Kimlik arayışı üzerine bir başyapıt

Belçikalı genç yönetmen ikinci filmiyle Cannes´daki ikinci ödülünü kazandı. Filmde iki yeniyetmenin ergenlik döneminin fırtınalı bir süreci, kimlik arayışı karmaşası üzerinden tahlil ediliyor. Bu queer öyküsüyle Dhont, cinsellik üzerine cesur filmlerini sürdüreceğini ve yeni başyapıtlar vaat eden bir yönetmen potansiyelini taşıdığını gösteriyor. ´Close´ MUBI´de yayınlanacak.

Viktor APALAÇİ Sanat
15 Haziran 2022 Çarşamba

İlk yönetmenlik denemesi ‘Girl’ (2018) ile Cannes’da Altın Kamera ve Belirli Bir Bakış bölümünün FİPRESCİ ve En İyi Erkek Oyuncu Ödüllerini kazanan Lukas Dhont, ikinci filmi ‘Close’ ile festivalden eli boş dönmedi. Film yarışmanın ikincilik ödülü sayılan Grand Prix’yi Claire Denis’nin ‘Stars At Noon’uyla paylaştı. Henüz 31’inde olan Lukas Dhont, iki filmiyle ülkesinin Dardenne Kardeşler’den sonra en ünlü ismi olma yolunda sağlam adımlar atıp, yeni başyapıtlar vaat eden bir yönetmen potansiyelini taşıdığını kanıtladı.

Masumiyetini kaybeden çocuk

Bu queer öyküsüyle, Lukas Dhont LGBT+ tanımı etrafında cinsel kimlik arayışının sosyolojik boyutunu araştıran filmlerini sürdüreceği izlenimini veriyor. Filmin başlığını ‘yakın dostluk’ olarak tercüme etmek mümkün. Ergenlik hakkında hassas sorular soran, duyguların karmaşıklığını incelikli bir dille tahlil eden, dürüst, sahici, etkileyici bir film olan ‘Close’, dostluk ve sorumluluk temalarının hakkını veriyor.

1991’de Ghent’te doğan Dhont kısa metrajlı filmlerle başlayan kariyerinde, 2018 Cannes Film Festivalinin Belirli Bir Bakış bölümünün açılışını yapan ‘Girl’ filmiyle uluslararası başarıyı yakalamıştı. Bu filmde dans, dönüşüm ve kimlik arayışı gibi ustası olduğu temaları birleştirdi.

Lukas Dhont’nun Angelo Tijssens ile birlikte yazdığı senaryo, iki yeniyetmenin ergenlik döneminin fırtınalı bir sürecini, kimlik arayışı karmaşası üzerinden tahlil etmeye çalışıyor. Lukas Dhont filminin basın konferansında, “Aklımdakileri beyaz bir sayfaya aktarma sürecinde bunu nasıl başaracağımı net olarak bilmiyordum. Girl’de, Close’a kıyasla kendimi daha güvenli hissediyordum. Çocukluk dönemimi hatırlamaya çalışıp, o çocuk hakkında aynı tutku ve yoğunlukla filmler yapmam gerektiğine kanaat getirdim” dedi.

Her ikisi 13 yaşında olan Léo (Eden Dambrine) ile Rémi (Gustave De Waele) yedikleri içtikleri ayrı olmayan, çok iyi anlaşan, okul dışındaki tüm vakitlerini birlikte geçiren iki arkadaştır. Filmin ilk sahnelerinde, pastoral bir Belçika kasabasının çiçek bahçelerinde ikiliyi koşuştururken, Monet’yi akla getiren bir coğrafyada izliyoruz. Léo ile Rémi ergenlik beklentisi yaşarken, sınıf arkadaşlarının imalı sorularıyla sarsılır ve arkadaşlıkları aniden altüst olur.

Kız arkadaşları belki meraktan, belki de kötü niyetten ikiliye aralarında eşcinsel bir ilişki yaşayıp bir çift olup olmadıklarını sorar. Senaryo yoğun ve şefkatli bir arkadaşlığın dağılma sürecini, bilerek izleyiciyi rahatsız edici bir üslupla anlatıyor. Bu ayrılık sürecinde Léo kendini koruma altına almak için spor yapmaya sığınırken, Rémi değişikliği reddeder. Hassas bir yaratılışta olan Rémi bu ayrılığı hazmedemez. ‘Girl’de duş yaparken cinsel organını gizleyen Lara, gördüğü baskılar sonrası kendine zarar verirken, başkalarını huzursuz eden, Léo ile olan ilişkilerinin sorgulanmasına katlanamayan Rémi, radikal bir karar alarak intihar etmeyi seçer. Film bu noktadan sonra, bir çocuğun ölümünün ardından, kendisini sevenlerin hayatta kalma mücadelesini tahlil etmenin analizini yapmaya çalışıyor.

 

Lirik, samimi, dürüst bir film

Dört mevsime yayılan öyküsüyle, bir fresk kalıpları içinde anlatılan film, yaşadığı acı tecrübeden sonra masumiyetini kaybeden başkarakterinin duygularının analizini yapmaya çalışıyor. Melodram türünde anlatılmasına rağmen, ‘Close’ gözyaşlarını harekete geçirip duyguları istismar etme tuzağına düşmüyor.

Zalim ve homofobik bir karalamanın neticesinde en sevdiği arkadaşının intiharından sonra, Léo teselliyi buz hokeyi hobisine sığınmakta bulur. Neyin yanlış gittiğini anlamaya çalışan Léo, vicdan azabı içinde Rémi’nin annesi Sophie (Emilie Dequenne) ile yakınlaşıp, oğluyla arkadaşlık ilişkisini sonlandırma kararını aldığını itiraf eder. Kişisel geçmişiyle samimi bir yüzleşmeye soyunduğu filmde, Lukas Dhont bugüne dek bu konuda söyleyemediklerini, Léo ve Rémi’nin öyküsü aracılığıyla dile getiriyor. 13 yaşında iki erkek çocuğun sahip olabileceği en hassas duyguları Belçikalı yönetmen lirik, samimi, dürüst, şefkatli bir sinema diliyle anlatıyor. Léo, ‘400 Darbe’nin kahramanı Antoine Doinel’in filmin finalindeki fotoğrafını akla getiren bakışı 1000 kelimeye değer. Rémi’nin suskunluğu ise filme en etkileyici sekansını kazandırıyor.

Lukas Dhont ödül töreni sonrası yaptığı basın konferansında, “Filmin yapımcılığını ağabeyim Michel Dhont üstlendi. 12 yaşımdan beri onunla çalışıyorum” dedi. “Girl’den sonra önemli bir konuyu, evrensel bir meseleyi kovalıyordum. Hepimizin çok yakın arkadaşlıklar yaşayıp zamanla o arkadaşlığı kaybettiğimiz oldu. Dürüst davranmaya çalıştım. İki erkek çocuğun yakın arkadaşlığı akla değişik şeyleri getirir. Kimlik arayışı üzerine odaklanarak kendimi daha iyi ifade edeceğimi düşündüm. İnanılmaz iki kadın oyuncuyla çalıştım. ‘Jusqu’a La Garde’da hayran kaldığım Léa Drucker ve takdir ettiğim Emilie Duquenne performanslarıyla en küçük detayı değerlendirdiler, iki acılı anneye hayat verdiler.”

Lukas Dhont senaryolarında gerçek hayattan alınmışçasına karakter tahlilleri yapmadaki ustalığını sergiliyor. ‘Girl’den sonra ‘Close’da da titizlikle seçilmiş genç oyuncularla, Belçikalı yönetmenin sinemaya gelecek vaat eden oyuncuları kazandırmayı sürdürdüğünü görüyoruz.                                                                                                    

Lukas Dhont’un bir trende tesadüfen karşılaştığı (Léo’yu canlandıran) Eden Darmbrine basın konferansında filme nasıl dâhil olduğunu anlattı: “Arkadaşlarımla bir tren yolculuğunda bir adam yanıma gelip bir filmde oynamakla ilgilenip ilgilenmeyeceğimi sordu. Bu Lukas idi. Onu tanıyordum. Ama aktörlük hakkında bir fikrim yoktu.” ‘Girl’de 2018 Belirli Bir Bakış En İyi Erkek Oyuncu Ödülünü kazanan Victor Polster gibi müthiş bir keşifte bulunan Belçikalı yönetmen, bu kez başoyuncusunu tesadüfen bulmuştu. Tiyatro dersleri alan Gustave De Waele ise Rémi rolü için casting imtihanından seçilen amatör bir oyuncuydu.

İlk filmi ‘Girl’deki teknik kadroyla çalışmasını sürdüren Dhont’un mizansenine deneyimli bestekâr Valentin Hadjadj, Hollandalı görüntü yönetmeni Frank Van Den Eeden, vatandaşı montaj ustası Alain Dessauvage’ın destek veriyor.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün