Bergman´a saygı duruşu

Mia Hansen-Love´ın ´BERGMAN ADASI´ sinema sevgisi üzerine etkileyici bir film.

Viktor APALAÇİ Sanat
16 Şubat 2022 Çarşamba

Filmde Amerikalı sinema sanatçısı bir çift, projelerinin senaryolarını yazmak için Bergman’ın gözde adasına gidiyorlar. Hansen-Love duygulara ve yüreklere hitap eden samimi, dokunaklı, egzotik bir film yapmış. Zarafetiyle, akıcılığıyla, melankolik üslubuyla bu sarsıcı ve büyüleyici film izlenmeyi hak ediyor.

‘BERGMAN ISLAND’

Yön.ve Sen: Mia Hansen-Love

Gör: Denis Lervoir

Kurgu: Marion Monier

Oyn: Tim Roth - Vicky Krieps - Mia Wasikowska - Andreas Danielsen Lie - Grace Delrue - Clara Strauch - Joel Spira

Ünlü Fransız yönetmen Olivier Assayas ile evlilik yaşayan Mia Hansen-Love ‘Bergman Adası / Bergman Island’da yaşanmışlık kokan bir öykü anlatıyor. Filmde Amerikalı sinema sanatçısı bir çift film projelerinin senaryolarını yazmak için tatillerini bir adada geçirmeye karar veriyorlar. Deneyimli ve ünlü bir senaryo yazarı- yönetmen olan Tony (Tim Roth) ile meslektaşı eşi Cris (Vicky Krieps) hayranlık besledikleri Ingmar Bergman’ın uzun yıllar yaşayıp filmlerini çektiği İsveç’teki Farö Adasında ilham aramaya karar verirler.

Film içinde film 

Mia Hansen-Love son Cannes Film Festivalinde ülkesini temsil eden ‘Bergman Adası’ ile duygulara ve yüreklere hitap eden samimi bir film yapmış. Yönetmen sinema sevgisi üzerine yaptığı bu filmde aile birliğinin önemine de vurgu yapıyor. Bu yumuşak, zarif, dokunaklı, egzotik film, Bergman’ın gölgesinde gezinen bir aşk öyküsü üzerine ince ve fırtınalı bir çalışma.

Zarafetiyle, akıcılığıyla, melankolik üslubuyla, ‘Bergman Adası’ sarsıcı ve büyüleyici bir film. Senaryosunda karakter tahlillerinin çok iyi yapıldığı, sıcak, romantik ve duygusal bir film izledik. Hansen-Love karakterlerinin içsel ve duygusal durumlarını, onların trajik yalnızlığını zarif bir üslupla ele alıyor.

   Film, Farö Adasının vahşi güzelliği ve muhteşem ortamında sinema sanatçısı bir çiftin arayış ve yaratış sancılarını melankolik bir zarafet içinde işliyor. Film, hem kendine hem Ingmar Bergman’a göndermelerle dolu, aşk, kayıplar ve aynı zamanda sinema ve Bergman sevgisini ele alan alışılmadık bir dram. Film, Mia Hansen-Love’ın tamamı Fransa dışında geçen ve Fransızca olmayan ilk filmi.

Soyadından da anlaşıldığı gibi, aile köklerinin dayandığı İskandinavya’ya organik bağı olan Mia Hansen-Love, sinema tarihinin en büyük yaratıcılarından biri olan, hayranı olduğu Ingmar Bergman’a filmiyle saygı duruşunda bulunmayı hedeflemiş. Filmde Amerikalı çift, adı İsveçli usta ile özdeşleşmiş Farö Adasında her yaz düzenlenen Bergman Haftası’na davet ediliyorlar. Yönetmenin ‘Bir Evlilikten Manzaralar’ filmini çektiği eve pansiyoner olarak yerleşen çift vakit kaybetmeden senaryo çalışmasına başlar. Bu film İsveçli ustanın kariyerine ‘herkesin boşanmasına yol açan film’ olarak geçmişti.

Tony senaryo yazılımında hızla ilerlerken, kendisi kadar kolay yazamayan Cris, ilhamın gelmesini beklemekte ve yaratıcılık sorunu yaşamaktadır. Günler geçtikçe karı-kocanın senaryolarının derinliklerinde hayal ve gerçeklik iç içe geçmeye başlar. Cris tesadüflerin karşısına çıkardığı, Stockholm’de sinema tahsili yapan ve kendisine gönüllü mihmandarlık yapan yakışıklı bir genç ile kısa süreli bir flört yaşasa da kocasına ihanet etmez.

Filmde çiftin her birinin kendi projelerine malzeme toplamak, Bergman’a ilham veren adada senaryolarını şekillendirmek için farklı yöntemler uygulamalarını izliyoruz. Tony, Bergman’ın ilk görüşte âşık olduğu adayı keşfetmek için ‘Bergman Safarisi’ turistik turuna katılır. Yalnız takılmaktan hoşlanan Cris, İsveçli öğrenci ile Bergman’ın yaşamış olduğu yerlerin keşif yolculuğuna çıkıyor, sanatçının son derece gösterişsiz mezarını ziyaret ettiğinde şaşırıyor, filmlerini çektiği coğrafyanın tadını çıkarıyor.

Cris, Bergman’ın meditasyon yaptığı evi ziyaret ederek senaryosuna ilham kaynağı arıyor. Bu arada ‘Persona’ başyapıtının Ingmar Bergman’ın hayatını kurtaran film olduğunu, yaşamında ve sanatında acımasız biri olduğunu tur rehberinden öğreniyoruz. Farö Adasının Bergman sayesinde turistik bir ada olarak ziyaret edildiğinin bilgisini de alıyoruz. Benzer bir turistik şehir, İspanya’nın kuzeyindeki Girona iline bağlı Figueres’tir. Salvador Dali doğduğu bu şehirdeki eski bir tiyatroyu Salvador Dali Müzesine dönüştürmüştü. 1960’larda yenilenen müze her yıl on binlerce turistin ilgisini çekmektedir.

 

Kırık bir aşk öyküsü 

Yaşadığı tecrübelerle senaryosuna hız kazandıran Cris öyküsüne bir final yazamadığı için kocasından yardım ister. Bunun için konusu Farö’de geçen hikâyesini Tony’ye anlatır. Bu aşamada film bambaşka bir kulvara geçerek ‘film içinde film’ formatına giriyor. Cris’in iki kahramanı Amy (Mia Wasikowska) ile Joseph (Andreas Danielsen Lie) birbirlerini çok sevmelerine rağmen yollarını ayırmış bir çifttir. Adada yapılan bir düğüne davetli oldukları için yolları kesişir. Küllenen aşkları tekrar canlanır.

Geçmişte ateşli bir aşk yaşayan, birbirlerinden koptuktan sonra, her biri hayatına yeni bir yön vermiş olan Amy - Joseph ikilisi tekrar buluştuklarında bitmeyen ilişkilerini sorgulamaya çalışırlar. Sonu kötü biten bu aşk hikâyesini, Cris senaryosunda ‘kırık bir aşk öyküsü’ olarak şekillendirir. Cris çözümü erkek kahramanı Joseph’in Amy’den sonraki sevgilisine ihanet ettiğine inanması ve etik sebeplerle aradan çekilmesinde buluyor.

‘Film içinde film’ bir sinema yönetmeninin ve onun kahramanının çifte özgürleşme hikâyesi. Filmin Cris, Tony ve sevimli kızlarını bir araya getiren, yürekleri ısıtan sımsıcak bir finali var. (Mia Hansen-Love burada Olivier Assayas’tan olan ilk kızı ile kendi hayatından mutlu bir izi filmine taşıyor).

Ingmar Bergman’ın ‘Bir Evlilikten Manzaralar / Scener Ur Ett Aktenskap’ (1974) filmini çektiği evde konaklayan Amerikalı çiftin yaşadıkları, ‘Bergman Adası’nda İsveçli ustanın filmlerinde alışık olduğumuz ilişkilere paralel olarak ilerliyor.

Mia Hansen-Love 1981 Paris doğumlu bir yönetmen - senaryo yazarı - oyuncu. 18 yaşındayken Olivier Assayas’ın ‘Fin Aout, Debut Septembre’inde (1998), iki yıl sonra aynı yönetmenin ‘Les Destinées Sentimentales’ filminde oynadı. Kamera arkasına geçtiği ilk uzun metrajlı filmi ‘Her Şey Affedildi / Tout Est Pardonné’ (2007) Cannes Film Festivalinde gösterildi. Filmlerinin ortak temaları kişisel kriz, arzu ve varoluşçuluk.

‘L’Avenir’ 2016 Berlin Film Festivalinde Mia Hansen-Love’a En İyi Yönetmen Gümüş Ayı Ödülünü getirdi. Ailevi ve romantik ilişkileri merkezine alan filmleriyle tanınan yönetmenin sinemadaki en büyük başarısı sayılan ‘L’Avenir’de, Isabelle Huppert’in canlandırdığı felsefe öğretmeni kocası tarafından terkedilince hayatı dağılıyordu.

Olivier Assayas ile süren uzun evlilik hayatının sonlanmasının ardından çevirdiği ‘Bergman Adası’ Hansen-Love’ın yedinci uzun metrajlı filmi. Bu filme Güney Koreli usta Hong Sang-So sinemasının kadın versiyonu demek mümkün.

Filmin uyumlu ve başarılı bir oyuncu kadrosu var. Hollywood’un eski tüfeklerinden Tim Roth, Quentin Tarantino’nun ilk filmi ‘Reservoir Dogs’dan (1992) sonra yönetmenin fetiş oyuncusu olarak dört filminde oynadı. 100’ün üstündeki filmi arasında Michael Haneke’nin ‘Ölümcül Oyunlar / Funny Games’i (2007), Robert Altman’ın ‘Vincent and Théo’su (1990), Chris Menges’in ‘A World Apart’ı (1988) var. Lüksemburglu Vicky Krieps, filmde karısını canlandırdığı Tim Roth’tan zaman zaman daha başarılı bir performans çıkarıyor. Krieps’in en ünlü filmi Paul Thomas Anderson’un ‘Phantom Thread’i (2007). Amy’de Avustralyalı oyuncu Mia Wasikowska kısa rolünde parlıyor.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün