Aidiyet duygusu ve Viktor Ullmann

Renan KOEN Perspektif
10 Kasım 2021 Çarşamba

Uzunca bir aradan sonra köşeme yeniden çekildim bugün. Pozitif Direnç kitabımın raflarda yer alması, March of the Music öğrenci hareketinin ilk meyvesi olan dijital albümün dijital raflarda yer alması, yaz aylarının değişik proje hazırlıkları koşturmaları, diğer etkinlikler derken köşemin huzuruna çekilemez oldum bir süredir. Holokost eğitimi vermeye gittiğim bir okulda, amatör olarak keman çalan bir öğrenci “keman çalmadığım günler kendimi çok garip hissediyorum, sanki su içmemişim, yemek yememişim gibi, bu benim ihtiyacım” demişti. Hakikaten de yaratıcılık unsuru ile bağ kurmaya alıştınız mı artık o su içmek gibi bir şey, farklı bir aidiyet duygusu da geliştiriyor. 

Bu yazımda Viktor Ullmann’ın Theresienstadt’ta bestelediği son eseri No:VII Piyano Sonatı’na yer vereceğim ancak önce bu aidiyet duygusuna kısaca değinmek istiyorum. Theresienstadt bestecilerinin öylesi bir ortamda nasıl beste yaptıkları kafamı halen çok kurcalıyor doğal olarak. Farklı kamplara girmiş ‘survivor’larla konuşuyorum halen, oradaki yaşamlar, düşünceleri, duyguları hakkında... Hiçbir zaman tam olarak anlayamayacağımın bilincinde olarak anlamaya yaklaşmaya çalışıyorum.

‘Aidiyet duygusu’ insanı güvende hissettiren bir duygu; daha da önemlisi insanın bu dünyadaki anlamının arayışı yolculuğunun en temel desteği... Bu aidiyet mekânsal, duygusal, fiziksel, zihinsel veya öğrenilmiş bir şeyle kurduğumuz bağ olabilir. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız akşamı Atatürk Kültür Merkezinin tekrar açılışında bulunma onuruna eriştim. Benim için anlamı çok büyük bu açılış için erkenden Taksim’e gittim. AKM’nin önüne vardığımda duygularımın yoğunluğunu anlatamam. O İstanbul Festival konserleri beklemeleri, AKM önü buluşmaları, 6 yaşımdan beri gittiğim her konser daha da canlı bir şekilde geldi gözümün önüne. Ben orada büyüdüm; sevinçlerim, kalp kırıklıklarım, tutkuyla bağlandığım müzikler, bir kültürün insanları, yazın parfüm kokuları, daha neler neler geldi gözümün önüne... Yani ait olduğum geçmişim… İçeride kendimi çok tanıdık bir ortamda, çok güvende hissettim. Bu yaşadığım şey beni nereye götürür, içimde hangi duyguların boşluğunu tamir etmiştir, zaman içinde göreceğim. Ancak Theresienstadt bestecileri ile ilgili farklı bir açılım getirdiği kesin. Şu andaki bilincimle içimde bir soru yankılanıyor; Theresienstadt bestecilerinin müziğe duydukları aidiyet duygusu, o yoksunluğun içinde kendilerini bir çeşit yuvadaymış duygusunu hissettiren bir şey oldu mu? Bu sebeple mi müziğin içinde yaşamaya devam edebildiler?

Viktor Ullmann’ın söz konusu sonatının V. bölümünü önce NYU Müzkoloji Bölüm Başkanı değerli dostum müzikolog Michael Beckerman’ın kaleminden, sonra ise benim naçizane müzikal analizimle yer vermek istiyorum.

ULLMANN’IN JÜPİTER’İ 1

 

Michael Beckerman

Mozart'ın ‘Jupiter’ Senfonisinin finalinde yer alan ünlü coda'sında, bölümün ana temaları, zamansız bir mükemmellik içinde dönerek bir tür klasik denge içinde birbirlerinin etrafında dönüyor gibi görünüyor. Terezin'de veya bu konuda başka herhangi bir yerde yazılan en dikkat çekici pasajlardan biri, Viktor Ullmann’ın son bestesi olan 7 numaralı Piyano Sonatı’ndaki bir andır. Bu an Mozart’çı modele kanallık ediyor gibi görünüyor. 22 Ağustos 1944'te tamamlanan sonat, muhtemelen Ullmann'ın diğer iki önemli Terezin bestesinden sonra yazılmış olağanüstü melodram Die Weise von Liebe ve Tod des Cornets Christoph Rilke ‘Sevgiden gelen bilgelik ve Cornets Christoph Rilke’nin ölümü’ ve Atlantis İmparatoru. Sonatın son bölümünde yer alan Füg çeşitlenmesindeki anı anlatmak istiyorum. 

İşte başka bir ‘geçiş olmayan geçiş’, bir tür tam durak. Mozart’ın ‘quodlibet’ anı, bildiğimiz kadarıyla, gerçek şarkılara dayanmamaktadır ve ‘gerçek dünya’ unsurlarını kastetmez. Ullmann’ın kompozisyonunda Füg dünyası durma noktasına geldiğinde karakterlerle dolmaktadır.

İlk olarak Bach, Ullmann’ın solfej formunda başlar (yukarıda belirtilen ‘müzikal adı’na bakın). Tam altında ise, Bas hattı Yehuda Sharett'in Rachel'ın Siyonist bir şiiri üzerine yazdığı kompozisyonu içeren ana temanın bölümlerinden oluşuyor. Üst parti (m.140'ta): 15. yüzyıl ‘Jistebnice cancional’den bir Hussite şarkısı olan, güçlü Çek savaş şarkısı ‘Ye Who Are God's Warriors /Tanrı’nın Savaşçıları Kim’den bir alıntıyı takip ediyor.

Bu karışımın içinde, aynı anda açık ve belirsiz olan bir fikir var. M.141'den başlayarak alt partide hepsini yarım notalarda görebiliriz. Bazı kaynaklara göre bu, Alman zafer kutlamalarıyla ilişkilendirilen “Nun danket alle Gott” (Şimdi her şey için Tanrı’ya şükredelim) koralinden bir alıntıdır. Kaynağı kesin olarak belirlemede küçük bir sorun var. “O Lamm Gottes unschuldig” koralinde beşinci derecenin yükselmediği ortaya çıktı, ancak ritim farklı. Ullmann Çek şarkısından tam anlamıyla alıntı yaptığına göre, eğer belirli bir şarkı sembolik değere sahipse, neden koralden tam anlamıyla alıntı yapılmasın? Bu pasaj, ‘Ein Feste Burg’un iç cümlesine veya belki de ‘koro’ fikrine atıfta bulunabilir mi ve bunların hepsi neden birbirine bağlanmış? Bu dört şeyi birleştirmek sanki yeterli değilmiş gibi, Rachel’ın melodisi ile Slovak milli marşı arasında muhtemel bir ilişki vardır.

Tüm bunların anlamı ne? Bu bir meydan okuma anı mı, yoksa sadece Siyonistlerin, Komünistlerin, Çek asimilasyoncuların ve Alman kültürüne derinden inananların bir araya geldiği, Terezin imajını verme girişimi mi? ‘Eski Bach’ uyarmak için mi geliyor yoksa kurtarmaya mı gidiyor, Alman ruhunun sahte peygamberleri karşısında kendini yeniden mi savunuyor? Müzikal imge, Ullmann'ın gözlerinin önünden geçen kendi hayatı olabilir mi, yoksa sevgili antropozofisine bir övgü mü? Yoksa tüm bu vesileler, Ullmann'ın olağanüstü bir müzik yaratmasına izin veren bahaneler mi? Bu tür pasajlar kesinlikle yorumlanabilir olsa da eylemi ve dizi kombinasyonlarını yansıtırken belki de en güçlüsüdürler. Etrafımızda farklı olasılıkların süzülmesine izin veririz. Biz öyle yapsak bile, bu eseri sansür ortamında yazılmış klasik bir eser türü olarak görebiliriz. Füg'ün tam ortasında kendi parçalarını muazzam bir kuvvetle ezmek, kompozisyonun yapısına oturtulan ‘jeolojik’ baskı türlerinin neredeyse gerçek bir temsilidir.

PİYANO SONATI NO:7

 

Renan Koen

Ullmann’ın, Auschwitz’e gönderilmeden yedi ay önce bestelediği bu eserinin en başında yer alan müzik kritiğinde yazdığı “Benim için Theresienstadt, hep form üzerine bir eğitimdi” cümlesi çok ilgimi çekti. 7. Sonat’ının üzerinde çalışırken, bu eser hakkında epeyce düşündüm. Notaların ötesindeki müzikal metin ne demek istiyordu, neyi anlatmak istiyordu? Ve gitgide müziği daha derinlemesine duydukça, içindeki müzikal simgelerin ne anlama geldiğini çözdükçe, bestecinin ‘yeni form’ demekle neyi kastettiğini büyük bir hayranlıkla kendimce anladım. Ullmann, Theresienstadt’ta olanların, yaşananların, gelecek nesillere gerçeğe dayalı bir şekilde aktarılmayacağını anlamış, usta besteciliği sayesinde orada olanları eserleri yoluyla gelecek nesillere aktarmak istemiş ve bunu da yeni form anlayışıyla başarmıştı. ‘Theresienstadt Karalama Defteri’ dediği bu piyano sonatının, baştan sona çok katı bir şekilde tempoda süreklilik gösterilmesini istediği ‘Alla Marcia’ II. bölümü olsun, yukarıda Michael Beckerman’ın makalesinde gördüğümüz ‘Variationen und Fuge über ein hebraisches Volkslied’ V. bölümün içindeki simgeler olsun, tarihsel olarak birçok şey anlatmak istiyor şüphesiz. No:5 ve No:6 Piyano Sonatları için not kâğıdı henüz mevcutken, Ullmann son eseri olan bu 7.Sonatını tek tarafı çizgili bir kağıda yazdı. Bu piyano sonatını, Theresienstadt’a gönderilmeden evvel Londra’ya göndermeyi başardığı çocukları Jean, Max ve Felice’e ithaf etmiştir. Sonraki yıllarda çocukları burada çok zor zamanlar geçirerek hazin bir şekilde ölmüştür ancak Ullmann Auschwitz'te öldürüldüğü için bundan hiç haberi olmamıştı. 

I. Bölüm ‘Allegro’nun genellikle neşeli olan üslubu, sanki çocuklarını anlatır gibidir. Bölümde, ‘Meno Mosso’ kısmına kadar yer yer Çek halk şarkılarını andıran melodik hatlara rastlıyoruz. Aynı bölüm içinde iki defa gelen ‘Meno Mosso’ bölümü, bestecinin caz müziğine olan ilgisini gösterir, bu bölümler neşeli başlangıcının aksine, gizemli, tatlı ve zaman zaman tedirgin bir hava içerisindedir. 

‘Alla Marcia’ adıyla gelen II. Bölüm’de besteci “ben misurato” ifadesini kullanmıştır. Bütün bölümün asker yürüyüşü gibi hiçbir esnekliği olmayan bir tempoda icra edilmesini istemiştir. Bu bölümdeki nüans kontrastları dikkat çekicidir. Müziğin dokusu yer yer rahatlamaya doğru giderken, katı ritmik yapı buna izin vermemektedir. 

Alla Marcia bölümünün hemen arkasından gelen III. Bölüm olan ’Adagio’ bölümü “pp” yani çok hafif çalınacak anlamına gelen nüansıyla başlayıp neredeyse 38 ölçü boyunca pp ve p nüanslarıyla devam eder. Bu sessiz bölümde acı ve şaşkınlık duyguları hakimdir. Aynı bölüm içinde 30 ölçü süregelen “Più Andante (a passionate)” kısmı ise kızgın ve sanki soru sorar gibidir. Bu bölüm, Adagio temposuna döndüğü, şaşkınlığı ve acıyı anlattığı pp kısım ile son bulurken Attaca (hiç ara vermeden çalınacak) ile Scherzo bölümüne geçilir. 

Besteci, IV. Bölüm olan ‘Scherzo’ bölümünün ‘Allegretto grazioso’ yani zarif bir şekilde hızlıca, neşelice çalınmasını istemiştir, İtalyanca şaka anlamına gelen Scherzo bölümünün içinde yer alan Trio kısmı, üç dörtlük, valsi andıran bir bölümdür. Güçlü anlatımı ile kabare müziğini andıran bu bölüm, şakacı tavrı ile sanki içinde bulundukları durum ile dalga geçer bir haldedir.

‘Bir Yahudi Halk Şarkısı Üzerine Çeşitlemeler ve Füg’ adlı V. Bölüm, tema olarak Yahudi halk şarkısıyla başlar. Temayı takip eden çeşitlemeler, sanki Theresienstadt’ın gündelik yaşamını anlatır niteliktedir. Yazdığı kâğıdın nota kağıdı olmaması sebebiyle yer yer kesintilere uğrayan ve zaman zaman birbirini takip etmediğini anladığımız çeşitlemeler bu şartlarda olsa dahi her seferinde büyüyerek bizi final bölümünde füg kısmına hazırlar. Tema ve çeşitlemeler minör tonalite içinde bestelenmiştir. Bu minör duyuluştan sonra gelen majör tondaki Füg çok parlak renkler taşır. 

Besteci, V. Bölümü takiben II. Menuet adlı bölümü bestelemiştir. II. Menuet’den sonra ise ilginç bir şey yapmış, 5 numaralı Piyano Sonatının ‘Notturno’ bölümünü bu sonata da koymuştu. Bu sonatta V. Bölüm olarak geçen Notturno, Theresienstadt’daki ve hayatını kaybetmiş sevgili arkadaşı Frau Elisabeth’in anısı için bestelenmişti. Gece müziği anlamına gelen Notturno, burada ölümü anlatmaktadır. Edebiyata düşkün olan Ullmann’ın ölümü bekleyen bir kişiyi anlatan Karl Krauss’un ‘Uykudan Önce’ şiirinin bölümün başına yazılmış olması, bu fikri pekiştirmektedir. Bu bölümde yoğun olarak, uykuya/ölüme geçişin, geride kalanlar için acısını ve derin kabullenişini anlatırken, ölçü çizgilerinin kopuşu ile adeta ölmüş olan kişinin artık tamamen dünyadan kopuşunu, yükselişini anlatır. Eserlerinden ve yaşam öyküsünden açıkça görülüyor ki Ullmann’ın ruh dünyası çok güçlüydü ve olaylara başka bir bakış açısıyla bakıyordu.

 “Uykudan Önce 2

O kadar geç oldu, o kadar geç... 

Ne olacak, bilmiyorum.

Artık daha uzun sürmez,

çok endişeleniyorum-

ve duvar kağıdında yakınan yüzü görüyorum.”                                                           

Karl Kraus

1 Michael Beckerman “Slow Dissolves Full Stops and Interruptions” Terezin, Censorship, and the Summer of 1944, Chapter 18, sayfa: 398-400

2 Ullmann Klaviersonaten Piano Sonatas Band II (No:5-7) sayfa:91, Edition Schott

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün