Yürüyün, kim tutar sizi!

Egzersiz, düzenli yapılan fiziksel aktiviteler olarak adlandırılabilir. Başka bir deyişle, planlı yapılandırılmış, istemli, fiziksel uygunluğun bir ya da birkaç unsurunu geliştirmeyi amaçlayan sürekli aktivitelerdir.

Dilek HAMURCU Sağlık
6 Nisan 2022 Çarşamba

Sağlığın korunmasında egzersiz ritüeli kuşkusuz en önemli bileşenlerden biridir. Düzenli yapılan egzersiz, bireyin hem fiziksel hem de psikolojik olarak kendini iyi hissetmesini sağlar. Koroner kalp hastalıkları riskinin azaltılmasında, kilo kontrolünde, esneklik ve kas kuvveti kazanmada, sırt ve bel problemlerinin azaltılmasında da egzersizden faydalanılmaktadır. Psikolojik yararlarının başında ise bireyin özsaygısını yükselterek stres yönetimi üzerinde etkili olması, anksiyete ve depresyonu azaltması, zihinsel gerilimi azaltması gibi olumlu etkileri vardır.

Egzersiz, düzenli yapıldığında halk sağlığına önemli katkıları olduğu gibi biyomekanik, psikojenik ve fizyolojik edinimleri sayesinde de toplumun refahını yükselten bir olgu olarak göze çarpar. Bu konuyu araştırmak üzere Marmara Üniversitesinin yaptığı bir çalışmada kontrol grubu olarak 15 kız, 15 erkekten oluşan; sekiz hafta boyunca durağan bir yaşam süren üniversite öğrencileri kullanıldı. Deney grubu olarak ise yine 15 kız, 15 erkekten oluşan ve haftada üç kez birer saatlik hafif ve orta derecede egzersiz yapan üniversite öğrencileri kullanıldı. Sekiz hafta boyunca veri toplama aracı olarak ise, depresyon puanlarını belirlemek için Beck Depresyon Envanteri (BDA) ve atılganlık durumunu belirlemek için Rathuss Atılganlık Envanteri (RAE) kullanıldı. Sonuçlar, düzenli yapılan egzersizin depresyon ve atılganlık düzeylerini her iki cinsiyette de anlamlı biçimde olumlu etkilediğini gösterdi.

Ruh sağlığı uzmanları, yürüyen veya koşan kişilerin depresyon yönünden hem psikolojik hem de fizyolojik faydalar elde ettiklerini görmüşler. Bu tip egzersizler depresyon ve anksiyeteyi azaltır, kişiye kendini iyi hissettirir. Fiziksel egzersiz yaparken depresyon hislerinin korunması zordur. Dahası düzenli fiziksel egzersiz mutluluk hormonları olarak bilinen endorfinlerin salgılanmasını arttırır. Hatta bununla ilişkili olarak serotonin ve dopamin hormonlarının da…

Egzersizin beyin üzerindeki etkilerini göstermek amacıyla yapılmış çok sayıda çalışma mevcut. Bunlardan biri de düzenli egzersizin kronik ağrı hissini azalttığı, yok ettiği yönündeki araştırma…

Fareler üzerinde yapılan bu araştırma, durağan yaşayan hayvanlardaki ağrıya neden olan reseptörlerdeki (hücre dışındaki bir sinyali hücre içine taşıyan bir protein) termal uyarıya karşı olan aşırı hassasiyetin üç hafta sonra dahi devam ettiğini; egzersiz yaptırılan hayvanlarda ise bu aşırı hassasiyetin beş gün sonra azalmaya başladığı tespit edildi. Yapılan ölçümler sonucunda ise kısa dönemli egzersizin dahi ağrı hissini gideren endojen analjezik maddelerin salgılanmasını henüz aydınlatılamayan bir mekanizmayla arttırdığı görüldü.

Egzersizin beyin üzerindeki etkileri sadece psikolojik ve emosyonel sistemle ilgili de değil. Egzersizin kan basıncı üzerine düzenleyici etkisinin mekanizmasını inceleyen araştırmacılar, egzersiz sonucu kalbin atriumlarından salgılanıp kan basıncının ve ozmolaritesinin ayarlanmasında rolü olan atrial natriüretik peptidin beyindeki benzeri olan beyin natriüretik peptidinin ve oksitosinin salgılanmasının arttığını bulmuşlar.

Egzersizin diğer somut etkileri ise beyin hücrelerimiz olan nöronlar üzerine…

Beynimiz vücut ağırlığımızın yalnızca yüzde 3’ünü oluşturmasına rağmen kalbin pompaladığı kanın yüzde 20’sini, aldığımız oksijenin ise yüzde 25’ini kullanan çok kompleks bir organ. Egzersiz sırasında çalışan kaslara daha fazla kan gitmesi gerektiği için, kalp debisindeki büyük artışın sonucu olarak aslında beyne giden kan yüzde olarak azalsa da miktar olarak artar. Bu sayede beyin hücrelerine daha fazla miktarda ulaşan ve antiapoptotik bir molekül olan gelişim faktörü (growth factor) özellikle nörodejeneratif hastalıkların oluşmasına neden olan nöron ölümünü (apoptozis, programlanmış hücre ölümü yoluyla) azaltmakta ve hatta nöronların sayılarının ve büyüklüklerinin (yaptıkları sinapsların) artmasını sağlamaktadır. Bu sayede düzenli egzersizle aralarında Parkinson ve Alzheimer’ın da bulunduğu birçok nörodejeneratif hastalığa karşı durabileceğimiz görüşü çoğu araştırmacı tarafından desteklenmektedir.

Egzersiz kavrama yeteneğimizi de geliştiriyor…

American Collage of Sports Medicine (ACSM)’ın yaptığı bir araştırmada düzenli fiziksel aktivitede bulunan çocukların sözel ve sayısal testlerde gelişmeler yaşadıkları kesin olarak gösterilmiş (Colcombe ve Kramer, 2003). Ayrıca bu aktiviteler ileriki yaşlarda kavrama yeteneğinin kaybolmasına da engel oluyor (Yaffe, 2009).

Düzenli egzersiz beyin yapısını da değiştiriyor. Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme gibi ileri görüntüleme teknikleri sayesinde düzenli egzersiz yapanlarda, ön tekil korteksin aktivitesinin arttığı gösterilmiş. Limbik sistemin bir parçası olan bu bölge ise duyusal ve motor işlemleme, duygulama ve kavrama ile ilgili olarak birçok bölge ile yoğun nöron bağlantısı içinde. Diğer araştırmalar ise egzersizin toplam beyin aktivitesini arttırdığı ve gri/beyaz madde oranını yükselttiği yönünde.

Yine ACSM kaynaklı düzenli egzersizin erkek bireylerdeki depresyon olgularına etkileri konulu makalede erkeklerin sigara ve alkol kullanımları araştırılmış. Araştırma sonuçlarına göre düzenli egzersiz yapan kişilerde sigara ve alkol kullanımı anlamlı derecede az. Hatta sigara ve alkol bağımlılığı mevcut kişilerin düzenli egzersiz yapmaya başladıklarında bu tür maddeleri kullanma miktarlarında azalma da tespit edilmiş. Bilim insanları bunu beyindeki bağımlılık yaratan merkezin sigara ve alkol yerine egzersiz bağımlılığıyla uyarılarak kişisel tatmini sağladığı yönünde yorumlamış; sigara içerken beyinden salgılanan bazı keyif verici maddelerin, egzersiz sırasında ve sonrasında da salgılandığını keşfetmişler.

Düzenli egzersizin insan beynine faydaları konulu bilimsel araştırmaların hepsini kısa bir makalede toplamak olanaksız tabi; ancak egzersizin faydalarını çok genel bir çerçevede anlamak ve hayat tarzlarımızı bu yönde değiştirmenin gerekliliği bu yazının çıkış noktasıdır.

Sonuç olarak düzenli egzersiz başta kalp damar, tansiyon, şeker, solunum hastalıkları gibi hastalıkların ortaya çıkmasını engellemekte, bu hastalıklar kronik düzeyde oluştuğunda ise hastalıkların kontrol altında tutulması açısından büyük önem taşır. Koruyucu hekimlik açısından faydaları tartışılmaz. Ayrıca kronik hastalıkların ilaçlarla tedavisine harcanan maddi kaynaklar egzersizle azaltılabilir; böylece devletin en önemli giderini oluşturan sağlık harcamalarını da önemli ölçüde azaltabiliriz. Bu ise kişi başına düşen geliri ve kişilerin mutluluk düzeylerini arttırıcı etki yaratacaktır. Refah düzeyi yüksek ülkelerdeki insanların sağlığı ilaçta ve hekimde değil egzersizde aramaları da bu şekilde açıklanabilir.

Sonuç olarak sadece egzersizin beyin üzerine etkileri çerçevesinden baktığımızda bile özsaygımızı, hayattan ve andan aldığımız keyfi arttırmayı, mutluluk eşiğimizi yükseltmeyi, insanlarla olan ilişkilerde yapıcı davranmayı ve ilerleyen yaşlarda oluşma olasılığı yükselen nörodejeneratif hastalıklardan kaçınmayı istiyorsak düzenli egzersizin bu faktörler üzerindeki etkilerini göz önünde bulundurmalıyız.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün