İsrail-Türkiye ticaretinde bahar dönemi

İkili diplomatik ilişkilerde tam bir istikrar sağlanamasa da İsrail ile Türkiye arasındaki ticaret hacmindeki artış devam ediyor. 2020 yılında İsrail - Türkiye toplam dış ticaret hacmi tarihi rekor kırarak 6,2 milyar dolar seviyesine geldi.

Kadirhan ÖZTÜRK Ekonomi
11 Ağustos 2021 Çarşamba

Her ne kadar ikili ilişkilerde zaman zaman sorunlar yaşansa da İsrail ve Türkiye birbirlerinin değişilmez ticari partnerleri olma yolunca emin adımlarla ilerliyor. Öyle ki, 2020 yılında İsrail, Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı sekizinci ülke konumuna yükseldi. İsrail’in ise en çok ithalat yaptığı dördüncü ülke Türkiye. Diplomatik ilişkilerin de düzelmesiyle birlikte, iki ülkenin birbirleri ile ticareti çok daha büyük artış potansiyeli taşıyor. Dış ticaretin yanında, karşılıklı olarak yapılan doğrudan yabancı yatırımlar da dikkat çekiyor. 2019 yılında Türkiye’de yerleşiklerin İsrail’e yaptığı doğrudan yatırımlar 100 milyon doları geçiyor.

Türkiye’den İsrail’e yapılan ihracatın en başında demir-çelik ürünleri geliyor. Türkiye’den giden bu ürünler İsrail sanayisinin hammadde ihtiyacını karşılıyor. Ticaret Bakanlığı verilerine göre ikinci sırada motorlu araçlar, üçüncü sırada plastik ürünleri yer alıyor.

İsrail ise Türkiye’ye en fazla mineral yakıtlar satarken, bunu plastik ürünleri, demir çelik, makineler ve organik kimyasallar takip ediyor. 2020 yılı verilerine göre Türkiye İsrail’e 4,7 milyar dolarlık ihracat yaparken İsrail ise Türkiye’ye 1,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmiş. Bu da İsrail’i Türkiye’nin cari fazla verdiği ülkelerden biri haline getiriyor ki, ekonomik ilişkilerin önemini bir kez daha ortaya koyuyor.

İsrail’in ürettiği sağlığa zararlı domates tohumları efsanesi

Ne yazık ki yıllardır Türkiye’nin İsrail’den domates tohumu ithal ettiği, bu tohumların zararlı olduğu vb. gibi kaynağı tam belli olmayan haberler Türk medyasında hep dolaştı. Ticaret Bakanlığının verilerine göre Türkiye’nin İsrail’den meyve-sebze tohum ithalatı en çok ithal edilen ürün kategorileri listesinde ilk on sırada bile değil. Yani böyle bir ithalat varsa bile, belli ki çok düşük seviyelerde gerçekleşiyor.

Önümüzdeki fırsatlar

Türkiye-İsrail ekonomik ilişkileri gelişiyor ve yakın ve orta vadeli gelecekte çok net şekilde görebiliyor ki gelişmeye devam edecek. Esasen Türkiye ve İsrail ekonomik olarak birçok anlamda birbirlerini tamamlayan iki ülke. Dolayısıyla daha gidilecek çok yol var. Burada Türkiye’de yaşayan Yahudi Cemaatinde İsrail’i iyi bilen, tanıyan ve şirketlerin isteklerine karşılık verebilecek yetide olan girişimciler için büyük bir fırsat oluşuyor. Özellikle son beş yılda yaşanan kur şoklarından sonra, Türkiye birçok ürün için oldukça avantajlı bir konuma geçti. Hem işçilik maliyetlerinin düşüklüğü hem de Türkiye’de yüksek kapasiteli ve eğitimli nüfusun olması, ihracat şansını oldukça artırıyor. Özellikle el işçiliği, gıda, motorlu taşıt yedek parçaları, gıda ürünleri, mobilya sektörlerinde çok ciddi fırsatlar olduğunu görüyoruz. Diğer taraftan İsrail ise yazılım konusunda fevkalade bir noktaya geldi. Dünyanın en büyük yazılım şirketlerinin Tel Aviv üslerinin bulunması boşuna değil. Son dönemde Türkiye’de de ciddi yazılım atağı oldu. İsrail’de bulunan know how çok değerli, ancak ülke nüfusunun görece az olması yazılım projelerinin bir kısmının sahada denenme başarısını düşürebiliyor. Son dönemde milyarlarca dolar yatırım alan Türk oyun ve yazılım şirketlerini hep beraber izledik. İsrailli yatırımcılar da, Türkiye’nin bu büyük nüfusundan oluşan saha avantajını kullanarak ciddi karlılık yakalayabilirler. Çünkü böyle yüksek nüfuzlu ve canlı bir ekonomi ile projeyi düşük maliyetlerle denemek oldukça karlı olacaktır. Diğer taraftan hibrid çalışma modelleri ile Türkiye’deki iyi eğitim almış nüfusa erişebilmek büyük artı olacaktır. Son kurlarla birlikte Türkiye’deki yazılımcı ücretleri Hindistan seviyelerine kadar inebiliyor. Fakat sektörden aldığım bilgilere göre birim kalite olarak Türk yazılımı daha iyi bir noktada.

Sevgili dostlar özetle, İsrail - Türkiye ekonomik ilişkileri daha da iyiye gidecek. Bu iki ülkenin birbirlerinin ticaret ortaklarında ilk üç sırada olmaması için hiçbir makroekonomik neden yok. Bu ticaret ile katma değer yaratmak da girişimcilere düşüyor.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün