyor. Saçlarımıza bone, gözlerimize gözlük, solunum sistemimiz için maske, tüm vücudumuz için önlük ve ayaklarımız için çizme giyiyoruz.
Ameliyat saatleri uzadıkça kullandığımız bu ekipmanlar özelliğini yitirmeye başlıyor. Çok fazla kanla temas edince gömlekler kanı emiyor ve üzerimize gelmesine neden oluyor. Tabi ki bu bahsettiğim koruyucu ekipmanların daha güçlülerini COVID döneminde gördük. COVID tulumu ve COVID başlığı olarak bu ekipmanlarla çalışmak çok zor.

24 saatlik nöbetlerden çıktıktan sonra ailenize ayıracak vakti ve enerjiyi nasıl buluyorsunuz?

Aslında hiç enerjim olmuyor hatta yürüyecek halim bile olmuyor. Her zaman işten çıkışta eve gitmeden evvel kendime zaman ayırırım. Örneğin kahve içerim veya kısa bir yürüyüş yaparım. Uzun mesai saatlerinden sonra küçük bir mola vermenin bana daha iyi geldiğini fark ettiğimden beri bu şekilde yapıyorum. Eve gidince enerjim yenilenmiş oluyor, eşime ve kızıma daha güzel vakit ayırabiliyorum.

İcap nöbeti tuttuğunuzu söylediniz, tam olarak ne demektir icap?

İcap nöbeti, icap edilmesi durumunda ameliyathaneye hemen ulaşılması gereken nöbettir. Mesela pazar günü 24 saat telefonum elimde ve hastaneye yakın mesafede bulunmayı gerektirir. Telefon çalınca hızlıca ameliyathaneye ulaşmam ve ameliyata girmem gerekir.

Bir keresinde çok acil ameliyata çağırılmıştım gece saat 2.00 civarı… Durum o kadar acildi ki pijamalarımla gitmek zorunda kalmıştım. 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün