Estel Lita Russo, ´geleceğin sanatı´nı tablolara yansıtıyor

Pek çoğumuz onu kuklalarıyla tanıyoruz. Oysa artık sanat yolculuğundaki rotasını ´geleceğin sanat akımı´na çevirdi ve teknolojiyle birleştirdiği sınırsız hayal gücünü, EsteLita imzası ile Mobil Sanat eserlerine yansıtmaya başladı.

TUNA SAYLAĞ Sanat
28 Temmuz 2021 Çarşamba

Mobil Art nedir; biraz tarihçesinden söz eder misin? Dijital sanat ile farkı nedir?

Günümüzde sanat ile teknolojinin bir arada olması için hem sanattan hem matematikten hem de teknolojiden anlamak ve en önemlisi de tüm bunların uyumunu sağlayabilmek önemli hale geldi. Bu vizyonla ortaya çıkan ‘Mobil Sanat’ da geleceğin sanat akımı olarak nitelendiriliyor.

Mobil Sanat dalının ‘dijital sanat’tan çok farkı yok aslında. Ancak Mobil Sanat adı üstünde ‘mobil’ olabilen teknolojik aletlerle yapılıyor. Çalışmalarımızda sadece cep telefonu ve tablet kullanıyoruz laptop bile kullansanız o iş Mobil Sanat değil Dijital Sanat oluyor. Bir tablet ve bir cep telefonumuz olduğunda bir sanat eseri yaratmak için her şey elimizin altında oluyor. Resim yaparken tablet kullanmanın, fırça ve tuval kullanmaktan hiçbir farkı yok. Fotoğraf makinemiz, kalemlerimiz, fırçalarımız, kâğıtlarımız, tuvallerimiz, rengârenk boyalarımız, her şey tabletimizin ve telefonumuzun içinde. Bu benim Mobil Sanatın içine girene kadar arayıp da bulamadığım bir nimetti.

Bugüne kadar farklı birçok sanat kolu ile uğraştın ve ürettin; biraz bunlardan söz eder misin? Mobil Art ile buluşman nasıl oldu?

Sanatla hep iç içe bir yaşamım oldu. Henüz sekiz yaşındayken iplerden minik bebekcikler yapıp onları seslendirirdim. On beş yaşımda LCC’nin seramik kursunu tamamladım. Dört yıl Selma Beğenmiş’in resim atölyesine, iki yıl Muhammed Aliyev’in resim ve seramik atölyesine ve bir yıl Rozi Maçoro’nun heykel atölyesine devam ettim. Yaptığım çalışmalarla çeşitli karma ve kişisel sergilere katıldım. 2008 yılında ise Su Sanat Atölyesinde kukla yapımı dersleri almaya başladım. Kukla yapmak ve oynatmak zaman içinde benim için büyük bir tutku oldu. 2010 yılında Kuklita Kukla Atölyesini kurdum ve orada kuklalar üretip ve dersler verdim. 2014-2019 yılları arasında, YouTube kanalına kısa eğitici skeçler yazıp çektim ve üç kukla oyunu yazdım, yönettim ve sahneledim. 2015 yılından itibaren Focus Group’tan aldığım kurslardan sonra çocukluğumdan bu yana ilgi duyduğum fotoğrafçılıkla ilgili çalışmalara başladım. Bugüne kadar çalıştığım tüm sanat dallarından büyük keyif aldım.

Şimdi de tüm deneyimlerimi harmanladığım yeni bir serüvene yelken açarak sanat yolculuğundaki rotamı ‘geleceğin sanat akımı’na çevirdim ve hayal gücümü Mobil Sanat eserlerine yansıtmaya başladım. Mehmet Ömür’ün eğitimlerine katılarak Mobil Sanatı öğrendikçe, bunun o ana kadar ilgilendiğim her şeyi içinde barındıran bir dal olduğunu fark ettim. Çünkü hem resim hem fotoğraf hem de teknolojiyi kullanabiliyordum. Bu elbiseyi üzerine giydiğim anda tam uyduğunu fark ettim ve o andan itibaren durmadan üretmeye başladım.

Aynı zamanda bilgisayar eğitmenisin; bu özelliğin ve sanatçı kimliğin Mobil Sanatı daha kolay benimseyip öğrenmende etken oldu mu?

Bilgisayar sektörünün yeni yeni parlamaya başladığı 1980’lerin ikinci yarısından itibaren yaklaşık 25 yıl boyunca bilişim sektöründe çeşitli pozisyonlarda görev aldım. Mobil Sanat çalışmalarımda bilgisayar eğitmenliği günlerim ve sonrasında teknolojiyle hep iç içe yaşamış olmam bana büyük bir avantaj sağladı. Bu deneyimlerim en çok da aplikasyonların kullanım mantığını daha kolay kavramama yardımcı oldu.

Bir Mobil Sanat eseri, nasıl ortaya çıkıyor? Ne gibi yazılımlar kullanılıyor? En çok nelerden ilham alıp yola çıkıyorsun?

Çalışmalarımda tamamen ellerimin, duygularımın ve teknolojinin götürdüğü yere gidiyorum. Kimi zaman rastlantılarla farklı bir yolculuğa çıkıyorum, kimi zaman eski bir çalışmamı fon olarak kullanıp farklı dokular yaratıyorum, kimi zaman da sadece bir daire çizerek yola çıkıp çok sevilen soyut bir eser üretiyorum. Teknolojinin ve programların yaptığı sürprizlerse hep daha orijinale ulaşmamı sağlıyor.

Tabletimin başına oturuyorum ve en az üç aplikasyon arasında mekik dokuyarak üretiyorum. En sık kullandığım aplikasyonlar Icolorama, SuperimposeX Pro ve Procreate. Bazen bir fotoğraftan, bazen çizdiğim resimlerden yola çıkıyorum. En sonda geldiğim noktaya bazen kendim bile inanmıyorum.

Mobil Sanatın genel olarak sanata katkısı nedir?

Geleceğin trendleri STEAM (science, technology, engineering, arts and maths) kavramıyla tanımlanıyor. Yani günümüzde sadece fen, teknoloji, matematik, mühendislik veya sanat bilmek geleceğe yön verebilmek için yeterli olmuyor. Sanat dünyasında ise STEAM kavramı, çok yönlü bakış ve yeteneğin birleşmesiyle gerçekleşiyor. Sanat ile teknolojinin bir arada olması için hem sanattan hem matematikten hem de teknolojiden anlamak ve en önemlisi de tüm bunların uyumunu sağlayabilmek gerekiyor. Geleceğin sanat akımları bu kavramla açıklanacak ve bu geliştirilecek bir beceri…

Dijital sanatın günümüzdeki en dikkat çeken kolu da kaynağını akıllı cihazlardan alan Mobil Sanat akımı... Her şartta ve her yerde gerçekleştirilebilen Mobil Sanat, sınır tanımayan özelliği ile ‘geleceğin sanat akımı’ olarak nitelendiriliyor.

Dünyada ve ülkemizde Mobil Sanat alanında öne çıkmış isimler var mı? Sanatçıların, koleksiyonerlerin ilgisi ne yönde?

Mobil Sanat yurtdışında olduğu gibi Türkiye’de de giderek daha popüler hale geliyor. Daha şimdiden ileri görüşlü koleksiyonerlerin epey ilgisini çekiyor.

Türk Mobil Sanatçılardan en beğendiğim ve esinlendiklerim hocam Mehmet Ömür ve Mehmet Duyulmuş. Yabancıların içinde Diane Neubauer, Vicki Cooper eserlerini beğendiğim sanatçılardan.

Bir sanat eserinin kısa zamanda üretilebilmesi ya da maddi açıdan kolay ulaşılabilir olması onun kolayca tüketilmesine ya da bazı insanlarda değersizlik algısı yaratmasına yol açabilir. Bu konuda ne düşünüyorsun?

Mobil sanat eserleri ve dijital sanat eserleri düşünüldüğünün aksine kısa zamanda üretilemiyor. Akrilik ya da mixed media bir tablo kadar zaman alıyor. Aynı şekilde katman katman işleniyor, ince ince detaylandırılıyor. Aplikasyonlar arasında mekik dokuyarak şekil alıyor. Zaten kısa zamanda üretilenin ve üzerinde çalışılmış olanın farkı da belli oluyor.

Bir sanat eserini sence değerli ve nadide kılan ne gibi özellikleridir?

İlk ve özgün olması. Modrian’ın renkli dikdörtgenleri mesela… “Amaan canıım ben de yaparım bu dikdörtgenleri” diyebilirsin ama bunu ilk yapan o olduğu için özel.

Bu sanatın geleceğini nasıl görüyorsun? Sence bu alanda daha nasıl ilerlemeler göreceğiz?

2017 yılında gazeteci ve sanatçı Marie Laure Desjardins'in manifestosunu yazdığı Mobil Sanat, teknolojinin gelişimi ile çok daha fazla sanatçıyı etkisi altına alıyor. Yeni ve özgürlükçü bir dal olan Mobil Sanat, Türkiye'den de birçok sanatçıya ilham veriyor. Plastik sanatların yeri tabi ki ayrı, onlar hiçbir zaman önemlerini yitirmeyecekler ama Mobil ve Dijital Sanat giderek daha da önem kazanacak.

Fotoğrafçılıkla ressamlığı bir araya getirmesi onu değerli kılıyor. Yaratılabilecek eserler sonsuz! Bazı yabancı koleksiyonerler mobil sanatın giderek daha da önem kazanacağı konusunda hemfikir ve bu eserleri koleksiyonlarına katmaya başladılar bile.

Mobil sanat, yurtdışında olduğu gibi Türkiye’de de giderek önem daha da önem kazanıyor. Çok değerli ve vizyoner sanatçılar var ülkemizde. Türkiye’deki mobil sanatçılar TuMobArt (Turkish Mobil Artists) çatısı altında, sürekli sergiler ve eğitimler düzenliyor.

Ben bu alanda gidebildiğim kadar ileriye gitmeyi arzuluyorum. O yüzden hem akımları takip etmeye hem de sürekli gelişen aplikasyonlar konusunda kendimi yenilemeye devam edeceğim. Çok çalışıp, üretirsem güzel şeyler olacaktır diye umuyorum.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün