´Seninle Evlenir miyim?´ İsrailli seyirci ile buluşuyor!

Haldun Dormen´in süpervizörlüğünde sahnelenen, Barbaros Uzunönerin´in yazıp, yönettiği ve Şebnem Özinal ile Yosi Mizrahi´nin taçlandırdığı ´Seninle Evlenir miyim?´ adlı komedi oyunu, Yılın En İyi Tiyatro Oyunu Ödülü´nü aldı. Ödülden ödüle koşan oyun profesyonel bir Türk bir prodüksiyonu olarak ilk kez İsrail´de sahnelenme özelliğini de taşıyor olacak. ´Seninle Evlenir miyim?´, herkesin kendi hikâyesinden bir şeyler bulduğu ve aslında kendine güldüğü bir komedi. Baran ile Cansu´nun bu aşk hikâyesi, Özinal ve Mizrahi´nin usta oyunculukları ile daha da komik hale geliyor. Gelin gerisini kendilerinden dinleyelim…

Işıl AMANOEL Söyleşi
15 Haziran 2022 Çarşamba

Oyun, 16 Haziran’da Tel Aviv’de Neve Eliezer Library’de ve 18 Haziran’da Rozin Community Center’da seyirci ile buluşacak.

Proje sizlere nasıl ulaştı, başlangıç sürecinden bahseder misiniz?

Yosi Mizrahi: Proje bana Şebnem aracılığıyla ulaştı. Almanya’da Haldun Dormen’in yönettiği bir oyun oynuyorduk. Orada birbirimizle oynamayı ne kadar özlediğimizi fark ettik. Sezon sonu oyun bitince, iki kişilik bir şey mi yapsak diye konuşmuştuk, o da bu oyunu getirdi.

Barbaros Uzunöner’in yönettiği oyun, başta kendisi tarafından sahneleniyordu. Sizlerin dâhil olma süreciniz nasıl oldu?

YM: Evet, oyunu yıllar evvel Barbaros kendi için yazmış ve bir süre oynamış, sonrasında da bitirmiş. Şebnem, Barbaros bu oyunu kendisine verince “Yosi ile beraber yapsak ne olur?” demiş. Ben de bu şekilde dâhil olmuş oldum. Aslında oyunu ilk okuduğumda “Yahu Şebnem, bu oyun komik değil, espriler eski” dedim. Bunun üzerine Barbaros’a, senaryo doktorluğu yapmam için izin verirse oyunu kabul edeceğimi söyledim. O da kabul etti, hatta oyunu ilk gece seyrettikten sonra “Kanka oyun nefis olmuş ama bu benim oyunum değil” diye şakalaştık. Ben oyunu fazlasıyla güncelleştirdim.

Haldun Dormen oyunun süpervizörü; oyunda pastanın üzerine koyduğu çilek ne oldu?

YM: Esasında Şebnem de, ben de Dormen kökenliyiz yani Haldun Hoca’nın tedrisatından geçmiş oyuncularız. Biz onun süpervizörlüğünü istedik. O da “Olur ama oyunu bir görmem gerek, ama hiç vaktim yok çocuklar” deyince, biz de oyunu çıkardıktan sonra genel provayı seyretmesini istedik. Haldun Hoca oyun için “Ne diyorsun komik mi sence Yosi?” diye sorunca bana güvenmesini istedim. Gelip seyretti, küçük ama nefis dokunuşlar yaptı. “Sizinle gurur duyuyorum” dedi, biz de demir aldık.

Daha önce beraber rol aldığınız başka oyunlarınız oldu mu? Yakın dostluğunuzu göz önünde bulundurduğumuzda iki kişilik bir oyun çıkarmak nasıl bir deneyim oldu?

YM: E tabii… Şebnem benden eskidir. Dormen’e benden iki yıl önce girmişti. Birçok oyunda beraber oynadık; sabah programı sunduk.  Otuz yıllık bir arkadaşlığımız var. Bu, sahne alan iki kişi için büyük lüks. O da, ben de inanılmaz uyumluyuzdur, bir gün bile kavga etmedik.

Şebnem Özinal: Bu oyundan hemen önce Almanya’da ‘Daha Neler?’ adlı oyunda oynadık. Beş kişilik bir oyundu. Orada da beraber bir oyun yapmayı düşünmüştük, sanki içimize doğmuş gibi… O yüzden de bu oyun bana ilk geldiğinde aklıma direkt Yosi geldi. Tabii uzun yılların verdiği dostluk çok önemli, dostluktan öte mesleki olarak da paylaşımlarımız uzun yıllara dayanıyor. Sahnede birbirimizin gözüne baktığımızda nerede doğru, nerede yanlış yapıyoruz, nerede yeni bir espri yapacağız, nerede susmamız veya devam etmemiz gerektiğini anlıyoruz. Biri bir hata yaptı mı diğeri ötekini kurtarabiliyor. Büyük bir uyum içindeyiz. Bize çok iyi geldi bu birliktelik.

İnsanlar neden bu oyuna gülüyor?

YM: Samimi, içten ve gerçek, herkes kendinden ve yaşadığı ilişkiden bir şeyler buluyor.

ŞÖ: Herkesin yaşadığı şeylerden bahsediyoruz, ilişkinin şekillenmesinden itibaren, nüanslar hariç, herkes bunu yaşıyor. Espriler çok ince ve çok fazla Türk toplumunu yansıtan diyaloglar, kelimeler var. Biz de bunu hoş repliklerle süsledik.

Oyunun en eğlendiğiniz kısmı ne?

YM: Valla samimi söyleyeyim ayırım yapamam, her sahnenin benim için yeri ayrı, hepsinde acaba bu akşam nasıl tepkiler gelecek diye bekliyorum.

ŞÖ: En çok meyhane sahnesini seviyorum. Karakterler birbirlerine o zamana kadar yabancı ancak orada bir çözülme yaşanıyor, sonrasında da evliliğe gidiyor zaten. Tabii ki oyunun tüm skeçlerinden çok keyif alarak oynuyorum, bir ayrım yapamıyorum ancak meyhane sahnesi çok hoşuma gidiyor.

Seyircilerden almış olduğunuz tepkiler nasıl?

YM: Herkes kendinden bir şeyler bulduğu için “Vallahi aynı kocamı oynuyorsunuz’’ diyen de var. “Ay Cansu gibi karakter olur mu yahu” diyen de… Ama genelde “Çok güldük, çok eğlendik, ihtiyacımız varmış buna” diyorlar.

ŞÖ: Daha önce, devamlı kahkahalarla gülünen bir oyun oynamamıştım. Seyirci çok sevdi. Bunun kanıtı, bir girdiğimiz salona dört-beş kere giriyoruz. Aynı oyuna iki-üç kere gelenler var.

Oyunun aldığı ödüllerden bahseder misiniz?

YM: Oyun Yılın En İyi Tiyatro Oyunu da dahil birçok ödül aldı. Almaya da devam ediyor. Hatta bu röportajı yaptıktan sonra bir ödül daha almaya gideceğim ama benim için en önemlisi, Okan Üniversitesinin 26 bin öğrencisi arasında yapılan anketten çıkan ödül. Malum gençleri yakalayabiliyor olmak önemli.

İsrail’de haziran ayında turneye çıkıyorsunuz? Bu bağlantı nasıl gelişti? Oyun nerede ve ne zaman oynanacak?

YM: Biraz tesadüf, biraz çabayla diyebiliriz. İsrail’deki Türkiyeliler Birliği Derneği bana ulaştı, nasıl birlikte bir şeyler yapabileceğimizi konuştuk. Pandemiden önce bu oyun İsrail’de oynanacaktı ve Haldun Hoca da gelecekti. Malum salgın ile dünya durdu, rafa kaldırdık. Şimdi yeniden normale dönünce “Hadi yapalım bu işi” dedik ve hayata geçti.

ŞÖ:  Bağlantıyı tamamen Yosi kurdu. 16 ve 18 Haziran tarihlerinde oyunumuzu İsrail’de oynayıp, bir gün de oranın tadını çıkartacağız.

Açık toplum olarak Türk yapımı bir tiyatro en son ne zaman İsrail’de oynandı?

YM: İşin gerçeğini söylemek gerekirse, yaptığım araştırmalarda İsrail Devleti kurulduğundan beri profesyonel bir tiyatro topluluğu hiç gitmemiş; biz ilk olacağız. Bir anlamda farkına varmadan tarihe geçeceğiz. Bildiğim kadarıyla elçilik düzeyinde katılım olacak. Oyunu İbraniceye de çeviriyorlar, alt yazı yapılacak.

Şimdiki ve bundan sonraki projelerininiz hakkında bilgi verir misiniz?

YM: Seneye yeni bir oyun daha yapma ihtimalimiz var. Onun dışında belki bir dijital platformda yeni dizi çekeceğim.

ŞÖ: Vişne Bahçesi var. Volkan Severcan’ların Sahnekarlar Tiyatrosunda beraber içinde bulunduğumuz proje. Cumartesi geceleri Ulusal Kanal’da hazırlayıp sunduğum bir programım var. Adı ‘Bir Ondan Bir Bundan’. İki sinema filmine hazırlanıyorum. Haziran ayında çekilecek, dijital platformlarda yayınlanacak. Sezonda, bir de dizi filmde yer almayı düşünüyorum.

Gençlere, yeni nesil tiyatro sevdalılarına nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

YM: Bu işi meslek olarak yapmak isteyenlere şunu söyleyebilirim; bu uzun bir maratondur, hayal kırıklıkları ve başarıları çoktur, inandıkları işten vazgeçmesinler. Yeni nesil izleyicilere de bizi yalnız bırakmasınlar derim. Biz, onlar o koltuklarda oturdukça, onlar için sahnede olmaya devam edeceğiz.

ŞÖ: Popüler ve güzel bir meslek! Aileler de destekliyor artık, bizim zamanımızdaki gibi değil. Mutlaka eğitim almalarını öneriyorum. Mutlaka tiyatro oyunlarını, beğendikleri oyuncuların dizi filmlerini izlesinler. Çok çalışıp, emek vermeleri gerekiyor. Ruhlarına ve zihinlerine çok iyi bakmalılar.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün