Parlak bir politik sinema örneği

Costa Gavras´ın son başarısı ´ODADAKİ YETİŞKİNLER´ İKSV Şubat seçkisinin son filmiydi

Viktor APALAÇİ Sanat
10 Mart 2021 Çarşamba

Politik sinemanın prestijli temsilcisi Costa Gavras ‘Z / Ölümsüz’den 50 yıl sonra Yunanistan’ın yakın tarihine ışık tutuyor. 88 yaşında üretkenliğini sürdürüp formunu koruduğunu kanıtladığı bu son filmiyle Gavras, bir Yunanlı politikacının anılarından yola çıkıyor. Duayen yönetmen politik gerilim tonunu elden bırakmadan, 2008 ekonomik kriziyle Yunanistan’ın başına gelenlerin ve sistemin analizini yapıyor. Kapalı kapılar ardında gelişen ve sırf diyaloglara dayanan bu tiyatro tadındaki filmine bir polisiye heyecanı katmayı da beceriyor.

 

‘ADULTS IN THE ROOM’

Yön.- Sen. - Kurgu: Costa Gavras

Gör: Giorgos Arvanitis

Müz: Alexandre Desplat

Oyn: Christos Loulis - Alexandros Boudroumis - Ulrich Tukur - Daan Schuurmans - Christos Stergioglou - Dimitros Tarloou

 

Costa Gavras Yunanistan’ın yakın tarihine 1969’da ‘Z / Ölümsüz’ filmiyle eğilmişti. 88 yaşındaki sanatçı, aradan 50 yıl geçtikten sonra aynı konuya son filmi Odadaki Yetişkinler / Adults In The Room’ ile dönüş yapıyor. Duayen yönetmen politik gerilim tonunu elden bırakmadan, Yunanistan’ın başına gelenlerin ve sistemin analizine girişiyor. Mizansende bilinen ustalığıyla, kapalı kapılar ardında gelişen, sadece diyaloglardan oluşan filmine, soluk soluğa izlenen bir polisiye heyecanı katmayı beceriyor. İki saati aşkın süresiyle film, düşmeyen tansiyon temposuyla, eksilmeyen bir ilgiyle, nefes nefese izleniyor.

 

Etkileyici bir politik hiciv

Gavras, çocukluğunu geçirdiği Alman işgali altındaki Yunanistan’da, direniş örgütüne katılan sol görüşlü babasının komünist olması yüzünden hapsedilmesini yaşadı. 2008’den bu yana ekonomik çöküş yaşayan ve iflasın eşiğine gelen Yunanistan’a AB’nin dayattığı demir yumruklu kurallara uyma zorunluluğunun yarattığı travmayı kitabında anlatan Maliye Bakanı Yanis Varufakis’in anıları, Gavras’a ülkesinin yakın geçmişine tekrar değinme fırsatını verdi.

Film, Yunanistan’da 2015’te yaşanan ekonomik krizden yola çıkarak AB - Yunanistan ilişkilerini otopsi masasına yatırıyor. Aleksis Çipras hükümetinde maliye bakanı olarak görev yapan Yanis Varoufakis’in anılarından yola çıkan film, AB’nin nasıl bir koalisyon olup, temel olarak neyi hedeflediği hakkında bir ekonomi dersi hüviyetinde. Çipras’ın yakın arkadaşı olan akademisyen Varoufakis’in ‘Odadaki Yetişkinler: Drin Avrupa Kurumu ile Mücadelem’ adlı anı kitabını senaryolaştıran Costa Gavras, filminde bir siyasal entrika yumağını gözler önüne seriyor. Yunanistan’ın içinden geçtiği ekonomik krizden çıkmak için desteğine muhtaç olduğu Avrupa Birliği ile pazarlık yapan Varoufakis, kimileri tarafından istenmeyen adam ilan edilmiş, kimilerine göre AB’ye karşı direniş ikonuna dönüştürülmüştü.

AB’nin kimlerin çıkarını koruyup bunun maliyetini kimlerin üzerine yıktığını sorgulayan film, yakın dönem siyaseti üzerine pek çok tartışmaya dahil oluyor. Film 2015’te ekonomisi iflasın eşiğine gelmiş Yunanistan’da, sol koalisyonun lideri Çipras’ın seçimleri kazandığı gece başlıyor. Seçim vaatlerinin yerine getirilmesi için ‘Uzlaşı Belgesi’nin yumuşatılması gerekmektedir. Varoufakis Avrupa ülkelerinin tuzu kuru maliye bakanlarını ve IMF yetkilisini borçların ertelenmesi ve Yunan bankalarına para pompalanmasının sürdürülmesi konusunda ikna etmek durumundadır.

 

Müflis pazarlık masasında 

Film, Yunanistan’ın içinden geçtiği krizin ardından yatanlara bakarken, Avrupa’nın ekonomileri güçlü ülkelerinin empatiden yoksun, kibirli tavırlarına da ayna tutuyor. Bankalara nakit akışının durdurulmasının, bankaların ve dolayısıyla ülke ekonomisinin iflas bayrağını çekmesi anlamına geldiğini sabırla muhataplarına anlatan Varoufakis’e yardım elini uzatan tek kişi, toplantılardaki tek kadın politikacı olan IMF Başkanı Christine Lagarde oluyor. Film, eski hükümetin AB’ye verdiği bağlayıcı sözlere uymanın imkânsızlığını yaşayan, aldığı kötü mirasın lanetinden kurtulamayan Çipras’ın, iktidarı devralmasıyla Avrupa ülkelerine yaptığı ziyaretlere de değiniyor.

Mizansenine hareket kazandırmak için filmin kurgusunu da üstlenen Costa Gavras’a, deneyimli görüntü yönetmeni Giorgos Arvanitis de katkı veriyor. Filmin finalindeki, Avrupalı liderlerin Çipras’ı bir yerden diğer bir yere sürükledikleri bale tadındaki koreografik sahnede Arvanitis ustalığını sergiliyor. Yaşlı kameraman, Theodoros Angelopoulos’un ‘Ulis’in Bakışı’ (1995) başyapıtının, ‘Leyleğin Geciken Adımı’ (1991) ve ‘Kitera’ya Yolculuk’ (1984) filmlerinin görüntü yönetmenliğini yapmıştı.

Fransa’nın dünya çapındaki, iki Oscar Ödüllü film müziği bestekârı Alexandre Desplat ‘Odadaki Yetişkinler’ için nefis bir müzik partisyonu yazmış. Desplat bu filmle 2020 Lumiere Ödüllerinde En İyi Müzik Ödülü’nün sahibi oldu. Filmin başarılı oyuncu kadrosu ağırlıkla Yunanlı sanatçılardan oluşuyor. Aralarında Yanis Varoufakis’i canlandıran Christos Loulis öne çıkıyor. Filmin yükünü omuzlarında taşıyan genç aktör inandırıcı oyunuyla övgüyü hak ediyor.

Gavras filminde iki tecrübeli Avrupalı oyuncuya yer veriyor. ‘Amen’ (2002) filminde birlikte çalıştığı Alman aktör Ulrich Tukur’a Alman Maliye Bakanı Wolfrang Schauble rolünü vermiş. Bilinen rahatlığıyla Tukur kibirli ve uzlaşmaya yanaşmayan politikacı rolünün hakkını veriyor. Tukur’un en akılda kalıcı filmleri, Michael Haneke’nin Altın Palmiye Ödüllü ‘Beyaz Kurdele’si (2009), Florian H. Van Donnesmarck’ın ‘Başkalarının Hayatı’ (2006) ve Steven Soderberg’in ‘Solaris’i (2002). Valeria Golino, Yanis Vasroufakis’in eşi rolünde filmin Tukor’un dışındaki ikinci uluslararası şöhretli oyuncusu.

 

Dürüst, cesur bir sinema adamı 

1933’te Yunanistan’da Konstantinos Gavras olarak doğan yönetmen ülkesinde üniversiteye gitmesine izin verilmemesi üzerine Fransa’ya göç edip Fransız vatandaşlığına geçti. Zamanın ruhunu yakalamadaki hüneriyle, toplumsal huzursuzlukları kovalamadaki ısrarıyla, devrimci ve militan sinema kodlarına sahip olmasıyla, haksızlıklara karşı direnmesiyle örnek bir sinema adamı oldu. Politikanın içinde doğmuş bir yönetmen olarak Costa Gavras, yozlaşmış politikacıların kirli yüzünü ortaya çıkaran, politik filmlerin cesur, ilkeli, kült yönetmenlerden biri oldu.

Gavras aynı zamanda örnek bir aile reisi. 1968’de evlendiği yapımcı Michele Ray-Gavras ile birlikteliğini 50 yıldır sürdürüyor. İki çocuğundan biri olan Julie Gavras, senaryo yazarı ve oyuncu olarak ailenin sinemanın içinde olan üçüncü bireyi. Kendisi yönetmen olarak dört uzun metrajlı film yaptı.

Costa Gavras’ın sinemadaki en önemli başarısı olan ‘Kayıp / Missing’ (1982) Cannes’da Yılmaz Güney’in ‘Yol’ filmiyle Altın Palmiye’yi paylaştıktan sonra ertesi yıl Gavras’ı En İyi Senaryo dalında Oscar sahibi yaptı. ‘Kayıp’ Şili’de diktatör Pinochet döneminde gizemli bir şekilde ortadan kaybolan Amerikan gencini arayan babasının ortaya çıkardığı gizli gerçeklere odaklanan bir başyapıttı.

‘Z / Ölümsüz’ (1969), 1963 yılında sosyal demokrat Yunanlı milletvekili Lambrakis’in bir suikast neticesinde, aşırı sağcı bir grup tarafından öldürülmesini anlatan bir politik filmdi. Jean-Louis Trintignant’ı Cannes’da En İyi Erkek Oyuncu yapan bu film, aynı festivalin Jüri Ödülü’nün sahibiydi. Cannes Film Festivalinin gözde yönetmeni Gavras 1975’te ‘Section Spéciale’ ile En İyi Yönetmen seçildi. Film II. Dünya Savaşı sırasında işgal altındaki Fransa’da işbirlikçi Vichy Hükümetinin adli bir fiyaskosunu anlatır.

Gavras’ın Berlin’de Altın Ayı Ödülü kazanan filmi ‘Müzik Kutusu / Music Box’ (1989), yine II. Dünya Savaşı sırasında Nazilerle işbirliği yapan bir Macar’ın öyküsünü anlatıyordu. ‘Amen’ (2002) aynı savaş sırasında Almanya’nın yaşattığı katliama sessiz kalan Katolik Kilisesine eleştiri getiren bir filmdi. ‘Amen’, Gavras’ı En İyi Yönetmen César Ödülü’nün sahibi yapmıştı.

‘Sıkı Yönetim / Etat de Siege’ (1972), 60’lı yıllarda Uruguay’da hükümet karşıtlarının kaçırılıp katledildiklerini anlatan bir filmdi. Gavras senaryo yazarı olarak Joseph Losey’in üç César Ödüllü İtalyan başyapıtı ‘Kaderi Arayan Adam / Mr. Klein’a (1976) katkı verdi, filmlere yapımcılık yaptı ve son filminin kurgusunu üstlendi. Gavras 32. İstanbul Film Festivali’nde kendisine verilen Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü almak üzere İstanbul’a geldi ve Emek Sineması direnişine katkı verdi.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün