ŞİVA ASAR BETAMUZ ORUCU

Şiva Asar BeTamuz orucu bu yıl 17 Temmuz Pazar sabahı gün doğmadan başlar ve aynı günün akşamı yıldızların çıkmasıyla son bulur. Oruç tutarken, bu dönem gerçekleşen acı olaylar üzerine bilgi toplayıp bunlara yol açan sebepler üzerine düşünür, tekrarlanmaması ve yaraların sarılabilmesi için neler yapılabileceğimiz ve dünyayı daha iyi hale getirebilmek için bize düşen sorumluluklar üzerine yoğunlaşırız.

Nazlı DOENYAS Kavram
13 Temmuz 2022 Çarşamba

ŞİVA ASAR BETAMUZ ORUCU

Yahudi takvimi neşeli bayramlar ve kutlamaların yanı sıra hatırlanması gereken ve bu olayların tekrarlanmaması için bugün ne yapabileceğimizi düşündüren acı olayları ve yas günlerini de belirtir. Tarihte farklı yıllarda 17 Tamuz-Şiva Asar BeTamuz’da gerçekleşen; Yerulaşayim'in surlarında gedik açılması, 10 Emir tabletlerinin kırılması, sürekli yapılan korban tamid’in durdurulması, kutsal Tora’nın yakılması, Tapınağa put yerleştirilmesi gibi acı olaylar, Yahudi tarih ve kaderine ciddi bir şekilde damga vurur. Bugün Yahudiler oruç tutarken, bu olaylar üzerine bilgi toplayıp bunlara yol açan sebepler üzerine düşünür, bunların tekrarlanmaması ve yaraların sarılabilmesi için neler yapılabileceğine, kendilerine düşen sorumluluklar üzerine yoğunlaşır. Bu şekilde adım adım dünyayı iyileştirme misyonlarını yerine getirmeye, oruç günlerinin coşku dolu bayram günlerine dönüşmesine katkıda bulunmaya çalışır.

Bu yıl 17 Temmuz Pazar günü tutulacak olan Şiva Asar BeTamuz orucu ile üç haftalık hüzünlü bir döneme girilir. Ben Ametsarim-kısıtlamalar arası olarak adlandırılan bu yas ve iç gözlem dönemi, yine bir oruç günüyle sona erer: “Tişa BeAv- 9 Av orucu”. Bu üç hafta geleneklerimize göre gittikçe ağırlaşan yas kuralları ile geçer, düğün ve eğlence düzenlenmez, bazı istisnalar dışında yeni kıyafet ve ayakkabı alınmaz ve yine bazı istisnalar dışında Şeeheyanu berahası söylenmez.

Bu yıl 17 Tamuz Şabat’a geldiği için, oruç bir gün sonra, 17 Temmuz Pazar sabah gün doğmadan başlar. 16 Temmuz Cumartesi akşamı yatana kadar yemek yenilebilir.

 

Neden Oruç Tutuyoruz?

Rambam’a göre oruç tutmanın amacı, kalpleri harekete geçirerek farkındalık yaratmak, bu sayede insanın özüne, içindeki Tanrı’ya dönüşü sağlamaktır.

Oruç tutmanın anlamı-sadece o gün bir şey yememek ve içmemekten çok daha fazlasını içerir. Oruç, amaca ulaşmaya yardımcı bir araç, bir hazırlıktır. Etkili bir oruç gününü neden böyle bir oruç günü olduğunu hatırlamak, bugün dünyamızdaki, hayatımızdaki anlamını kavramak, bu oruç zamanını kendi iç muhasebemizi yapmak, dünyada, etrafımızda, hayatımızda neleri daha iyi hale getirebileceğimiz üzerine düşünmek ve bu yolda hareket planı yapmak için kullanmamız gerekir.

Her şeye Egemen Tanrı bana dedi ki:…oruç tutup dövündüğünüzde gerçekten benim için mi oruç tutuyorsunuz? Gerçek adaletle yargılayın, birbirinize sevgi ve sevecenlik gösterin. Dul kadına, öksüze, yabancıya, yoksula baskı yapmayın. Yüreğinizde birbirinize karşı kötülük tasarlamayın.” (Zeharya 7:5, 9-10)

Takvimimizde bayram, oruç ve benzeri özel günler, günlük koşuşturma tempomuzun içinde bir an durup o günün olayları üzerine düşünebileceğimiz, dikkatimizi buraya yoğunlaştırabileceğimiz, hayatlarımızı, davranışlarımızı, ilişkilerimizi içtenlikle gözden geçirebileceğimiz fırsat günleridir.

Hangi konularda fark etmeden bile olsa duyarsız, ilgisiz olduğumuzu sorgulayıp, kendimiz odaklı bir dünya ile etrafımıza uzanan bir dünya arasında denge kurmaya niyet edip bunun için harekete geçtiğimizde, insanlarla veya yalnızken, hayatımızın her alanında Tanrı’nın Önünde durduğumuzu hatırlayarak, Tanrı’nın benzeyişinde yaratılmış olmaya layık bir şekilde yaşamak için çabaladığımızda bu günlerin üzerindeki yas damgası kalkacak, bu günler, Zeharya Peygamber’in dediği şekilde mutlu bayram günlerine dönüşecektir. “Yüce Tanrı diyor ki: Dördüncü, beşinci, yedinci ve onuncu ayların oruçları, Yahudi halkı için sevinç, coşku dolu mutlu bayramlar olacak. Bu nedenle gerçeği ve barışı sevin.” (Zeharya 8:19)

Kırılan On Emir Tabletlerinden sonra İkinci On Emir Tabletleri

Elinde Tanrı’nın Eliyle yazılmış ilk On Emir tabletleriyle Sina Dağından inen Moşe Rabenu, halkının altın bir buzağıya taptığını görünce tabletleri kırar. “Kampa yaklaştığında, buzağıyı ve dansları görünce, Moşe öfkeye kapıldı. Levhaları ellerinden atıp onları dağın eteğinde paramparça etti.” (Şemot 32:19)

Mişna Taanit 4:6, bunun Şiva Asar BeTamuz günü gerçekleştiğini belirtir.

Altın Buzağı günahından sonra Moşe Rabenu, halkını yok etmemesi için Tanrı’ya yalvarmak üzere tekrar Sina Dağına çıkarak kırk gün kırk gece daha dağda kalır ve halkının affedilmesi için durmadan dua eder. 29 Av’da, İsrailoğulları’nın bağışlanacağı sözünü alan Moşe Rabenu, dağdan iner. Ertesi günü, Roş Hodeş Elul’de de yeni On Emir tabletlerini almak üzere Sina Dağına tekrar çıkarak üçüncü kez kırk gün ve kırk gece dağda kalır. Tora’nın satır arası yorumlarını içeren Midraş’a göre, Moşe Rabenu, 10 Tişri günü, ikinci On Emir tabletleriyle dağdan indiğinde, İsrailoğulları’nı Tanrı’ya karşı işledikleri bu büyük günahtan ötürü pişmanlık içinde oruç tutarken bulur. Tanrı, onların bu pişmanlığını ve tövbesini kabul ederek 10 Tişri gününü bütün İsrail halkı ve gelecek nesiller için bir bağışlanma ve af günü olarak ilan eder.

Kırık Tabletlere Ne Oldu?

Moşe Rabenu Sina’dan indiğinde altın buzağı etrafında dans eden halkını görünce On Emir tabletlerini kırmış, sonrasında Sina Dağına iki kere daha çıkarak, nihayetinde ikinci On Emir tabletleriyle dağdan inmişti. Yeni tabletler gelince, ilk On Emir tabletlerine ne olmuştu?

Talmud şöyle yazar: Kırık tabletler ikinci, sağlam setle birlikte (Talmud Bava Batra 14b) Aron Aberit-Antlaşma Sandığı’na yerleştirildi.

Yahudi geleneklerine göre artık kullanılmayan kutsal eşyalar genelde saklamak/gömülmek üzere Genizalara yollanır. Kırık tabletler ise saklanmak/gömülmek bir yana, en kutsal mekana, Aron Aberit’in içine yerleştirilir. Daha sonra da ikinci tabletlerin, yeni On Emir Tabletlerinin yanında yer alıp, Yahudi ulusunun çölde yolculuk ettiği yıllar süresince birlikte, güvenli bir şekilde korunmaya devam ederler. Kırılan ilk tabletler neden hala bu kadar göz önünde tutuluyordu? Eğer bu kırık tabletler Yahudi halkının Tanrı ile antlaşmalarına uymadıklarını ve altın buzağı günahını işlediklerini hatırlatıyorsa bu olumsuz anıyı akla getirecek bir simgenin saklanması daha uygun olmaz mıydı?

 R. Aaron Goldscheider’a göre, kırıklık fikri, Yahudi hayatının birçok önemli anlarında karşımıza çıkar. Şofar, şevarim’in kırık notaları ile çalınıp kalplerin içine işler. Şevarim’in kökü şever- kırık anlamına gelir. Pesah Seder'ine, tam olan bir matsayı kırarak başlarız. Gelin ve damat düğün günü tören sırasında talletin altında dururlarken bir cam bardağı kırarak parçalara ayırır. Bu önemli sembolik ritüeller, hem kişisel hem de toplumsal yaşamlarımızda parçalanmış ve kırılmış olayları temsil eder. Matsayı kırmak, kölenin kırık yaşamını temsil eder. Pişmanlık duyan bir kişinin teşuva yapan ruhu, Şofar'ın kırık sesleri ile sembolize edilir. Düğünde bardağın kırılması, Yeruşalayim'teki Kutsal Tapınak'ın varlığı olmadan eksik kalan bir dünyayı temsil eder.

Aron Akodeş’teki biri kırık, diğeri bütün, bu iki tablet seti, kırılganlık ve bütünlük; Yahudi geleneğinin en kutsal yerinde bile -hatta özellikle burada- Aron Aberit’in kalbinde yan yana, birbirine dokunarak durur.

16. yüzyıl Kabalist eseri Reşit Hohma-Bilgeliğin Başlangıcı, Aron Aberit’in insan kalbini sembolize ettiğini öğretir.

İnsanlar hayatları boyunca birçok acı, kırılganlık yaşarlar. Bazı ağır acılar, o kişinin mutlu günlerinde bile, kalbinin bir bölümünde yaşamaya devam eder. Empati ve desteğimizle yardımcı olabileceğimiz kişilere duyarlılıkla yaklaştığımız zaman, kırık kalplere bir nebze rahatlık gelmesine vesile olabiliriz. Böylelikle çok fazla kırılmış parçaya sahip bir dünyaya şlemut-bütünlüğü getirme sorumluluğumuzla üzerimize düşeni yapmak için bir adım atmış oluruz.

Tanrı, kırık tabletleri geleneğimizin en kutsal yerinde bütün olan tablet seti ile yan yana tutar. Kırık tabletler, kutsal sorumluluğumuzun bir parçası olarak, kalplerinin içinde acı çeken tabletlerle yaşamakta olan insanlara duyarlı olmamızı, onlara doğru uzanmamızı, onları kucaklamamızı ve onlara karşı anlayışlı davranmamızı içimizi buran bir şekilde bize hatırlatır.

Moşe Rabenu kırılan tabletlerin her bir değerli parçasını, her bir ufak parçayı toplar ve her parçayı sevgiyle Aron Aberit’e yerleştirir. Tora, kırılmış tabletlerin görüntüsünün Yahudi kalbini yönlendirerek ona dünyaya bütünlüğü getirmesinde rehberlik edecek kadar etkili mesajlar içerdiğini bilir.

*Aron Aberit-Antlaşma Sandığı: Moşe Rabenu’nun Sina Dağında aldığı On Emir’in yazılı olduğu kutsal tabletlerin korunduğu özel sandık.

Kısa Kısa Şiva Asar BeTamuz

İsmi: Tamuz ayının 17’si anlamına gelir.

Çıkış Yeri: Mişna Taanit 4:6, bugün İsrailoğulları’nın başına gelmiş beş trajedi nedeniyle oruç tuttuğumuzu açıklar. Moşe Rabenu Yahudi halkının altın buzağıya taptığını görünce ilk On Emir tabletlerini kırar. Babillilerin Yeruşalayim kuşatması sırasında, Kutsal Tapınak’ta sürekli olarak yapılan günlük kurban Korban Tamid, kurbanlık hayvan bulmanın imkansızlığından dolayı durdurulur. Romalılar, uzun bir kuşatmadan sonra, Yeruşalayim’in surlarında delik açmayı başarır, bu da Bet Amikdaş’ın yıkılışına giden yolu açar. Kumandan Apostemos Kutsal Tora’yı yakar. Tapınağa put yerleştirilerek kutsallığı murdar edilir. (2 Krallar 21:7 bunu yapanın Yeuda krallarından Menaşe olduğunu, Talmud Masehet Taanit 28b 14 ise bunu da Apostemos’un yaptığını belirtir.)

Nerede Belirtilir: Peygamberler kitabında, Zeharya Peygamber şöyle der: “Dördüncü, beşinci, yedinci ve onuncu ayların oruçları, Yahudi halkı için sevinç, coşku dolu bayramlar olacak. Bu nedenle gerçeği ve barışı sevin.” (Zeharya 8:19) Tora’da ayların başı olarak belirtilen Nisan ayından sonra dördüncü ay Tamuz ayı, dördüncü ayın orucu da Şiva Asar BeTamuz orucudur.

Ne Yapılır: Şiva Asar BeTamuz bir oruç günüdür. Şiva Asar BeTamuz orucu (bu yıl 17 Temmuz Pazar) sabah gün doğmadan önce başlar, aynı günün akşamı yıldızlar çıkınca sona erer. 16 Temmuz Cumartesi akşamı yatana kadar yemek içmek serbesttir. Hayati bir tehlike yoksa bile hasta olan kişiler, hamile veya süt veren kadınlar, bu orucu tutmaktan muaftır. Oruç tutmaktan muaf kişiler de bugünde keyif veren yiyecek ve içecekleri tüketmez, sadece temel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde beslenir.

Şiva Asar BeTamuz -Bugün İçin Mesajı: Etrafımızda olanlara karşı ilgili olalım, bir söz, bir telefon, biraz vakit vererek bazı kırıklıklara iyi gelme şansımız varsa bunu kullanalım, bulunduğumuz yeri daha iyi hale getirmeye çalışalım. Yıkılmasının yasını tuttuğumuz Bet Amikdaş aynı zamanda bizim Tanrı ve Tanrısal değerlerle bağlantımızı sembolize eder. Bu değerlere sahip çıktığımızda, sadece lafta değil, kendimizle, etrafımızla, doğa ile Tanrı’nın yarattıkları ile ilişkilerimizde ve yaşantımızla bu değerleri yansıttığımızda, III. Bet Amikdaş’ın bir tuğlasını da biz koymuş oluruz.

Şiva Asar BeTamuz Orucu Hakkında Bilgiler: http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&view=category&layout=blog&id=61&Itemid=115

Önemli Not: Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler The Book of Our Heritage, Inside Time, El Gid Para El Pratikante (Gözlem), Pirke Avot (Gözlem), This is Real and You are Completely Unprepared kitaplarından ve www.morashasyllabus.com,  https://emanuelrochester.org, https://neharshalom.org, https://velveteenrabbi.blogs.com; https://kabbalahexperience.com; ou.org; chabad.org sitelerinden okuyucuya bu konular hakkında fikir vermek amacıyla derlenmiştir. Yazıda konu ile ilgili araştırılıp bulunabilecek sayısız yorumdan sadece bazıları ifade edilmiştir. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için, yas dönemi ve oruç ile ilgili yasaklar ve kısıtlamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.

*Katkıları için Rav İzak Peres’e teşekkür ederiz.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün