“Nüfustan din hanesi kaldırılmalı”

Norveç Helsinki Komitesi tarafından yayınlanan Türkiye´de Din veya İnanç Özgürlüğü İzleme Raporu 2022´de, inanç özgürlüğü alanında varlığını sürdüren meselelerin uluslararası insan hakları standartlarına uygun olmadığı ve hala çözülmeyi beklediği belirtildi. Bu sorunları gidermek amacıyla önemli tavsiyeler sunuldu, nüfus kayıtlarındaki din hanesinin kaldırılması gerektiği belirtildi.

Toplum
21 Nisan 2022 Perşembe

‘Temenniden Eyleme İlerleme Çağrısı-Türkiye’de Din veya İnanç Özgürlüğü İzleme’ başlıklı raporda, Nisan 2019 - Aralık 2021 arasında Türkiye’de din veya inanç özgürlüğü alanında yaşanan yasal, yargısal ve idari süreçlerde yer alan gelişmelere yer verildi.

Rapor hazırlanırken çeşitli din veya inanç topluluklarından, ateist ve deistlerden, ilgili sivil toplum kuruluşlarından ve insan hakları savunucularından oluşan 50’den fazla kişiyle görüşüldü.

Raporda ele alınan önemli konulardan biri ibadet yeri statüsü edinilmesi sorunu oldu. Bu sorunu özellikle Aleviler, Yehova Şahitleri ve Protestan cemaatlerinin yaşadığı ve yetkililerin bu konudaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını göz ardı ettiği ifade edildi.

Raporda incelenen diğer bir konu da din görevlilerinin eğitimindeki ayrımcılık idi. Raporda, Sünni Müslüman din görevlileri dışındaki din görevlilerinin eğitimine ilişkin yasal kısıtlamalar bulunduğu; Sünni Müslüman din görevlilerinin eğitimine tahsis edilen kamu kaynakları karşısında diğer dinlerin görevlilerinin eğitimi için hiç kaynak ayrılmadığı belirtildi.

Raporda, çocukların düşünce, vicdan ve din özgürlüğünün, ebeveynlerin çocuklarını kendi felsefi veya dinî görüşlerine göre yetiştirme hakkının, Türkiye’deki eğitim sistemi içerisinde sistematik müdahaleye maruz kaldığı aktarıldı.

Çeşitli din veya inanç topluluklarına ait olan mülklerin ve vakıfların geçmişteki kayıplarının etkisi de raporda ele alındı. Gayrimüslim cemaatlere ait haksız şekilde el konulan malların iade sürecinin tamamlanmadığı belirtildi. Ayrıca, birçok dinî yapının da harap ve yok olma riskiyle karşı karşıya olduğu vurgulandı.

Raporda din veya inanç özgürlüğü alanında somutlaşan eşitsizlik ve ihlallerin giderilmesi için somut önerilerde sunuldu. Önerilerin bazıları şu şekilde listelendi:

•          Türkiye, uluslararası insan hakları sözleşmelerine koyduğu tüm çekinceleri kaldırmalı.

•          Türkiye, Azınlık Dilleri Avrupa Şartı’nı ve Ulusal Azınlıkların Korunmasına dair Çerçeve Sözleşmeyi onaylamalı.

•          Türkiye, din veya inanç özgürlüğünü ilgilendiren davalarda verilen AİHM kararlarını ve İnsan Hakları Komitesi Görüşlerini yerine getirerek, benzer ihlallerin yaşanmasını önlemek için gecikmeksizin genel tedbirler almalı.

•          Nüfus kayıtlarındaki din hanesi kaldırılmalı. Din hanesi resmi kayıtlardan kaldırılana dek, bireylerin din veya inançlarını kendi tercih ettikleri şekilde ifade etmesine olanak tanınmalı.

•          Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf tutulma hakkını kullanmak isteyen Hristiyan ve Yahudi öğrenciler, aynı derecede önemli olan nüfus kayıtlarında din hanesini boş bırakma hakkından feragat etmek zorunda bırakılmamalı. Muafiyet talebinde bulunmaları bu haktan yararlanmaları için yeterli sayılmalı.

•          MEB, eğitim sisteminde çocuğun düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü destekleyecek şekilde, kendi program ve uygulamalarını gözden geçirip değiştirmeli.

•          Devlet yetkilileri ibadet ve uygulamada anadilin kullanımına müdahale etmekten kaçınmalı. Aksine, din veya inanç toplulukları ibadetleri sırasında geleneksel olarak kullandıkları dillerin kullanımı ve geliştirilmesi konusunda desteklenmeli.

•          Gayrimüslim cemaatlerin örgütlenme özgürlüğünü tam anlamıyla koruyacak tedbirler alınmalı.

•          Geçmişte haksız şekilde el konulan bütün malların dinî cemaatler ve vakıflara iadesine imkân sağlayan bir mevzuat çıkarılmalı.

•          Türk Ceza Kanunu’nun “dinî değerleri aşağılamayı” suç sayan 216. maddesi kaldırılmalı.

•          Diyanet İşleri Başkanlığı, kadınların başta camiler olmak üzere ibadet yerlerine erişiminin erkekler ile eşit koşullarda olmasını sağlamalı.

•          Din veya inanç toplulukları, sinagog, kilise, cami, cemevi ve Yehova Şahitlerinin ibadet salonları da dahil olmak üzere ibadet yerlerinin idaresinden sorumlu derneklerde kadınların eşit temsilini sağlamalı.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün