Bir içsel hesaplaşma düellosu

Sam Levinson´un NETFLİX´te vizyona giren ´MALCOLM & MARIE´si tiyatro tadında bir film.

Viktor APALAÇİ Sanat
24 Şubat 2021 Çarşamba

Pandemi döneminde 17 günde çekilen ‘Malcolm & Marie’ içsel, duygusal, samimi ve düşündürücü bir film. Yeni filminin prömiyerinden evine dönen bir yönetmen ve sevgilisi gece boyunca ilişkilerini sorguluyorlar. Bu içsel hesaplaşma düellosunda pişmanlıklar, ihanetler, güvensizlikler, itiraflar, kırgınlıklar dile getiriliyor. Filmin üçüncü başrol oyuncusu, mimarlık harikası tek katlı bir villa.

 

‘MALCOLM & MARIE’

Yön. ve Sen: Sam Levinson

Gör. Yön: Marcell Rev

Müz: Labirenth

Kurgu: Julia Perez

Oyn: John David Washington - Zendaya  

 

Senaryo yazarı- yönetmen- oyuncu ve yapımcı Sam Levinson (36) ilk uzun metrajlı filmi ‘Another Happy Day’in (2011) ardından yaratıcı bir Me-Too filmi olan ‘Suikastçi Topluluğu / Assassination Nation’u (2018) yapmış, bir seks, uyuşturucu, şiddet TV dizisi olan ‘Euphoria’ (2019) dramı ile şöhreti yakalamıştı. Sam Levinson ‘Yağmur Adam / Rain Man’(1988) başyapıtıyla En İyi Yönetmen Oscar’ına sahip Barry Levinson’un oğlu.

 

İçsel, duygusal, samimi ve düşündürücü bir film olan ‘Malcolm & Marie’, uzlaşma konusunda iyi niyetli ve olgun genç bir çiftin, kavgaya varmadan tartışma ortamında kalan ilişkilerini sorguladıkları, diyaloga dayanan bir film. Geçmişinde uyuşturucu kullanmış, alt sınıftan gelme güzel bir kadın olan Marie (Zendaya) ile eğitimli, birikimli, karizmatik Afro-Amerikalı yönetmen Malcolm (John David Washington) arasındaki sınıf farkı çatışması senaryoda incelikle işlenmiş. Malcolm’un, sevgilisinin geçmişinden esinlenerek yaptığı filmin açılış galasında Marie’ye teşekkür etmeyi ihmal etmesiyle tetiklenen hesaplaşma süreci film boyunca otopsi masasına yatırılıyor. 

Başarılı bir film galasının sonrası 

Film, kariyerinin dönem noktası olabilecek bir filmin prömiyerinden sonra başarısını kutlamak için evine dönen bir yönetmenin yaşadıklarına odaklanıyor. Filminin izleyici ve eleştirmenler tarafından iyi karşılanmasıyla özgüven patlaması yaşayan genç yönetmen Malcolm’un aksine, kendisine bu filmi yapmasında esin kaynağı olan sevgilisi Marie derin bir düş kırıklığı yaşamaktadır. Zira filmden sonra Malcolm yaptığı uzun teşekkür konuşmasında sevgilisinin adını anmayı ihmal etmiştir. Bunu nankörlük olarak karşılayan Marie aynı zamanda kendisinin filmin kadın kahramanını canlandırması için seçilmemiş olmasına da içerlemektedir.

Malcolm kendi tercihlerinin arkasında dururken, Marie içinde yaşadığı boşluğu ve düş kırıklığını dile getirir. Gece yarısından sonra birkaç saat içinde zaman zaman yükselen bir tansiyonla yapılan bu hesaplaşma, izleyicinin kafasına “İlişkilerinin sonlanmasına mı sebep olacak?” sorusunu getiriyor. Film, sinemada ilk çıkışını yakalamış umut vaat eden bir yönetmenin başarısını kutlamayı düşünürken, hayatını paylaştığı sevgilisiyle ilişkilerini otopsi masasına yatırmalarını anlatıyor. Duygusallık konusunda daha duyarlı olan kadınların filmdeki temsilcisi Marie, savunmada kalmayarak yaşadığı ilişkide haksızlığa uğradığını iddia ediyor.

Sıkı bir sinefil olan Malcolm’un sinema tarihinin ünlü isimlerinden referanslar vererek yaptığı değerlendirmeler filme sinema ve yaratıcılık konusunda zengin bir boyut katıyor. Film, üç başyapıtıyla En İyi Yönetmen Oscar Ödülü kazanan; ‘Hayatımızın En Güzel Yılları’(1946), ‘Ben Hur’(1959), ‘Mrs. Miniver’(1942) William Wyler’e saygı duruşunda bulunuyor. Malcolm ABD’de siyah olmanın zorluğunu, sinemadan Spike Lee ve Barry Jenkins’ten örnekler vererek, Malcolm X ve Martin Luther King’den referanslar vererek dillendiriyor.

Film boyunca bir dargın, bir barışık gördüğümüz iki sevgili bir noktadan sonra aralarındaki ilişkiyi yürütüp yürütemeyecekleri konusunu sorgulamaya başlıyor. Bu içsel hesaplaşma düellosunda pişmanlıklar, ihanetler, güvensizlikler, itiraflar, kırgınlıklar dile getiriliyor. Ancak karşılıklı suçlamalara rağmen bu iki kırılgan karakterin her şeye rağmen birbirlerine karşı derin bir aşk beslediklerine tanık oluyoruz.

 

Bir içsel hesaplaşma düellosu

Malcolm ile Marie’nin birbirlerine söyleyemediklerini ise şarkı sözlerinde buluyoruz. Büyüleyici anlar içerse de kapalı kapılar ardından izlediğimiz bu hesaplaşma bir birlikteliğin otopsisi olarak özetlenebilir. Ancak bu radikal filmin süresi biraz uzun tutulduğundan izlenmesi yorucu olabiliyor.

İlk iki filminin aynı sanat yönetmeni ve aynı kameramanı (Marcell Rev) ile çalışmayı sürdüren Sam Levinson, siyah-beyaz çektiği bu filminde dinamik sinema diliyle de sivriliyor. Filmin ilk bölümünde villanın cam kaplı dış bölümlerinde çakılı kalan kamera, sonraları iki kahramanın tartışmadaki yüz ifadelerini yakın planlarla tespit ediyor.

Filmi üçüncü başrol oyuncusu ‘Tırtıl Ev’ olarak adlandırılan konunun geçtiği ev. Oksijen gazetesinin dijital platformlar sorumlusu Elçin Yahşi ‘Malcolm & Marie’yi nefes nefese izlenen bir tenis maçına benzetiyor. İki karakterin uzun monologlarında üstünlük sürekli yer değiştiriyor. Sam Levinson’un ustalıkla yazılmış senaryosu iki karakterin hasletlerini ve zaaflarını sergileyen diyalogları ile fırtınalı bir birlikteliğin tüm sorunlarına ayna tutuyor. 

Levinson’un bizzat yaşadığı bir olaydan yola çıkarak yazdığı senaryo pandemi döneminin haziran ayında 17 günde çekilmiş. Kaliforniya’nın Carmel Vadisinde Feldman Mimarlık’ın tasarlayıp Santa Lucia bölgesinde inşa ettiği ‘Tırtıl Ev’ adeta filmin üçüncü başrol oyuncusu. Filmin teknik ekibi bu çevre dostu mimarlık harikası, tek katlı, yüzme havuzlu evin tanıdığı geniş imkânları ustalıkla değerlendirmeyi bilmiş.

Film, dört tarafı boydan boya camlarla kaplı, adeta dış duvarı olmayan bu villanın içinde ve dış bahçesinde geçiyor. Evin dışına yerleştirilen kamera, koridorlarda sürekli hareket halinde olan iki kahramanını izliyor. Filmin teknik kadrosu, tiyatro tadındaki senaryoya hareket kazandırmayı büyük ölçüde ‘Tırtıl Ev’in mimarisinin sunduğu imkanlarla sağlıyorlar.

‘Malcolm & Marie’, konusuyla, evliliklerinde çöküş yaşayan bir çiftin aşkla nefret arasında gidip gelen hallerini konu alan Edward Albee’ninKim Korkar Hain Kurttan / Who’s Afraid Of Virginia Wolf?’ tiyatro oyununu akla getiriyor. Bu efsane oyun sinemaya da aktarılmış, Ernest Lehman’ın senaryosundan Mike Nichols kariyerinin en başarılı filmlerinden birine imzasını atmıştı. Filmin kazandığı beş Oscar Ödülünden ikisi iki kadın oyuncuya, Elizabeth Taylor’a (En İyi Kadın Oyuncu) ve Sandy Dennis’e (En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu) gitmişti. Richard Burton ile George Segal ise adaylıklarını Oscar Ödülüne çevirememişlerdi.

‘Malcolm & Marie’nin başarılı bulduğum iki oyuncusuna gelince... John David Washington Hollywood’un yükselen değerleri arasında bir aktör. Babası Denzel Washington’un yanında Spike Lee’nin ünlü ‘Malcolm X’ filminde küçük bir bölümde gözüken John David Washington, aynı yönetmenin ‘Blackkklansman’ında (2018) iki başrolden birini canlandırmıştı. Pandemi günlerinde izleyiciyi sinema salonlarına çekecek lokomotif film gözüyle bakılan Christopher Nolan’ın ‘Tenet’inin başrolünde John David Washington vardı.

Kaliforniyalı, 24 yaşındaki dans yıldızı, şarkıcı, sinema ve TV oyuncusu Zendaya ilk önemli rolünü (yine Sam Levinson yönetiminde) TV dizisi ‘Euphoria’da oynamıştı. Genç aktris ‘Malcolm & Marie’de bol monologlu zor rolünün üstesinden gelmeyi beceriyor. Filmin ilk bölümünde giydiği, pek az kadının taşımayı başarabileceği, derin dekolteli, cüretkâr kokteyl elbisesinin içinde Zendaya, uzun boyu ve düzgün fiziğinin avantajını kullanarak, şık duruyor. Yine Oksijen Gazetesinin moda sayfasında yazan Ece Sükan’ın yazısında, bu ikonik elbisenin New Yorklu tasarımcı Jason Rembert’in markası Arliétte imzasını taşıdığını okudum.          

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün