Yaşanmışlık kokan drama

´Bir Kadının Parçaları´nda Kornel Mundruczo - Kata Weber ikilisinin yaşadıkları acı tecrübenin izleri var.

Viktor APALAÇİ Sanat
3 Şubat 2021 Çarşamba

Mundruczo-Weber ikilisi özlem içinde beklenen bir bebeğin kaybının, karı-kocanın kolaylıkla göğüsleyemeyeceği bir travmaya yol açtığını duyarlı ve insancıl temalar eşliğinde anlatıyorlar. Yaşanmışlık kokan bu trajedi, birbirlerine derin bir aşkla bağlı bir çiftin, bebeklerinin ölümünden sonra bir acıyı farklı şekilde yaşayabileceklerini etkileyici bir dille anlatıyor. Film, ailede bir ölümün arkasında bıraktığı travma konulu filmlerin en iyisi olan, Nanni Moretti’nin ‘Oğul Odası’ başyapıtını akla getiriyor. Netflix’ten izlenebilecek filmde, Vanessa Kirby yılın en iyi kadın performanslarından biriyle öne çıkıyor.

 

“PIECES OF A WOMAN”

Yön: Kornel Mundruczo

Sen: Kata Weber

Gör: Benjamin Loeb

Müz: Howard Shore

 Kur: David Jansco

 Oyn: Vanessa Kirby - Shia LaBeouf - Ellen Burnstyn - Iliza Shlesinger - Bennie Safdie - Moly Parker - Sarah Snook

 

Son Venedik Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan ve Netflix’te gösterime giren ‘Bir Kadının Parçaları / Pieces of a Woman’, evde gerçekleşen bir doğum sırasında bebeğini kaybeden bir kadının acısıyla baş etme sürecine odaklanıyor. Filmin ilk 22 dakikasındaki doğum sahnesinde harikalar yaratan görüntü yönetmeni Benjamin Loeb, yönetmen Mundruczo’nun mizansenine katkıda bulunuyor. El kamerasıyla yapılan çekimler, doğum öncesiyle doğum anını birebir, kurguya yer vermeden perdeye aktarıyor. İzleyici Mundruczo’nun titiz mizansenine ve oyuncu yönetmedeki başarısına tanıklık ettiği bu ilk sekanstan sonra kaliteli bir filmle karşı karşıya olduğuna inanıyor.

 

Sarsılan bir evlilikten sahneler 

İyi bir öykü anlatıcısı olduğunu kanıtlamış Macar yönetmen, özlem içinde beklenen bir bebeğin kaybının (çok ailede olduğu gibi) karı-kocanın kolaylıkla göğüsleyemeyeceği bir travmaya yol açtığını izleyicisine ustalıkla nakledebiliyor. Filmde doğum öncesi, aralarındaki kültürel ve sınıfsal farklara rağmen büyük bir aşkla, birbirleriyle uyum içinde olduklarını gördüğümüz bir çiftin, bir acıyı farklı şekilde yaşayabileceğine tanıklık ediyoruz.

Yol ve köprü inşaatlarında uzmanlaşmış bir profesyonel olan Sean’ın eşine ‘rezonans yüzünden çöken bir asma köprü’den bahsetmesi sebepsiz değil. Gelişen olaylardan sonra, senaryo yazarı Weber - yönetmen Mundruczo ikilisinin köprü örneğini çöken bir evlilik için metafor olarak kullanmayı amaçladıklarını görüyoruz.

Ben filmin 22. dakikasında bebeğin ölüm haberinden sonra, Nanni Moretti’nin ‘Oğul Odası / La Stanza Del Figlio’ (2001) tadında bir film izleyeceğimi anladım. Aradan 20 yıl geçmesine rağmen ‘ölümün arkasında bıraktığı travma’ konusunda hayatımda izlediğim en etkileyici film olarak unutamadığım ‘Oğul Odası’, iki yetişkin çocuğu ve çok sevdiği eşiyle mutlu bir aile yaşantısı olan başarılı psikolog Giovanni’nin öyküsünü anlatıyordu. Çok sevilen oğullarını talihsiz bir deniz kazasında kaybeden çift derin bir travma yaşıyor, evlilikleri sarsılıyor ve birbirlerinden nefret etme noktasına geliyorlardı. Nanni Moretti’nin başrolünü üstlenip duygulu bir dille yönettiği film, 2001 yılında Cannes Film Festivali’nden Altın Palmiye Ödülü ile ayrılmıştı.

 

Farklı tepkiler veren karı-koca 

‘Bir Kadının Parçaları’nda aynı acıyı yaşayan çift, bebeklerinin kaybından doğan travmaya farklı tepkiler veriyorlar. İçine kapanan ve annesinin evinde verdiği yemek davetine kadar suskun kalan Martha (Vanessa Kirby) duygularını açıklama ihtiyacını hissetmiyor. Özlemle beklediği kızının kaybı karşısında, hayatında yeni bir başlangıç yapma arzusuna kapılan Sean (Shia LaBeouf) evini terk edip başka bir şehre taşınmayı tercih ediyor.

Doğumu evlerinde gerçekleştirmeye karar veren Bostonlu çift, doğum yaklaşınca çok güvendikleri ebenin gelmeyeceği haberiyle sarsılır, onun görevlendirdiği ebe Eva’yı (Moly Parker) soğuk karşılarlar. Zor gerçekleşen doğum sonrasında Martha’nın kucağında gördüğümüz bebek morlaşmaya başlayınca acil olarak hastaneye götürülür. Yapılan müdahale netice vermeyince, doğum öncesi birbirlerine âşık bir çift olarak tanıdığımız Martha-Sean arasına bir soğukluk girer.

Doğumdan üç hafta sonra Martha iş arkadaşlarının şaşkın bakışları arasında iş yerine döner. Yol inşaatı işinde olan Sean aldığı yeni iş teklifi için karısına Seattle’a taşınmayı teklif eder. Acılı çiftin sarsıcı bir kaybın ardında aralarındaki dayanışma ve sıcaklığın kaybolduğunu görürüz. Travmayı daha şiddetli yaşayan Martha ise, başta kocası ve otoriter annesi Elizabeth (Ellen Burstyn) olmak üzere çevresine karşı duyarsız bir döneme girer, kocasının teklifini reddeder.

Holokost’ta ailesini kaybettikten sonra çocuk yaşta geldiği ABD’de başarıya ulaşıp servet sahibi olan, lüks bir evde yaşayan Aşkenaz Yahudi Elizabeth, az tahsilli damadını kızına layık görmediğini ve kendisini sevmeyip hor gördüğünü her fırsatta belli eder. Tek derdi bebeğin ölümünden sorumlu tuttuğu ebe Eva’yı, tuttuğu becerikli bir avukat ile mahkûm etmektir. Bu mahkûmiyetin hayattan kopan kızının intikam duygusunu tatmin edip kendisini iyileştireceğine inanıyordur. Aynı yanılgıyı, ilk defa aynı fikirde olduğu damadı Sean’le paylaşır. Martha’ya karşı güç birliği eden ikili, bir acının kendilerinden farklı bir şekilde yaşanabileceğini görmezler. Bu durum mahkeme salonunda, kadın avukatın ebe Eva’yı mahkûmiyetin eşiğine getirdiğinde, Martha’nın tanıklığına kadar devam eder.

 

Tiyatrodan sinemaya 

Senaryo yazarı Kata Weber, filme izleyicinin yüreğine hitap eden, duygu yüklü, etkileyici bir final bölümü yazmış. Belki de bu acıyı bizzat yaşadığı için duruma Martha’nın gözünden bakma avantajını değerlendirmiş. Zira kendisi de hamilelik döneminde bir çocuk kaybettiğinden, acısını kahramanı Martha gibi içine kapanarak yaşadığından hareketle, son derece gerçekçi ve inandırıcı bir senaryo yazabilmiş. Yönetmen Kornel Mundruzco’nun hayat arkadaşı olan Kata Weber, kendi gibi doğumda bebeğini kaybeden annelerle yaptığı görüşmeler sonrası, 2018’de bir tiyatro oyunu yazmış. Mundruzco’nun sahneye koyduğu ‘Pieces of a Woman’ı iki yıl aradan sonra aynı isimle sinemaya taşımış. Aileden bir kişinin ölümünden sonra yaşanan travma filme yaşanmışlıktan kaynaklanan bir inandırıcılık katıyor.

1975 doğumlu yönetmen - aktör - senaryo yazarı - yapımcı Kornel Mundruzco, Cannes Film Festivali’nin gözde yönetmenleri arasında yer alıyor. Önemli filmlerinden neredeyse tümü bu festivalde yer almış. Müzikal bir dram olan ‘Johanna’ (2005), yine bir dram olan ve FİPRESCİ Ödülünü kazanan ‘Delta’ Belirli Bir Bakış bölümünde yer aldı. Köpek dostu 13 yaşındaki Lili’nin, sokaklarda hayatta kalma mücadelesi veren köpekler için verdiği savaşı insancıl mesajlar eşliğinde anlatan ‘Beyaz Tanrı’ (2014) aynı bölümün En İyi Film Ödülünü kazandı. Göçmenlerin sorununu ele alan fantastik film ‘Jüpiter’in Uydusu’ bu kez Cannes’ın ana yarışmasında Macaristan’ı temsil etti. Bu son iki filmin senaryo yazarı olan Kata Weber, ‘Beyaz Tanrı’nın oyuncu kadrosunda da yer aldı.

‘Kadın Parçaları’nın da müthiş bir oyuncu kadrosu var. 32 yaşındaki İngiliz TV ve sinema oyuncusu Vanessa Kirby, kariyerinin en başarılı performansı ile Venedik’te hak edilmiş En İyi Kadın Oyuncu Ödülünü kazandı. Yüzüne maske gibi yapışan hüzünlü ifadesiyle, adeta gözleriyle oynadığı Martha karakterinin hakkını veren Kirby, TV dizisi ‘The Crown’ ile ünlendi. Sinemada ‘Görevimiz Tehlike: Yansımalar’ (2018), ‘Hızlı Ve Öfkeli’ (2019) gibi aksiyon filmlerinde oynadı.

Sayısız aksiyon filminden tanıdığımız Shia LaBeouf, kariyerinde Lars Von Trier (Nynphomaniac 1- 2 - 2013), Oliver Stone (Borsa: Para Asla Uyumaz - 2010), Andrea Arnold (American Honey - 2016) gibi ünlü yönetmenlerle de çalıştı. Çember sakalıyla tanımakta zorlandığımız Amerikalı aktör aynen kayınvalidesini oynayan Ellen Burstyn gibi rolünün hakkını veriyor. Ebe Eva’nın yaşadığı tedirginliği yansıtmadaki ustalığıyla Moly Parker, Safdie Kardeşlerden Benny Safdie oyuncu kadrosunun başarısına ortak oluyorlar.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün